Futbol topu - Bazı alet ve aygıtlarda bulunan toparlağımsı parça: Kantarın topu.
Eski bir savaş topu - İftar zamanını veya belli bir olayı, bir kutlamayı bildirmek üzere aynı isimdeki ateşli silahın patlatılmasından çıkan ses: Bayram topu. Oruç açmak sabırsızlanıyor, iftar topunu bekliyorlardı.
- Kumaş, kağıt gibi şeylerin belli miktarda ve yuvarlanarak sarılmış bağı: Bir top keten, bir top ipekli.
- Birçok şeylerin hepsi: Topu birden gitti.
- Yuvarlak biçimde olan: Top sakal.
- Balede dansçının art arda sıçramalarla havaya yükseldikten sonra yere düşmesinin ardından daha yükseğe fırlayarak yaptığı hareket.
- Savaş gemilerinde üstten aşağı doğru dördüncü kat güverte.
Top ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "top" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Top atılmak: Ramazanda iftar topu patlamak, iftar olmak: Annesi, babası ve artık evde başka kim varsa, sofranın başına oturmuşlardı. Top atıldı, Ezan-ı Muhammedî okundu. Herkes orucunu açtı. (M. Yenigün)
- Top atmak (Topu atmak): (argo)
- İflas etmek: Başıma gelenlerin çoğu onlar yüzünden oldu. Onlar yüzünden evlenemedim. Onlar yüzünden topu attım. (S. Engin)
- Sınıfta kalmak.
- Top atsan duymaz:
- Kulağı çok ağır işitir: Bir gün Süleyman Paşazade iki kulağı top atsan duymaz derecede sağır olan Sami Bey'in de bulunduğu bir toplantıda gayet saçma şiirler okudular. (R. C. Ulunay)
- Uykusu çok ağırdır, gürültüden uyanmaz: Bereket versin babamın uykusu çok ağırdır. Top atsan duymaz. (O. Özdeş)
- Top çevirmek: Bir konuda söylemek istediğini doğrudan söylemeyip lafı dolaştırmak: Halbuki o kadar kelime vardı ki ağzından çıkarmak istediği, ama yapamıyordu. Bu sebeple de asıl öğrenmek istediği bilgiye ulaşmak için top çeviriyordu. (G. Yılmaz)
- Top etmek: Bir şeyi yığın durumuna getirmek: Tüm dokuduğumuzu top edip, yolluyoruz. Orduya olsun, çarşıya olsun. (E. Toy)
- Top gibi gürlemek: Ansızın kalın sesle bağırmak: Binbaşı Arif Bey top gibi gürledi: – Yıkıl herif!.. Yıkıl gözüm görmesin... (K. Tahir)
- Top gibi patlamak: Birden gelen şaşırtıcı ve ürkütücü haber duyulmak: Düğün eğlencelerinin tam ortasında birdenbire korkunç bir haber, Selahaddin'in ordusu ile gelmekte olduğu haberi top gibi patladı. (O. Cengiz)
- Top koşturmak: (spor) Futbolda, bir takımda ya da kulüpte top oynamak: O zamanlar amatör kümede top koşturuyordu bizim takım. (Ö. Gökçe)
- Top sektirmek: (spor) Futbol topunu ayak, diz veya kafa üzerinde yere düşürmeden zıplatmak: Çoktan hazırlanıp kapının önüne çıkmış, orada top sektiriyordu. (İ. Aksoy)
- Top sürmek: (spor) Kısa vuruşlarla, topu kaçırmadan karşı takımın kalesine veya potasına doğru götürmek: Maç yeniden başladı. Rakip oyuncu top sürerek ilerliyordu. (F. Erdoğan)
- Top yuvarlaktır: (spor) Her ne kadar maçın sonucu tahmin edilebilir olsa da yine de değişebilir: Maç doksan dakika beyim! Top yuvarlaktır. Kimin güleceği sonda belli olur! (H. Mutlu)
- Topa çıkmak: (spor) Rakibin topu rahatça kullanmasına engel olmak için topa hamle etmek: İlk yarıda liberoydu. Kaç tane topa çıktı, zamanlaması muhteşemdi.
- Topa tutmak:
- (askeri) Üzerine topla ateş etmek: Askeriyle üzerine gelip 17 gün kalesini topa tuttu. (Evliya Çelebi)
- (mecazi) Öfkelenerek ağır sözler söylemek: Daha, nasılsınız, bile demeden topa tuttu beni. (K. Çevik)
- Topla buluşmak: (spor) Oyuncu karşılaşma esnasında topla temas etmek: Karşı takımdan Şehmuz sağ kanatta topla buluştu. Ortasını yaptı... (M. Büyükşahin)
- Topu birine atmak: Bir sözü, bir sorunu veya bir olayı kendi üzerinden başka birine devretmek (atmak): "Sözü sahanın uzmanına bırakıyorum" diyerek topu bana attı. (V. Karakaş)
- Topu dikmek:
- (spor) Topu ayakla hızlı bir biçimde havaya doğru atmak: Fatih topu havaya dikti. Sonra koşmaya başladılar. (Y. Yeşildağ)
- (mecazi) Ölmek: Aradığımız adam yıllar önce topu dikmiş.
