Koluna kuvvet kesene bereket |
Çalışmak ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "çalışmak" kelimesi geçen veya o anlama gelen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )- Çalışıp çabalamak: Çok gayret göstermek: Gecesini gündüzüne katarak çalışıp çabaladı. İmtihandan alnının akıyle çıktı.
- Arı gibi:
- Çok çalışkan: Arı gibiydi her zaman, yine kalkmış, hemen çalışmaya başlamış. (S. Yeşildağ)
- Hızlı ve sürekli bir biçimde: Harman yerinde köylü, karı erkek, çoluk çocuk arı gibi çalışıyordu. (K. Tahir)
- Ateş gibi:
- Ateş kesilmek:
- Çok kızgın davranışlarda bulunmak, ateş püskürmek
- Sonradan çok çalışkan, hareketli ve becerikli olmak: Çocuk ateş kesildi, böyle giderse birinci olur. (A. Püsküllüoğlu)
- Bileğinin hakkıyla: (deyiminin anlamı) Kendi gücü ve kendi çalışması ile: "O çocuk bunu bileğinin hakkıyla, çalışarak kazandı. Söyleyecek hiçbir sözün olmamalı," dedi. (F. Bahtoğlu)
- (Bir işte) Saç sakal ağartmak: O işte uzun zaman çalışmış, emek vermiş olmak: Bu tahsil uğrunda saç sakal ağartmış profesör hocalarımızın hayranlıkla anlattığı dersleri hayretle, ağzımız açık dinlerdik. (A. Sert)
- Bomba gibi:
- İyi, sağlam, göz alıcı, gösterişli
- İyi hazırlanmış, çok çalışmış (öğrenci): Sınavıma bomba gibi girmek istiyordum. (A. Bozkurt)
- Çaba göstermek: "Bir işi başarmak için çalışmak, uğraşmak, gayret göstermek" anlamında söylenen bir deyim: Sinan Paşa, üstün bir çaba gösterdi ve zaferin kazanılmasında büyük payı oldu. (M. Seyrek)
- Dirsek çürütmek:
- Okumak için yıllarca çalışmak: Senin işçiliğin kadar Üniversitede dirsek çürüttüm ben; Amerika'sında Avrupa'sında ömür tükettim. (Ö. Yağcı)
- Öğrenimde veya meslekte uzun yıllar geçirmek: Okumuş, dirsek çürütmüş, yarım asır'a yakın emek vermiş, ter dökmüş, çalışmış, çabalamış, çoluğa çocuğa, hatta torunlara karışmış koskoca adam... (R. Tamer)
- Dur durak yok: Durup dinlenmeden sürekli çalışmayı anlatan bir deyim: Adam fırının başına geçti, dur durak yok. Fırında yatıp kalkıyor, dışarı da çıkmıyor. Gecesi gündüzü yok! (E. Demirel)
- Ekmeğini çıkarmak: Çalıştığı işten geçimini karşılayacak kadar kazanç sağlamak: "Bak," dedi, "bu yaşında ekmeğini çıkarıyor. Kocası hastalandı, bir aydır büfeyi işletiyor. İnsanlar çalışacak, çakallar yiyecek, öyle mi? Yok öyle yağma." (H. Edemir)
- Ekmeğini taştan çıkarmak: Ekmeğini her şekilde çalışarak kazanmak: Yaşlı karısıyla birlikte yaşıyorlar, deyim yerindeyse ekmeğini taştan çıkarıyor bu çalışkan adamcağız. (İ. İlif)
- Ekmeğini kazanmak: Çalışarak geçimini sağlamak: Çalışıp kimseye muhtaç olmadan ekmeğini kazanıyor, hem de okuyordu. (A. Kahraman)
- Emek çekmek: Bir işte çok çalışarak yorulmak: Çocuk gayret sarf etti, emek çekti, doğru davranışta bulundu. Hakkını teri kurumadan vereceğiz. (M. Ürkmez)
- Emek vermek: Bir şeyin meydana gelmesi için özenle ve çok çalışmak: Yürekten ister, yeteri kadar emek verirsen başarırsın, biliyorsun bunu (Ç. Sezer). Zira inanınca ve emek verince yapılamayacak bir şey yoktu. (Şebnem)
- Eşek gibi çalışmak: Çok fazla çalışmak: Kafalarını kaşıyacak vakitleri olmadan eşek gibi çalışmışlardı.
