- abide: (EN) Uymak, kalmak. (TR) Anıt.
- absent: (EN) Mevcut olmayan, hazır bulunmayan, yok. (TR) Pelinden yapılan sert bir içki.
- adam: (EN) Adem. (TR) İnsan, erkek kişi.
- adrenalin: (EN, TR) Adrenalin, organizmayı acil harekete hazırlayan hormon.
- aft: (EN) Geminin arkası. (TR) Küçük yara.
- agaragar: (EN, TR) Bazı deniz yosunlarının jelatin benzeri bir ürünü.
- agora: (EN, TR) Agora, meclis, meydan.
- ah: (EN, TR) Ağrı, acı duyulduğunda söylenen ünlem.
- aha: (EN) Keşif, alay, küçümseme, ironi, sürpriz anında söylenen ünlem. (TR) İşte.
- ala: (EN) Kanat. (TR) Karışık renkli.
- alarm: (EN, TR) Alarm.
- alkali: (EN, TR) Alkali, baz.
- allegro: (EN, TR) Canlı, neşeli ve hızlı bir biçimde çalınan parça.
- alp: (EN) Yüksek dağ. (TR) Yiğit, kahraman.
- alt: (EN) Müzikte yüksek, üst oktav. (TR) Yere bakan yan, yere yakın yer, taban, aşağı
- alto: (EN, TR) Kadın seslerinin en kalını.
- amalgam: (EN, TR) Dişe dolgu yapılan cıvalı karışım.
- amazon: (EN, TR) Amazon, kadın savaşçı.
- amber: (EN) Kehribar, kehribar rengi. (TR) Amber balığından çıkarılan güzel kokulu, kül renginde bir madde
- amigo: (EN) Dost, arkadaş. (TR) Futbol maçlarında seyircileri coşturan kimse.
- amir: (EN) Emir, Arap ülkesinin başı. (TR) Yetkili müdür.
- an: (EN) Bir: Bir şey, bir elma vb. (TR) En kısa zaman.
- ana: (EN) Çeşitli bilgiler topluluğu veya bir koleksiyondaki bir öğe. (TR) Anne, temel, esas.
- anagram: (EN, TR) Bir kelimedeki harflerin yerleri değiştirilerek elde edilen kelime.
- ananas: (EN, TR) Ananas meyvesi.
- anatomist: (EN, TR) Anatomiyle uğraşan bilim adamı.
- andante: (EN, TR) Müzikte yarı yavaş bir biçimde.
- angora: (EN, TR) Ankara keçisi ve tavşanı ya da bunların kıl ve tüyleri.
- anorak: (EN, TR) Yağmurluk giysi.
- ant: (EN) Karınca. (TR) Yemin.
- antagonist: (EN, TR) Rakip, düşman.
- antiviral: (EN, TR) Virüs karşıtı, virüs ilacı.
- aperitif: (EN, TR) Yemek öncesi yenen içilen.
- april: (EN, TR) Nisan.
- apriori: (EN, TR) Önsel.
- apse: (EN, TR) Yarım kubbe şeklinde şişlik.
- apsis: (EN) Yarım kubbe şeklinde. (TR) Başlangıç noktasına uzaklık, koordinat.
- arak: (EN) Bir içki türü. (TR) Çalma, hırsızlık.
- arboretum: (EN, TR) Botanik bahçesi, ağaç parkı.
- arena: (EN, TR) Yarış, oyun, güreş gibi mücadele alanı.
- argon: (EN, TR) Bir tür gaz element.
- ark: (EN) Gemi, Nuh'un gemisi. (TR) Su akan yol, karık.
- armada: (EN, TR) Donanma.
- aroma: (EN, TR) Hoş koku.
- art: (EN) Sanat. (TR) Arka, geri.
- artist: (EN, TR) Sanatkar.
- as: (EN) Gibi, olarak, dahi. (TR) En başta gelen.
- aside: (EN) Bertaraf. (TR) Bir Arap yemeği.
- ask: (EN) Soru sormak. (TR) Asklı mantarlarda üreme organı.
- aspidistra: (EN, TR) Bir süs bitkisi.
- aspirin: (EN, TR) Aspirin ilacı.
- at: (EN) Üzere, nezdinde, üzerinde. (TR) At hayvanı.
- ate: (EN) Suç ve ceza tanrıçası. (TR) Tanrıtanımaz.
- atlas: (EN, TR) Harita kitabı. (TR) Saten kumaş
- atom: (EN, TR) Atom, elementleri oluşturan parçacıklar.
- atonal: (EN, TR) Ton ve makam temeline dayanmayan, ahenksiz.
- bad: (EN) Kötü. (TR) Rüzgar.
- bade: (EN) Demek, söylemek. (TR) Şarap, içki.
- bale: (EN) Balya. (TR) Ayak parmak uçları üzerine yapılan müzikli gösteri.
- balsam: (EN, TR) Bitkilerden elde edilen kokulu reçine.
- ban: (EN) Yasak, yasaklama. (TR) Osmanlı Devletinde Macaristan ve Hırvatistan'daki sancak beylerine ve küçük prenslere verilen unvan.
- banal: (EN, TR) Bayağı, sıradan.
- banjo: (EN, TR) Gitara benzeyen telli bir müzik aleti.
- bank: (EN) Banka. (TR) Parklarda oturulacak sıra.
- banker: (EN) Bankacı. (TR) Banka sahibi, çok zengin.
- bap: (EN) Bir Britanya ekmeği. (TR) Kapı, bölüm, başlık, konu, husus.
- baptist: (EN) Vaftiz eden kimse. (TR) Protestan mezhebinden kimse.
- bar: (EN, TR) Ayaküstü içki içilen meyhane, demir veya çelik çubuk. (EN) Engellemek, sürgülemek. (TR) Hava basıncı birimi.
- barmen: (EN, TR) Barda içki hazırlayıp sunan kimse.
- baron: (EN) Zengin ve büyük iş adamı. (TR) Batı ülkelerinde vikont ile şövalye arasında soyluluk unvanı.
- basil: (EN) Reyhan, fesleğen. (TR) Bir bakteri türü.
- basket: (EN) Sepet, basketbol çemberi. (TR) Basketbol, basketbolda kazanılan sayı.
- bat: (EN) Yarasa. (TR) Ucu sivri bir takoz türü.
- batik: (EN, TR) Bir süsleme tekniği.
- batman: (EN) Yarasa adam. (TR) Türkiye'de bir il.
- baton: (EN) Cop, baston. (TR) Kayak, beyzbol, hokey ve krikette kullanılan sopaların genel adı.
- bay: (EN) Defne, koy, körfez. (TR) Bey, adam.
- be: (EN) Bulunmak, olmak. (TR) "Be!" ünlemi ve b harfi okunuşu.
- bed: (EN) Yatak. (TR) Kötü, çirkin.
- bel: (EN) Bir güç birimi. (TR) İnsan beli, kürek.
- belladonna: (EN, TR) Güzelavrat otu.
- ben: (EN) İç oda. (TR) İnsanın kendisi.
- bent: (EN) Bükük, bükülmüş. (TR) Yazı bölümü, şiir dörtlüğü, kanun maddesi.
- berber: (EN) Berberi halkından olan. (TR) Kuaför.
- berk: (EN) Salak. (TR) Sert, katı, sağlam.
- bermuda: (EN) Atlantik'te bir ada ve bir İngiliz kolonisi. (TR) Dar ve kısa pantolon.
- bet: (EN) İddia, bahis. (TR) "Bet beniz", "bet bereket" kelimelerinde olduğu gibi anlam güçleştirici ikileme oluşturan söz.
- beta: (EN) Sıralamada ikinci. (EN, TR) Yunan alfabesinin ikinci harfi.
- bide: (EN) Dayanmak, kollamak, beklemek. (TR) Tuvalette bel altı temizleme aracı.
- bikes: (EN) Bisikletler. (TR) Kimsesiz.
- bikini: (EN, TR) Kadınlar için iki parça deniz giysisi.
- bile: (EN) Safra, öd, terslik, aksilik. (TR) Birlikte, üstelik, dahi.
- bilge: (EN) Saçmalık, zırva. (TR) Bilgili, iyi ahlaklı, olgun kimse.
- bin: (EN) Çöp kutusu. (TR) 1000 sayısı.
- bistro: (EN, TR) Küçük bar veya lokanta.
- bit: (EN) Biraz. (TR) Küçük asalak bir böcek türü.
- bitter: (EN, TR) Acımsı olan, tatlı olmayan.
- biz: (EN) İş sözcüğünün kısaltması. (TR) Çokluk birinci kişiyi gösteren söz.
- bloke: (EN) Herif, adam. (TR) Önlenmiş, engellenmiş, el konulmuş.
- boa: (EN, TR) Bir yılan türü, boyun veya yaka kürkü
- bolero: (EN, TR) İspanyol dansı, kısa ceket.
- bonbon: (EN, TR) Şekerleme.
