- Bir insana veya bir şeye yakın ilgi ve bağlılık duymak, sevgisi, muhabbeti olmak: Gelin tanış olalım, / İşin kolayın tutalım / Sevelim sevilelim, / Bu dünya kimseye kalmaz (Yunus Emre)
- Aşık olmak, gönül vermek, sevdasını çekmek: Seni gözlerimle sevdim / Tenine dokunmadan / Saçlarını okşamadan / Hiç tanımadan seni (H. Şavran). O'nu seviyordu çünkü... Çok seviyordu O'nu... O'nu sevince güçlenmişti... Dayanma gücü artmıştı O'nu sevince... (A. Saraç)
- Çokça hoşlanmak, beğenmek: Çok ihtişamlı elbiseler giymeyi seviyordu ve zengin görünüşüyle bir Sultana benziyordu. (A. Çetin)
- Okşamak: Diz çöküp hayvanın başını sevdi (M. D. Kızmaz). Yelesini okşadı, boynunu sevdi, üzengilere basarak hafif ayağa kalktı. (M. Atamer)
- (Bir yerin koşulları) Kendine uygun gelmek: Bir ağaç bile yerini sevdi mi, güzel büyür. İnsana yeşil yeşil bakar. Yerini seven ağacın meyveleri de olgun ve dolgun olur. (İ. A. Çubukçu)
Sevmek ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "sevmek" kelimesi geçen veya o anlama gelen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )- Sevsinler!: (deyiminin anlamı) Sevilmeyen, hoşa gitmeyen bir davranışta bulunan bir kimse için alay yollu söylenir: Evliliğe inanmıyormuş, sevsinler. (S. İleri). "Üstadın köşküymüş hah! Sevsinler senin üstadını!.." (H. Kırkıl). "Para mara yok." "Yalanını sevsinler senin!"
- Ağzını seveyim: Hoşa giden bir söz veya sevindirici bir haber karşısında, "Ne güzel, ne doğru söyledin" anlamında kullanılan takdir sözü: Hay ağzını seveyim mübarek ağam, nasıl da bilirsin dertlerimizi! Sözlerinle sevince boğarsın bizi. (A. T. Oflazoğlu)
- Allah'ını seversen:
- Olması ve gerçekleşmesi çok istenilen bir durum karşısında söylenen yalvarma sözü: Ağladıkça yüreğim parçalanıyor. Allah'ını seversen bırak ağlamayı. (A. Aka)
- Hayret ve şaşma durumunda söylenir: Hocam böyle gençlik mi olur Allah'ını seversen? Biz gençlik geçirmedik mi? (A. E. Kavaklı)
- Ben şahımı bu kadar severim: "Ben bundan daha çok özveride bulunamam" anlamında kullanılan bir deyim: Ben şahımı bu kadar severim diyerek, derneğe para vermekten vazgeçti. (N. Muallimoğlu)
- Bırak Allah'ını seversen: Bir kimse, konu veya nesnenin değersizliğini, hoşa gitmediğini belirtmek için kullanılan söz: "... hala evlenmedim. O benim ölene kadar Ayşe'm kalacak." "Bırak Allah'ını seversen Cengaver. Ayşe ablam çoktan evlenmiş. Ne hala hanımıymış." (A. F. Yavuz)
- Canı gibi sevmek: Çok güçlü bir sevgiyle bağlanmak: Karısını canı gibi seviyordu. Karısı da ona tam bir kadın gibi bağlıydı. Dünya bir yana, erkeği bir yana!.. (T. Buğra)
- (Biri, birine) Deli divane âşık olmak: Aşırı derecede sevmek: Aşık olmuş, deli divane aşık. (H. Karataş)
- Dünyalara değişmemek: Her şeyden fazla sevmek: Anasının yanını dünyalara değişmezdi. (F. Türkoğlu)
- Gönlü akmak: Birine ya da bir şeye karşı güçlü bir sevgi duymak: Göz göze gelmişler. Kızın birden gönlü akmış delikanlıya. (M. Türkkan)
- Gönlü kaymak: Sevmeye eğimli olmak: ... güzelliği methedilen kıza Cem'in gönlü kaymış, kız da Cem'i sevmişdi. (N. Tektaş)
- Gönlü olmak: Sevip istemek: O bir kere gönlü oldu mu bir daha ölür de senden vazgeçmez. (N. Cumalı)
- Gönül bağlamak: Severek bağlanmak, içten sevmek, âşık olmak: Gözlerin kızarmış, niye ağladın? / Bir başkasına mı gönül bağladın? (Z. Ortaç)
- Gönül vermek: İçten sevmek: Gönül verdi yaşıtı bir delikanlıya. (A. Neşet)
