Yer ile ilgili atasözleri ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
İçinde "yer" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Yerde yatan yumurta, gökte uçan kuş olur*: Bir şeyin doğru zamanda ve uygun koşullarda gelişmeye başladığında, gelecekte iyi sonuçlar vereceğini ifade eder. Erken aşamada olan veya henüz potansiyelini göstermeyen bir şeyin zamanla olgunlaşacağını ve başarılı olacağını anlatır.
  • Yerdeki insan gökteki işe karışır: Kişi, haddini bilmeli, bilgi ve gücünü aşmaya çalışmamalıdır.
  • Yerdeki yüze basılmaz (kimse basmaz)*: Alçak gönüllü olanları kimse hor görmez.
  • Yerin kulağı var (her sözü işitir)*: (atasözünün anlamı) Gizli konuşulan bir şey umulmadık bir yoldan başkalarınca duyulabilir, dikkatli olmak gerekir.
  • Yerin üstü de birdir, altı da:
    1. Şehitlerin öldükten sonra da diri olarak yaşamaya devam ettiklerini vurgulayarak, aynı zamanda onların manevi değerinin ve hatıralarının da her zaman yaşatıldığını belirtir.
    2. Ölü ya da diri, insanların eşit olduğunu ve herkesin aynı haklara sahip olduğunu ifade eder (?).
  • Yerin üstü varsa, altı da vardır (Üstü varsa altı da vardır yerin): Yaşamın bir gerçeği olduğu gibi ölümün de kaçınılmaz bir gerçek olduğunu ve buna göre yaşanması gerektiğini ifade eder. Bu söz, insanın dünya hayatına aşırı bağlı olmadan, ölümün de hayatın doğal bir parçası olduğunu bilerek yaşamasını öğütler.
  • Yerin verdiğini el vermez: Topraktan elde edilen nimetlerin, başkaları tarafından sağlanamayacak kadar değerli ve kalıcı olduğunu ifade eder.
  • Yerinden oynayan yetmiş belaya/kazaya uğrar, en küçüğü ölüm: Bir yere yerleşmiş ve orada kendine bir düzen kurmuş kişi istemeden oradan ayrılmak zorunda kalırsa çok büyük güçlükler çeker.
  • Yerine düşmeyen gelin yerine yerine, boyuna düşmeyen esvap sürüne sürüne eskir*: İnsanlar arasındaki ilişkilerde de kullanılacak eşyada da uygunluk gözetilmeli.
  • Yerini bilmeyen, yılda bir kat urba eskitir*: Hayatta çalışacağı işi belirlemeyen kişi, oradan oraya sürüklenir.
  • Aç yeri başka, acı yeri başka*: İnsanın yüreği ne denli acıyla dolu olsa da yemek yemeyi ister.
  • Adalet ile zulüm bir yerde durmaz: Dürüst, namuslu ve iyi huylu kimselerin yaşadığı yerde haksızlık, sahtekarlık olmaz; kimse birbirine kötülük etmez.
  • Adalet olmayınca bir yerde, insan düşer o yerde her derde: Adaletsizliğin olduğu bir ortamda insanların çeşitli sorunlarla karşılaşabileceğini ifade eder. Adaletin eksik olduğu yerlerde huzur ve denge sağlanamaz, bu da çeşitli sıkıntılara yol açar.
  • Adamın (insanın) yere bakanından, suyun sessiz (yavaş) akanından kork*: Düşüncesini açıkça söyleyenden değil, söylemeyip içten pazarlıklı olandan insana zarar gelir.
  • Adı ata bindi, ayağı yerde gezer:
    1. Bir kişi veya nesnenin dışarıdan etkileyici görünebileceğini, ancak içerik veya yetkinlik açısından yetersiz olabileceğini ifade eder.
    2. Birinin unvanının bir konum veya pozisyonla uyumlu olmadığını veya o konumun gerektirdiği vasıflara sahip olmadığını anlatır.
  • Ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz*: O işini bilir, davranışlarına hiçbir şey engel olamaz: "Canım erkek kısmı komşum, ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz." (Füruzan). Kız, ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz kurnazlardan. Şehzadenin bütün sorduklarına allem eder, kallem eder, oyalayıcı cevaplar verir...
  • Ağacı çok olan yere kıtlık gelmez: Ağaçlandırılmış topraklarda kuraklık tehlikesi olmadığından, her zaman verimli olur ve bol ürün elde edilir.
  • Ağaç ne kadar meyve verirse, dalı o kadar yere eğilir: Erdemli, bilgili insan alçak gönüllü olur.
  • Ağaç ne kadar yüksek olsa da yaprakları yere düşer: İnsanlar ne kadar güçlü veya başarılı olurlarsa olsunlar, sonunda herkesin aynı kaderi paylaşacağını ifade eder. Hiçbir insan, ne kadar yükselirse yükselsin, yaşamın kaçınılmaz gerçeklerinden kaçamaz.
  • Ağır taş yerinden oynamaz*: Ağırbaşlı insan kimsenin oyuncağı olmaz, onu yıpratmaya kimsenin gücü yetmez.
  • Ah yerde kalmaz (Ah alan onmaz, ah yerde kalmaz)*: Yapılan bedduaların ve ahların er ya da geç karşılık bulacağı anlamına gelir. Kötülük eden kişinin, karşı taraftan aldığı ah sonucu, bir gün benzer bir durumla karşılaşacağı anlatılır.
  • Akıntıya kürek çekme, kurak yere ekin ekme: Zor ve imkansız durumlarla uğraşmanın ya da verimsiz bir yerde çaba harcamanın anlamlı olmadığını ifade eder. İnsanın kaynaklarını ve enerjisini doğru yerde kullanarak daha verimli sonuçlar elde etmesi gerektiğini vurgular.