- bone: (EN) Kemik, kılçık. (TR) Kadınlarca başörtüsü altına giyilen başlık.
- bop: (EN) Darbe, vuruş. (TR) İskambil oyunlarında bir terim.
- boy: (EN) Erkek çocuk. (TR) Uzunluk, kabile.
- brahman: (EN, TR) Hint rahip kategorisi.
- bravo: (EN, TR) Aferin!
- brit: (EN) İngiliz, Britanyalı. (TR) Tekstilde bir ilik, bağ veya şerit türü.
- bun: (EN) Topuz, saç topuzu, çörek. (TR) Sıkıntı: Hava bunlu.
- burma: (EN) Myanmar (ülke). (TR) Burmak işi, burularak yapılmış altın bilezik.
- burs: (EN) Kırık parça. (TR) Öğrenim desteği.
- but: (EN) Ancak, fakat. (TR) Hayvanın arka dolgun bacağı.
- cam: (EN) Tırnak. (TR) Saydam kırılgan tabaka ya da cisim.
- can: (EN) Yapabilmek, teneke kutu. (TR) Yaşamayı ve hayatlılığı sağlayan şey.
- car: (EN) Araba, otomobil. (TR) Tellal çağrısı, ilan, tehlike durumu.
- cart: (EN) El arabası, yük arabası. (TR) Yırtılma sesi, hoşa gitmeyen çok canlı renk.
- cop: (EN) Polis, tutuklama. (TR) Polis sopası.
- cup: (EN) Kupa, fincan. (TR) Suya düşen bir şeyin çıkardığı ses.
- dam: (EN) Baraj, set. (TR) Ahır, çatı.
- damper: (EN) Üzen kişi ya da şey. (TR) Kum kamyonlarının kasasını kaldırıp boşaltan düzenek.
- dane: (EN) Danimarkalı. (TR) Kuş yemi.
- dank: (EN) Nem, rutubet. (TR) "Kafaya dank etmek" deyiminde geçen söz.
- data: (EN, TR) Veri, bilgi.
- defile: (EN) Darboğaz, kirletme, lekeleme. (TR) Mankenlerle yapılan giyim gösterisi.
- define: (EN) Tanımlamak, belirtmek. (TR) Hazine, gömü.
- defter: (EN) Usta, becerikli, yatkın. (TR) Yazmak için kullanılan boş sayfalı kitap.
- deist: (EN, TR) Tanrıcı, Yaratancılığa ait.
- deli: (EN) Mezeci, şarküteri. (TR) Aklını yitirmiş kişi.
- delta: (EN, TR) Nehrin çatallanarak denize döküldüğü yer.
- demagog: (EN) Kışkırtıcı, söz avcısı. (TR) Laf cambazı.
- demo: (EN) Örgüt toplantısı veya gösterisi. (TR) Tanıtım gösterisi.
- denim: (EN, TR) Kot, kot pantolon kumaşı.
- deodorant: (EN, TR) Hoş olmayan kokuları gideren güzel kokulu madde.
- despot: (EN, TR) Acımasız, zorba, tiran.
- destroyer: (EN, TR) Yok edici, hızlı giden küçük bir savaş gemisi.
- determinant: (EN, TR) Belirleyici faktör, etken.
- determinist: (EN, TR) Kaderci, belirlenimci.
- diaspora: (EN, TR) Sürgünden sonra dağılmış ve başka ülkelere yerleşmiş Yahudi toplulukları.
- dilemma: (EN) Açmaz, çıkmaz. (TR) İkilem.
- diminuendo: (EN, TR) Müzikte sesin gittikçe hafiflemesi, azalması.
- dimmer: (EN, TR) Işık azaltıcı cihaz, reosta, karartıcı.
- din: (EN) Gürültü, patırtı, velvele. (TR) Allah'a inanma, inanç.
- dinar: (EN, TR) Bir para birimi.
- dine: (EN) Akşam yemeği, ziyafet. (TR) Konaklama yeri.
- dingo: (EN) Hain, korkak. (TR) Girenin çıkanın belli olmadığı yer anlamında gelen "Dingo'nun ahırı" sözünde geçer.
- dip: (EN) Daldırma, su içine batma. (TR) Oyuk, çukur, deniz, göl vb.nin en alt bölümü, tabanı.
- diploma: (EN, TR) Öğrenim belgesi.
- diplomat: (EN, TR) Politika ve uluslar arası ilişkiler uzmanı.
- diva: (EN) Ünlü kadın opera sanatçısı. (TR) Sinema, tiyatro, müzik vb. alanında uzmanlaşmış kadın sanatçı.
- divan: (EN, TR) Salon, meclis, sedir, şairin tüm şiirlerinin toplandığı eser.
- do: (EN) Yapmak. (TR) Müzikte bir nota.
- dogma: (EN, TR) Akide, doktrin, inak, kesin fikir, inanç.
- dolmen: (EN, TR) Taş gömüt, Taş Devri mezarı.
- dominant: (EN, TR) Egemen, baskın, hakim.
- domino: (EN, TR) Üzerinde noktalar olan taşlar ve bu taşlarla oynanan oyun.
- don: (EN) Giymek, giydirmek, öğretmen, bey, efendi. (TR) Buz tutma, vücudun altına giyilen iç giysisi.
- done: (EN) Tamamlanmış, yapılmış. (TR) Veri.
- doping: (EN, TR) Spor için vücudu güçlerinden ve uyaran ilaç.
- dragon: (EN, TR) Ejderha.
- dram: (EN) Dirhem. (TR) Acıklı.
- drama: (EN, TR) Sahnede oynamak için yazılmış tiyatro oyunu.
- dun: (EN) Alacak isteme, boz renk, karartma. (TR) Alçak, aşağı, aşağılık.
- ego: (EN, TR) Ben, benlik.
- egoist: (EN, TR) Bencil, ben merkezli.
- eh: (EN) "Ha, öylemi, demek öyle". (TR) "Olur, peki, fena değil"; bezginlik anlatır.
- eke: (EN) Artırmak, büyütmek, dar geçim. (TR) Büyük, yetişkin, adam olmuş çocuk.
- elan: (EN) Davranma, hamle, canlılık, şevk. (TR) Şimdi, şu anda, henüz.
- element: (EN) Eleman, element, öğe, unsur. (TR) Element, ayrışmayan madde.
- elk: (EN, TR) Bir tür geyik.
- em: (EN) Onlara, onları (them), yazı büyüklüğü birimi. (TR) İlaç, merhem.
- emir: (EN, TR) Arap ülkesi başkanı. (TR) Emir, buyruk, ferman.
- epigram: (EN) Nükteli iğneli söz. (TR) Kısa manzume.
- epsilon: (EN) Göz ardı edilebilir etki. (EN, TR)Yunan alfabesinin beşinci harfi.
- erg: (EN, TR) Enerji ve iş birimi, erk.
- Eskimo: (EN, TR) Kuzey Kutbu'nda yaşayan toplulukların adı.
- espresso: (EN, TR) İtalyan usulü kahve.
- ester: (EN, TR) Oksiasitten elde edilmiş bileşikler.
- facia: (EN) Ad tabelası, tabela. (TR) Acıklı olay, afet.
- fail: (EN) Başarısız olmak, başarısızlık. (TR) Eden, yapan, işleyen.
- fan: (EN) Pervane, hayran, taraftar. (TR) Pervane.
- far: (EN) Uzak, öte. (TR) Taşıtların önündeki lamba, bayanların göz kapaklarına sürdükleri boya.
- farad: (EN, TR) Elektrik ölçü (sığa) birimi.
- fare: (EN) Yiyecek, yol veya bilet ücreti. (TR) Sıçan hayvanı.
- fatalist: (EN, TR) Kaderci, yazgıcı.
- fauna: (EN, TR) Bir bölgeye özgü olan hayvanlar ve yaşamları.
- federal: (EN, TR) Birleşik, federasyon durumunda birleşmiş olan.
- federalist: (EN, TR) Federalizm yanlısı olan kimse.
- feminist: (EN, TR) Feminizm yanlısı olan kimse, kadın hakları savunucusu.
- fen: (EN) Bataklık, çayır, düzlük. (TR) Fizik, kimya, matematik ve biyolojinin tümüne verilen ad.
- ferment: (EN, TR) Fermantasyonu yapan şey, maya.
- festival: (EN, TR) Şenlik.
- file: (EN) Dosya, klasör, eğe. (TR) Ağ, ağ torba, ağ örgü.
- filet: (EN) File, fileto, ağ. (TR) Sığ su alanı.
- film: (EN, TR) Sinema, ince tabaka, bükülebilir şerit.
- fin: (EN) Yüzgeç. (TR) Finlandiyalı.
- final: (EN, TR) Son, en son.
- finalist: (EN, TR) Şampiyonu belirleyecek son yarışmaya kalan sporcu veya takım.
- fire: (EN) Ateş, yangın. (TR) Eksik, noksan, artık, ağırlık yitimi.
