Miras nedir ne demektir? Miras ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Miras sözcüğünü anlatan kağıt paralardan yapılmış bir ev
Miras
  1. Ölen bir kimseden yakınlarına kalan para, mal ya da mülk, kalıt, bırakıt: Geçen sene ailemize bir yerden küçük bir miras hissesi düştü. (K. H. Koray)
  2. (mecazi) Bir kuşağın kendinden sonraki kuşağa bıraktığı şey: Kültürel miras şüphesiz muazzam bir servettir.

Miras ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "miras" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Miras yemek:
    1. Kendine birinden miras kalmak: Çok zengin... Macit, annesinden miras yedi... (A. H. Eken)
    2. Kendine kalan mirası tüketmek: Babasından kalan ellibin lira mirası yemiş, bitirmiş. (A. Nesin)
  • Mirasa konmak:
    1. Önemli bir mirasa sahip olmak: Günün birinde büyük bir mirasa kondu. Hiçbir çaba harcamadan öyle çok mal, mülk sahibi oldu ki sorma gitsin. (U. Akbaba)
    2. (mecazi) Değerli bir şeye sahip oluvermek: Büyük bir mirasa konmuş kadar sevinçliydi. (P. Başaran)

Miras ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "miras" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Miras helal, hele (ele) al demişler*: Miras, mirasçının en doğal hakkıdır fakat mirası ele geçirmek bu kimseyi çok uğraştırır, üzer.
  • Miras her adama yaramaz yarasa da hacı ağa olmaz: Hazır gelen maldan insana fayda gelmez. İnsan kendi kazancıyla yükselir, mevki alır.
  • Mirasa "Nereye gidiyorsun?" demişler, "Esip yağmaya, sürüp savurmaya" demiş: Emek verilmeden elde edilen malın kıymetinin bilinmeyeceğini ve kolayca harcanacağını ifade eder. Hazır gelen servet, genellikle düşüncesizce tüketilir ve kısa sürede biter.
  • Adamın yiğitliği, dayısından belli olur: Bir kişinin karakterinin ve cesaretinin genellikle ailesindeki örneklerden, özellikle de erkeğin dayısından miras aldığını ifade eder. Dayının güçlü ve yiğit duruşu, yeğenin de benzer özellikleri taşımaya eğilimli olacağını anlatır.
  • Ana bahtı kızına, baba ocağı oğula kalır: Bir annenin kızına bıraktığı miras, evlilik yaşamında ona örnek olmaktır; erkek çocuğa ise babasının sorumluluğu miras olarak kalır.
  • Ana çeker zahmeti, baba alır rahmeti: Annelerin aile yaşamındaki katkıları pek hatırlanmaz, buna karşılık çocuklar kendilerine kalan mirası babalarının eseri kabul ederler.
  • Ata dostu oğula mirastır*: Baba dostları, babamızdan bize kalan miras gibidirler, bizi kollarlar ve bize her türlü yardımı yaparlar.
  • Atalar sözü evlada mirastır: Atasözleri sonraki kuşaklara kalan en değerli bilgilerdir.
  • Baba beyliği ile çocuk adam olmaz: Bir kişinin ya da çocuğun kendi başarıları ve çabaları ile değer kazanması gerektiğini belirtir. Başarı ve saygınlık, kişisel çaba ve yetenekle elde edilir, mirasla değil.
  • Baba borcu evlada düşer: Babanın değerli şeylerinin evlatlarına miras kalması gibi borçlarının da sorumluluğu mirasçılarına kalır.
  • Baba mirası mum gibi çabuk söner: Çalışmayıp, yalnızca babadan kalanla yaşamını sürdürmeyi düşünen kısa zamanda yoksulluğa düşer.
  • Babadan miras kalır, adamlık kalmaz (Babadan mal kalır, kemal kalmaz): Bir babanın çocuğuna yalnızca maddi miras bırakabileceğini, ancak erdem ve karakterin miras alınamayacağını ifade eder. Adamlık, kişinin kendi çabası ve davranışlarıyla kazanılır, babadan geçmez.
  • Babanın kârı evlada miras: İnsanın yaşamı boyunca kazandığı neyi varsa öldüğünde bunların hepsi çocuklarına kalır.
  • Babanın (atanın) sanatı oğula mirastır*: Çocuk daha küçük yaşta ister istemez babasının sanatıyla ilgilenir ve giderek bu sanatı öğrenir. Büyüyünce kendisi de bu sanatla uğraşır.
  • Babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır*: Malı kendi emeğiyle değil de miras yoluyla elde eden kişi, onun ne büyük çabalar harcanarak kazanılmış olduğunu değerlendiremez.
  • Edep en hayırlı mirastır / En hayırlı miras edeptir: İnsanın ölümünden sonra çocuklarına bıraktıkları arasında en değerlisi vermiş olduğu eğitim ve terbiyedir.
  • Halkın hazinesi eski söz: Atasözü sonraki kuşaklara bırakılan en değerli mirastır.
  • Hayırlı evlat neylesin malı, hayırsız evlat neylesin malı (Akıllı oğlan neyler ata malını, akılsız oğlan neyler ata malını veya Oğlum deli malı neylesin, oğlum akıllı malı neylesin)*:
    1. Akıllı evlat kendisi çalışıp kazanır, miras kalacak mala gereksinme duymaz. Akılsız evlat ise kendi çalışıp kazanamadığı gibi miras kalacak malı da gereği gibi değerlendiremez, kısa sürede tüketir.
    2. Önemli olan mülk değil, onun kullanım biçimidir.
  • Kimsesiz mirasyedinin kimsesi çok olur: Bir kişinin zenginleştiğinde etrafında çıkar için toplanan insanların çoğalacağını ifade eder. Parası olmayanın kimse yüzüne bakmazken, mirasa konan kişinin bir anda sahte dost ve akrabalarla çevrildiği görülür.
  • Oğlum deli malı neylesin, oğlum akıllı malı neylesin*:
    1. Akıllı evlat kendisi çalışıp kazanır, miras kalacak mala gereksinme duymaz. Akılsız evlat ise kendi çalışıp kazanamadığı gibi miras kalacak malı da gereği gibi değerlendiremez, kısa sürede tüketir.
    2. Önemli olan mülk değil, onun kullanım biçimidir.
  • Ölü kalkmayınca borç bilinmez:
    1. Cenaze defnedilmeden borç alacak miras konularına girilmemelidir (?)
    2. Ölen kimse, kimsenin bilmediği bazı sırlarını da beraberinde götürür (?)
  • Ölü mezara, mülkü mezada: İnsanlar öldükten sonra, malı mülkü mirasçıları tarafından paylaşılır (mezat: Açık artırma).
  • Ölüm hak, miras helal*: "Herkes ölecektir, ölenin mirası da mirasçının hakkıdır" anlamında kullanılan bir atasözü.
  • Ölünün malı diriye az gelir: Çalışıp emek vermeden miras yoluyla elde edilmiş malın kıymeti pek bilinmez.
  • Tarlanın verdiğini baban vermez (Kötü tarlanın verdiğini, yiğit kardeş vermez): Ancak çalışmanın ve sürekli çabanın kalıcı kazançlar sağlayabileceğini, miras gibi geçici desteklerin ise sınırlı olabileceğini anlatır.
  • Yemeyenin malını yerler (üstüne bir bardak su içerler)*: Cimri insanların mallarını sağlığında yakınları, öldükten sonra da mirasçıları yer: "İş dünyası böyledir, yemeyenin malını yerler diye kendimi avutmaya çalıştım. Kurtlar sofrasında çok kuzu yedim. İstediğimi elde ettim. Çok zengin oldum ama kanser de oldum" diyen bir adam... (N. Gün)
  • Yumurtadan çıkan yine yumurta çıkarır*: Her canlının kendi türüne özgü özellikleri ve davranışları miras aldığını ifade eder. Bu, bir varlığın, genellikle kendi soyunun niteliklerini taşıyarak benzer sonuçlar doğuracağını belirtir.