  • Alçak yer, yiğidi hor gösterir*: Kişi niteliğine ve önemine uygun düşmeyen bir çevrede kendi değerini gösteremez.
  • Alçak yerde, tepecik kendisini dağ sanır (Alçak yerin tepeciği dağ görünür)*: Çok bilgili, usta, değerli kimselerin bulunmadığı bir yerde, az bilgili, az değerli olanlar kendilerini bir şey sanırlar.
  • Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır: Hayatın her alanında aşırılıklardan kaçınmak gerektiğini ve dengede kalmanın önemini vurgular.
  • Altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan ıslanmaz*: Üstün değerler taşıyan bir kişi ya da nesne, hangi koşullar altında bulunursa bulunsun, değerini iyi niteliğini yitirmez.
  • Altın yere düşmekle pul olmaz*: Üstün yetenekli insanın değeri, mevkiini, makamını yitirmekle azalmaz.
  • Anan güzel idi hani yeri, baban zengin idi hani evi*: Bizim olan her şey sürekli elimizde kalmaz, geçicidir.
  • Arabanın ön tekerleği geçtiği yerden, art tekerleği de geçer: Büyükler nasıl bir yol tutmuşlarsa, çocuklar da aynı yolu izlerler.
  • Arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur*: Çalışkan bireyleri olan aile ve toplumlar, her yerde bol kazanç bulurlar, her yerde saygı görürler.
  • Aslan yattığı yerden belli olur*: Bir kimsenin nasıl biri olduğu, oturduğu ve yaşadığı yerin temizliğinden ve düzeninden anlaşılır.
  • At ölürse yerine tay geçer: Bir kişinin veya şeyin kaybı durumunda, yerinin hızla doldurulacağını ifade eder. Önemli bir mevki sahibi ölüm veya başka bir nedenle görevi bıraktığında, onun görevi ve yetkileri en yakın yardımcısına verilir.
  • At teper, katır teper, ara yerde eşek ölür: Her türlü olumsuz olaylardan genellikle güçsüz ve zayıf insanlar etkilenir.
  • Atalar sözü yerde kalmaz dünya durdukça: Ataların söylediği sözler ne kadar zaman geçerse geçsin unutulmaz ve yol göstermeye devam eder.
  • Ateş düştüğü yeri yakar*: Felaket, asıl kimin başına gelmişse onu yakar, üzer. Başkalarının acıması ya da üzülmesi o ölçüde yürekten değildir.
  • Ateş olmayan yerden duman çıkmaz*: Her söylenti gerçek bir nedene dayanır.
  • Ateş olsa cirmi kadar yer yakar*: Hasmın pek önemsenmediğini anlatan bir atasözü: Ne yapacaksa yapsın bakalım! Ateş olsa cirmi kadar yer yakar. (H. F. Gözler)
  • Ateşle barut bir yerde durmaz*: İlişkilerde veya durumlarda uyumsuzluğun, anlaşmazlığın ve tehlikenin önlenmesi için dikkatli olunması ve bir arada bulunması tehlikeli olan şeyleri ya da kişileri birbirinden uzak tutmaya özen gösterilmesi gerektiğini vurgular.
  • Atın yerine eşek bağlanmaz: Nitelikli birinin veya şeyin yerine daha düşük nitelikte olan bir şeyin konulamayacağını ifade eder. Yetenekli, değerli bir kimsenin yokluğunda onun yerini dolduracak kişinin de aynı kalitede olması gerektiğini anlatır.
  • Attığın okun varacağı yeri bilmen gerek: Yapılan her eylemin sonucunun düşünülmesi ve hedefin iyi belirlenmesi gerektiğini ifade eder. Plansız veya düşüncesiz yapılan işler, istenmeyen sonuçlara yol açabilir.
  • Ayağımı yerden kessin de isterse eşek olsun: Bazı insanlar sorunlarını çözmek için en basit yolları seçerler.
  • Ayağının bastığı yerde ot bitmez*: Uğradığı yeri yakar, yıkar, kötü duruma sokar, bereketsizlik, uğursuzluk getirir.
  • Bacası görülmeyen yerden kız alınmaz: Evleneceğiniz kişinin aile yapısını ve yaşantısını bilmenin önemini vurgular. Kişinin kökeni, ailesi ve yaşam tarzı hakkında bilgi sahibi olunmadan yapılan evliliklerin sorun çıkarabileceğine dikkat çeker.
  • Bağlı koyun olduğu yerde otlar: İmkânları kısıtlanan kişi istediği gibi verimli olamaz.
  • Bal olan yerde sinek de olur (bulunur)*: Güzel bir şeyin bulunduğu yerde, ondan yararlanmak isteyen kötü kişilerde bulunur.
  • Bastığın yer bayram olsun: Bir kişinin gittiği yerlerin, yaşadığı ortamların mutlu, huzurlu, bereketli ve güzel olmasının dilendiğini veya kişinin ortamları o hale getirmesi gerektiğini belirtir.
  • Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz: Kimseye danışmadan, araştırmadan yapılan bir işin üstesinden kolay kolay gelinmez. Başarı için en iyi yol fikir alışverişi ve yardımlaşmadır.
  • Binde bir gelinen yere gül döşerler, her gün gelinen yere kül döşerler: Bir yere misafirliğe gittiğin zaman güler yüz ve şefkatle ağırlarlar. Ama bunu her gün tekrarlarsan artık eskisi gibi hoş karşılanmazsın.
