![]() |
Miras |
- Ölen bir kimseden yakınlarına kalan para, mal ya da mülk, kalıt, bırakıt: Geçen sene ailemize bir yerden küçük bir miras hissesi düştü. (K. H. Koray)
- (mecazi) Bir kuşağın kendinden sonraki kuşağa bıraktığı şey: Kültürel miras şüphesiz muazzam bir servettir.
Miras ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "miras" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Miras yemek:
- Kendine birinden miras kalmak: Çok zengin... Macit, annesinden miras yedi... (A. H. Eken)
- Kendine kalan mirası tüketmek: Babasından kalan ellibin lira mirası yemiş, bitirmiş. (A. Nesin)
- Mirasa konmak:
- Önemli bir mirasa sahip olmak: Günün birinde büyük bir mirasa kondu. Hiçbir çaba harcamadan öyle çok mal, mülk sahibi oldu ki sorma gitsin. (U. Akbaba)
- (mecazi) Değerli bir şeye sahip oluvermek: Büyük bir mirasa konmuş kadar sevinçliydi. (P. Başaran)
Miras ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "miras" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Miras helal, hele (ele) al demişler*: Miras, mirasçının en doğal hakkıdır fakat mirası ele geçirmek bu kimseyi çok uğraştırır, üzer.
- Miras her adama yaramaz yarasa da hacı ağa olmaz: Hazır gelen maldan insana fayda gelmez. İnsan kendi kazancıyla yükselir, mevki alır.
- Mirasa "Nereye gidiyorsun?" demişler, "Esip yağmaya, sürüp savurmaya" demiş: Emek verilmeden elde edilen malın kıymetinin bilinmeyeceğini ve kolayca harcanacağını ifade eder. Hazır gelen servet, genellikle düşüncesizce tüketilir ve kısa sürede biter.
- Adamın yiğitliği, dayısından belli olur: Bir kişinin karakterinin ve cesaretinin genellikle ailesindeki örneklerden, özellikle de erkeğin dayısından miras aldığını ifade eder. Dayının güçlü ve yiğit duruşu, yeğenin de benzer özellikleri taşımaya eğilimli olacağını anlatır.
- Ana bahtı kızına, baba ocağı oğula kalır: Bir annenin kızına bıraktığı miras, evlilik yaşamında ona örnek olmaktır; erkek çocuğa ise babasının sorumluluğu miras olarak kalır.
- Ana çeker zahmeti, baba alır rahmeti: Annelerin aile yaşamındaki katkıları pek hatırlanmaz, buna karşılık çocuklar kendilerine kalan mirası babalarının eseri kabul ederler.
- Ata dostu oğula mirastır*: Baba dostları, babamızdan bize kalan miras gibidirler, bizi kollarlar ve bize her türlü yardımı yaparlar.
- Atalar sözü evlada mirastır: Atasözleri sonraki kuşaklara kalan en değerli bilgilerdir.
- Baba beyliği ile çocuk adam olmaz: Bir kişinin ya da çocuğun kendi başarıları ve çabaları ile değer kazanması gerektiğini belirtir. Başarı ve saygınlık, kişisel çaba ve yetenekle elde edilir, mirasla değil.
- Baba borcu evlada düşer: Babanın değerli şeylerinin evlatlarına miras kalması gibi borçlarının da sorumluluğu mirasçılarına kalır.
- Baba mirası mum gibi çabuk söner: Çalışmayıp, yalnızca babadan kalanla yaşamını sürdürmeyi düşünen kısa zamanda yoksulluğa düşer.
- Babadan miras kalır, adamlık kalmaz (Babadan mal kalır, kemal kalmaz): Bir babanın çocuğuna yalnızca maddi miras bırakabileceğini, ancak erdem ve karakterin miras alınamayacağını ifade eder. Adamlık, kişinin kendi çabası ve davranışlarıyla kazanılır, babadan geçmez.
- Babanın kârı evlada miras: İnsanın yaşamı boyunca kazandığı neyi varsa öldüğünde bunların hepsi çocuklarına kalır.
- Babanın (atanın) sanatı oğula mirastır*: Çocuk daha küçük yaşta ister istemez babasının sanatıyla ilgilenir ve giderek bu sanatı öğrenir. Büyüyünce kendisi de bu sanatla uğraşır.
- Babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır*: Malı kendi emeğiyle değil de miras yoluyla elde eden kişi, onun ne büyük çabalar harcanarak kazanılmış olduğunu değerlendiremez.
- Edep en hayırlı mirastır / En hayırlı miras edeptir: İnsanın ölümünden sonra çocuklarına bıraktıkları arasında en değerlisi vermiş olduğu eğitim ve terbiyedir.