- Faaliyet göstermek:
- Çalışmak: Uzun yıllar eğitim sektöründe faaliyet gösterdi. (M. Can)
- İşler durumda olmak, etkinlik göstermek
- Faaliyete geçmek:
- Çalışmaya başlamak, çalışır duruma geçmek, işlemeye başlamak: Fabrika, 1746 yılında faaliyete geçti. (O. Çetinoğlu)
- İşler duruma gelmek, etkin duruma gelmek
- Gayret göstermek: "Çaba harcamak, başarmak için çalışmak" anlamında kullanılan bir deyim: Çalıştı, gayret gösterdi, sabretti, kötü işlerden uzak durdu. Allah da onun yüzüne baktı ve kazananlardan oldu. (M. Uslu)
- Gecesini gündüzüne katmak: Aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek: Aylarca çalıştı. Gecesini gündüzüne kattı. Padişahın adını taşıyacak olan camiin planlarını hazırladı. (F. F. Tülbentçi)
- Hizmet etmek:
- İş görmek, çalışmak: Yıllarca devlete ve millete hizmet etti. Çok çalıştı. (S. Ulutürk)
- (mecazi) Birinin amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak: Yanından ayrılmayıp gece gündüz hizmet etti. Verilen emirleri en güzel şekilde yerine getirerek hayatını davasına adadı. (A. Kara)
- Irgat gibi çalışmak: Çok ağır bir işte çalışmak: Zeytinlikte, bağda bahçede ırgat gibi çalışıyor, yorulduğunda kitaplara dalıyordu (O. Baydar). Canla başla çalışmış ırgat gibi, hiçbir zaman halinden şikayet etmeden, üstelik yıllar boyu... (C. Suavi)
- İcraata geçmek: Uygulamaya veya çalışmaya başlamak: Yarından tezi yok düsturuyla icraata geçti.
- İş yapmak: Çalışmak: İşi nedense hiç yapmak istemeyiz. Ama yaşamak için iş yapmak, geleceğimizi ve geçimimizi kazanmak zorunda olduğumuzu düşünmeyiz. (E. Sarı)
- İşinin adamı: Çalıştığı işte başarı sağlayan, işinin gerektirdiği nitelikleri taşıyan kimse: Tam işinin adamıydı. Sabanın çelik kulağını Öyle ustaca daldırırdı ki toprağa, toprak hiç dağılmadan bir yana devrilirdi. (Ş. Altınel)
- İşten güçten vakit bulamamak: Çok yoğun çalıştığı için zaman ayıramamak: İşten güçten vakit bulursa gelebilir de, belli olmaz yani... (C. Aktaş)
- İt gibi çalışmak: Çok çalışmak, yorulmak: Onların iyiliği için it gibi çalışıyorsun. Ne isterlerse alıyorsun... (N. Önderoğlu). Borçlarını ödeyebilmek için canlarını dişlerine takıp it gibi çalışıyorlardı. (A. Nesin)
- Kafası çalışmak: Aklı, zekâsı yerinde olmak, bir konu üzerinde iyi düşünebilir olmak: "Bak! Aramızda bir onun kafası çalışıyordu! Bir tek o, durumu apaçık gördü." (E. Zola)
- Karınca gibi çalışmak: Durmadan çalışmak: Onlarca işçi karınca gibi çalışıyordu, kimi lastik taşıyor kimi metalleri ayrıştırıyor, kimi kamyonlara bir şeyler yüklüyor, kimi de kamyonlardan bir şeyler boşaltıyordu.