- fit: (EN) Uygun, formda. (TR) Birini başkasına kışkırtma, ödeşme, razı olma.
- flamingo: (EN, TR) Leyleksilerden bir kuş türü.
- flit: (EN) Taşınma, uçuşmak. (TR) Sinek öldürücü ilaç veya bunu püskürten araç.
- flora: (EN, TR) Bitki örtüsü.
- florin: (EN, TR) Hollanda para birimi, gulden.
- folk: (EN, TR) Halk, insanlar, ahali.
- folklorist: (EN, TR) Folklorcu, halkbilimci.
- font: (EN) Yazı tipi, vaftiz su kabı. (TR) Dökme demir, yazı tipi.
- form: (EN) Biçim, oluşturmak. (TR) Biçim, matbu boş belge.
- formalist: (EN, TR) Şekilci, biçimci.
- format: (EN) Biçim, sayfa düzeni. (TR) Biçim, boyut.
- forte: (EN) Sesli, kuvvetle, kişinin en güçlü ve en iyi yaptığı şey. (TR) Müzikte güçlü bir biçimde çalınmak.
- fortissimo: (EN, TR) Müzikte bazı bölümler çok güçlü ve hızlı çalınmak.
- forum: (EN, TR) Oturum, toplantı, halkın toplandığı alan.
- frank: (EN) İçten, samimi, dürüst. (TR) Fransa, İsviçre, Belçika para birimi.
- fundamentalist: (EN, TR) Köktenci, aşırı tutucu kimse.
- gaga: (EN) Deli, bunak, aptal. (TR) Kuşların ağzındaki sert uzantı.
- gala: (EN) Bayram, kutlama, şenlik. (TR) Şölen, ön gösterim.
- gale: (EN) Fırtına, mersin ağacı. (TR) Bir tür dizgi aleti.
- galop: (EN) Galop dansı. (TR) Atın yaptığı derece.
- gang: (EN) Çete. (TR) Bir madeni, bir değerli taşı saran değersiz madde.
- gangster: (EN, TR) Çete üyesi.
- gasp: (EN) Zorlukla nefes alma. (TR) Başkasının malını zorla alma.
- gazebo: (EN, TR) Balkon.
- gem: (EN) Mücevher, değerli taş. (TR) Atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araç.
- gen: (EN) Haber, doğru ve tam bilgi. (TR) Kalıtımsal hücre öğesi, boş tarla.
- gene: (EN) Kalıtımsal hücre öğesi, utanç. (TR) Yine.
- general: (EN) Genel, komutan. (TR) Komutan.
- gestalt: (EN, TR) Psikolojik olayların bir bütün veya biçim olduğunu savunan görüş.
- gestapo: (EN, TR) Nazi gizli ve siyasi polis örgütü.
- ginseng: (EN, TR) Uzakdoğu’da yetişen, alternatif tıpta kullanılan bir bitki.
- glasnost: (EN, TR) Açıklık politikası.
- global: (EN, TR) Küresel, dünya çapında.
- golf: (EN, TR) Çimenlik alanda özel sopalarla topa vurularak deliklere sokmaya dayalı spor.
- gram: (EN, TR) Kilogramın binde birine eşit olan ağırlık ölçüsü birimi.
- grip: (EN) Kavrama. (TR) Grip virüsünün neden olduğu hastalık.
- guano: (EN, TR) Martı gübresi.
- guru: (EN, TR) Hintli bilge.
- gusto: (EN) Zevk, haz. (TR) Beğeni.
- gut: (EN) Bağırsak. (TR) Damla hastalığı.
- habitat: (EN, TR) Bitkinin doğal olarak yetiştiği ortam.
- had: (EN) Vardı, sahipti. (TR) Sınır, uç, derece, insanın yetki ve değeri.
- hail: (EN) Dolu, dolu yağmak. (TR) Engel.
- hale: (EN) Sağlam, zinde, dinç. (TR) Ayın etrafında görülen çember şeklinde parlaklık.
- halt: (EN) Durmak, durdurmak. (TR) Uygun olmayan, uygunsuz konuşma veya iş yapma.
- halter: (EN) Yular. (TR) Ağırlık kaldırma sporu.
- ham: (EN) Jambon. (TR) Olgunlaşmamış.
- hamburger: (EN, TR) Arasında büyük bir köfte olan bir tür sandviç.
- hangar: (EN, TR) Kapalı yer, kapalı araç deposu.
- hare: (EN) Tavşan, yaban tavşanı. (TR) Rengin yüzey üstünde dalgalanması, meneviş.
- harem: (EN, TR) Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm ve buradaki kadınların hepsi.
- harp: (EN) Arp çalgısı. (TR) Savaş.
- hart: (EN) Erkek geyik. (TR) Birden ve sert bir biçimde ısırmayı anlatır.
- has: (EN) Sahip olmak. (TR) Özgü, saf, katışıksız.
- hat: (EN) Şapka. (TR) Çizgi, yazı, yol, kablo sistemi, biçim.
- hay: (EN) Kuru ot, saman. (TR) İyi dilek, şaşma ve sevinç bildiren bir söz.
- he: (EN) O, o erkek. (TR) Evet.
- hedonist: (EN, TR) Zevkin tek değer ve amaç olduğunu savunan "hazcılık"ı savunan kimse, hazcı.
- helen: (EN) Bir kadın ve Amerikan şehri ismi. (TR) Eski bir Yunan uygarlığı halkı.
- hem: (EN) Kenar, etek ucu. (TR) Özellikle, zaten, bir de.
- her: (EN) Ona, o kadına ait. (TR) Teker teker, birer birer.
- hertz: (EN, TR) Bir frekans birimi.
- hey: (EN, TR) Seslenmek veya ilgi ve dikkat çekmek için söylenen bir ünlem.
- Hindu: (EN) Hintli, Hintlilere ait. (TR) Hindistan'ın resmi dili, Hindistan'ın Mecusi halkından olan
- Hint: (EN) İpucu, ima, işaret. (TR) Hindistan halkından olan kimse.
- his: (EN) Onun, o erkeğe ait. (TR) Duygu, duyu, sezgi, sezme.
- hit: (EN) Çarpma, vurmak, isabet. (TR) Liste başı.
- ho: (EN, TR) Holmiyum elementinin simgesi.
- holding: (EN) Tutma, tutuyor olma, hisse, alacak. (TR) Ana ortaklık, büyük şirket.
- hop: (EN) Atlamak, sıçramak. (TR) Uyarmak amacıyla söylenen söz: Hop, gelen var!
- hormonal: (EN, TR) Vücut salgı bezleri tarafından salgılanan hormonlarla ilgili, hormonlara ait.
- humus: (EN, TR) Bitkilerin çürümesiyle oluşan koyu renkli toprak.
- ibis: (EN, TR) Leyleksilerden uzun gagalı, uzun bacaklı bir kuş türü.
- idea: (EN, TR) Fikir, düşünce.
- ideal: (EN, TR) Mükemmel, kusursuz, uygun, ülkü, amaç, gaye.
- idealist: (EN, TR) Ülkücü, idealizm öğretisine bağlı.
- idol: (EN, TR) Tapınan nesne, put; örnek alınan hayranlık duyulan kimse.
- iglu: (EN, TR) Kutuplarda Eskimoların içinde yaşadığı buzdan kubbe biçiminde ev.
- iguana: (EN, TR) Hint kertenkelesi.
- ilk: (EN) Çeşit, tür, tip. (TR) En önce, en önde gelen, birinci.
- illegal: (EN, TR) Yasa dışı.
- im: (EN) Mesaj atmak, mesajla söylemek. (TR) İşaret, alamet.
- imam: (EN, TR) İslam halifeleri, cemaate namaz kıldıran kimse.
- immoral: (EN, TR) Ahlaksız, edepsiz, töretanımaz.
- implant: (EN, TR) Tedavi amacıyla vücuda doku nakletmek veya yapay bir nesne takmak.
- in: (EN) İçinde. (TR) Yaban hayvanlarının yuva edindikleri küçük mağara, kovuk.
- integral: (EN, TR) Parçalardan oluşmuş bütün veya bir bütünün ayrılmaz parçası olan.
- interferon: (EN, TR) Hücrelerin virüslere karşı oluşturdukları protein yapılı özel savunma maddesi.
- intifada: (EN, TR) İsrail işgaline karşı Filistin halkının başkaldırısı.
- iris: (EN, TR) Gözün renkli bölümü.
- is: (EN) Olmak, -dır, -dir. (TR) Dumanın temas etmesiyle oluşan siyah leke tabakası.
- it: (EN) O, onu, ona. (TR) Köpek; değersiz, terbiyesiz kimse.
- jaguar: (EN, TR) Kedigillerden postu siyah iri benekli olan bir yırtıcı hayvan.
- jargon: (EN, TR) Bir meslektekilerin kendi aralarında kullandıkları sözcükler, meslek dili, meslek argosu.
