Fırça nedir ne demektir? Fırça ile ilgili atasözü deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Zemine kırmızı boya süren bir fırça
Fırça
  1. Bir şeyin tozunu, kirini gidermekte ya da bir şeye boya, cila sürmekte kullanılan bir arada bağlanmış kıl ya da kıla benzer başka tellerden yapılmış araç: Boya fırçası, elbise fırçası.
  2. (mecazi) Resim yapma sanatı ya da tarzı: Eski İstanbul evleri onun fırçasında hayat buldu.
  3. Paylama, azarlama: Gözde düşünceli bakışlarını çevirerek: "Akşam fırçayı yiyeceğiz. Yapacak bir şey yok." dedi. (İlgili cümle kaynağı: N. Gökmen)
Zemine gök kuşağı renklerinde boyalar süren bir fırça
Fırça ile renk renk boyamak
  • Fırça çalışması: Bir ressamın kendine özgü fırça kullanma tarzı.
  • Fırça izleri: Resimde, fırçanın tuval üzerinde bıraktığı iz.
  • Fırça vuruşu: Tuvale fırçanın yumuşak, serbest, coşkulu, iri ya da küçük vb. değişik nitelikte sürülmesi.

Fırça ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "fırça" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Fırça çekmek (atmak): (argo) Şiddetle azarlamak, kızmak, paylamak: Kızına bir fırça çekti. "Kızım ne yapıyorsun. El âlem ne der. Adın çıkar..." (H. Mahir). Genel müdür de bana bir güzel fırça attı. (M. A. Akyürek)
  • Fırça gibi: Kılları dik, sık ve sert (saç, sakal): Genç adamın fırça gibi siyah, ihtiyarın da yine fırça gibi beyaz bir sakalı vardı.
  • Fırça yemek: (argo) Paylanmak, azarlanmak: Ben de sorumlu top çavuşu olarak binbaşıdan hatırı sayılır bir fırça yemiştim. (F. Akkaya)

Fırça ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "fırça" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Çuhayı fırçayla, kadifeyi elle: Her şeyin ve herkesin kendi yapısına uygun bir şekilde muamele görmesi gerektiğini ifade eder. Sert ve dayanıklı olana daha sert, nazik ve hassas olana ise daha yumuşak davranılmalıdır.