- Gönülden ırak olmak: Sevilmekten yoksun kalmak, sevilmemek: Gözden ırak olan gönülden ırak olmuyor, tam tersine zaman geçtikçe gönlünü de zihnini de daha fazla dolduruyordu. (O. Akçizmeci)
- (Bir şeyi) Gözü gibi sevmek: Pek çok sevmek: İki kardeşine adeta anne babalık yapar, onları gözü gibi sever ve korur, bir dediklerini iki etmezdi. (N. Aras)
- Gözünü sevda bürümek: Sevdiğinden başka hiçbir şeyi düşünmemek: "Senin gözünü sevda bürümüş" bey dedi. "Sen bir İzmir'e git de, gönlünü eğle" (S. Ali)
- Gözünü sevdiğim: Sevgi ve iltifat sözü olarak kullanılır: Arpalar orak oldu / Nazlı yâr ırak oldu / Gözünü sevdiğim yâr / Bizlerden uzak oldu (M. S. Yiğitbaş)
- Gözünü seveyim: Rica, sevgi ya da hafifçe kınama sözü olarak kullanılır: Hey..! Gül bakışlı, / Bakışı nazlı kız / Ağlama gözünü seveyim / Gözünde gül saklı kız (Ş. Çöker)
- Gözünün bebeği gibi sevmek: Çok sevmek: ... mukaddes vatanı kurtarmakta büyük yararlıklar göstermişti. Türk milleti bu genç kahramanı gözünün bebeği gibi seviyordu. (Z. Gökalp)
- (Birine) Kanı kaynamak: Çabucak sevgi duymak: Birden kanı kaynadı Hamza'ya. Korkusu da tamamen gitmişti artık. (A. Saraç)
- (Birinin) Üstüne gül koklamamak: Sevdiği birinden başkasını sevmemek: Genç yaşta dul kalınca gül üstüne gül koklamak diyerek evlenmeğe yanaşmamış, bütün sevgisini baba yüzü görmemiş oğluna vermişti. (S. Emir)
- (Birinin) Üstüne sevmek: Birini severken bir başkasını daha sevmek, sevmeye başlamak: Ben senin üstüne başka er sever miyim? (N. Karas)
Sevmek ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "sevmek" sözcüğü geçen sevgi temalı atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Sev beni, seveyim seni (Say beni, sayayım seni)*: Sevgi (saygı) karşılıklı olur. Sen beni seversen (sayarsan), ben de seni severim (sayarım).
- Sev seni seveni hak ile yeksan ise de, sevme seni sevmeyeni Mısır'a sultan ise de (Sev seni seveni yerde toprak ise de, sevme seni sevmeyeni gülde yaprak ise de)*: (atasözünün anlamı) Toplumdaki yeri ne düzeyde olursa olsun, sevgi gördüğün kişiye sen de sevgiyle karşılık ver; birisi sana içinde sevgi taşımıyorsa o kişi kim olursa olsun ondan uzak dur.
- Sevda (sevgi) geçer yalan olur, sonra (sonu) sokar yılan olur*: Birbirini iyi tanımadan, huylarını öğrenmeden aşık olanlar bir süre sonra birbirlerinden nefret ederler.
- Sevenin kuluyum (kulu ol), sevmeyenin sultanı*: İnsan kendisini sevenlerin her arzusunu yapar, sevmeyenlere ise kendi nasıl dilerse öyle davranır.
- Sevip dostuna, boşanıp kocana varma: Kadınların mutlu bir evlilik yapabilmesi için dikkat etmeleri gereken noktalar vardır.
- Aba da bir diba da bir giyene; güzel de bir çirkin de bir sevene: Kişi, gereksinimini karşıladıktan sonra giydiği elbisenin az ya da çok değerli oluşuna aldırmaz. Bunun gibi, seven bir kişi için de sevdiği kişinin güzel ya da çirkin olması fark etmez.
- Allah mağruru sevmez: Allah diğer insanları küçük gören gururlu insanları sevmez.
- Allah sabırlı kulunu sever*: Allah sabırlı insana her türlü kolaylığı sağlar.
- Allah sevdiğine dert verir*: Dert, acı ve üzüntü insanı olgunlaştırır. Daha çok sevilen, beğenilen, hoşlanılan kişi olmasını sağlar. Başa çıkılamayan dertler ise kulun Allah Teala'ya sığınıp yakınlaşmasına vesile olur.
- Allah'ın sevmediğini kul da sevmez: Allah kötü işlerle uğraşan, kötülüğü huy edinen kimselerin yardımcısı olmaz, Böyle kimselerden herkes nefret eder.
