Han nedir? Hancı ne demektir? Han ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Büyük bir hanın içeriden görüntüsü
Büyük Han, Lefkoşa Kıbrıs
  1. Eski Türklerde kağana bağlı ya da kendi başına buyruk, ikinci derecede hükümdar: Cengiz Han.
  2. Osmanlı Padişahlarının ve bazı Türk beylerinin adlarının sonuna getirilen unvan: Fatih Sultan Mehmet Han.
  3. Yol üzerinde ya da kasabalarda yolcuların ve hayvanlarının konakladıkları yapılar.
  4. Büyük kentlerde serbest meslekte çalışanların oda ya da daire tutup iş gördükleri, büro ve küçük atölyeleri içine alan büyük yapı.
  5. (tarih) Kent merkezlerinde, satılmak üzere getirilen belli malların depolandığı toplandığı büyük yapı.
  6. Sofra: Yiyin efendiler yiyin, bu hanı iştiha sizin / Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! (Tevfik Fikret)
  7. Eskişehir iline bağlı bir ilçe.
  • Hancı: Eskiden yapılan yolculuklarda yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapılar olan hanları işleten kimse: Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak, ser yavaş yavaş. (B. S. Erdoğan)

Han ve hancı ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "han ve hancı" kelimeleri geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Han gibi: Gereğinden çok geniş olan (yer): Han gibi bir evde tek başınaydı.
  • Han hamam sahibi (olmak): Malı mülkü çok, varlıklı kimse (olmak): Altımda çalışanların hepsi han hamam sahibi oldu. (O. Baydar)
  • Han kapısından teğelti atmak: Defetmek, kovmak: "Bir adamı hiç sormadan, etmeden böyle han kapısından teğelti atar gibi kolundan tutup fırlatınca içinde bir üzüntü kalır." (M. Ş. Esendal)
  • Hancı sarhoş yolcu sarhoş: "Kimin ne yaptığı, ne ettiği belli değil" anlamında kullanılan bir söz: Herkes kendi havasında, hancı sarhoş yolcu sarhoş. (M. Buyrukçu)
  • Ben hancı, sen yolcu oldukça: "Düzen bu biçimde devam ettiği sürece" anlamında kullanılan bir söz: Belkıs gülümsedi. "Ben hancı sen yolcu, her yıl bir ziyaret edip geçiyorsun. Gelmesen garip olur..." (M. Adıbeş)
  • Yol geçen hanı: Girip çıkanı çok ve belirsiz olan yer: Yol geçen hanı zaten burası, emniyetli değil. (K. Berkkan)

Han ve hancı ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "han ve hancı" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Han da yalan, hamam da yalan, azıcık da sen oyalan: Dünya malının geçici olduğunu vurgular. İnsan ne kadar çok mala sahip olursa olsun, öldüğünde hepsini geride bırakır ve bu mallardan artık mirasçıları faydalanır.
  • Hancı gibi gelene 'Hoş geldin', gidene 'Uğurlar ola': Bazı insanların herkese yüzeysel ve çıkar odaklı davrandıklarını ifade eder.
  • Hancı tavuğu yolcu atının arpasıyla geçinir: Başkalarının kaynaklarını kullanarak yaşamını sürdürenlerin durumunu ifade eder. Bir kişinin geçim kaynağı, dolaylı yoldan başkalarından gelen desteklere dayanabilir; bu da bağımlılığı ve zorlukları beraberinde getirir.
  • Hancının horozu/tavuğu ölmüş, yolcuya ne (Hancının hanı yanmış, yolcunun umurunda mı?): Bir kişinin yaşadığı sorunun veya olayın başkalarını etkilemediğini veya ilgilendirmediğini ifade eder.
  • Dünya iki kapılı handır (gelen bilmez, giden gelmez): İnsan doğarak geldiği Dünya'da Allah'ın takdir ettiği sürece kalır, sonra ölüm ile ayrılır.
  • Garibin yeri, ya han, ya külhan: Kimsesiz ve yoksul insanların ya misafirhanelerde ya da hamam külhanlarında barınmak zorunda kaldıklarını ifade eder. Bu kişiler çoğu zaman sıcak bir yuva yerine geçici ve mecburi barınaklara mahkûm kalırlar.
  • Hastalık iğne deliğinden girip, han kapısından zor çıkar: Hastalığın vücuda girmesinin çok kolay, ancak iyileşmenin ve hastalıktan kurtulmanın çok zor olduğunu vurgular.
  • Herkesin yorulduğu yere han yapılmaz/yapmazlar* (Her yorulana bir han yapılmaz): Kimse dilediği anda, dilediğini yapamaz; herkes kurallara göre hareket etmek zorundadır.
  • Sen yolcu, ben hancı iken bir gün elbet buluşuruz: İnsanların farklı yollarda ilerleseler bile bir gün mutlaka yollarının kesişeceğini ifade eder. Hayatın getirdiği döngüler ve rastlantılar, beklenmedik anlarda karşılaşmaları mümkün kılar.