- jersey: (EN) Kazak, kılık, süveter. (TR) Bir sığır ırkı.
- jest: (EN) Alay, şaka, mizah. (TR) Beklenmedik iyi davranış, bir şeyi açıklamak için yapılan hareket.
- jet: (EN, TR) Tepkili motora sahip çok hızlı giden uçak.
- jiujitsu: (EN, TR) Çıplak elle yapılan bir Japon savunma tekniği ve sporu.
- joker: (EN) Şakacı kimse. (TR) Her işte her yerde kullanılabilen.
- jokey: (EN) Nükteli, komik, şakacı kimse. (TR) Yarış atı binicisi.
- judo: (EN, TR) Japon kökenli silahsız yapılan dövüş sporu.
- kaftan: (EN, TR) Değerli kumaş veya kürkten yapılmış uzun üst giysisi.
- kale: (EN) Para, mangır, lahana. (TR) Eskiden savunma amaçlı yapılan büyük taş yapı, futbolda topla gol atılan yer.
- kamikaze: (EN, TR) İkinci Dünya Savaşı yıllarında Japonların kullandığı intihar uçağı ve pilotu.
- kaolin: (EN, TR) Porselen yapımında kullanılan kil çamuru.
- karakul: (EN, TR) Bir koyun türü, karagül.
- karate: (EN, TR) Ayak ve yumruk vuruşları üzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüş yöntemi.
- karma: (EN) Önceki yaşamın kaderi belirlediği inancı. (TR) Karmak, karıştırmak işi.
- karst: (EN, TR) Kayaçların erimesiyle yer altı akıntıları olan, kireç taşı ve dolomit bölgesi.
- kayak: (EN) Su üstünde kullanılan kayak, kano. (TR) Kar veya su üstünde kaymak için ayağa takılan araç.
- kent: (EN) Amerika'da çeşitli şehirlerin özel isimleri. (TR) Şehir.
- keratin: (EN, TR) Tırnak, boynuz, kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde.
- kilo: (EN, TR) Bin gramlık ağırlık ölçüsü, kilogram.
- kilohertz: (EN, TR) Bir saniyede bin titreşimi olan elektromanyetik dalga boyu ölçüsü birimi.
- kilometre: (EN, TR) Bin metrelik uzunluk ölçüsü birimi.
- kiloton: (EN, TR) Bin tonluk kütle birimi.
- kilovolt: (EN, TR) Bin voltluk elektrik gerilimi.
- kimono: (EN, TR) Japon ulusal giysisi.
- kin: (EN) Akraba, aile, soydaş. (TR) Öç alma isteği, garaz.
- kit: (EN) Malzeme, alet takımı. (TR) Macun.
- koala: (EN, TR) Avustralya'da yaşayan okaliptüs yapraklarıyla beslenen bir memeli hayvan.
- kungfu: (EN, TR) Kendini savunma temeline dayalı Çin kökenli spor.
- laden: (EN) Yüklü, dolu, yük taşıma kapasitesi. (TR) Akdeniz ülkelerinde yetişen, beyaz veya pembe çiçekli, reçineli bir bitki.
- lagos: (EN) Nijerya'da bir liman şehri. (TR) Bir balık türü, lahos.
- lain: (EN) Uzanmak. (TR) Lanetlenmiş, melun.
- lake: (EN) Göl. (TR) Lak ile cilalanmış.
- lam: (EN) Kaçmak, dayak atmak. (TR) Mikroskop örnek inceleme camı, Arap alfabesinin 23. harfi.
- lama: (EN, TR) Geviş getirenlerden uzun boylu, uzun boyunlu bir hayvan, Tibetli buda rahibi, küçük maden veya cam şerit.
- lame: (EN) Sakatlamak, ayağı sakat, topal. (TR) Dokusunda gümüş ve altın teller bulunan kumaş veya parlak deri.
- lanolin: (EN, TR) Koyun yününden elde edilen sarımtırak renkli bir yağ.
- lap: (EN) Tur, etap, kucak. (TR) Yumuşak bir şey düştüğünde çıkan ses.
- largo: (EN, TR) Müzikte bir parçanın ağır ve görkemli çalınması.
- larva: (EN, TR) Kurtçuk, tırtıl.
- Latin: (EN, TR) İtalya'da Latium bölgesi halkından olan kimse.
- lava: (EN) Yanardağ lavı. (TR) Filikanın kürek çekmeden ilerlemesi için verilen denizcilik komutu.
- legal: (EN, TR) Yasadışı olmayan, yasal.
- legato: (EN, TR) Bir parçanın notalarını ara vermeden birbirine bağlayarak (söylemek veya çalmak).
- lens: (EN, TR) Mercek, göz merceği.
- lento: (EN, TR) Müzikte ağır bir biçimde çalmak.
- liberal: (EN, TR) Hürriyet, özgürlük ve serbestlikle ilgili.
- libero: (EN, TR) Futbolda savunmanın gerisinde görev yapan, serbest hareket edebilen savunma oyuncusu.
- libretto: (EN, TR) Bir operanın veya diğer uzun vokal çalışmalarının metni ve yazılı olduğu kitap.
- Lice: (EN) Bit, saç biti. (TR) Diyarbakır'ın bir ilçesi.
- lift: (EN) Kaldırmak, asansör. (TR) Teniste bir vuruş.
- liken: (EN) Benzetmek, benzerlik bulmak, karşılaştırmak. (TR) Mantar-su yosunu yaşamından ortaya çıkan bitkilerin genel adı, kaşındırıcı bir deri hastalığı.
- limbo: (EN) Belirsizlik, araf, cehennemin sınırındaki yer. (TR) Bir yük teknesi, ayrıca gemi boşaltma/aktarma işlemi.
- lime: (EN) Kireç, ıhlamur, misket limonu. (TR) Parça.
- limit: (EN, TR) Sınır, sınırlamak.
- link: (EN, TR) Bağlantı, bağlantı kurmak.
- lira: (EN, TR) Türk Lirası.
- litre: (EN, TR) Sıvıları ölçmede kullanılan, bir desimetreküp hacminde ölçü birimi.
- logo: (EN, TR) Bir kurum, kuruluş, şirketi anlatan işaret, simge.
- logos: (EN, TR) Hristiyan felsefesinde Tanrı kelamını insanlara ulaştıran oğul.
- lop: (EN) Sarkıtmak, kesmek, budamak. (TR) Akciğer parçalarından her biri, yumuşak, yuvarlak, ince.
- lot: (EN) Pay, bir çok. (TR) Tutam.
- lotus: (EN, TR) Nilüfer cinsinden birçok bitkiye verilen genel ad.
- lumbago: (EN, TR) Bel ağrısı.
- madam: (EN, TR) Hanımefendi.
- maestro: (EN, TR) Orkestra şefi.
- magma: (EN, TR) Yer kabuğunun altında, sıvı veya hamur kıvamında bulunan sıcak eriyik.
- mail: (EN) Posta. (TR) Eğilimi olan, eğik, benzeyen, andıran.
- main: (EN) Esas, başlıca, ana. (TR) Eşkenar dörtgen.
- malt: (EN, TR) Bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazırlanmış arpa.
- mama: (EN) Anne, kadın, karı. (TR) Bebek yiyeceği, çaça, abla.
- mandarin: (EN, TR) Mandalina meyvesi, Çin'de yüksek memur.
- mandolin: (EN) Mutfak doğrayıcısı. (EN, TR) Kısa saplı telli çalgı.
- mango: (EN, TR) Hint kirazı olarak da bilinen bir meyve türü.
- manifesto: (EN, TR) Bildiri, beyanname, tebliğ, beyanat.
- mantis: (EN) Peygamber devesi olarak da bilinen bir yırtıcı böcek. (TR) Matematikte bir sayının logaritmasının ondalık bölümü.
- marina: (EN, TR) Yat limanı.
- marine: (EN) Deniz, denizcilik, deniz kuvvetleri. (TR) Pişirmeden önce yapılan bir et terbiyesi yöntemi.
- mark: (EN) İşaret, işaretlemek. (TR) Alman eski para birimi.
- market: (EN) Çarşı, piyasa, pazar, pazarlama. (TR) Dükkan.
- mars: (EN, TR) Mars gezegeni. (TR) Tavla oyununda iki puanlık yenilgi.
- mart: (EN) Çarşı, pazar. (TR) Yılın üçüncü ayı.
- martin: (EN) Kırlangıç. (TR) Tek kurşun atan bir tüfek türü.
- martini: (EN, TR) Bir içki türü.
- mas: (EN) Karnaval, festival, şenlik. (TR) Emme, emerek içe çekme.
- mask: (EN) Maske. (EN, TR) Yüz kalıbı.
- mason: (EN) Duvar işçisi. (EN, TR) Masonluk üyesi.
- mat: (EN) Donuk renk, hasır, paspas. (TR) Parlak olmayan, donuk, satrançta yenilgi.