- Kendi hesabına çalışmak: Uğraştığı işi sadece kendisi için yapmak: Fakat bugün köylü kendi hesabına çalışıyor, artık kendi hesabına kanıyor, kendi idaresini kuruyor. (M. Aksoy)
- Saçını süpürge etmek: "Kadın özveri ile çalışıp hizmet etmek" anlamında söylenen bir deyim: Saçını süpürge etti bizlere, / Arkasına sardı gitti işlere. / Bir yerin ağrısa canını vere / Yazar, yanı körpe kuzulu anam... (P. Beyaz)
- Serbest çalışmak: Bir işverene bağlı olmadan kendi adına kazanç sağlamak: Oğlu Kemal serbest çalışıyordu. Atılacak işi yoktu. (A. Kahraman)
- Soluk aldırmamak: Ara vermeden çalıştırmak, vakit bırakmamak: İşçileri nerdeyse soluk aldırmadan çalıştırıyorum. Hatta içlerinden daha yavaş olanları işten atmakla bile tehdit ettim; fakat ne yaptıysam üretimi artıramadım. (E. Alemdağ)
Çalışmak ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "çalışmak" sözcüğü geçen ya da o anlama gelen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Çalışan dağ aşmış, çalışmayan yol şaşmış (Çalışkan dağları aşar, tembel düz yolda şaşar): Çalışkan insan girdiği işi mutlaka tamamlar, zor işlerin üstesinden gelir; tembel insan ise yarıda bırakır, hatta eline yüzüne bulaştırır.
- Çalışan ekmeğini taştan çıkarır: Çalışkan insan işsiz kalmaz. Ne yapar eder kendine bir kazanç kapısı bulur.
- Çalışan el dilenmez: (atasözünün anlamı) "Çalışkan insan başkalarına muhtaç olmaz" anlamında kullanılır.
- Çalışan el, tok karın üzerindedir: Çalışkan kişi her zaman rahat ve huzurlu yaşar.
- Çalışan kazanır: "Çalışan insan her işten kazançlı çıkar" anlamında kullanılan bir atasözü.
- Çalışan kol bükülmez: Çalışkan insan sağlıklı ve güçlü olur. Sıkıntıya düşmez.
- Çalışan kul mahrum kalmaz: Çalışmayı seven kişi yokluk içinde yaşamaz.
- Çalışanı Allah sever (Çalışkan kula Allah yardım eder): Allah dürüst ve çalışkan insanları korur, onlara yardımcı olur. Çalışkan insanın işleri her zaman rast gider.
- Çalışmak ibadetin yarısıdır: Dürüst, namuslu ve yararlı işlerde çalışan insan, aynı zamanda hayır işlemiş sayılır.
- Çalışmakla her iş biter: Bir işi başarmak için gerekli olan en önemli şey "çalışmaktır."
- Çalışmaya utanan aç kalır: İnsan namusuyla yaptıktan sonra kazanç getiren hiçbir işten utanmamalıdır. Aksi halde sıkıntı çeker, başkalarına muhtaç olur.
- Çalışmayanın kazanı kaynamaz: Çalışmayı sevmeyen kimseler yoksulluk içinde yaşarlar.
- Ağanın alnı terlemezse ırgadın burnu kanamaz (Ağa terlemedikçe hizmetkâr kımıldanmaz)*: İşveren işçisi ile birlikte çalışmazsa işçi işe var gücüyle sarılmaz.
- Açı çalıştırma, toku depreştirme: Aç insanın elinden pek bir iş gelmez.
- Ağustosta beyni kaynayanın zemheride kazanı kaynar*:
- Yazın çalışan kışın rahat eder, gençken çalışan yaşlılıkta rahat eder.
- Zamanını iyi ayarlayan insan sıkıntıya düşmez.
- Ağustosta gölge kovan, zemheride karnın ovar*: Zaman ve fırsat varken geleceğini düşünmeden çalışmayıp keyfine bakan, güç günler gelince sıkıntı çeker.