Miras ile ilgili birleşik kelimeler

  • Miras kalmak: Bir kimseye ölen bir yakınından, mal, mülk, para vb. kalmak: Padişahlardan birinin oğluna babasından bol ve geniş hazine gibi büyük ölçüde bir miras kalmıştı. (S. Şirazi)
  • Mirasçı:
    1. Kendisine miras kalan kimse, kalıtçı: Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla. (Meryem Suresinden)
    2. (mecazi) Bir şeyi sürdüren, bir şeyin izinde giden kimse: Bu fikrin mirasçıları.
  • Mirasyedi:
    1. Kendisine fazlaca miras kalan, mirasa konan: Ortak, işten anlamaz bir mirasyedi paşaoğluydu. (K. Tahir)
    2. (mecazi) Pek savurgan, çok para harcayan kimse: Az zaman sonra, tahmin ettiğim felaket aynen gerçekleşti. Mirasyedi delikanlı, bütün servetini tüketerek beş parasız kalmış, dilenecek duruma düşmüştü. (İlgili cümle kaynağı: Can Alpgüvenç)
  • Mirasyedilik:
    1. Mirasyedi olma durumu Evvela mirasyedilik etmiş, babasının servetini, bir tek ev kalıncaya kadar satıp karılara yedirmişti. (K. Tahir)
    2. Mirasyediye yaraşan davranış: Kaynaklarımızın harcanmasındaki mirasyedilik önlenmiş olur...