- Anne, "Oğlum seni seviyorum" demiş; oğlu da "Anne ben de oğlumu seviyorum" demiş (Sen seversin oğlunu, o da sever oğlunu): Ana babasından gördüğü sevgi ve şefkatle büyüyen çocuk evlenip çocuk sahibi olduğunda aynı sevgi ve ilgiyi kendi çocuğuna gösterir.
- Arı söğüdü, akıllı öğüdü sever*: Herkes işine yarayan şeyi benimser, faydalı ve bilgece öğütleri tercih eder ve bu tür nasihatlerden yararlanır.
- Aşığa Bağdat uzak (ırak) değil (gelmez)*: Kişi sevdiği için her türlü güçlüğe kolaylıkla katlanır.
- Aşığı sevdadan geçirmeye say, deryayı kurutmaya say gibidir: Birine gerçekten sevdalanan birini bu sevdasından vazgeçirmeye çalışmak imkânsız bir işle uğraşmak gibidir.
- Aşığın gözü kördür (kör olur)*: Aşığın gözü sevdiğinden başkasını görmediği gibi sevdiğinin de hiç bir kusurunu görmez.
- Ayı sevdiği yavrusunu hırpalar*: Hırpalamak her zaman kötülük yapmak için olmaz, sevgiden kaynaklanan hırpalamalar da vardır.
- Bıçağı kestiren kendi suyu, insanı sevdiren kendi uyu*: Bir şeyin değerini yükselten o şeyin üstün nitelikleridir. İnsan da dürüstlüğü ve iyi huylan sayesinde sevilen ve sayılan bir kişi olabilir.
- Bir yiğit ne kadar kahraman olsa sevdiğine yenilir: Aşık olan kişi başkalarına diz çöktüren bir kişi de olsa, sevdiğinin karşısında uysallaşır, onun isteklerine boyun eğer.
- Can gitmeyince canan ele girmez: İnsan sevdiği için her fedakarlığa katlanırsa sevdiğine mutlaka kavuşur.
- Çirkinin var bir sevdirecek yeri, güzelin var bir yerdirecek yeri: Çirkin kişiler bazı huy güzellikleriyle kendilerini sevdirmeye çalışırlar. Güzellerin ise kendilerinden uzaklaştıracak bir huy özelikleri bulunur.
- Çocuk seversen beşikte, koca seversen döşekte*: Çocuğu kucağına almadan, beşikte yatarken sev. Kocana karşı olan sevgini de şurada, burada, başkalarının yanında değil, döşekte göster.
- Çok naz aşık usandırır*: Aşık, sevdiğinin nazını bir yere kadar çeker, nazın fazlası aşığı sevdiğinden soğutur.
- Deniz dalgasız olmaz, gönül sevdasız olmaz*: Hiçbir deniz dalgasız olmadığı gibi, hiçbir insan da aşktan uzak değildir.
- Denize dalan bilir, güzeli seven bilir: Denizin derinliklerine dalan kişi, denizin güzelliklerini ve tehlikelerini yakından tanır; güzel birini seven kişi ise bu sevginin getirdiği mutlulukları ve zorlukları yaşar. Bu atasözü, bir şeyin gerçek anlamda anlaşılmasının ve takdir edilmesinin, ancak o deneyimi yaşayanlar tarafından mümkün olduğunu vurgular.
- Dut kurusu ile yâr sevilmez*: Ancak büyük fedakârlıklarla elde edilebilecek güzel bir şey, fedakârlık yapılmadan ucuz ve değersiz şeylerle elde edilemez.
- El vergisi, gönül sevgisi (İki elin vergisi gönlün sevgisi)*: Birine içtenlikle bir hediye vermekle onun sevgisini kazanmış oluruz.
- Er (vücud) kocar, gönül kocamaz*: Kişi ihtiyarlar ama gönlü taze kalır, sevgisi eksilmez.
- Gönül ferman dinlemez*: Kişi sevdiğinden vazgeçmez, kendisini sevdiğinden ayırmak içi yapılan hiçbir baskıya boyun eğmez.
- Gönül gönüle karşıdır, sevgi iki başlıdır: İki insanın birbirini sevmesi için birbirleri hakkında aynı duygulan hissetmeleri gerekir.
- Gönül gönüle köprüdür: Bir birini seven kimseler kavuşmak için yol ararlar.
- Gönül kimi severse güzel odur*: Güzellik anlayışı kişiden kişiye değişir. Sevdiği kişi insana herkesten güzel görünür.
