![]() |
Kütük |
- Ağacın kökünden ana dal ayrımına kadar uzanan gövdesi: Kütükleri birleştirip sal yapar ve suya indirir. (A. Çırak)
- Bu gövdenin enine kesilmiş bir bölümü (bkz. resim): Kütük üstüne, kendim de bir kütük gibi oturdum, ayağımın dibindeki çanağa baktım. (C. Dağcı)
- Kesilmiş bir ağacın toprakta kalan kısmı: Kızın ayağı o sırada bir kütüğe takıldı ve yüzü koyun yere yuvarlandı. (M. Uraz)
- Asma fidanı, üzüm bağı ağacı: Üst bahçede küçük bir bağ vardı, üzüm kütükleri çok bakımlıydı. (...) kimisinden iki, kimisinden üç beş kütük olmak üzere hemen her tür üzüm vardı bağda... (A. Nesin)
- Resmi bilgilerin kaydedildiği defter, resmi kayıt defteri, ana defter: Nüfus kütüğü, tapu kütüğü, seçmen kütüğü, soy kütüğü vb.
- (mecazi) Kaba ve görgüsüz kimse: Hele, İrfan Bey'in, eşine doğum günlerinde, özel günlerde veya herhangi bir günde yaptığı jestlere, aldığı büyük küçük hediyelere ve ona söylediği gönül okşayıcı sözlerine hayran olmuştu. Kendisi bunların hiçbirini görmemişti o kütük kocasından... (M. Sakarya)
Kütük ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "kütük" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Kütük gibi:
- Çok şişmiş ve ağırlaşmış: Geldiği gün büsbütün şişmiş, yusyuvarlak, kütük gibi olmuş, kalın gövdesi üstünde başı ufacık kalmıştı. (M. Ş. Esendal)
- Çok sarhoş: "Doğrudur, kütük gibi uyuyordum!" dedikten sonra, "Alkole bulanmış bir kütük gibi," diye düzeltti. (İlgili cümle kaynağı: H. Balzac)
- Kütüğe geçirmek: Ana deftere yazmak: Evrakın kaydı yapıldı. Evrak kütüğe geçirildi. (TDK)
- Baltası kütükten çıkmak: Bir engelden, bir sıkıntıdan kurtulmak, çıkmazdaki bir işini yoluna koymak: İşi iyi. Para derdi de yok. Baltası kütükten çıkmış! (M. A. Kaleoğlu). "Baltası kütükten çıkmışsa bu Osmanlı bizi temizler," diyor. (Papirüs)
- Sel önünden kütük kapmak:
- Kurtarabildiğini kâr saymak: Bunlar birbirine düştü, sel önünden kütük kapmanın kertesi geldi (K. Tahir)
- Bir şeyi, tehlikeleri göze alarak büyük güçlüklerle elde etmek: Bu zamanlarda çalışmak, âdeta sel önünden kütük kapmak gibi bir şeydir. (TBMM)
Kütük ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "kütük" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Akan çay her zaman kütük getirmez: İnsan eline bir fırsat geçtiği zaman bunu iyi değerlendirmeli; çünkü aynı fırsatı bir daha yakalayamayabilir.
- Çubuk kırılır, çıt der; kütük kırılır, küt der: Küçük olayların hafif etkiler yarattığını, büyük olayların ise daha büyük yankılar uyandırdığını ifade eder. Küçük insanların hataları önemsizken, büyük insanların hataları daha büyük sonuçlar doğurur.
- Dünya karıncalı kütüğe benzer, gelen bilmez ki, giden bilsin: Dünya sırlarla doludur. Üzerinde yaşayan milyonlarca canlı doğar ve ölür. Bu düzen bozulmaz.
- Her kütük yanmaz: Her insanın veya her şeyin her işe uygun olmadığını anlatır. Bazı kişiler veya nesneler, beklenen işlevi yerine getiremez.
- Her kütükten çıra çıkmaz: Her insanın ya da her durumun beklenen sonuçları vermeyeceğini ifade eder. İstenilen başarı veya fayda, doğru koşullarda ve doğru kişilerle mümkün olur.
- Her vakit sel kütük getirmez: Hayatta her zaman istenilen veya beklenen büyük fırsatların meydana gelmeyeceğini ve bazen sıradan veya beklenmeyen durumlarla karşılaşabileceğimizi vurgular.
- Koca kütüğü Allah eksik etmesin: Görünüşte işe yaramaz gibi görünen şeylerin bile bazen faydalı olabileceğini ifade eder. Değersiz sanılan bir şeyin yokluğu hissedildiğinde, aslında önemli olduğu anlaşılır.
- Ummadığın kütük araba devirir: Bazen önemsemediğimiz bir engel bize büyük zorluklar çıkarabilir.
- Üzümcünün gözü omçada olur: Bir kişinin işine veya hedeflerine odaklandığında, dikkatini tamamen o alana vereceğini ifade eder. Üzümcünün gözü, üzümün büyüme sürecini ve olgunlaşmasını izlemek için omçaya (bağ kütüğü) odaklanır.
- Sel her zaman kütük getirmez: Her zaman kolayca veya çaba harcamadan fırsatlar elde edilemeyeceğini, rastlantıların veya şansın her zaman insanın lehine olmayacağını anlatır.
- Sel nereye giderse, kütük oraya gider: Güçlü etkiler veya olaylar karşısında zayıf olanların sürükleneceğini ifade eder. Güçlü bir akışa kapılan kişi, kendi iradesi dışında gelişen olayların yönlendirmesiyle hareket eder.
- Tilki demiş ki "Benim için demem, amma üzümsüz bağın kütüğü kurusun": Fesat kimseler birisinin kötülüğünü istediği zaman kendilerini haklı göstermek için bunu başkalarının çıkarı için istediğini söylerler.
Soru/Yorum Gönder