- matador: (EN, TR) Boğa güreşçisi.
- maya: (EN) Afsun, büyü, illüzyon. (TR) Mayalanma ve fermantasyonu sağlayan, ferment.
- mazurka: (EN, TR) Bir tür Leh dansı ve bunun müziği.
- me: (EN) Ben, bana, beni. (TR) M harfinin okunuşu, kuzunun çıkardığı ses.
- meal: (EN) Yemek, öğün. (TR) Anlam, kavram.
- megahertz: (EN, TR) Değeri bir milyon hertz olan frekans birimi.
- megaton: (EN, TR) Bir milyon ton değerinde kütle birimi.
- melon: (EN) Kavun. (TR) Bir şapka türü.
- memorandum: (EN, TR) Muhtıra, bildiri.
- men: (EN) Erkekler, adamlar. (TR) Yasaklama, engel olma.
- mentor: (EN, TR) Akıl hocası, danışman.
- menus: (EN) Menüler. (TR) Alışılmış olan, yabancılık çekmeyen, alışmış.
- mesh: (EN) Ağ, ağ gözü. (TR) Bir şeyi el ile sıvazlama, abdest alırken eli başa sürme.
- met: (EN) Tanışmak, tanıştı. (TR) Kabarma, çelik çomak oyunundaki değnek.
- metal: (EN, TR) Elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan katı madde, maden.
- meteor: (EN, TR) Göktaşı.
- metre: (EN) Ölçmek, metre, sayaç. (TR) 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi.
- metro: (EN, TR) Yeraltı treni.
- mezzosoprano: (EN, TR) Müzikte soprano ile kontralto arasında kadın sesi.
- midi: (EN, TR) Orta, diz altına kadar uzanan (etek).
- militarist: (EN, TR) Bir ülkede ordu gücünün baskın olması olan militarizm yanlısı olan kimse.
- millet: (EN) Darı, akdarı. (TR) Ulus, halk.
- minder: (EN) Bakıcı, muhafız. (TR) Üzerine oturmak için yere serilen şey.
- mine: (EN) Maden, mayın, benimki. (TR) Dişin sert dış tabakası, metal eşya üzerine kaplanan cam katmanı, saat kadranı, bayan ismi.
- mineral: (EN) Maden, madeni. (TR) İnorganik madde.
- mini: (EN, TR) Çok küçük, kısa.
- minimal: (EN, TR) En az, en düşük, asgari.
- minimum: (EN, TR) Asgari.
- mink: (EN, TR) Sansargillerden, kürkü çok beğenilen bir tür memeli hayvan, vizon.
- model: (EN, TR) Örnek, manken, tip, biçim.
- modem: (EN, TR) Bilgisayarın telefon hattı üzerinden internete bağlanmasını sağlayan cihaz.
- modern: (EN, TR) Çağdaş, çağcıl.
- modernist: (EN, TR) Modernizmden çağdaşlık akımından olan, yenilikçi.
- moment: (EN) An, önem. (EN, TR) Bir kuvvetin, bir cismin bir nokta veya eksen etrafında dönmesini sağlama etkisi.
- momentum: (EN, TR) Bir cismin hareket miktarı, kütlenin sürat ile çarpımı. Hız, hızlanma, devinirlik.
- moral: (EN) Manevi, ahlaki. (TR) İçsel güç, manevi güç, maneviyat.
- moralist: (EN, TR) Ahlakçı.
- motel: (EN, TR) Karayolları üzerinde yolcuların kaldığı otel.
- motif: (EN, TR) Bezeme ve süsleme öğesi, desen.
- motive: (EN, TR) Güdü, neden, dürtü, harekete geçiren şey.
- motor: (EN, TR) Hareketsiz enerjiyi hareketli enerjiye dönüştüren ve itici güç sağlayan düzenek.
- motto: (EN, TR) Parola, düstur, ilke, özlü söz, vecize. (TR) Özdeyiş, slogan.
- mum: (EN) Kasımpatı, anne kısaltması, sessiz, dilsiz oyunu. (TR) Ucunda alev olan aydınlatma aracı, ışık şiddeti birimi.
- muslin: (EN, TR) Bir kumaş türü.
- nadir: (EN) En düşük nokta. (TR) Seyrek, az bulunur.
- nail: (EN) Tırnak, çivi, çivilemek. (TR) Erişmiş, ele geçirmiş, başarmış, kazanmış, ulaşmış.
- name: (EN) İsim, ad. (TR) Mektup.
- napalm: (EN, TR) Yangın bombalarında ve alev silahlarında kullanılan bir madde.
- nazi: (EN, TR) Nazizm yanlısı olan kimse, Hitlerci.
- ne: (EN, TR) Neon elementinin simgesi. (TR) Hangi şey, hangi, nasıl, neden gibi sorularda bazen de şaşmalarda kullanılan söz veya ünlem.
- neon: (EN, TR) Asal gazlar sınıfından bir element ve bununla yapılan bir lamba türü.
- net: (EN) Ağ, file, net, şebeke. (TR) İyi görünen, iyi duyulan, açık seçik olan, kesintilerden sonra geriye kalan, safi.
- nice: (EN) Güzel, hoş, sevimli. (TR) Kaç, ne kadar, birçok, nasıl, uzun süreden beri.
- nihilist: (EN, TR) Nihilizm yanlısı olan, hiççi, yokçu.
- nimbus: (EN) Yağmur bulutu, hale, ayla, ışık halkası, nur. (TR) Kara bulut.
- nine: (EN) Dokuz sayısı. (TR) Babaanne, anneanne, yaşlı kadın.
- no: (EN) Hayır, hiçbir, hiç, numara. (TR) Numara.
- Noel: (EN) Hristiyanların her yıl 25 Aralık'ta Hz. İsa'nın doğum gününü kutladıkları yortu.
- nominal: (EN, TR) İtibari, hükmi.
- norm: (EN, TR) Standart, model, kaide, kural.
- normal: (EN, TR) Normal, olağan.
- not: (EN) Olumsuzluk, değil, yok. (TR) Unutmamak için yazılan kısa yazı, öğrencilerin aldığı derece.
- obelisk: (EN, TR) Dikili taş.
- of: (EN) -nın, -nin gibi eklerle parça ile bütün arasında ilişki kurar. (TR) Acı, bezginlik bildiren ünlem, Trabzon'un bir ilçesi.
- ok: (EN) Tasdik, kabul, "tamam". (TR) Yayla gerilip atılan ucu sivri çubuk, yön işareti.
- okapi: (EN, TR) Zürafa ile zebra arasında bir hayvan.
- ole: (EN, TR) Bir onay ve sevinç ünlemi.
- on: (EN) Üzerinde, üstünde. (TR) Dokuzdan sonra gelen sayı.
- opal: (EN, TR) Değerli bir taş türü, panzehir taşı.
- opera: (EN, TR) Sözlerinin bütünü veya çoğu şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseri ve bunun oynandığı yer.
- optimal: (EN, TR) En uygun, ideal.
- optimist: (EN, TR) İyimser. (TR) Çocuklar grubunda tek yelkenli tek kişilik yarış sporu.
- optimum: (EN, TR) En uygun, en elverişli, uygun değer.
- opus: (EN, TR) Bestecinin, bestelenme sırasına göre tüm bestelerini içeren yapıt.
- oral: (EN, TR) Sözlü, ağız yoluyla.
- orangutan: (EN, TR) Maymunlar sınıfından iri bir memeli türü.
- organ: (EN, TR) Belirli bir hayati işlevi olan bir organizmanın bir parçası.
- origami: (EN, TR) Japon kağıt katlama sanatı.
- ova: (EN) Yumurtalar, yumurtacıklar. (TR) Düz toprak parçası, düzlük.
- oval: (EN, TR) Yumurta şeklinde.
- pa: (EN) Baba. (EN, TR) Protaktinyum elementinin simgesi.
- pagan: (EN, TR) Putperest.
- pagoda: (EN, TR) Kule biçiminde Budist tapınağı.
- pal: (EN) Ahbap, arkadaş, dost. (TR) Bir cins güvercin.
- panama: (EN, TR) Hasır şapka.
- panda: (EN, TR) Ayı iriliğinde siyah beyaz bir hayvan.
- panel: (EN, TR) Açık oturum, düzgün dikdörtgen levha.
- panorama: (EN, TR) Genel ve geniş görünüm, manzara.
- panzer: (EN, TR) Hafif silahlı zırhlı araç.
- papa: (EN) Baba. (TR) Roma Katolik kilisesinin başkanı.
- papaya: (EN, TR) Sarı renkli kavuna benzeyen bir meyve, kavunağacı meyvesi.
- paprika: (EN, TR) Acısı az bir tür kırmızı biber.
- parapet: (EN, TR) Korkuluk, siper.
- pardon: (EN, TR) Af, özür, bağışlama.
- pare: (EN) Soymak, kabuğunu soymak, yontmak. (TR) Parça, kısım, tane, adet.