  • Bir düştüğün yerde bir daha düşme: İnsan tecrübesinden ders çıkarmalı, hatasını tekrarlamamaya çalışmalıdır.
  • Bitmeyen yere ekilmez: Verimsiz ya da sonuç alınamayan yerlere emek harcanmaması gerektiğini ifade eder. Kişi, çaba göstereceği yerleri doğru seçmeli ve boşa emek vermemelidir.
  • Büyüklerin sözü altın gibidir, yerde kalmaz, biri almazsa öbürü alır: Deneyimli ve bilge kişilerin sözlerinin her zaman değerli olduğunu ve mutlaka birilerinin bu sözlerden faydalanacağını ifade eder.
  • Çağrılan yere erinme/arınma, çağrılmayan yere görünme*: Davet edilen yere gitmemek nezaket kurallarına yakışmaz. Davet edilmediği yere giden de yüzsüzlük etmiş olur.
  • Çağrıldığın yere (gitmeye) ar eyleme, çağrılmadığın yere gidip yerini dar eyleme*: Yapılan daveti reddedip kalabalık etme, çağrılmadığın yere de gidip terslenme.
  • Çağrılmayan yere börekçi ile çörekçi gider*: Görgüsüz, yüzsüz kimseler bir yerde çıkar gördü mü davet edilmeseler bile oraya gitmeden edemezler.
  • Çatal kazık yere batmaz (geçmez, çakılmaz)*: Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez.
  • Çiçek olan yerde bal da olur: Güzelliklerin bulunduğu yerde mutluluk ve faydalı şeylerin de bulunacağını, olumlu ve güzel ortamların, mutluluk ve yarar getiren sonuçlar doğuracağını ifade eder.
  • Çirkinin var bir sevdirecek yeri, güzelin var bir yerdirecek yeri: Çirkin kişiler bazı huy güzellikleriyle kendilerini sevdirmeye çalışırlar. Güzellerin ise kendilerinden uzaklaştıracak bir huy özelikleri bulunur.
  • Çivi çıkar ama yeri (izi) kalır*:
    1. Yapılan hataların veya görülen zararların izlerinin kalıcı olabileceğini ifade eder.
    2. Gönül yarası kapansa da unutulmaz.
  • Çocuğun bulunduğu yerde kov (dedikodu, gıybet) olmaz*:
    1. Konuşabilen çocuğun bulunduğu yerde, çocuk bu sözleri başkasına ulaştırabilir korkusuyla dedikodu olmaz. → Çocuktan al haberi
    2. Küçük çocuğun bulunduğu yerde başkasını çekiştirme olmaz. Çünkü herkes çocukla uğraşır, oyalanır; kimse dedikodu yapmaya zaman bulamaz.
  • Çorak yerde sümbül bitmez: Kötü huylu ahlaksız kimselerin barındığı çevreden, kültürlü, değerli kişiler yetişmez.
  • Çorak yere tohum ekilmez: Yapacağı işten iyi bir sonuç elde etmek isteyen kişi, yapacağı işin şartlarına uygun olmayan bir ortam seçmemelidir.
  • Çuvaldız yurdusu (gözü) kadar yerden deve denli soğuk girer*:
    1. Soğuk en küçük bir delikten bile girip insanı büyük ölçüde rahatsız eder.
    2. Küçük görünen olaylar büyük sonuçlar doğurabilir.
  • Dağ ardında olsun da, yer altında olmasın (Sağ olsun da dağ ardında olsun)*: "Yaşasın da varsın uzakta olsun" anlamında kullanılır; önemli olanın ve istenenin sevilen kişinin hayatta ve iyi olması olduğunu, o kişi böyle olduktan sonra yakında olmuş uzakta olmuş çok da önemli olmayacağını anlatır.
  • Dar yerde yemek yemektense, bol yerde dayak yemek hayırlıdır: Zor şartlar altında yaşamak yerine, daha rahat bir ortamda zorluklarla başa çıkmayı tercih etmenin daha iyi olduğunu ifade eder.
  • Davetsiz yere kedilerle köpekler gider*: Çağrılarak gidilmesi gereken yere çağrılmadan gitmek kişiyi aşağılatan bir davranıştır.
  • Deli kız evde kalmaz, delikli boncuk yerde (kalmaz): Her şeyi kendine dert etmeyenler mutlu olacakları bir şeyleri her zaman bulabilirler.
  • Delikli taş (boncuk) yerde kalmaz*: Az çok işe yarayan her şeyin isteklisi bulunur.
  • Dert gider amma yeri boş kalmaz* (Dert gitmez, değişir): İnsan her zaman dert içindedir, bir dertten kurtulsa başka bir derde düşer.
  • Deve çökecek yeri bulur: Tecrübeli ve akıllı kişilerin, zor durum ve şartlarda bile kendilerine uygun ve güvenli bir çözüm yolu bulabileceklerini ifade eder.
  • Deve yerine deve çöker (Deve, deve yerine çöker)*: Değerli bir kimseden boşalan yeri ancak o değerde başka bir kimse doldurabilir.
  • Deveye "inişi mi seversin yokuşu mu?" demişler: "düz, yere mi (düze kıran mı) girdi?" demiş*: Bazen zor seçenekler arasında bir tercih yapmanın anlamsız olduğunu ve en iyi seçeneğin bu zorlukları tamamen ortadan kaldırmak olduğunu ifade eder. Bir işi kolay, sıkıntısız yapmak varken, şu ya da bu biçimde aşırı ve zor yola başvurmanın anlamı yoktur.