- Ağustosta yatanı zemheride büvelek tutar*: Koşullar uygunken çalışıp kazanmayan kişi, elverişsiz koşullarda sıkıntıya düşer.
- Ak akçe kara gün içindir*: Çalışarak kazandığımız para, dar zamanımızda bizi sıkıntıdan kurtarır.
- Akan su yosun tutmaz*: Tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar.
- Akarsu pislik tutmaz*: Bir insan ne kadar çok çalışırsa o kadar kötü düşünceden ve kötülük yapmaktan uzak olur.
- Allah boş duranı sevmez: Allah çalışmayan, tembellik eden kimselerin yardımcısı olmaz.
- Allah gayret edenin yanındadır: Allah çalışmak isteyen insana ihtiyacı olan gücü ve aklı verir.
- Allah ilmi dileyene, malı dilediğine verir: Çalışan herkes ilim sahibi olabilir, zenginlik ise ancak Allahu Teâlâ'nın nasip etmesiyle ele geçer.
- Alın terlemeyince mal bulunmaz: Çalışıp emek harcamayan insan mal sahibi olamaz.
- Ara, aramanın sonu para: İnsan çalışkan ve azimli olursa her zaman iyi bir kazanç kapısı bulabilir.
- Arı gibi çalış, aslan gibi ye: Çalışmadan kazanç elde edilmez. Sıkıntılı bir yaşam istemiyorsan iyi bir iş bul ve sıkılıp yorulmadan çalış.
- Arı gibi eri olanın, dağ kadar yeri olur*: Çalışkan kişileri olan aile ve toplumlar her yerde bol kazanç elde ederler.
- Arıdan bal almak herkesin karı değildir: Baz şeyleri elde etmek zordur; azimli ve çalışkan insanlar her işte başarılı olurlar.
- Ata dost gibi bakmalı, düşman gibi binmeli*: Çalışanınızı iyi beslerseniz onun gücü artar ve daha verimli işler yapar.
- Ata malı mal olmaz, kendin kazanmak gerek*: Babadan kalan mal kalıcı değildir, çabuk biter; kişinin gerçek malı, kendi çalışmasıyla elde ettiği maldır.
- Avrat gayreti gütmemeli, er gayreti itmeli: Bir işte çalışırken kadın gibi nazik olma. Erkeğe yaraşır şekilde, bütün gücünle, yılmadan çalış.
- Aylak aylak oturmaktansa aylak aylak gezmek daha iyidir: Hiçbir iş yapmadan oturmaktansa gezip vücudu hareket ettirmek daha faydalıdır.
- Azimle yüce dağlar devrilir (Azmin elinden ne uçan kurtulur ne kaçan): Kararlı ve çalışkan insanın hayatta ulaşamayacağı başarı yoktur.
- Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana*: Babasının malına güvenip iş güç sahibi olmayan çok çabuk sıkıntıya düşer. İnsan çalışıp kazanmayı mutlaka öğrenmelidir.
- Bağ dua değil, çapa ister (Bağ istemez dua, ister kazma): Bir şeyi elde etmek için dilemek yetmez; çalışıp çaba sarf etmek gerekir.
- Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun (Bağ da üzüm olsun, yemeye yüzün olsun)*: İnsan işine gereken özeni gösterince o işten iyi bir sonuç beklemeyi hak eder.
- Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur*: Çok çalışmasına karşın belli bir düzeyden öteye gidemiyor.
- Berberin solumazı, tellağın terlemezi, kahvecinin söylemezi*: Çalışan kişinin kötü özellikleriyle müşterilerine rahatsızlık vermeyeni makbuldür.
- Beşe çalış, üçe çalış, hiçe çalış (ama çalış): İnsan elbette bir şeyler kazanmak için çalışır. Fakat bir şey kazanamıyorum diye de boş oturmak olmaz. Çalışıp bir şeyler öğrenmekte bir kazançtır.
- Bileğin getirdiğini dilek getirmez: Bir şeyi elde etmek için yalnızca istemek yetmez, çaba da harcamak gerek.