- Halkın hazinesi eski söz: Atasözü sonraki kuşaklara bırakılan en değerli mirastır.
- Hayırlı evlat neylesin malı, hayırsız evlat neylesin malı (Akıllı oğlan neyler ata malını, akılsız oğlan neyler ata malını veya Oğlum deli malı neylesin, oğlum akıllı malı neylesin)*:
- Akıllı evlat kendisi çalışıp kazanır, miras kalacak mala gereksinme duymaz. Akılsız evlat ise kendi çalışıp kazanamadığı gibi miras kalacak malı da gereği gibi değerlendiremez, kısa sürede tüketir.
- Önemli olan mülk değil, onun kullanım biçimidir.
- Kimsesiz mirasyedinin kimsesi çok olur: Bir kişinin zenginleştiğinde etrafında çıkar için toplanan insanların çoğalacağını ifade eder. Parası olmayanın kimse yüzüne bakmazken, mirasa konan kişinin bir anda sahte dost ve akrabalarla çevrildiği görülür.
- Oğlum deli malı neylesin, oğlum akıllı malı neylesin*:
- Akıllı evlat kendisi çalışıp kazanır, miras kalacak mala gereksinme duymaz. Akılsız evlat ise kendi çalışıp kazanamadığı gibi miras kalacak malı da gereği gibi değerlendiremez, kısa sürede tüketir.
- Önemli olan mülk değil, onun kullanım biçimidir.
- Ölü kalkmayınca borç bilinmez:
- Cenaze defnedilmeden borç alacak miras konularına girilmemelidir (?)
- Ölen kimse, kimsenin bilmediği bazı sırlarını da beraberinde götürür (?)
- Ölü mezara, mülkü mezada: İnsanlar öldükten sonra, malı mülkü mirasçıları tarafından paylaşılır (mezat: Açık artırma).
- Ölüm hak, miras helal*: "Herkes ölecektir, ölenin mirası da mirasçının hakkıdır" anlamında kullanılan bir atasözü.
- Ölünün malı diriye az gelir: Çalışıp emek vermeden miras yoluyla elde edilmiş malın kıymeti pek bilinmez.
- Tarlanın verdiğini baban vermez (Kötü tarlanın verdiğini, yiğit kardeş vermez): Ancak çalışmanın ve sürekli çabanın kalıcı kazançlar sağlayabileceğini, miras gibi geçici desteklerin ise sınırlı olabileceğini anlatır.
- Yemeyenin malını yerler (üstüne bir bardak su içerler)*: Cimri insanların mallarını sağlığında yakınları, öldükten sonra da mirasçıları yer: "İş dünyası böyledir, yemeyenin malını yerler diye kendimi avutmaya çalıştım. Kurtlar sofrasında çok kuzu yedim. İstediğimi elde ettim. Çok zengin oldum ama kanser de oldum" diyen bir adam... (N. Gün)
- Yumurtadan çıkan yine yumurta çıkarır*: Her canlının kendi türüne özgü özellikleri ve davranışları miras aldığını ifade eder. Bu, bir varlığın, genellikle kendi soyunun niteliklerini taşıyarak benzer sonuçlar doğuracağını belirtir.
Miras ile ilgili birleşik kelimeler
- Miras kalmak: Bir kimseye ölen bir yakınından, mal, mülk, para vb. kalmak: Padişahlardan birinin oğluna babasından bol ve geniş hazine gibi büyük ölçüde bir miras kalmıştı. (S. Şirazi)
- Mirasçı:
- Kendisine miras kalan kimse, kalıtçı: Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla. (Meryem Suresinden)
- (mecazi) Bir şeyi sürdüren, bir şeyin izinde giden kimse: Bu fikrin mirasçıları.
- Mirasyedi:
- Kendisine fazlaca miras kalan, mirasa konan: Ortak, işten anlamaz bir mirasyedi paşaoğluydu. (K. Tahir)
- (mecazi) Pek savurgan, çok para harcayan kimse: Az zaman sonra, tahmin ettiğim felaket aynen gerçekleşti. Mirasyedi delikanlı, bütün servetini tüketerek beş parasız kalmış, dilenecek duruma düşmüştü. (İlgili cümle kaynağı: Can Alpgüvenç)
- Mirasyedilik:
- Mirasyedi olma durumu Evvela mirasyedilik etmiş, babasının servetini, bir tek ev kalıncaya kadar satıp karılara yedirmişti. (K. Tahir)
- Mirasyediye yaraşan davranış: Kaynaklarımızın harcanmasındaki mirasyedilik önlenmiş olur...
Soru/Yorum Gönder