  • Diken battığı yerden çıkar*: Zarar nereye geldiyse o noktada giderilir. Kişi nasıl bir zarara uğradıysa, bu zarardan aynı yöntemle kurtulmaya çalışır.
  • Din olan yerde kin olmaz: Din, insanlara sevgi, hoşgörü, merhamet ve barış öğütler. Gerçek din inancının ve manevi değerlerin bulunduğu yerde, kin, nefret ve düşmanlığın barınamayacağını ifade eder.
  • Dirlik olmayan yerde varlık olmaz: Bir toplumda veya bir ailede geçimsiz ve huzur bozucu kimseler çoksa o toplum veya aile varlığını uzun süre koruyamaz.
  • Dostunu methederken biraz da yerecek yerini bırak: Hiç kimse hatasız değildir, bu nedenle insan arkadaşını överken kusurlarından da bahsetmezse inandırıcı olmaz.
  • Dur ayağıma yer edeyim, bak sana neler edeyim: "Kendi güvencemi sağladıktan sonra sana yapacağımı bilirim" anlamında söylenen bir söz.
  • Düştüğün yerden kalk (Kişi düştüğü yerden kalkar): Zor durumda kalan bir kişinin pes etmemesi gerektiğini ve bu durumdan kurtulmak için çaba göstermesi gerektiğini ifade eder. Başarı, mücadeleye devam etmek ve tekrar ayağa kalkmakla mümkündür.
  • Eğrinin dünyada da ahirette de yeri yok: Dürüst davranmayan, hilekar kişiler toplumda bir yer edinemezler. İnsanlar kendilerinden uzak dururlar.
  • Ekme bitmeyen yere, harcetme gelmeyen yere: Karşılığı olmayan işler için emek veya kaynak harcamamak gerektiğini ifade eder. Verimsiz alanlara yatırım yapmak, boşa çaba harcamak anlamına gelir.
  • El beğenmezse yer beğensin (Ölürse yer beğensin, ölmezse el beğensin)*: Çocuğun öldüğünde iyi anılması, yaşarken de beğenilir bir kişi olması için anne baba çocuklarının eğitimine çok önem vermelidir.
  • El uzatılan yere dil (ayak) uzatılmaz: Birinin iyilik veya yardım eli uzattığı bir durumda, bu iyiliğe karşılık olarak kötü niyetli veya saygısız davranışlarda bulunulmaması gerektiğini ifade eder.
  • Elindekini verme ellere, sonra başını vurursun yerlere: Malını kendin kullanmaz da sürekli başkalarına kullandırırsan kullanılmaz hale gelir, verdiğine pişman olursun.
  • Emanet yerinde yaraşır: Bir emaneti güvenilir ve ehil kişilere teslim etmenin önemini vurgular. Emanet, doğru kişiye verildiğinde değerini korur ve korunur.
  • Emek yerde kalmaz: Yapılan çalışmanın ve harcanan çabanın karşılıksız kalmayacağını ifade eder. Emek veren kişi, sonunda çabasının karşılığını alır ve emeği değer bulur.
  • Er erden biter, tohum yerden: Adam gibi bir insanın ancak değerli ve düzgün bir aileden yetişeceğini vurgulayarak, ana babanın ve eğitim sürecinin önemini anlatır.
  • Eri olmayanın yeri olmaz: Kocası olmayan kadının tek başına yaşaması zordur. Bu yüzden düzenli bir yaşam süremez.
  • Erim er olsun da yerim çalı dibi olsun (Yiğidim yiğit olsun da yerim çalı dibi olsun)*: Kadının kocasının fakir olması önemli değildir, yeter ki aile sorumluluklarını yerine getirsin.
  • Erken ekme don alır, geç kalma yer kurur: Tarlanın tohumlanma işi ekim zamanından önce veya sonra yapılırsa mahsulün tamamı ziyan olur.
  • Eşeği sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin*: Emanet edilen iş, sahibinin isteğine uygun olarak yapıldığında sonuç kötü olsa bile bir sorumluluk doğmaz.
  • Eşeğin (her) yorulduğu yere köy yapılmaz: Sadece geçici bir duruma bakarak yanlış veya uygun olmayan bir yerde önemli işler yapılmaması veya önemli kararlar alınmaması gerektiğini ifade eder.
  • Eşek bile düştüğü yere bir daha düşmez*: En aptal kişi bile başına gelenlerden ders alıp aynı hataya tekrar düşmez.
  • Gailesiz baş, yerin altında*: Herkesin bir sıkıntısı vardır, bu sıkıntılar ancak ölümle biter.
  • Geçimim geçim olsun da, oturduğum yer samanlık köşesi olsun: Evde huzur yoksa, kavga ve geçimsizlik çoksa o ev saray bile olsa insan mutlu olamaz. Mutluluğun, sevginin yaşandığı yer neresi olursa olsun saraylardan bile daha güzeldir.
  • Gelen gidenin yerini tutmaz: Beğenmediğimiz birinin veya bir şeyin yenisi eskisinden daha kötü çıkabilir.
  • Gelin gitti yerine, kalan kızlar yerine: Bir gelin evden ayrıldığında geride kalan kız kardeşler veya kız çocuklarının, ev işlerinde ve ailenin genel işleyişinde daha fazla sorumluluk almak zorunda kalacaklarını anlatır.
  • Gelmez yer altındaki, gelir dağ ardındaki: Çok uzaklara gitmiş birine kavuşabiliriz ama hayattan ayrılan birine kavuşmamız imkansızdır.
  • Gidilmeyen yer senin değildir*: Gidemediğiniz yerinizin, kullanamadığınız malınızın size bir yararı olmaz.
