Anlayış, kavrayış, feraset: Halbuki insanlar, haiz oldukları akıl ve izan sayesinde, iffet ve nezahet sayesinde beynel'mahlûkat yüksek bir mertebeyi haizdirler. (Ö. N. Bilmen)
- İzan etmek: Anlayışlı davranmak, düşünmek: İnsanı izan etmek neye yarar, çünkü ondaki hakikatler izan etmekten ziyade yaşanmağa layıktır. (Yücel)
- İzan dedikçe uzanmak: (deyim) Terbiyeli davran dedikçe tersini yapmak: Delikanlının biri büyüklerinin yanında bacaklarını alabildiğine uzatarak ve yayılarak oturmuş. Meclistekilerden bir zat bu saygısızlığa bakmış ve şöyle demiş: "İzan dedikçe uzanıyor."
- İzanlı: Anlayışlı, ferasetli: Bilinmeyenlerle iş görürken, eğer izanlı bir şekilde iş görebilirseniz, netice alırsınız...
- İzansız: Anlayışsız, ferasetsiz: İyi niyetli bir davranışta bile kötülük gören gözler ne de izansız. (İlgili cümle kaynağı: N. N. Türk)
Soru/Yorum Gönder