- Bir gönüllü iki gönülsüzden iyidir: Bir işte isteyerek çalışan kimse gönülsüz çalışan birkaç kişiden daha verimli olur.
- Bir günlük rızık için iki gün çabalamalıdır: Çalışmadan hiçbir şey kazanılmaz. Bazen bir günlük ihtiyaç için birkaç gün çalışmak gerekebilir.
- Borç yiğidin kamçısıdır*: Borçlu insan borcunu ödeyebilmek için daha gayretli ve çalışkan olur.
- Boş çuval ayakta (dik) durmaz*:
- Karnı doymayan kimse çalışamaz.
- Bilgisiz ve yeteneksiz bir kişi, kendisine verilen görevlerde tutunamaz.
- Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir (Boş durmadan beleş işlemek iyi)*: Çalışmak insanı tembellikten kurtarır.
- Boş oturan şeytana çalışır: Boş zamanların veya işsizlik dönemlerinin, kötü alışkanlıklar edinme veya zararlı faaliyetlerde bulunma riskini artırabileceğini vurgular.
- Bugün çalışan yarın kazanır: Çalışkan, başarılı kişi ilerde bu çabalarının karşılığını alır.
- Cehdeden dağlar aşmış: Çalışkan, gayretli kişi yapılması çok zor gibi görünen işleri bile zorlanmadan yapar (Cehd: Çalışıp çabalama, büyük gayret sarf etme, uğraşma).
- Cehd eyle, malını etme israf; düşmana kalırsa da dosta olma muhtaç: Çalışıp kazandığına ihtiyacın olmasa da tembellik etme. En azından başkalarına muhtaç olmazsın.
- Çek deveyi güt koyunu, gittikçe beylenirsin: Bıkmadan, yılmadan çalışan emeline kavuşur.
- Çok bereket çok hareketten: Kişi ne kadar çok çalışırsa, o kadar çok gelir elde eder.
- Çok çalıştım senin için, şimdi oldu benim için: Kişi başkaları için çalışır, yorulur ama öğrendikleri kendine kalır.
- Devlet adama ayağıyla gelmez*: Zenginlik ve talih kişiyi kendiliğinden gelip bulmaz, çalışıp çabalamakla elde edilir (devlet: Mutluluk, saadet, talih, baht).
- Dokuz günlük ömre on günlük nafaka lazım: Kişi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışıp para kazanmak zorundadır.
- Doyuncaya kadar değil, ölünceye kadar çalış: Bir süre çalışıp kazandıktan sonra artık ihtiyacım yok diye çalışmayı bırakmamalı. Çünkü ilerde neler olacağı hiç belli olmaz.
- Ekin biçe biçe deste olur, insan gide gide usta olur: Kişi, öğrenerek, zamanla ustalaşır, işler düzenli çalışmayla bitirilir.
- El işler kol övünür: "Becerikli ve çalışan kişi emeğinin karşılığını mutlaka alır" anlamında söylenen bir atasözü.
- Emek olmadan yemek olmaz*: Yaşayabilmek, harcayabilmek için çalışıp kazanmak gerekir.
- Emek yerde kalmaz: Çalışan kişi emeğinin karşılığını mutlaka alır.
- Er eline tükürürse, dere tepe düz olur: Çalışkan kişi bir işi yapmaya bir kere başladı mı o işi mutlaka bitirir (ameleler kürek, kazma, balta vb. tahta saplı gereçleri kullanırken sapı elden kaymasın diye tutmadan önce ellerine tükürerek el içini ıslatırlar).
- Er güvenince erimeyen dağ olmaz: Çalışkan ve kendine güvenen kişi iş ne kadar zor olursa olsun yarıda bırakmaz.
- Er olan ekmeğini taştan çıkarır*: Dürüst ve çalışkan insan her türlü güç koşullarda geçimini sağlayacak bir iş bulur.
- Erinenin (utananın, üşenenin) oğlu kızı olmamış*: Bir şeyi elde etmek için çalışmalı, tembel tembel oturmamalıdır.
