Lokma nedir ne demektir? Lokma ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Elde tutulan bir tabaktaki lokma tatlısı
Lokma tatlısı
  1. Bir defada alınıp ağza götürülebilecek irilikte yiyecek parçası, sokum: "Şimdi, ağzımdan girecek bir küçük lokma için neler vermezdim" diye düşündü. Bir lokma, tek bir lokma hayat demekti. Tek bir lokma peynir, tek bir dilim ekmek, kaç gün daha direnebilmek demekti. (E. Erdim)
  2. Mayalı hamuru küçük parçalar durumunda kızgın yağda kızarttıktan sonra şerbetleyerek yapılan bir tatlı türü, lokma tatlısı.
  3. (teknik) El girmeyecek bir yerdeki cıvataları söküp takmaya yarayan bir tür el aleti, lokma anahtar.
  4. Su künklerinin birleştirilmesinde kullanılan yapıştırıcı, lökün.
  5. (anatomi) Bir eklemin parçası olan yuvarlak kemik çıkıntısı.
  6. (Tekke dilinde) Yemek: Mevlevi tekkelerinde pirinç, et, soğan, nohut, kişniş ve fıstıktan müteşekkil olup Cuma ve bazen Pazartesi geceleri merasimle pişirilen bir nevi pilav vardı ki buna "Lokma" adı verilirdi. (İlgili cümle kaynağı: N. Tosun)
  7. (mecazi) Kazanç, rızık: Helal lokma ile geçinen ailelerde huzur ve bereket olur.


Lokma ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "lokma" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Lokma dökmek:
    1. Lokma tatlısı yapmak: Tepsi tepsi börekler pişirdiler, lokma döktüler, şerbetler hazırladılar. (A. Kulin)
    2. Konuk için yemek hazırlamak.
  • Lokma etmek: (Dervişler arasında) Yemek yemek: Bu akşam fakirhanede lokma edelim (A. N. Reşad). Ne olur kalın, beraber lokma edelim. (H. E. Adıvar)
  • Lokma lokma etmek: Parça parça etmek: Annem ekmek parçalarını lokma lokma edip, ben yazı yazarken ağzıma koyardı. (A. F. Meyan)
  • Lokması ağzında büyümek: Üzüntü veya iştahsızlık nedeniyle ağzında çiğnediği lokmayı bir türlü yutamamak: Kızardı. Lokması ağzında büyüdü. Başını öne eğdi (E. Yel).Yemek yerken bile sıkılırdı, lokması büyürdü ağzında... (Y. Güney)
  • Lokması boğazında kalmak: (deyiminin anlamı) Yemeği yiyememek, yemek yeme istediği kaybolmak: Sofrada yemek yerken Köroğlu'nun kızmasıyla, Bolu Beyi'nin lokması boğazında kalır. (A. B. Alptekin)
  • Lokmasına göz dikmek: Geçimini elinden almak istemek: Ya maazallah fakir fukaranın lokmasına göz dikip de muhtekir olsaydık.. (C. F. Başkut)
  • (birinin) Lokmasını dökmek: Bir ölünün anısına ve hayrına lokma (tatlısı) döküp dağıtmak: Iskatını çevirip lokmasını döküp bahşişini, sadakasını dağıtıp, kitabın yazdığını yerine getirdiler. (K. Tahir)
  • (birinin) Lokmasını saymak: Yemek yemesini dikkatle izlemek, yediğinde gözü olmak: Yemek yer iken lokmamı tabaktan ağzıma götürmeme bakıyor, bana lokmamı sayıyor gibi geliyordu. (R. Nur)
  • Lokmaya salâ: (Tekkelerde) Yemeğe buyurun: Mevlevilerde yemek zamanı matbah canlarından birinin niyaz edip yüksek sesle "Hu... lokmaya salâ" sözüyle duyurulur. (N. Albayrak)
  • Ağzından lokmasını almak: Birinin hakkı olan şeyi ondan almak: Yaşatmayız onu. Başkasının ağzından lokmasını alan, ocağını söndürmeğe kalkan bir itin, işi ne dünyada? (M. Başaran)
  • Ağzının lokması olmamak:
    1. Bir şey, bir kimsenin uğraşabileceği konulardan olmamak: Karagöz o senin ağzının lokması değil. (O. Koloğlu)
    2. Bir şey, bir kimsenin sözünü edemeyeceği kadar değerli olmak: O senin pis ağzının lokması değil... (H. E. Adıvar)
    3. Bir kimsenin yerli yersiz ağzına aldığı ve kendisinden şöyle böyle bahsettiği kişi olmamak: Fakat Rabia, ona ağzının lokması olmadığını belirterek hiddetle üzerine yürür. (A. Hayber)
  • Bir lokma, bir hırka: Geçim konusunda, yeme, içme ve giyinmede pek azla yetinmeyi, sade ve mütevazi bir yaşamı, dervişçe geçinmeyi anlatır: Karı koca dünyanın aldatmacalarına kanmadan, bir lokma bir hırka yaşayıp gidiyorlardı. (A. Tohumcu)

