![]() |
Büyük Han, Lefkoşa Kıbrıs |
- Eski Türklerde kağana bağlı ya da kendi başına buyruk, ikinci derecede hükümdar: Cengiz Han.
- Osmanlı Padişahlarının ve bazı Türk beylerinin adlarının sonuna getirilen unvan: Fatih Sultan Mehmet Han.
- Yol üzerinde ya da kasabalarda yolcuların ve hayvanlarının konakladıkları yapılar.
- Büyük kentlerde serbest meslekte çalışanların oda ya da daire tutup iş gördükleri, büro ve küçük atölyeleri içine alan büyük yapı.
- (tarih) Kent merkezlerinde, satılmak üzere getirilen belli malların depolandığı toplandığı büyük yapı.
- Sofra: Yiyin efendiler yiyin, bu hanı iştiha sizin / Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! (Tevfik Fikret)
- Eskişehir iline bağlı bir ilçe.
- Hancı: Eskiden yapılan yolculuklarda yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapılar olan hanları işleten kimse: Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak, ser yavaş yavaş. (B. S. Erdoğan)
Han ve hancı ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "han ve hancı" kelimeleri geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Han gibi: Gereğinden çok geniş olan (yer): Han gibi bir evde tek başınaydı.
- Han hamam sahibi (olmak): Malı mülkü çok, varlıklı kimse (olmak): Altımda çalışanların hepsi han hamam sahibi oldu. (O. Baydar)
- Han kapısından teğelti atmak: Defetmek, kovmak: "Bir adamı hiç sormadan, etmeden böyle han kapısından teğelti atar gibi kolundan tutup fırlatınca içinde bir üzüntü kalır." (M. Ş. Esendal)
- Hancı sarhoş yolcu sarhoş: "Kimin ne yaptığı, ne ettiği belli değil" anlamında kullanılan bir söz: Herkes kendi havasında, hancı sarhoş yolcu sarhoş. (M. Buyrukçu)
- Ben hancı, sen yolcu oldukça: "Düzen bu biçimde devam ettiği sürece" anlamında kullanılan bir söz: Belkıs gülümsedi. "Ben hancı sen yolcu, her yıl bir ziyaret edip geçiyorsun. Gelmesen garip olur..." (M. Adıbeş)
- Yol geçen hanı: Girip çıkanı çok ve belirsiz olan yer: Yol geçen hanı zaten burası, emniyetli değil. (K. Berkkan)
Han ve hancı ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "han ve hancı" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Han da yalan, hamam da yalan, azıcık da sen oyalan: Dünya malının geçici olduğunu vurgular. İnsan ne kadar çok mala sahip olursa olsun, öldüğünde hepsini geride bırakır ve bu mallardan artık mirasçıları faydalanır.
- Hancı gibi gelene 'Hoş geldin', gidene 'Uğurlar ola': Bazı insanların herkese yüzeysel ve çıkar odaklı davrandıklarını ifade eder.
- Hancı tavuğu yolcu atının arpasıyla geçinir: Başkalarının kaynaklarını kullanarak yaşamını sürdürenlerin durumunu ifade eder. Bir kişinin geçim kaynağı, dolaylı yoldan başkalarından gelen desteklere dayanabilir; bu da bağımlılığı ve zorlukları beraberinde getirir.
- Hancının horozu/tavuğu ölmüş, yolcuya ne (Hancının hanı yanmış, yolcunun umurunda mı?): Bir kişinin yaşadığı sorunun veya olayın başkalarını etkilemediğini veya ilgilendirmediğini ifade eder.
- Dünya iki kapılı handır (gelen bilmez, giden gelmez): İnsan doğarak geldiği Dünya'da Allah'ın takdir ettiği sürece kalır, sonra ölüm ile ayrılır.
- Garibin yeri, ya han, ya külhan: Kimsesiz ve yoksul insanların ya misafirhanelerde ya da hamam külhanlarında barınmak zorunda kaldıklarını ifade eder. Bu kişiler çoğu zaman sıcak bir yuva yerine geçici ve mecburi barınaklara mahkûm kalırlar.
- Hastalık iğne deliğinden girip, han kapısından zor çıkar: Hastalığın vücuda girmesinin çok kolay, ancak iyileşmenin ve hastalıktan kurtulmanın çok zor olduğunu vurgular.
- Herkesin yorulduğu yere han yapılmaz/yapmazlar* (Her yorulana bir han yapılmaz): Kimse dilediği anda, dilediğini yapamaz; herkes kurallara göre hareket etmek zorundadır.
- Sen yolcu, ben hancı iken bir gün elbet buluşuruz: İnsanların farklı yollarda ilerleseler bile bir gün mutlaka yollarının kesişeceğini ifade eder. Hayatın getirdiği döngüler ve rastlantılar, beklenmedik anlarda karşılaşmaları mümkün kılar.
Soru/Yorum Gönder