- park: (EN, TR) Halka açık ağaçlı çiçekli bahçe, otopark, park etmek.
- parka: (EN, TR) Başlıklı kaban.
- partner: (EN, TR) Eş, ortak, takım arkadaşı, hayat arkadaşı.
- pasta: (EN) Makarna. (TR) Bir tür hamur tatlısı, otomobil parlatıcı.
- pastel: (EN, TR) Soluk, mat, uçuk, pastel boya ve bununla yapılan resim.
- pastis: (EN, TR) Bir tür anasonlu Fransız içkisi.
- pastoral: (EN, TR) Kır yaşantısına özellikle çoban aşk ve yaşayışlarına dair ve bunları anlatan edebiyat türü.
- pat: (EN) Sıvazlama, okşama, basmakalıp. (TR) Yassı, basık, vuruş sesi, papatya benzeri otsu bitki, elmas iğne.
- paten: (EN) Altın veya gümüş metal tabak. (TR) Buzda veya zeminde kaymak için giyilen özel ayakkabı.
- patent: (EN, TR) Bir buluşu sahiplenme tescilleme ve bunun belgesi.
- patron: (EN) İşveren, koruyucu. (TR) İşveren, kumaş kesiminde kullanılan giysi kalıbı.
- pay: (EN) Ödeme, ücret. (TR) Birine düşen hisse, eşit bölüm.
- pedal: (EN, TR) Bisiklet otomobil vb. araçlarda ayakla basıldığında gitmeyi veya durmayı sağlayan ayaklık.
- pens: (EN) Kalemler. (TR) Bir tür pense.
- per: (EN) Başına, her biri için. (TR) Kağıt ve taş oyunlarında benzer değerde farklı renkli taş veya kağıtların yan yana getirilmesi.
- pergola: (EN) Çardak, kameriye. (TR) Gölgelik.
- peri: (EN, TR) Cin gibi metafizik bir varlık, çok güzel kadın.
- pert: (EN) Şımarık, arsız, şuh. (TR) Kaza nedeniyle değersizleşme, zarar.
- peseta: (EN, TR) İspanyol para birimi.
- pest: (EN, TR) Bela, musibet, veba, rahatsız edici şey. (TR) Hafif ve yavaş sesle söylenen.
- petrol: (EN, TR) Koyu renkli, arıtılmamış, doğal yanıcı mineral yağ.
- pigment: (EN) Boya, renk maddesi, renk vermek. (TR) Boyar madde.
- pike: (EN) Kargı, turnabalığı, mızrak. (TR) Kabartmalı pamuklu kumaş, dik olarak dalış.
- piling: (EN) Kazık, istif. (TR) Cildin ölü hücrelerden arındırılması işlemi.
- pilot: (EN, TR) Hava taşını süren kimse, deneme niteliğinde olan, deney.
- pines: (EN) Çamlar, çam ağaçları. (TR) Midyeden büyük kabuklu deniz hayvanı.
- piston: (EN, TR) Motorda silindir içindeki patlamayı harekete çeviren parça.
- piton: (EN, TR) Büyük bir yılan türü.
- pizza: (EN, TR) Bir tür yuvarlak İtalyan pidesi.
- plan: (EN, TR) Bir işin, bir eserin gerçekleştirilmesi için uyulması tasarlanan düzen.
- planet: (EN, TR) Gezegen.
- plankton: (EN, TR) Sularda bulunan mikroskobik boyutlardaki yaratıklar topluluğu.
- plaster: (EN) Sıva, alçı, sıvamak. (TR) Yara bandı.
- platform: (EN, TR) Yüksekçe yer, tartışma ortamı.
- plato: (EN) Yunan filozofu Platon, Eflatun. (TR) Yayla.
- plaza: (EN) Halka açık alan, meydan, alışveriş meydanı. (TR) İş merkezi.
- pogrom: (EN, TR) Planlanmış katliam, soykırım.
- poker: (EN, TR) Bir tür iskambil oyunu.
- polar: (EN, TR) Kutup, kutupsal.
- polka: (EN, TR) Bir tür Polonya dansı ve bunun müziği.
- polo: (EN, TR) At üzerinde uzun sopalarla oynanan bir top oyunu.
- polyester: (EN, TR) Esas olarak sentetik tekstil lifleri yapmak için kullanılan, polimer birimlerinin ester gruplarıyla bağlandığı sentetik bir reçine.
- pop: (EN, TR) Pop müzik, pop müziğe ait.
- portal: (EN, TR) Kapı, büyük kapı, ana kapı.
- post: (EN) Posta, ileti. (TR) Tüylü hayvan derisi.
- postal: (EN) Posta, posta ile ilgili. (TR) Asker botu, düşkün kadın.
- poster: (EN, TR) Afiş, duvar ilanı.
- postmodern: (EN, TR) Modernizmin ötesi olan postmodernizm ile ilgili.
- postmodernist: (EN, TR) Postmodernizm yanlısı.
- pot: (EN, TR) Pokerde bahislerin toplamı. (EN) Tencere, çanak, demlik. (TR) Yanlışlık, hata, gaf, dikim hatası.
- pragmatist: (EN, TR) Faydacı, yararcı, işgüzar.
- presto: (EN, TR) Müzikte çabuk, hızlı, hızlı tempo ile çalma.
- prim: (EN) Kuralcı, aşırı resmi, aşırı ciddi, aşırı düzenli. (TR) İşverenin işçiye teşvik amaçlı verdiği para, sigorta ödemesi.
- probabilist: (EN, TR) Olasıcı, olasılıkçı.
- problem: (EN, TR) Sorun, mesele.
- program: (EN, TR) Yazılım, plan, gösteri, izlence. (EN) Programlamak, planlamak.
- propaganda: (EN, TR) Bir düşünceyi başkalarına yaymak amacıyla yapılan çalışma, yaymaca.
- propagandist: (EN, TR) Propagandacı, yaymacı, tanıtıcı.
- protein: (EN, TR) Canlı hücrelerin ana maddesini oluşturan, yiyeceklerde de bulunan, karmaşık yapılı doğal madde.
- proton: (EN, TR) Atom çekirdeğinde yer alan pozitif tanecik.
- provoke: (EN, TR) Kışkırtmak.
- puma: (EN, TR) Dağ aslanı.
- punt: (EN) Kumar oynamak, bahse girmek, sırıkla yürütülen tekne. (TR) Bir şey için uygun zaman, fırsat: Punduna getirmek.
- pupa: (EN) Larvadan dönüşüm aşamasındaki böcek. (TR) Geminin arka tarafı.
- pus: (EN) İrin, iltihap, cerahat. (TR) Hafif sis.
- put: (EN) Koymak, yerleştirmek. (TR) Tapınan şey, tapıncak.
- radar: (EN, TR) Radyo dalgalarının yankısını alarak cisimlerin yerini, uzaklığını, hızını bulabilen cihaz.
- radon: (EN, TR) Radyoaktif bir element türü.
- ram: (EN) Koç, koçbaşı, şahmerdan. (TR) Boyun eğen.
- ramp: (EN) Rampa, yokuş. (TR) Sahnenin izleyiciye en yakın olan yeri.
- rant: (EN) Boş laf, atıp tutma. (TR) Gelir getirme, getirim.
- rap: (EN) Hafif vuruş, tıklatma. (TR) Ayakların yüyürken çıkardığı ses.
- rate: (EN) Oran, kur, paha. (TR) Başarısız, verimsiz, büyük fare.
- ray: (EN) Işın, ışık huzmesi, ışıma. (TR) Demiryolu.
- re: (EN) Tekrar. (TR) Bir nota.
- realist: (EN, TR) Gerçekçi.
- reel: (EN) Makara, makaraya sarmak. (TR) Gerçek.
- reform: (EN, TR) Islah, düzeltme, yenilik.
- reformist: (EN, TR) Islahatçı, düzeltmeci, yenilikçi.
- rest: (EN) Dinlenme, istirahat, kalan, gerisi. (TR) Karşı çıkış, pokerde oyuncunun önündeki paranın tümü.
- restore: (EN, TR) Yenileştirmek.
- retina: (EN, TR) Gözün ışığa duyarlı, ışığı algılayan iç bölümü, ağ tabaka.
- revolver: (EN, TR) Altıpatlar tabanca.
- ring: (EN) Halka, yüzük. (TR) Boks yapılan etrafı çevrili yüksek platform.
- risk: (EN, TR) Zarara uğrama tehlikesi, riziko.
- robot: (EN, TR) İnsanın veya insan işlevlerinin yerini alan otomatik araç
- rodeo: (EN, TR) Bir binicinin yabani at, sığır veya boğa üzerinde düşmeden durabilmesine dayanan Amerikan oyunu.
- rom: (EN) Çingene. (TR) Sert bir içki türü.
- roman: (EN) Roman, Romalı, Roma’ya özgü. (TR) Çingene; kurmaca veya gerçek olaylara dayanan edebi eser.