- Erkek getirmeyi, kadın yetirmeyi bilmeli*: Erkek çalışıp kazanmakla, anne tasarruflu olmakla yükümlüdür.
- Eşek gibi kazan, at gibi ye: Kişi geçimini sağlamak için ne iş bulursa yapmalı. Ama kazandığını da iyi değerlendirmelidir.
- Eşek yükü olunca anırmaz: Ağır işlerde çalışan kimseler konuşup çene çalmaya vakit bulamazlar.
- Evvel zahmet çeken sonra rahat eder: Çalışan, emek harcayan mutlaka karşılığını alır.
- Fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp*: "Yoksulluk utanılacak bir şey değildir, çalışmamak en büyük ayıptır" anlamında söylenen bir atasözü.
- Gayret edenin Allah yardımcısıdır: Allah çalışkan insana her zaman kolaylık sağlar.
- Gayret her müşküle galebe eder: Zor işin üstesinden ancak çok çalışarak gelinir.
- Gayrete dağlar dayanmaz: Çok çalışıp gayret sarf edersek en zor işlerin bile üstesinden gelebiliriz.
- Gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan (Gençlikte taş taşı, kocalıkta ye aşı)*: Kişi gençliğinde çalışıp para biriktirmelidir ki ihtiyarlığında çalışamadığı zaman onunla rahat rahat geçinsin.
- Hamallıkla tembellik bir arada olmaz: Çalışma veya fiziksel çaba gerektiren işlerin tembellikle bağdaşmadığını, bu tür işlerde çalışmanın ve çabanın önemli olduğunu belirtir.
- Hareket olmadıkça bereket olmaz (Hareket berekettir): Çalışmak insana bolluk getirir. İnsan boş durarak geçimini sağlayamaz.
- Harman döven öküzün ağzı bağlanmaz*: Çalışanın emeğinin karşılığı verilmelidir.
- Hazıra dağ (dağlar) dayanmaz*: Yenisini kazanmaksızın hazırdan tüketmeye ne kadar çok kaynak olsa yine de dayanmaz.
- Her er kişi işi ile ölçülür: Dürüst, çalışkan insan yaptığı işten belli olur.
- Irgat gibi kazan, bey gibi ye: İnsan bazen güç koşullarda çalışarak para kazanır. Ama kazandıkları ona çalışırken çektiklerini unutturur.
- İhtiyaç insanın kamçısıdır: İnsan tembel bile olsa, bir takım ihtiyaçları onu çalışıp çabalamaya zorlar.
- İlim yumuşak döşekte yatmaz: Çalışmadan, hiçbir emek sarf etmeden bilgi ve kültür sahibi olunmaz.
- İş bitirenin işi biter: "Çalışkan insan her işin üstesinden gelir ve bitirir" anlamında bir atasözü.
- İş bitirenin kötüsü olmaz: Bir insan bir işi iyi kötü bir şekilde halledebiliyorsa, yarıda bırakmıyorsa, bu yine de iyi bir şeydir.
- İş ibadettir: İnsan, çalışmayı kutsal bir görev olarak bilmelidir.
- İşlemeyen dişlemez: Çalışmadan hiçbir şey kazanılamaz.
- İşleyen demir pas tutmaz (ışıldar)*: Tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar.
- İşleyene iş yetmez, işlemeyenden kaygı gitmez: Çok çalışmaya alışmış kişi boş durmaz. Çalışmayı sevmeyen kimseler ise işten kaçmak için her yolu denerler.
- İyi bak da karıncadan iş öğren: Başarılı bir kişi olmak istiyorsan çok çalışkan, yetenekli kimseleri kendine örnek al.
- Kadın eli kaşık sapından kararır: Ev işlerini ihmal etmeyen çalışkan kadının elleri diğer kadınlara oranla daha kırışık ve bakımsız olur.
- Karıncadan ibret al, yazdan kışı karşılar*: Kişi çalışıp kazanabildiği zamanı boş geçirmemeli, çalışamayacağı günler için geçimini sağlayacak varlık edinmelidir.