  • Gök ağlamayınca, yer gülmez: Yağmur yağmaz, kuraklık olursa, ürünler yetişmez ve kıtlık tehlikesi baş gösterir.
  • Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi*: Büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler: Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi? Hükümettir bu! On iki gün dedi mi, tastamam on iki gün çalıştırır... (F. Baykurt)
  • Gökten yere yağar, yerden göğe yağmaz: Zenginlik, nimet veya yardımların çoğunlukla üst makamlardan alt makamlara, yani yukarıdan aşağıya geldiğini ifade eder. Toplumda kaynakların, fırsatların veya desteklerin güçlü ve yetkili kişilerden zayıf kişilere doğru aktığına işaret eder.
  • Göl yerinde su eksik olmaz:
    1. Bir şeyin bol olduğu yerde, o şeyden faydalanmak isteyenler de çok olur.
    2. Bir şeyin bol üretildiği yerde o şeyin sıkıntısı çekilmez.
  • Gölge düştüğü yeri belli eder: İnsanların davranışlarının ve eylemlerinin, onların karakterlerini ortaya koyduğunu ifade eder. Bir kişinin gerçek niyetleri ve özellikleri, yaptığı işler ve sergilediği tutumlarla anlaşılır.
  • Gön yufka yerinden delinir*: Her iş en çürük yerinden patlak verir.
  • Gönül gitmeyen yere ayak gitmez: Bir işte başarılı olmak için önce istekli olmak gerekir.
  • Gönül kolay düştüğü yerden, güç kalkar: Kalbin sevgi veya bağlılık hissettiği birine veya bir şeye bağlanması kolay olabilir ancak bu bağlantının kopması veya sona ermesi daha zor olur.
  • Görgüsüzden hamur alacağına eğil de yerden çamur al: Görgüsüz veya kaba kimselerden yardım istemenin ya da bir şey beklemenin değersiz olduğunu ifade eder. Böyle insanlarla muhatap olmaktansa, zor da olsa kendi işini kendin yapmanın daha iyi olacağını vurgular.
  • Gülle düştüğü yeri belli eder: Güçlü ve etkili bir olayın ya da durumun etkisinin hemen fark edileceğini ifade eder. Büyük ve önemli olaylar, bulundukları ortamda iz bırakır ve gizlenemez.
  • Güneş yeryüzüne düşmekle pâyimal olmaz: Güneşin ışığının yeryüzüne düşmesiyle değerinden veya etkisinden bir şey kaybetmediğini ifade eder. Yani, büyük ve güçlü şeyler kendi niteliklerinden veya etkilerinden bir şey kaybetmeden varlıklarını sürdürürler (pâyimal: Ayaklar altına alınmış, çiğnenmiş, hakir duruma düşürülmüş).
  • Güzel her yerde hürmet görür: "Güzel ve çekici kimselere herkes hayranlık duyar" anlamında bir atasözü.
  • Güzeldin hani yerin, etliydin hani derin: Bir zamanlar güzel veya güçlü olan şeylerin zamanla değişebileceğini ya da eski değerini kaybedebileceğini ifade eder. İnsanların ya da durumların, geçmişte sahip oldukları özelliklerin artık geçerli olmadığını vurgular.
  • Hak yerde kalmaz*: Kişinin hakkı veya emeğinin karşılığının sonunda mutlaka kendisine verileceğini ifade eder
  • Hak yerini bulur*: Yapılan haksızlıkların er ya da geç ortaya çıkacağını ifade eder. Adalet, eninde sonunda gerçekleşir.
  • Hak yerini bulur, su çukurunu*: Yapılan bir haksızlık uzun süre devam etmez, bir gün mutlaka son bulur. Aynı şekilde bir iş için emek sarf eden kişi de emeğinin karşılığını alır.
  • Harcanacak yer var, kısılacak yer var: Kişi harcamalarını yerine göre yaparsa sıkıntı çekmez.
  • Hatıra çok bakan yere bakar: Hatırı kırılmasın diye bütün dostlarının işine koşturan kimse genelde kendi işlerine zaman ayıramaz bu yüzden zarara uğrarlar.
  • Her atılan taş yerini bulmaz: Yapılan her girişimin, çabanın veya eylemin başarıya ulaşmayabileceğini ifade eder. Başarı için bazen birçok deneme ve çaba gerekebileceğini anlatır.
  • Her kazılan yerden su çıkmaz: Her girişimin veya çabanın başarılı olmayabileceğini ve herhangi bir eylemin sonucunun garantili olmadığını vurgular.
  • Her şey yerinde yakışır: Her şeyin kendi amacına uygun şekilde ve doğru yerde bulunduğunda güzel duracağını ifade eder. İnsanlar veya eşyalar, uygun olmayan yerlere konulduklarında değerini yitirir veya hoş görünmez.
  • Her yerde okka (okka her yerde) dört yüz dirhem*: Değişmez ölçüler, şaşmaz değerler her yerde aynıdır.
  • Her yukarı yerde oturan bey olmaz: Yüksek mevkilerde bulunan herkesin yetkin veya değerli olmadığını ifade eder. Bir kişinin sosyal statüsü veya pozisyonunun, onun gerçek yetenekleri ve nitelikleri ile her zaman örtüşmediğini anlatır.
  • Herkes düştüğü yerden kalkar: İnsanların karşılaştıkları zorlukları kendilerinin aşmaları, hatalarını kendilerinin telafi etmeleri gerektiğini ifade eder. Başarı, kişinin düştüğü yerden tekrar kalkıp mücadeleye devam etmesiyle mümkündür.
