![]() |
Kağıt |
- Hamur durumuna getirilmiş türlü bitkisel maddelerden yufka gibi açılıp kurutularak elde edilen, üzerine yazı yazmak, resim yapmak; yazı, resim, fotoğraf basmakta ya da öteberi sarmak gibi işlerde kullanılan ince yaprak.
- Mektup.
- (halk dilinde) Kağıt para (lira): Bu gömlek kaç kağıt?
- Kağıttan yapılmış.
Kağıt ile ilgili deyimler ve anlamları
![]() |
Eski kağıt |
İçinde "kağıt" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Kağıt açmak:
- Oyunda elindeki kağıtları göstermek: Büyük bir sevinçle kağıtlarını masaya açtı. Hiç bir şey yoktu elinde. Blöf yapmıştı. (Z. Kuyaş)
- İskambil kâğıtlarını oyunculara dağıttıktan sonra koz olacak kâğıdın yüzünü çevirmek.
- Kağıt gibi olmak: Yüzünün kanı çekilip benzi solmak: Korkudan kağıt gibi oldu.
- Kağıt kaleme sarılmak: Hemen yazmaya başlamak: Hemen kağıt kaleme sarıldım. Önce bunu not ettim. (Edebiyat Kulisi)
- Kağıt oynamak: İskambil kâğıtlarını kullanarak çeşitli oyunlar oynamak: Kahvehanelerde insanlar oturmuşlar kağıt oynuyorlardı. (N. Gazioğlu)
- Kağıt uçurmak: Acele olarak mektup yazıp göndermek, haber göndermek: Demem ki kâğıt uçursun peyam göndersin / Kebûter-i dil ile bir selâm göndersin. (Nihat Bey)
- Kağıt üzerinde: Kuramsal olarak, henüz hayata geçirilmemiş: Hülasa bütün icraat kağıt üzerindedir, hayalden ibarettir. (R. Alpyağıl)
- Kağıt üzerinde kalmak: Yapılması düşünülmüş olduğu halde yapılmamak, uygulanmamak: Bu kararların en önemlisi, savaş kararıydı. Fakat alınan bu önemli karar kağıt üzerinde kaldı. (H. H. Yıldırım)
- Kağıda dökmek: Düşünülen ya da anlaşılan şeyi yazıya geçirmek: Hislerimi ve düşüncelerimi kağıda dökmek beni muazzam rahatlatıyor (T. Sabaz). Bir anlaşma yapmış, bu anlaşmayı kağıda döküp imzalayarak kendimizce işi yasallaştırmıştık. (M. Ofluoğlu)
- Kağıda kaleme vurmak: Kalemle hesap etmek: Verim noksanlığını teker teker kaleme vurup hesap edecek olursak sadece hayvancılıktan senede 10 milyar lira zarar ettiğimizi esefle müşahede ederiz. (F. Çoker)
- Cart kaba kağıt!: (argo) Yüksekten atana ya da çalımlı bir tavır takınana karşı söylenen hafifseme sözü: "Şimdi seni bu öfkeyle ayaklarımın altına alır, pestil gibi çiğnerim." "Cart, kaba kağıt!... Zaten kendin pestile dönmüşsün!..." (Ş. Kutlu). "Şimdi seni tepelerim..." "Cart! Kaba kağıt... Kimi tepeliyorsun be?"
- İskambil kağıdı gibi devrilmek: Birer birer ve birbiri ardı sıra devrilmek: Ama bu koca koca firmaların iskambil kağıdı gibi devrilmesini önleyemiyordu. Banka iflaslara çare getirmiyordu. (Cumhuriyet)
- Kaleme kağıda sarılmak: (Hemen, ya da aceleyle) Yazı yazmaya başlamak: Yılların birikimiyle doluydu. Hemen kaleme kağıda sarıldı ve halkının dilini, kültürünü, acılarını, istek ve özlemlerini dile getiren yazılar yazmaya girişti. (Ş. Balcıoğlu)
- Sigara kağıdı gibi: Çok ince: Baklavacı dededen baklavacıydı. Yufkayı sigara kağıdı gibi açmak, bu sülaleye Allah tarafından sunulmuş bir armağandı. (S. Süalp)
- Üçkağıda getirmek (bağlamak): Karşısındakini şaşırtarak aldatmak: Sizi üçkâğıda getirmek için elinden gelen her şeyi yapar (E. Serbes). Herhâlde beni üçkâğıda bağlayacağına inanmıyordu. (Ş. Onay)
- Yüzü kağıt gibi olmak: Kanı çekilip benzi solmak: "Kendimi iyi hissetmiyorum" dediğinde yüzü kağıt gibi beyazdı ve hemen akabinde de kendinden geçti. (G. Elal)
Kağıt ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "kağıt" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Kağıdın yüzünü ağartan karadır:
- Bir insan güzel de olsa yaptıklarıyla değer kazanır.
- Yazının değeri, yazılı olduğu mekânı şereflendirir.
- Hocalar kağıdı tersinden okur: Bilgili ve deneyimli kişilerin, olayları yüzeysel değil, derinlemesine ve farklı açılardan değerlendirebildiklerini ifade eder. Sıradan birinin fark edemeyeceği detayları, tecrübeli kişiler kolayca görebilir.
Soru/Yorum Gönder