- Kazanan çöreğini kabartır, kazanmayan yüreğini: Çalışkan kişi geçim sıkıntısı çekmez. Tembel işten kaçan kişi ise sıkıntı içine girer.
- Kazananın malı artar, kazanmayanın derdi: Çalışan kişi mal sahibi olur, ihtiyaçlarını rahat karşılar, kazanmayan geçim zorluğu içinde üzüntü çeker.
- Kazanmayanın kazanı kaynamaz*: Çalışıp kazanmayan kişi, geçimini sağlayamaz, aç kalır.
- Kısmet gökten zembille inmez*: Çalışmayanın kısmeti olmaz. Kişinin nasibi çalışmadan, durduğu yerde gelmez.
- Koluna kuvvet, kesene bereket: "Ne kadar çok çalışırsan o kadar çok kazanırsın" anlamında bir atasözü.
- Koşan ata mahmuz vurulmaz: Canla başla çalışan kişiye daha fazla çalışması için baskı yapılmaz.
- Köpeğin iyisi leş başında, insanın iyisi iş başında: Değersiz, tembel kimseler boş oturmayı hazıra konmayı severler. Dürüst, çalışkan kimseler ise vaktini boşa harcamaz, her zaman kendilerine yapacak bir iş bulurlar.
- Kul çalışır, Allah verir: İnsanların çalışıp çaba gösterdiğinde Allah'ın onların emeklerini zayi etmeyeceğini, onları işsiz ve rızıksız bırakmayacağı ifade eder.
- Kuldan hareket, Mevla'dan bereket: İnsanların çalışıp çaba gösterdiklerinde Allah'ın onlara bolluk ve bereket sağlayacağını ifade eder.
- Lokma çiğnenmeden yutulmaz: Emek verilmeden, çalışmadan hiç bir şey kazanılmaz.
- Nerde hareket, orda bereket*: Çok emek harcanan yerde verim çok olur.
- Okumayı öğrenmeyen çuval taşımayı öğrenir: Okuma yazma bilmeyen kişi doğru dürüst iş bulamaz. Geçimini sağlamak için de kalitesiz işlerde çalışmak zorunda kalır.
- Olmadık şey olmaz, çalışana güçlük kalmaz: İnsan, yaşamında her türlü olayla karşılaşabilir Çalışkan ve kararlı kimse de istediği şeyi mutlaka elde eder.
- Öküz, yem bitince çifte gideceğini bilir*: Çalışmanın önemini kavramak için aç kalmak gerekmez.
- Paranın anası iştir: "Para kazanmanın tek yolu çalışmak, emek harcamaktır" anlamında kullanılan bir atasözü.
- Sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz*: Çiftçilik yapan veya çalışan aç kalmaz.
- Sade pirinç zerde olmaz, bal gerektir kazana; baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana*: İnsan yalnızca baba malına güvenmemeli, kendisi de çalışıp kazanmalıdır. Aksi halde baba malı çabuk tükenir ve bir anda yoksulluğa düşer.
- Sanatı ustadan görmeyen (öğrenmeyen) öğrenmez*: Kişi tek başına ne kadar çalışırsa çalışsın işin inceliklerini bir bilenden öğrenirse o işi daha çabuk ve kolay yapabilir.
- Sanatına hor bakan, boynuna torba takar*: İşine önem vermeyen, gerektiği gibi çalışmayan kişinin sonu dilenciliktir.
- Sen işi bırakmayınca iş seni bırakmaz: İnsan çalışmak isterse her zaman yapacak bir iş bulabilir.
- Sen işlersen mal işler, insan öyle genişler: İnsan çok çalışırsa çok kazanır, böylelikle mal mülk sahibi olur.
- Sen işten korkma, iş senden korksun*: Her iş, doğacak engelleri yenmeye kararlı olmakla, direnmekle başarılır.