  • Herkesin yorulduğu yere han yapılmaz*: Kimse dilediği anda, dilediğini yapamaz; herkes kurallara göre hareket etmek zorundadır.
  • Hocanın (öğretmenin) vurduğu yerde gül biter: "Hocalar genellikle haklı oldukları ve kötüden uzaklaştırıp iyiye yaklaştırmak istedikleri için dövmeleri de yerindedir" anlamında bir söz.
  • Hocanın vurduğu yeri ateş yakmaz: Hocaların verdiği dini öğütler insanları cehennem ateşine karşı korur.
  • Horoz kadar eri olanın harman kadar yeri olur (Horoz kadar kocan olsun harman kadar yerin olsun): Yuvanın bereketi erkeğin gücüne bağlıdır.
  • Irak yerin haberini kervan getirir*: Erişemediğimiz şeyle aramızdaki ilişkiyi bir aracı sağlar.
  • Irak yerin somunu büyük olur: Elde edilmesi zor olan şeylerin değeri büyük olur.
  • İki kişi yerinden kımıldarsa bir üçüncüye yer açılır: Dostlarının küçük küçük yardımları ve destekleri zorda kalan birini sıkıntıdan kurtarabilir; bu da dayanışmanın ve birlikte hareket etmenin önemini vurgular.
  • İki tımar bir yem yerine geçer*: Atı sık sık tımar etmek de at bakımının önemli bir kısmıdır.
  • İnsan olduğu yeri şenlendirir: İnsanın bulunduğu ortamı güzelleştirip canlandırabileceğini ifade eder. İnsanın varlığı, etrafına neşe ve canlılık katar.
  • İnsan olduğu yeri şereflendirir: Dürüst, prensip sahibi insan bulunduğu mevkiinin hakkını verirse, o mevkii de kendisi ile birlikte saygınlık kazanmış olur.
  • İnsanın aklı acıyan yerindedir: İnsanın en çok acı çektiği veya sıkıntı yaşadığı şeyi sürekli düşündüğünü ifade eder. İnsan, derdi neyse ona odaklanır ve zihni sürekli olarak bu sorunla meşgul olur.
  • İnsan çeşit çeşit, yer damar damar*: Toprağın her kesimi aynı olmadığı gibi, insanlar da tek tek ya da toplum olarak ayrı niteliktedir.
  • İnsan doğduğu yerde değil, doyduğu yerde*: İnsan doğup büyüdüğü yere ne kadar önem verirse versin geçimini sağladığı yeri yurt edinir, orayı daha önemli sayar.
  • İp, inceldiği yerden kopar*: Bir konudaki gerginlik, en duyarlı noktada sorunu çözümsüz bırakır.
  • İp koptuğu (kırıldığı) yerden bağlanır (ulanır)*:
    1. Bir kırgınlık, onun nedeninin giderilmesiyle ortadan kalkar.
    2. Bir iş, bozulan noktaların düzeltilmesiyle sonuca vardırılır.
  • İş olan yerde aş olur: İş imkanlarının bol olduğu yerde geçim sıkıntısı yaşanmayacağını ifade eder. Çalışma fırsatının çok olduğu bir ortamda insanlar kazanç elde ederek geçimlerini rahatlıkla sağlayabilirler.
  • Kalkanın yerini, ölenin avradını alırlar: Bir kişi herhangi bir nedenle bir makamı ya da görevi bıraktığında, onun yerinin hızla doldurulacağını ifade eder. Bu söz, insanların vazgeçilmez olmadığını ve boşalan her pozisyonun bir başkası tarafından doldurulacağını anlatır.
  • Kan yerde kalmaz: İşlenen bir haksızlığın veya suçun er ya da geç karşılıksız kalmayacağını ifade eder. Birinin canına kasteden ya da zulmeden kişi, sonunda adaletle ya da başka bir yolla cezasını çeker.
  • Kar yerin gömleğidir: Kışın yağan karın toprağı koruyucu ve besleyici bir etkisi olduğunu ifade eder. Kar, toprağın üstünü kaplayarak, verimin artmasına ve toprağın korunmasına yardımcı olur.
  • Karnının doymayacağı yerde açlığını belli etme: Kişinin kendisine yarar sağlamayacak ortamlarda ihtiyaçlarını açığa vurmaması gerektiğini ifade eder. Zor durumlarda bile akıllı davranmak, kişinin itibarını korumasına yardımcı olur.
  • Kaz gelen (gelecek) yerden tavuk esirgenmez*: Büyük çıkarların sağlanabileceği bir iş için ufak tefek armağan ya da bağışlardan kaçınılmaz: Aklımca bu hediye sayesinde yarın torpil için kapılarını çalmaya yüzüm olacaktı ve kaz gelecek yerden tavuğu esirgememiştim. (M. Bozdağ)
  • Kazan kaynadığı yerde taşar: Bir olayın etkilerinin en fazla başladığı yere yansıdığını ifade eder. Yani, bir işin ya da durumun sonuçları, en çok o olayın merkezindekileri etkiler.
  • Kazan kaynamayan yerde maymun oynamaz*: Karşılıksız hiçbir iş yapılmayacağını ifade eder.
  • Kedinin olmadığı yerde fareler cirit atar: Bir evde, bir iş yerinde veya bir toplumda, iyi bir idareci yoksa, orası başıboş ve serseri yuvası olur.
  • Keçi yatacağı yeri eşer de öyle yatar (Keçi keçidir, ama yatınca yerini hazırlar): Kişi bir işi yapmadan önce gerekli hazırlığı yapar ve sonunda kendi seçtiği düzen içinde hareket eder. Yani, bir kişi işine başlamadan önce uygun düzenlemeleri yapar ve sonra o düzen içinde çalışır veya yaşar.