- Gönülden gönle yol vardır (Kalp kalbe karşıdır)*: "Sevgi karşılıklıdır" anlamında bir atasözü.
- Göz kara, kaş kara, sevgiyi onda ara: İnsan birine bağlanmak için önce o kişinin güzelliğine ve çekiciliğine önem verir.
- Gül dikensiz sevgi engelsiz olmaz: Sevgililer birbirlerine ulaşıncaya kadar türlü engelleri aşmaları gerekir.
- Gül üstüne gül koklanmaz: Birini sevip ona yürekten bağlı olan kişi, sevdiği dururken başka birine sevdalanamaz.
- Gülü seven dikenine katlanır (Güzeli seven cefasına katlanır)*: İnsan sevdiğinden gelen sıkıntılara katlanır.
- Güzeli güzel için sevmeli, çirkini de Allah için sevmeli: Güzel kişiler herkes tarafından sevilir. Çirkinler ise Allah Teala'nın kulu oldukları için sevilirler.
- Güzeli herkes sever*: Bütün insanlar güzellere ve güzel olan şeylere karşı sevgi beslerler.
- Her güzel güzeldir, amma canın sevdiği daha güzeldir: Dünyada güzel çoktur ama insan yalnız birine yürekten bağlanır, o da ona göre en güzelidir.
- Herkes sevdiğini öper, bayram bahane: Kişi sevdiği kişiye, yaklaşmak için türlü bahaneler uydurur.
- Herkesi huyu ile sevmeli: İnsanları oldukları gibi kabul etmeli ve kimi kusurlarını da hoş görmeyi bilmeliyiz.
- İki gönül bir olunca samanlık seyran olur*: Birbirlerini sevenler mutlu olmak için bulundukları koşullara aldırış etmezler, onlar için samanlığın saraydan farkı yoktur.
- İnsan sevdiğine yenilir: "Aşk insanın en zayıf noktasıdır" anlamında bir atasözü.
- Keçinin sevmediği ot karşısında biter (Yılanın sevmediği ot, deliğinin ağzında biter)*: İnsanlar istemedikleri olaylarla sıkça karşılaşabilirler.
- Kızın kimi severse güveyin odur, oğlun kimi severse gelinin odur: Ana baba çocuğunu kendi seçtikleri biriyle zorla evlendirmemeli, evleneceği kişiyi kendileri seçmelidir ve ana baba da bu konuda onlara hoş görülü davranmalıdır.
- Kişi sevdiğine naz eder: İnsanlar sevdiklerini kızdırmaktan, onların isteklerini geri çevirmekten zevk alırlar.
- Muhabbet iki baştan, değirmen iki taştan olur*: Sevgi karşılıklı olmalıdır. Tek taraflı sevginin sonu olmaz.
- Oğlunu seven hocaya, kızını seven kocaya verir: Oğlunu iyi yetiştirmek isteyenin onu eğitici birine, kızını korumak isteyenin ise ona iyi bakacak bir eşe emanet etmesi gerektiğini ifade eder. Çocukların geleceği, doğru kişilerle yönlendirilip korunmalarına bağlıdır.
- Sen seversin oğlunu, o da sever oğlunu: Anne baba çocuğu sevgi ve şefkatle büyütürse o da evlenip çocuk sahibi olduğunda aynı sevgi ve şefkati kendi çocuğuna gösterir.
- Tabak sevdiği deriyi taştan taşa (yerden yere) çalar*: "Birinin yakınlarına gösterdiği sert davranış onun iyiliği içindir" anlamında kullanılan bir söz.
- Zorla güzellik olmaz*: Bir şeyi sevmek ya da beğenmek, kişide içten gelen bir duygudur, zorlamayla bu duygu değiştirilemez.
Sevmek ile ilgili birleşik kelimeler
- Sevdiceğim: (ünlem) Sevgilim: Tenezzül eyledin işbu gedâya / Sevdiceğim safâ geldin merhabâ (Gevheri)
- Sevdiğim: (ünlem) Sevgilim, sevdiceğim: Gülüşü güzel sevdiğim, gülüşünü sevdiğim (M. E. Yüksel)
- Seve seve: İsteye isteye, gönül rızası ile: Seven sevgilisinden gördüğüne seve seve katlanır. (M. Bayrak)
- Şıpsevdi: Görür görmez seven, aşık olan kimse: Şıpsevdi der dururlar, / Bilmezler sevdayı aradığımızı. / Bir yanımız eksiktir, ararız yarımızı... (S. İnce)
Ayrıca bakınız: Aşk ve aşık ile ilgili atasözleri ve deyimler
Soru/Yorum Formu