- Patırtı, gürültü, şamata. Ne ahşap evin bitmeyen çileleri ve zorlukları ne koca konağın hengamesi, kalabalığı, hoyratlığı! (Hece) Birazdan pazaryerinin hengamesi alacak burayı. (F. Andaç)
- Kavga, savaş. Çevreni izle deccal zuhur etmiş gibi her yerde bir hengame... (Sad) O hengamede ayaklar altında kalan imparator hayatını kaybetti. (İlgili cümle kaynağı: A. Şimşirgil)
- Çağ, vakit, devir, zaman, hengam. Hengâm-ı şâm: Akşam vakti. Lâle hengâmı: Lale devri.
Soru/Yorum Formu