Lokma ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "lokma" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Lokma boğazdan geçmez, gönül hoş olmayınca: İnsanın morali ve keyfi yerinde olmayınca hiçbir şey yapmak istemez, yemek istemez; yese de zevk alamaz.
  • Lokma (bile) çiğnenmeden yutulmaz*: Basitmiş gibi görünen şeyler bile bir emek gerektirir.
  • Lokma karın doyurmaz, şefkat/muhabbet artırır* (Az lokma, çok şefkat getirir): (atasözünün anlamı) Bir kimseyi ağırlamakla onun sevgi ve saygısı kazanılmış olur.
  • Lokmayı ağzına sokmadan nasıl yutulacağını düşün: Bir işe başlamadan önce, o işin sonuçlarını ve zorluklarını iyi bir şekilde değerlendirmek ve plan yapmak gerektiğini ifade eder. Aceleye getirilmeden, dikkatlice düşünülmeli ve adımlar atılmalıdır.
  • Lokmayı az al, çok çiğne:
    1. Sağlıklı bir şekilde beslenmeye vurgu yapar. Yavaş yemek yemek, yiyeceği iyi çiğnemek sindirimi kolaylaştırır, midenin daha iyi çalışmasına yardımcı olur ve aşırı yemek yemekten kaçınılmasını sağlar.
    2. Her işte aşırılıktan kaçınılması gerektiğini ve bir işi yaparken acele edilmemesi gerektiğini anlatır. İnsan, her şeyi yavaş ve dikkatli bir şekilde yapmalı, düşünerek hareket etmelidir.
  • Açlık ile tokluğun arası bir lokma ekmek: Kamı aç olan insan çok yemek ister, ama yemeye başladığında düşündüğünün yarısını bile yiyemez.
  • Ağzından lokmasını al (Ağzına vur, lokmasını al / Başına vur ağzından lokmasını al)*: Uysal, sessiz ve olaylar karşısında tepki göstermeyen kimseler için söylenir: Arkadaşları kendi halinde, çekingen olduğunu söylüyorlar. Ağzından lokmasını al, diyorlar (H. Çetinkaya). Muhlis iyi çocuk, hoş çocuk, harbi çocuk; vur ensesine, ağzından lokmasını al gık demez; hem seviyorum bu oğlanı, hem acıyorum vallahi. (A. İlhan)
  • Büyük lokma ye, büyük söz söyleme*: Başkalarını yerici, kınayıcı sözler söyleyerek büyüklenme, yerip kınadığın kişilerin durumu senin de başına gelebilir.
  • Dervişe bir lokma, bir hırka gerek: Dervişin dünyadan elini eteğini çekip, yalnızca temel ihtiyaçlarla yetinmesi gerektiğini ifade eden bir atasözüdür. Bu söz, sade bir yaşamı, dünyevi arzulara ve mal-mülke olan bağlılıktan uzak durmayı öğütler.
  • Dervişe "Git" demezler, lokmasını keserler: Bir kişiyi doğrudan reddetmek veya kovmak yerine, onu zor duruma düşürecek ya da geride bırakacak dolaylı yollarla engeller koymayı ifade eder.
  • Dost lokması bahaneyle yenir: Dostların birbirlerine faydalarının dokunabilmesi için bazen bazı sebeplerin olması gereklidir.
  • Er lokması (ekmeği) er kursağında kalmaz*: Mert ve erdemli bir kimse, iyilik ve yardım gördüğü kişinin yardımına karşı kendisi de bir iyilik ve yardım yapmak için fırsat gözetir.
  • Evlat kısmı şirin lokmadır, ne iyisinden geçilir, ne kötüsünden: İnsan iyi huylu olsun kötü huylu olsun evladından vazgeçemez.
  • Kimi inci ayıklar, kimi bir lokma ekmek sayıklar: Bazı insanlar bolluk içinde yüzerler, bazıları da yoksulluk içinde kıvranırlar.
  • Komşu lokması tatlı olur: Komşudan gelen bir ikram ya da bir yardım fazla değerli olmasa da kişiye büyük mutluluk verir.
  • Ne kadar aç olsa kişi doyar bir iki lokma ile, hakin gözü doymaz: İnsan fiziksel açlığını kolayca giderebilirken, tamahkâr kişiler mal ve mülk arzularını asla doyuramaz. Gözünü hırs bürümüş kişiler, ne kadar çok şeye sahip olursa olsun daha fazlasını ister.
  • Şahine lokma eksik olmaz: Yetenekli veya güçlü birinin ihtiyaçlarının her zaman karşılayabileceği anlamına gelir. Güçlü insanlar, hayatlarını sürdürebilmek için gerekli kaynakları her zaman bulur.


Lokma ile ilgili birleşik kelime ve fiiller


Lokma anahtar takımı
Lokma anahtar takımı
  • Lokma anahtar: Altı veya sekiz köşeli, vidaları sökmeye yarayan alet.
  • Lokma başlığı: (teknik) Ucuna ayrı büyüklüklerde lokmalar takılabilen anahtar kolu.
  • Lokma lokma: Parça parça, küçük parçalar durumunda.
  • Lokma lokma etmek: Parçalamak.
  • Lokma oynak: (anatomi) Yüzlerinden biri lokma, öbürü çukur olan eklem türü.
  • Lokma tatlısı: Mayalı hamurun küçük yuvarlak lokmalar hâlinde kızgın yağda kızartıldıktan sonra şerbete atılmasıyla yapılan bir tatlı
  • Lokmacı: Lokma tatlısı yapan ya da satan kimse.
( 0 soru/yorum )