- romans: (EN) Romalılar. (TR) Piyano için hazırlanmış beste; İspanyol şiir türü.
- rot: (EN) Çürüme, saçmalık, zırva. (TR) Motorlu taşıtlarda direksiyon-tekerlek bağlantısını sağlayan parça.
- rota: (EN, TR) Rota, izlenen yol, görev listesi, iş planı.
- rotor: (EN, TR) Elektrik motorlarının dönen iç kısmı.
- Rum: (EN) Bir içki türü, rom. (TR) Tarihte Roma yurttaşı, günümüzde Yunan asıllı kimse.
- rumba: (EN, TR) Bir Küba dansı türü ve bunun müziği.
- run: (EN) Çalıştırmak, koşmak. (TR) Göktürk, İngiliz ve İskandinav alfabelerinde harflere verilen ad.
- sac: (EN) Kese çuval. (TR) Yassı çelik levha ve bundan yapılan ateş üzerinde pişirmeye yarayan yuvarlak ve bombeli gereç.
- safari: (EN, TR) Özellikle Doğu Afrika'da hayvanları doğal ortamlarında gözlemlemek veya avlamak için yapılan bir keşif.
- safer: (EN) Daha emniyetli, daha güvenli. (TR) Ay takviminde ikinci ay, sefer ayı.
- sake: (EN) Uğur, uğruna, hatır. (TR) Pirinçten yapılan bir tür Japon içkisi.
- saki: (EN) Tropikal bir Amerikan maymunu. (TR) Toplantılarda içki dağıtan kimse.
- salon: (EN, TR) Misafir veya etkinlik için ayrılmış büyük oda, dükkan.
- salsa: (EN, TR) Bir tür Güney Amerika dansı ve bunun müziği. (EN) Acılı bir domates sosu.
- salt: (EN) Tuz. (TR) Mutlak, saf, arı, yalnızca.
- salvo: (EN, TR) Yaylım ateşi, yoğun bombardıman. (EN) Baştan savma, bahane.
- sam: (EN) Samuel ya da Samantha anlamına gelen isim. (TR) Bir rüzgar türü, sam yeli, bir Rus silahı.
- samba: (EN, TR) Bir tür Brezilya dansı ve bu dansın müziği.
- san: (EN) Güney Afrika'nın Aborjin halklarından olan ve konuştukları diller. (TR) Ün, unvan.
- sandal: (EN) Sandalet, çarık, terlik. (TR) Deniz teknesi, kayık, sandalet.
- Sanskrit: (EN, TR) Eski bir Hint-Avrupa dili ve bu dille yazılmış olan.
- sap: (EN) Bitki özü, özsu, usare, ahmak. (TR) Bitkinin yaprak, çiçek ve meyve kısımlarını gövdeye bağlayan ince bölüm, bir gerecin tutulduğu bölüm.
- sari: (EN, TR) Hintli elbisesi, Hint kadın elbisesi. (TR) Başkasına geçen, bulaşıcı.
- satrap: (EN, TR) Perslerde yönetici, Pers valisi. (EN) Sömürge yöneticisi.
- sauna: (EN, TR) Kuru buhar banyosu, Fin hamamı.
- say: (EN) Söylemek, demek. (TR) Düz, ince ve yassı taş; hac ibadetinde Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelme.
- segment: (EN, TR) Bölme, bölüm, parça.
- semen: (EN) Sperm, meni. (TR) Semizlik, satım sözleşmesinde alıcının borcu.
- sen: (EN) Yen'in yüzde birine eşit eski Japon para birimi. (TR) Teklik ikinci kişiyi gösteren söz.
- sent: (EN) Gönderilmiş. (TR) Doların yüzde birine eşit para birimi.
- serf: (EN, TR) Derebeylik toplum düzeninde toprakla birlikte alınıp satılan köle.
- serum: (EN, TR) Kan pıhtılaştığında ayrılan kehribar renkli protein açısından zengin sıvı.
- set: (EN) Ayarlamak, dizi, takım. (TR) Önlemek için yapılan duvar veya engel, sporda maçın bölümü, takım, grup.
- sever: (EN) Kesmek, ayırmak, bölmek. (TR) Seven kişi.
- silo: (EN, TR) Ambar. (EN) Yeraltı füze rampası.
- sin: (EN) Günah, suç, kabahat. (TR) Mezar, yıl cinsinden yaş.
- sine: (EN) Haricinde, dışında, sinüs. (TR) Göğüs, gönül, yürek, bağır, iç.
- siren: (EN, TR) Çok yüksek sesle uyaran alet, denizkızı.
- sis: (EN) Abla (sister). (TR) Bulutların yer yüzüne alçalmasıyla oluşan duman.
- sit: (EN) Oturmak. (TR) Tarihsel uygarlıkların ve çağların kültür değerlerini temsil eden eser veya kalıntı.
- site: (EN) Alan, yer, mevki, yerleşim yeri, internet sayfası. (TR) İş merkezi, şehir, toplu yerleşim merkezi, birkaç kentten oluşan devlet, internet sayfası.
- ski: (EN, TR) Kayak. (EN) Kayak yapmak, kaymak.
- slalom: (EN, TR) Kayak sporunda zikzak yaparak kayma.
- slap: (EN) Tokat, şaplak, tokatlamak. (TR) Büyük yassı helva.
- Slav: (EN, TR) Rus, Beyaz Rus, Ukraynalı, Leh, Sırp, Hırvat, Sloven, Bulgar, Slovak ve Çek halklarına dillerindeki yakınlık dolayısıyla verilen ortak ad.
- slip: (EN) Kayma, kaymak. (TR) Ödeme belgesi; paçasız ve dar erkek donu.
- slogan: (EN, TR) Çarpıcı söz, motto, deyiş.
- Slovak: (EN, TR) Slovakya'da oturan Slav halkı ve bu halkın soyundan olan kimse.
- soda: (EN, TR) Karbonatlı su, maden suyu. (TR) Temizlik işlerinde kullanılan bir çeşit tuz.
- sofa: (EN) Divan, kanepe, sedir. (TR) Evlerde oda kapılarının açıldığı geniş yer, hol.
- solo: (EN, TR) Yalnız, tek başına, tek kişilik, tek kişinin yaptığı. (TR) Bir müzik parçasının bir kişi tarafından söylenmesi veya çalınması.
- soma: (EN, TR) Cinsiyet hücreleri dışında vücut hücrelerinin tümü. (TR) Manisa'nın bir ilçesi. (EN) Sarhoş edici bir Hint içkisi.
- son: (EN) Oğul, çocuk, erkek evlat. (TR) En arkada olan, bir şeyin bitimi.
- sonar: (EN, TR) Bir tür denizaltı radarı.
- soprano: (EN, TR) İnce ses, ince sesli sanatçı, ince sesli çalgı.
- sos: (EN, TR) Tehlike anında verilen yardım isteme sinyali, imdat sinyali. (TR) Pişmiş yemek üstüne dökülen tat verici karışım.
- soy: (EN) Soya fasulyesi. (TR) Köken, sülale.
- soya: (EN, TR) Soya fasulyesi.
- spatula: (EN, TR) Duvarcılık işlerinde kullanılan kazıma ve yayma aracı, mala.
- spiral: (EN, TR) Dönen yay biçiminde, sarmal, helezon, helezonik.
- sponsor: (EN, TR) Parasal destekleyici, arka çıkan, kefil, hami.
- spot: (EN, TR) Belli bir alanı aydınlatan ışık. (EN) Nokta, yer, leke, benek. (TR) Peşin, tanıtımcık.
- sprint: (EN, TR) Sürat koşusu, hızlı koşma, depar.
- sprinter: (EN, TR) Sürat koşucusu, 100-200 metre koşularına katılan atlet.
- star: (EN, TR) Yıldız.
- stator: (EN, TR) Bir elektrik motorunun, özellikle bir endüksiyon motorunun dönmeyen sabit kısmı.
- step: (EN) Adım, basamak, üvey. (TR) Bozkır.
- stratus: (EN, TR) Katman bulut.
- sudan: (EN, TR) Sudan (ülke). (TR) Baştan savma, inandırıcı olmayan: Sudan sebepler.
- sultan: (EN, TR) Müslüman hükümdar, padişah.
- sup: (EN) Yudum, yudumlamak. (TR) Çikolata ile yapılan bir tatlı, supangle.
- sure: (EN) Emin, kesin, kesinlikle. (TR) Kur'an'ın ayetlerden oluşan 114 bölümünden her biri.
- tab: (EN) Çıkıntı, etiket, şerit. (TR) Mizaç, huy, tabiat, karakter; basım, bası.
- tablet: (EN, TR) Üzerinde çivi yazısı bulunan taş, ekranına dokunarak kullanılan bir bilgisayar, hap.
- talk: (EN) Konuşma, konuşmak, söz. (TR) Hidratlı doğal magnezyum.