  • Keçi yattığı yeri eşer: Bir kişinin veya bir şeyin kendisine ait olan yeri veya durumu düzenleme veya kontrol etme eğiliminde olduğunu ifade eder.
  • Keçinin çıktığı yere oğlağı da çıkar: Ana baba çocuğa ne öğretirse çocuk da onu yapar.
  • Kemale eren meyve yere düşer:
    1. Olgunlaşan her şeyin bir sonu olduğunu, yani olgunlaşmanın ardından sona ulaşılacağını ifade eder. İnsanlar da olgunlaştıkça dünya hayatının sonuna yaklaşır.
    2. Zamanı gelen iş kendiliğinden netice verir.
  • Kemalin var ise bulursun yerin: Terbiyeli, olgun, iyi karakterli insanlar toplumda her zaman iyi bir yer tutarlar.
  • Kervan göçtü ise kervansaray yerinde: Olaylar ve kişiler gelip geçse de belirli değerlerin, yerlerin veya kuralların varlığını koruduğunu anlatır. Geçici durumlar veya kişiler değişebilir, ancak kalıcı olanlar varlıklarını sürdürmeye devam eder.
  • Kesilen baş yerine konmaz (Kesilen baş yerine gelmez gelse de hayır gelmez)*: Kesin olarak yapılıp sonuçlandırılan iş, eski durumuna getirilemez.
  • Kılıç açmayan yeri para açar: Güzellikle veya zorbalıkla yaptırılamayan işler para ile kolaylıkla yaptırılabilir.
  • Kışın iğne deliği kadar yerden deve kadar soğuk girer: Küçük bir açıklığın bile büyük bir etki yaratabileceğini ifade eder. Küçük ihmallerin veya önemsiz gibi görünen ayrıntıların, ciddi sonuçlara yol açabileceğini vurgular.
  • Kız evladı yerine düşerse bir eyerli at, yerine düşmezse bir uyuz it: Kız çocuğu soylu, hoşgörülü bir aileye gelin giderse mutlu bir yaşam sürer; eğer geçirimsiz, fesat kimselere düşerse sürekli itilir, kakılır, hayatı zindan olur.
  • Kız gittiği, oğlan bittiği yerde ekmek yer: Kız evladı evlendikten sonra ihtiyaçları kocası tarafından karşılanır. Erkek evlat ise büyüdükten sonra çalışıp ihtiyaçlarını kendi başına karşılayabilir.
  • Kızını düşürmeyen yerine, ömrünü geçirir yerine yerine: Kızını iyi bir aileye gelin vermeyen ebeveynler ömür boyu bunun pişmanlığını yaşar.
  • Kimseye sırrını söyleme, yerin kulağı var: Başkalarına söylenen sırların bir şekilde yayılıp ortaya çıkabileceğini anlatır. En güvenli sır, hiç kimseyle paylaşılmayan sırdır.
  • Koca öküz ölmeyince yeri belli olmaz: İnsanın değeri öldükten sonra daha iyi anlaşılır.
  • Komşu hakkı yedi yerde sorulur: Komşulara karşı olan sorumlulukların ve hakların büyük önem taşıdığını, komşuluk ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu ve komşuya yapılan iyilik ya da kötülüklerin karşılıksız kalmayacağını vurgular.
  • Korku olmayan yerde nizam olmaz: Bir toplumda veya bir iş yerinde insanları suç işlediğinde cezalandıracak kişiler veya yasalar yoksa böyle yerlerde düzen sağlanamaz ve sık sık huzursuzluk çıkar.
  • Koyduğum yerde mi otlarsın hâlâ?: Tembel ve isteksiz kişiler öğrendikleri kadarı ile yetinir, daha yeni şeyler öğrenmek ya da yapmak için çaba sarf etmezler.
  • Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler*: İstenilen nitelikteki şey bulunamayınca onun daha düşük nitelikte olanı değer kazanır.
  • Köpek dövüldüğü yere, insan kovulduğu yere çok varır: Görgüsüz, utanmaz ve anlayışsız kişilerin bir yere alıştıklarında, istenmeseler bile sürekli oraya gitme eğiliminde olduklarını ifade eder.
  • Köpek köpeğin yerini boş bırakmaz: Giden kötü kişinin yerini, ona benzeyen, onun özelliklerini taşıyan, onun yeteneklerinde bir başkası alır.
  • Köpek yattığı yeri eşeler: Bir kişinin veya bir şeyin kendisine ait olan yeri veya durumu düzenleme veya kontrol etme eğiliminde olduğunu ifade eder.
  • Köşe taşı yerde kalmaz: Belli meslek sahibi kişiler boşta kalmazlar. Her zaman uygun bir iş bulurlar.
  • Leşin bulunduğu yerde karga da bulunur: Bir yerde sahipsiz ve yararlı bir şey varsa, orası ondan faydalanmak isteyen açgözlülerle dolar.
  • Mazlumun ahı yerde kalmaz*: Zulüm gören kimsenin bedduası tutar.
  • Minareyi yaptırmayan, yerden bitmiş sanır* (yerden bitti beller): Bir işte emeği, katkısı veya çabası olmayan kişiler, o işin ne kadar zahmetli ve zor olduğunu bilmezler ve yapılan işleri kendiliğinden oluvermiş gibi görürler. Bu atasözü, insanların başkalarının emeğine ve çabasına yeterince değer vermeyebileceğini vurgular.
  • Misk yerini belli eder*: Değerli kişi, nerede olursa olsun kendini gösterir.