- (mecazi) İflas etmek: Ya serveti tüketir, topu diker, ya bir sevdiğini kaybeder, acısına dayanamaz... (H. Koç)
- Topu taca atmak:
- (spor) Karşılaşmada topu yan çizgi dışına çıkarmak: Savunma yerinde bir müdahaleyle topu alıp taca attı. (O. Senemoğlu)
- (mecazi) Konuşulan konuyu saptırmak: Ancak meselenin esasını konuşmuyor; topu taca atıyor. (A. Çelik)
- Topun ağzında olmak: Tehlikeye çok yakın bir durumda olmak: Emniyet müdürü topun ağzındaydı ve ona yakın olan herkes hedefe konmuştu. (A. E. Kavaklı)
- Altın topu (Altın top gibi): Güzel ve tombul çocuklar için bir benzetme sözü: —Ey Mü'minlerin Emiri! Arkadaşına müjdele, altın topu bir oğlan çocuğu dünyaya geldi (M. N. Bursalı). ... yumuk yanaklarıyla birer altın top gibi, irili ufaklı köy çocukları, köy kızları. Hepsinin yüzünde sessiz bir gülümseme izi var. (H. Tuncer)
- (bir yerde) Ecinniler top oynuyor: "Bomboş, kimse yok, ıssız ve sessiz" anlamında kullanılan bir söz: Aldatıcı bir kalabalığı var. Günün her saatinde yalnız üç beş yeri kalabalık, ötekilerde ecinniler top oynuyor. (N. Ataç)
- İflas topunu atmak: Ticarette batmak, her şeyini yitirmek: (...) bizde adettir, iflas eden esnaf için iflas bayrağı çekilir, iflas topu atılır, herkes bilsin diye. (K. Sülker)
- İn cin top oynamak: Hiçbir canlı varlık bulunmamak: Deniz sakin, kumsal boş. İn cin top oynuyor, yaşlı iki çift bankta oturmuş. (H. Yeşilgöz)
- Kantarın topunu kaçırmak: Ölçüyü kaçırıp aşırılığa düşmek: Bu çocuklar, kantarın topunu kaçırmıştı. Ne yapacakları belli olmazdı. (E. Özsoyman)
- Nur topu gibi: Çok güzel (çocuk): Ebenin ağzından aldılar müjdeyi: "Nur topu gibi bir oğlunuz oldu!" (C. Tan)
- Tortop olmak: Top biçimine girmek: Tortop oldu kirpi gibi, başını gövdesinin altına sakladı, ağlamaya başladı. (H. Alptekin)
Top ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "top" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Top otu (barut) beylikten olunca, güllesi Bağdat'a gider*: Yararlandığı gereci bedava elde eden ve bol bol kullananla yarışılmaz.
- Topa alışan deve davuldan ürkmez: İnsanların karşılaştıkları zorluklar ve sıkıntılar karşısında zamanla daha dayanıklı ve cesur hale gelebileceğini vurgular. Daha önce zorlu tecrübeler yaşamış olan kişiler, yeni ve benzer zorluklarla karşılaştıklarında daha az korku ve endişe duyarlar (top: savaş topu).
- Allah imdat eylesin top çeken beygirlere (Top çeken beygirlere Allah imdat eyleye): Geçim sıkıntısı yüzünden ağır işlerde çalışmak zorunda kalmış kişilerin Allah yardımcısı olsun.
- Atsın topunu, alsın orucunu: Genellikle Ramazan dışında oruç tutmayı zor bulan kişilerin kullandığı bir söz olup, yalnızca Ramazan ayında oruç tutmayı tercih ettiklerini anlatır. Antep yöresinde bu ifade, nafile oruçlardan kaçınanların durumu esprili bir şekilde dile getirilir.
- Çocuk karı koca arasında altın toptur: Çocukların bir ailenin en değerli ve kıymetli varlıkları olduğunu ifade eder. Çocuklar, ebeveynler için paha biçilmez bir değer taşır ve ailelerin en büyük hazinesidir.
- Donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer*: Bir şeyden yoksun olan kişinin gönlünden hep o şeyden bol bol edinmek geçer.
- Köseyle alay edenin top sakalı kara gerek*: Başkasının eksikleriyle alay eden kişinin kendisinin o yönden kusursuz olması gerekir.
- Meyhanecinin yüzünü bayram topu güldürür*: Yasak yüzünden işi aksamış kimse yasağın kalkmasına sevinir.
- Varda topu gibi yatsıda patlar: Bir olay karşısında zamanında tepki vermeyip, iş işten geçtikten sonra gereksiz yere öfkelenen veya konuşan insanları ifade eder. Gecikmiş tepkiler fayda sağlamaz, sadece boş bir gürültü olur (varda: "Dikkat, savul, destur, çekil!" anlamlarında bir uyarı sözü).
Top ile ilgili birleşik kelimeler
- Top arabası: Sahra topunun oturtulmuş bulunduğu tekerlekli taşıt: Yine mehterhane nevbet vuruyor, top arabaları gıcırdıyor, hafızlar dua ediyordu. (B. Büyükarkın)
- Top otu: (tarih) Eskiden toplarda, kullanılan sevk barutuna verilen ad.
- Top tüfek: Çeşitli silahlar: Artık muharebe meydanı top tüfek sesleriyle gümbürdüyordu.
- Top yekün: Hepsi birden: Top yekün saldıracağız. Önümüze kim çıkarsa ezip geçeceğiz. (A. Soysal)
- Topu topu: (Azımsanan şeyler için) Hepsi: Topu topu iki üç saat ancak uyuyabilmişti o gece. (İlgili cümle kaynağı: T. Çayırcı)
- Ramazan topu: Ramazan ayında sahur ve özellikle iftar vaktinin girdiğini halka duyurmak için atılan top: Ramazan topu atılınca önce kısa dua ve besmele ile Mekke'den gelen zemzem suyu ile oruç açılır, daha sonra ağza bir hurma alınır ve bunu ramazan pidesi ile iftariyelikler izlerdi. (M. Saçıkaralı)
Soru/Yorum Gönder