- tan: (EN) Taba rengi, deri tabaklamak, bronzlaşmak. (TR) Güneş doğmadan önceki alacakaranlık.
- tandem: (EN, TR) İki kişilik bisiklet, iki şeyin arka arkaya dizilmesi ve bu şekilde yapılan.
- tango: (EN, TR) Buenos Aires kökenli bir balo salonu dansı ve bu dansın müziği.
- tank: (EN, TR) Zırhlı, silahlı ve paletli savaş aracı; sıvı deposu.
- tanker: (EN, TR) Petrol, yağ vb. sıvı maddeleri taşıyan gemi veya kamyon.
- tapir: (EN, TR) Bazı tropikal bölgelerde yaşayan kısa hortumlu bir hayvan türü.
- tar: (EN) Katran, katran sürmek, katranlamak. (TR) Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü.
- tarantula: (EN, TR) Tüylü ve zehirli bir örümcek türü.
- Tarsus: (EN) Ayak bileği, ayak bileği kemiği. (TR) Mersin'in bir ilçesi.
- tart: (EN, TR) Kalıpta pişen bir tür meyveli pasta, turta. (TR) Kovma, çıkarma. (EN) Ekşi, mayhoş.
- tartar: (EN, TR) Tartarat, şarap tortusu, diş taşı. (EN) Türk soyundan bir halk, tatar.
- tat: (EN) Örgü, örmek. (TR) Dil üzerinden yiyeceklerden alınan duyum.
- taverna: (EN) Yunan restoranı. (TR) Çalgılı meyhane.
- tempo: (EN, TR) Bir müziğin çalındığı veya çalınması gereken hız, hareket veya aktivitenin hızı, gidiş, ilerleyiş, gelişme hızı.
- ten: (EN) On, onlu, onluk. (TR) İnsan vücudunun dış yüzü, cilt, deri.
- tender: (EN, TR) Lokomotif arkasına bağlanan, gerekli yakıtı, suyu taşıyan vagon. (EN) Teklif, ihale, sunmak, hassas, duyarlı.
- tendon: (EN, TR) Bir kası bir kemiğe bağlayan sert, beyaz ve lifli dokudan oluşan kordon. (TR) Kiriş.
- tenor: (EN, TR) En tiz erkek sesi ve sesi böyle olan sanatçı. (EN) Vade, genel anlam, gidişat, asıl suret.
- terminal: (EN, TR) Taşıtların yolcu alıp bıraktığı yer, iletişim ağında veri giriş çıkışını sağlayan birim, bir şeyin sonunda yer alan, uç.
- test: (EN, TR) Sınav, sınama, deney, deneme.
- testis: (EN, TR) Er bezi, haya.
- tin: (EN) Kalay, teneke. (TR) Ruh, madde dışı varlık.
- tinsel: (EN) Sim, gelin teli, cicili bicili, allı pullu. (TR) Maddeyle ilgisi olmayan, manevi olan, spiritüel.
- tip: (EN) Bahşiş, uç, tüyo, püf noktası. (TR) Temel örnek, tür, çeşit, tiyatro ve edebiyatta sergilenen kişilik.
- tire: (EN) Tekerlek, lastik, yormak, yorulmak. (TR) Pamuk ipliği, pamuk ipliğinden yapılmış, kısa veya uzun çizgi, İzmir'in bir ilçesi.
- titan: (EN) Dev, devasa, büyük kuvvetli kimse. (TR) Titanyum elementi.
- tofu: (EN, TR) Soya fasulyesinden fermente yoluyla elde edilen bir peynir türü.
- tokyo: (EN, TR) Japonya'nın başkenti. (TR) Genellikle plastikten yapılmış bir terlik türü.
- ton: (EN, TR) Bin kilogramlık ağırlık birimi. (TR) Sesin alçaklık yükseklik derecesi, konuşmada sesin duyguları belirtecek şekilde çıkması, rengin koyuluk açıklık derecesi. (EN) Moda, şıklık.
- toner: (EN, TR) Yazıcı ve fotokopi makinelerinde kullanılan toz mürekkep. (EN) Tonik, losyon.
- tonga: (EN) Bir tür Hint iki tekerlekli aracı, Güney Afrika'da bir halk. (TR) Hile, düzen, tuzak.
- top: (EN) Üst, tepe, en yüksek, en iyi. (TR) Birçok spor oyununda kullanılan küre şeklinde içi hava dolu nesne, kumaş veya kağıt rulosu, büyük mermi atan ateşli silah, tamamen, bütünüyle.
- topaz: (EN, TR) Sarı yakut olarak da bilinen değerli bir taş. (EN) Bir tropikal Amerikan sinekkuşu türü.
- tornado: (EN, TR) Kasırga, hortum.
- total: (EN) Toplam, tüm, bütün. (TR) Bütünsel.
- totem: (EN, TR) Manevi bir öneme sahip olduğu sanılan doğal bir nesne veya hayvan.
- toy: (EN) Oyuncak, oynamak. (TR) Deneyimsiz, acemi, çaylak, ziyafet, kızıl tüylü bir kuş.
- transfer: (EN, TR) Aktarma, bir yerden başka bir yere götürme.
- transit: (EN, TR) Geçme, doğrudan geçiş, beklemeden geçiş, taşıma.
- transport: (EN, TR) Taşıma, nakliye, taşımacılık.
- trap: (EN, TR) Kapan, tuzak.
- trio: (EN, TR) Üçlü.
- tripoli: (EN, TR) Ufalanabilir, gözenekli, hafif, silisli tortul bir kaya türü.
- tsunami: (EN, TR) Deniz depremlerinin neden olduğu dev dalga.
- tuba: (EN, TR) Üzerinde pistonlar bulunan, bakırdan nefesli çalgı. (TR) Cennette bulunduğuna inanılan büyük bir ağaç.
- tun: (EN) Şarap fıçısı, büyük fıçı. (TR) Gizli yer, köşe bucak.
- tundra: (EN, TR) Kutuplara yakın bitki örtüsü, kutup bozkırı.
- tungsten: (EN, TR) Bir element türü, volfram.
- turbo: (EN, TR) Havayı veya havaya katılmış bir karışımı, düzenli ve amaca uygun olarak üfleyen.
- tutu: (EN) Bale kostümü. (TR) İpotek.
- us: (EN) Biz, bize, bizi. (TR) Akıl.
- uterus: (EN, TR) Rahim, dölyatağı.
- vale: (EN) Dere, vadi, elveda, diyar. (TR) İskambil kağıtlarında bacak, otellerde görevli acemi ve genç eleman, müşteri arabasını park eden görevli.
- Van: (EN) Kamyonet, minibüs. (TR) Türkiye'nin bir ili.
- vandal: (EN, TR) Savaşlarda acımasızlığıyla bilinen bir Doğu Germen halkı, sanat eseri ve anıtlarını yakıp yıkan kimse.
- vat: (EN) Fıçı, tekne, varil. (TR) Saniyede bir jullük iş yapan bir motorun güç birimi.
- veranda: (EN, TR) Camlı taraça, camlı teras.
- vertigo: (EN, TR) Baş dönmesi.
- veto: (EN, TR) Ret, reddetme.
- video: (EN, TR) Hareketli resimler dizisi, video filmi.
- villa: (EN, TR) Bahçeli, müstakil ev.
- viral: (EN, TR) Virüs ile ilgili, virüse ait.
- vitamin: (EN, TR) Vücut için gerekli olan vücutta sentezlenemedikleri için diyetle alınan organik bileşiklerin herhangi biri.
- vole: (EN) Fare benzeri bir kemirgen, tarla faresi. (TR) Havadan gelen topa havada vurma.
- volt: (EN, TR) Elektromotor gücün veya gerilimin birimi. (EN) Sakınmak için sıçrama.
- yak: (EN, TR) Tibet öküzü, Tibet sığırı.
- yen: (EN) Özlem, arzu. (TR) Giysi kolu, bir çiçek yaprağı, Japon para birimi.
- yeti: (EN) Himalaya Dağları’nda yaşadığına inanılan insan ayı karışımı büyük bir efsanevi yaratık. (TR) Bir şey yapabilme yeteneği, kuvve, meleke.
- yoga: (EN, TR) Bir kısmı, nefes kontrolü, basit meditasyon ve belirli vücut duruşlarının benimsenmesi de dahil olmak üzere, sağlık ve rahatlama için yaygın olarak uygulanan bir Hindu manevi ve çileci disiplini.
- yogi: (EN, TR) Yogada yetkin kişi.
- zebra: (EN, TR) Ata benzeyen, derisi siyah-beyaz çizgili olan Afrika'da yaşayan memeli bir hayvan.
- zombi: (EN, TR) Yürüyen ölü, hortlak.
Anahtar Kelimeler (keywords): İngilizce - Türkçe yazılışı aynı olan kelimeler (İngilizce: Words with the same spelling in English - Turkish)
Soru/Yorum Formu