  • Oğlan olduğu yere, gelin geldiği yere: Evlenen erkek kendi yaşadığı çevrenin geleneklerine bağlı kalırken, evlenen kız ise gelin gittiği yerin geleneklerine ve yaşayış tarzına uymak zorunda kalır.
  • Onu köyde istemiyorlar, o muhtarın yerini soruyor: Görgüsüz ve utanmaz kişi bir yerde istenmese bile, o kişi oraya gitmeye karar vermişse başkalarının tepkisini görmezlikten gelir.
  • Oynamasını bilmeyen kız "yerim dar" demiş; yerini genişletmişler (bollatmışlar) "gerim (yenim) dar" demiş*: Elinden bir iş gelmeyen kimse, yeteneksizliğini belli etmemek için türlü bahaneler bulur.
  • Öfkeli başta akla yer olmaz: Öfkenin mantıklı düşünmeyi engellediğini, öfke anında yapılanların ve alınan kararların genellikle hatalı veya pişmanlık verici olabileceğini ifade eder.
  • Su aktığı yere (yine) akar*:
    1. Her şeyin doğal bir yolu vardır ve olaylar genellikle alışılageldiği, beklenildiği yönde gelişir.
    2. Daha önce bize yarar getiren koşullar ileride yeniden oluşur.
  • Su bulunmayan yerde teyemmüm caizdir: İşimizi görmek için, ihtiyacımız olan bir şeyi bulamazsak, onun yerini tutabilecek başka bir şey kullanmalıyız.
  • Şeytan paranın bulunduğu yerdedir: Eğer bir işte çıkar söz konusu ise şeytan insanı kandırmak içir orada hazır bulunur.
  • Tabak sevdiği deriyi yerden yere (taştan taşa) çalar*: Birinin, yakınına gösterdiği sert davranış onun iyiliği içindir.
  • Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır*: Kirli işler yaparak çıkar sağlayan kişi, buna elverişli olan durum sona erince sersemleşir, hiçbir iş yapamaz.
  • Tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı*: Tarlanın taşlı olanı, evlenilecek kızın kardeşli olanı halk arasında daha yeğ tutulur.
  • Taş yerinde ağırdır (Taş düştüğü yerde ağırdır)*: İnsanın değeri en iyi kendi çevresinde bilinir.
  • Tencere tencereye "yüzün kara" demiş, çömlek utancından yere geçmiş*: Bende kusur arıyorsun ama sen benden de betersin.
  • Tilkinin dönüp (gezip) dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır*: İnsanların eninde sonunda başladıkları yere ya da kaçınılmaz sonuca geri döneceklerini anlatır. Bu, kişinin ne kadar dolaşırsa dolaşsın, eninde sonunda tanıdık veya kaçınılmaz bir yere döneceği anlamına gelir.
  • Toprağın her yerinde altın bulunur: Her türlü toprakta farklı farklı ürünler yetiştirilebileceğini ve en verimsiz görünen toprakların bile insan için faydalı olabileceğini ifade eder.
  • Ulu sözü yerde kalmaz: Atasözleri boş yere söylenmemiştir.
  • Ulular sözü yere düşmez dünya durdukça: Atalarımızın söylediği sözler, mutlaka denenmiş ve yaşanmış olduğundan saygı duyulmalıdır.
  • Ummadığın yerden yılan çıkar: İnsan kendisine tehlikenin nereden geleceğini bilemez.
  • Uzak yeri urgan ile ölçme: Gerçekleşmesi zor veya imkânsız olan işlere girişmemek gerektiğini ifade eder. Kişinin gücünü ve imkânlarını aşan işlerde boşuna çaba harcamaması öğütlenir.
  • Üç göç, bir yangın yerini tutar*: Üç kez taşınma sonunda eşya, kırıla döküle yangından kurtarılmışa benzer.
  • Üzümü elde gör, çöpünü yerde gör: Bir şeyin değerli veya istenen kısmının elde tutulması gerektiğini, gereksiz veya istenmeyen kısımlarının ise göz ardı edilmesi gerektiğini ifade eder (?).
  • Varsa hünerin, var her yerde yerin; yoksa hünerin, var her yerde yerin: Yetenekli ve becerikli insanların her zaman değer göreceğini ve yer bulacağını, ancak hünerden yoksun kişilerin toplumda dikkate alınmayacağını ve bundan dolayı yerineceğini (esef veya üzüntü duyacağını) ifade eder.
  • Yalan ile iman bir yerde durmaz: Yalan söylemek din ve ahlâk kurallarıyla bağdaşmaz; bu yüzden yalanla iş yürüten dürüst, namuslu ve en önemlisi mümin sayılmaz.
  • Yanık yerin otu (ekini) tez biter*: Acı kısa zamanda küllenir, yaşam yeniden eski durumuna döner.
  • Yapı taşı yerde kalmaz*: Değerli kimse boşta kalmaz, kendisine bir iş verilir.
  • Yeğniyi yel alır, ağır yerinde kalır*: Görgüsüz, kişiliksiz, hoppa insanlar iyi insanların bulunduğu çevrede tutunamazlar. Olgun, iyi huylu insanlar, toplumda her zaman sevilir ve sayılırlar (yeğni: hafif, ciddi olmayan).
  • Yemi burada yer, yumurtayı başka yerde yumurtlar: Nankör insan ekmeğini yediği kimselere yardım etmez de, başkalarına yardım eder.
  • Yıldırım aynı yere iki kere düşmez: Kötü veya talihsiz bir olayın veya durumun aynı şekilde tekrar etme olasılığının düşük olduğunu ifade eder.

Ayrıca bkz.: Yer ile ilgili deyimler