|
Süngü |
- Eskiden savaşta tüfek namlusunun ucuna takılarak mermi bittiğinde tüfeğin bir kılıç gibi kullanılmasına imkan sağlayan uzun bıçak, kasatura: Mermileri tükenince, süngü hücumuna kalktılar. Nice nice kara dinli kafir canını, cehenneme gönderdiler. (İlgili cümle: Koçaklar 1915 - Çanakkale)
- Eskiden mezar başına işaret olarak dikilen sırık.
- Isıtma kazanlarında yanan kömürün karıştırılmasını sağlayan demir çubuk.
- Madencilikte tavan ve duvarlarda gevşemiş ve düşebilecek kaya parçalarını düşürmek için kullanılan sivri uçlu uzun çelik çubuk.
|
Süngü hücumu |
- Süngü tak!: (askeri terim) Yakın bir tehlike durumunda kullanılmak, süngü hücumuna hazırlık olmak üzere kasaturaların tüfeklere takılması için verilen komut: Süngü tak, hücum! Hemen arkasından "Allah Allah" sesleri bütün ovaya yayıldı. Kahraman Türk askeri şimdi süngüsüyle, boğaz boğaza çarpışmaktaydı. (K. Yusufoğlu)
- Süngü yerine!: (askeri terim) Süngü takılmış tüfekten süngüyü çıkarıp palaskadan asılı kılıfına geçirmek için verilen komut.
- Süngülemek:
- Süngü batırmak.
- Süngü denilen demir çubukla ateşi karıştırıp külün ızgaradan aşağı dökülmesini sağlamak.
Süngü ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "süngü" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Süngü süngüye gelmek: Karşılıklı olarak göğüs göğse süngülerle savaşmak: Sonunda süngü süngüye geldik. Osmanlı ne demekmiş, gösterdik. (N. Kemal)
- Süngüsü depreşmesin: "Öldü gitti, kötü bir yanını anlatacağım, ruhu incinmesin" anlamında kullanılan bir deyim: Kötü adam değildi ama bana, ablama kötülük etmiş. Süngüsü depreşmesin amma kötülük etmiş. Bilmem belki o zamanla öyleydi... (D. Şenol)
- Süngüsü ağır: (mecazi) Uyuşuk, pısırık, hantal, sevimsiz, kanı sıcak olmayan: Hakkın var, pek süngüsü ağır bir kadın, bir dakika konuşsa insana sıkıntı geliyor. (Halk bilgisi)
- Süngüsü düşmek: (mecazi) Cesaretini yitirmek, neşesini, gücünü kaybetmek, sinmek: Süngüsü düşmüş görünüyordu, bir zamanlar tanıdığı adamın yalnızca bir suretiydi.
- Süngüsü düşük:
- Sağlığı, esenliği bozuk: Uzunca bir süre dünyaya meydan okuyan o sonsuz güçlü dünyanın birinci adamı, süngüsü düşük, hasta bir et ve kemik külçesi halinde, kenara çekildi. (Varlık)
- Eski ataklığı, cesareti, etkinliği, neşesi kalmamış: Vah vah, zavallı kız o süngüsü düşük adamla ne yapacak acaba...
- Surata bak süngüye davran: Birinin çirkinliğine ya da asık suratına işaret etmek için söylenir: Birader, bizdeki surata bak, süngüye davran. Ama, elden ne gelir, ben onu seviyordum.
Soru/Yorum Gönder