- Sen kazan da (isterse) düşmana kalsın: Geride malını bırakacağım kimsem yok diye insan kazanç sağladığı işi bırakmamalıdır.
- Söz avratlarındır, iş erkeklerin: İş yapmak yerine boş gezen kimselerin dedikodu yapan kadınlardan farkları yoktur. Akılı ve çalışkan kişiler ise boşa zaman harcamaz, sürekli iş yapmak isterler.
- Tarlanın verdiğini baban vermez (Kötü tarlanın verdiğini, yiğit kardeş vermez): Ancak çalışmanın ve sürekli çabanın kalıcı kazançlar sağlayabileceğini, miras gibi geçici desteklerin ise sınırlı olabileceğini anlatır.
- Tembel efendinin hizmetçisi (uşağı) çalışkan olmaz: Liderlik pozisyonundaki kişi görevlerine karşı ilgisiz ve tembel bir tavır sergilerse, bu tutumunun ona bağlı olan kişilere de yansıyabileceği ve onların da aynı şekilde tembel olmalarına yol açabileceği vurgulanır.
- Terlemeden Allah insana yardım etmez: Allahu Teala çaba göstermeyen insana bol kazanç vermez.
- Terlemeden para kazanılmaz (solumadan can verilmez)*: Çaba harcamadan, boş durarak hiçbir kazanç elde edilemez.
- Toprağı işleyen, ekmeği dişler*: İşini yapması gerektiği biçimde yapan kişi, çalışmasının verimlerinden yararlanır.
- Yarın ölecekmiş gibi ibadet et, hiç ölmeyecekmiş gibi çalış: İbadet sürekli yerine getirilmeli, çünkü ölüm pek yakın olabilir. Aynı şekilde çok uzun süre yaşayacakmış gibi çalışıp kazanmaya devam edilmelidir.
- Yatan aslandan (kurttan) gezen tilki yeğdir (iyidir)*: Az güçlü olup çalışan, çok güçlü olup çalışmayandan daha değerlidir.
- Yatanın yürüyene borcu var*: Çalışmadan yan gelip yatanlar, rahatlarını, kendilerine bu kolaylığı sağlayanlara borçludurlar.
- Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer*: Zamanında çaba gösteren, emek veren ileride güç duruma düşmez, önceki çalışmalarının karşılığını görür.
- Yazın çalışan, kışın gülüşür (Yazın yorulmayan, kışın kurulmaz)*: Yazın çalışan kışın rahat eder.
- Yazın gölge hoş, kışın çuval boş (Yazın gölge kovan, kışın karın ovar)*: İyi ve güzel günlerde çalışmayıp sadece rahatına bakan kişi, kötü günler geldiğinde güç durumlara düşer.
- Yazın yanmayan, kışın ısınmaz (Yazın sıcakta terleyen, kışın soğukta üşümez)*: Gençliğinde tembellik edip çalışmayan yaşlandığında rahat bir yaşam süremez.
- Yazın yorulmayan, kışın rahat edemez: Elinde fırsat varken çalışıp kazanmayan fırsat elden gittiğinde başkalarına muhtaç kalır.
- Yol gitmekle tükenir: Bir işte ilerlemek, yükselmek için çalışkan ve başarılı olmak gerekir.
- Yörük at yemini kendi artırır (Yörük ata kamçı olmaz)*: Yetenekli, çalışkan kimseler bu özellikleri sayesinde bol kazanç elde ederler.
- Yumurtlayan tavuk bağırgan olur*: Çalışkan ve verimli kişi kendini göstermek ve yaptığı yararlı işi herkese duyurmak için sesini yükseltir.
- Yürüyen yol alır, yürümeyen yolda kalır: Çalışkan, yetenekli kişi işinde çabuk ilerler, tembel kişiler ise ya geç bitirir, ya da yarıda bırakırlar.
- Zahmetsiz rahmet olmaz*: "Sıkıntı, güçlük çekmeden iyi ve güzel işler başarılamaz" anlamında kullanılan bir söz.
Soru/Yorum Formu
»