Terazi |
- Ağırlıkları bilinmeyen şeylerin ağırlıklarını, ağırlıkları bilinen ağırlıklarla karşılaştırarak ölçmeye yarayan, bir kolun iki ucuna asılı iki kefeden oluşan tartı: Terazinin başında bir çocuğa pirinç tartıyordu. (S. Kocagöz)
- Herhangi bir ağırlık kullanmadan ağırlık ölçmeye yarayan elektronik tartı cihazı.
- İp cambazlarının dengeyi sağlamak için ellerinde tuttukları uzun sırık: Çünkü Allah esirgesin bir kaza olursa cambazlar, terazileri ve arabaları halkın kafasına kucağına düşecekler. (R. N. Güntekin)
- (spor) Vücudun, asılarak ya da dayanarak yere paralel bulunduğu denge duruşu.
- (gökbilimi) Zodyak üzerinde Başakla Akrep arasında bulunan takımyıldızın adı.
- (hukuk) Karşılıklı birbirini razı etme.
- (mecazi) Eşitlik.
Terazi ile ilgili birleşik kelimeler
- Terazi dili: Terazinin orta bölümünde, dengeyi gösteren ibre.
- Terazi eli: El terazilerinde, elle tutulacak olan bölüm.
- Terazi gözü: Terazinin kefelerinden her biri.
- Terazi kolu: Terazinin her iki kefesine bağlı olan kol.
- Terazi tablası: Elektronik ve otomatik terazilerde tartılacak şeylerin konulduğu düz tabla.
Terazi ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "terazi" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Teraziye vurmak: Tarta tarta, bütün ayrıntılarıyla, olasılıklarıyla düşünmek, iyice ölçüp biçmek: Ne fayda ki çoğumuz amellerimizi bu teraziye vurmak vecibesini unuttuk (H. R. Gürpınar). Her bir şeyi okkaya, teraziye vurup öylece karara varmalı... (A. Sayar). Tartışmasız kabul etmez, teraziye vurarak yorumlar (İ. Oltaylı).
- Aklının terazisi bozulmak: Akıl karı olmayan davranışlarda bulunacak bir duruma düşmek: Sen adam olmazsın. Senin aklının terazisi yoktur (K. Tahir). Akıl terazisi çevre ve âdetlerle bozulduğu için eşyanın güzellik ve çirkinliği onunla sabit olmaz. Ancak şeri'atla sâbit olur. (H. Günenç)
Terazi ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "terazi" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Terazi tartıyla, her şey vaktiyle (Terazi var, tartı var; her şeyin bir vakti var)*: Her şeyin bir ölçüsü ve zamanı vardır.
- El terazi, göz mizan*: Belirli durumlarda, kimi kez, elle ağırlık, gözle de hacim tahmin edilebilir.
- Elin terazisi yoktur: Başkalarının değer biçme yeteneğinin güvenilir olamayabileceğini ifade eder. İnsanlar genellikle başkalarının durumunu, malını ya da emeğini tam olarak anlayamaz ve adil bir değerlendirme yapamayabilirler.
- Gözler terazi gönüller batman: Kişiler karşısındakileri gördüklerine göre değerlendirirler ve buna göre uzaklaşır veya yakınlaşırlar (batman: 7,692 kilogramlık eski bir ağırlık ölçü birimi).
- Güzel terazi değil, batmandır: Güzelliğin bir değerlendirme aracı değil, kendine özgü bir değer olduğunu ifade eder (?).
- Her terazi doğru tartmaz: Herkesin veya her şeyin mutlaka doğru veya adil olmayabileceğini ve bazen yanıltıcı olabileceğini de ima eder. Doğruluğun ve güvenirliliğin sorgulanması gerektiğine atıfta bulunur.
- Lütuf ve ihsanın ölçüsü, terazisi olmaz: Yardımın ölçüsü veya şartı olmaz. İhtiyaç ne kadarsa yardım da o oranda olmalıdır.
Soru/Yorum Formu