Dümen nedir ne demektir? Dümen ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
dümen, ahşap gemi dümeni
Gemi dümeni
  1. Hava ve deniz taşıtlarının arka tarafında, dışta bulunan, taşıta istenilen yönü vermeye ve taşıtı belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan hareketli parça (dikey kanatçık).
  2. Deniz taşıtlarının dümenini hareket ettiren ve aynı adla anılan direksiyon biçimindeki araç. (Bkz. Resim)
  3. (argo) Dalavere, hile: Yine bir dümen çeviriyor.
  4. (mecazi) Yönetim, idare: Dümen kimin elinde?

Dümen ile ilgili birleşik kelimeler

  • Dümen bedeni: (denizcilik) Dümenin temel parçası.
  • Dümen suyu: Yol alan bir teknenin arkasında suları yarması sonucu deniz üstünde bıraktığı köpüklü iz.
  • Dümen yekesi: Dümeni kullanabilmek için, üst ucuna takılan, ağaç ya da demirden yapılmış kumanda aracı.

Dümen ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "dümen" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Dümen çevirmek: (argo) Hileye, düzene başvurmak: Çaldı çırptı nice dümen çevirdi. Tek tek sorulacak hep birer birer. (H. H. Ekiz)
  • Dümen kırmak:
    1. (Tekne) Yön değiştirmek: Gemi, sahile dümen kırdı. (Y. Bahadıroğlu)
    2. (argo) Caymak, karar değiştirmek: Önce gelirim dedi sonra dümen kırdı.
  • Dümen kullanmak: (argo) Bir işi iyi ve kurnazca yönetmek: Orada akaryakıt istasyonu açabilmek için kaç tane dümen kullandı. (B. Sezgin)
  • Dümen neferi: Arkadaşları arasında en geride kalan, sonuncu (kişi): Sınıfın dümen neferi olan Salih, hayatın cilvesi olacak, karşıma genel müdür olarak çıkıvermesin mi? (H. F. Gözler)
  • (birinin) Dümen suyunda gitmek: Birine bağımlı olmak, her şeyde ona uyarak davranmak: Zora teslimiyetle gerçekleşen ve egemenlerin dümen suyuna girmek şeklinde yaşanan şey yozlaşmaktır, çürümektir. (R. Kaya)
  • Dümen tutmak: Teknenin gideceği yolu gözleyerek dümeni yönetmek: Karadeniz'e doğru dümen tuttuk.
  • Dümen yapmak: (argo) Dalavereyle başkasını aldatmak: Baksana herif uçtu, Feridun falan bir şeyler saçmalıyor, yukarıda da kartopu atıyorlar üzerime diyordu, dümen mi yapıyor anlamadım... (C. Adıgüzeller)
  • Dümenden: (argo) Yalandan, göstermelik olsun diye: Dümenden hasta ayaklarına düşmüş. (B. Sezgin)
  • Dümeni eğri:
    1. (şaka) Yan yan yürüyen.
    2. Kuyruğunu yana atan at.
  • Dümeni elinde tutmak: Yönlendirici durumda olmak: Dümeni elinde tutabilecek olan sadece devlettir. (R. Nazlı)
  • Dümeni kırmak: (argo) Çekip gitmek, savuşmak: Yeni umutlara yelken açmış dümeni kırmıştı benden aksi istikamete. (K. Aygün)
  • Dümenine bakmak: (argo) Çıkarını gözetmek, yasa dışı yolla da olsa çıkarını sağlamaya çalışmak: Gemisini kurtaran kaptandır. Herkes dümenine bakar. İnsanlar yalnız kendilerini düşünür. (Y. Z. Bahadınlı)
  • (birinin) Dümenini bozmak: (argo) Hileli işe engel olmak.
  • (bir şeyin) Dümenini elinde tutmak: Yönetmek, istediği yöne doğru götürmek: Hayat dümenini elinde tutan kudret sahibinin önümüze serdiği hikmet sahnelerini ömür boyu unutmamız mümkün değildi. (H. Ertuğrul)
  • Dayısı dümende olmak: Kendisine arka çıkan güvendiği kimse işbaşında bulunmak. İşi tıkırında gidenlere de "Dayısı dümende" denilir.
  • Gönlünün dümeni bozuk (olmak): Gönül işlerinde kararlı olamamak, isteği her an başka yönde değişmek: Gönlünün dümeni bozuk olduğunu düşünüyordu; bir gün birinden hoşlanıyor, ertesi gün başka birine ilgi duyuyordu.
  • Kır dümeni: Değiştir yolunu, uzaklaş bakalım!: Bir kabahattir yapmışsın, bari kır dümeni.

Dümen ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "dümen" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Dümene itaat etmeyen, kayaya itaat eder: Yönetim ve kurallara uymayan kişinin sonunda büyük zorluklarla karşılaşacağını ifade eder. Kendi bildiğini okuyan, yönlendirmelere kulak asmayan kişi, sonunda kaçınılmaz bir felakete sürüklenir.
  • Dünya bir gemi, akıl yelkeni, fikir dümeni, kolla kendini, göreyim seni: İşlerini aksatmadan yürütmek isteyen, aklının gücünden, düşünce ve sağduyusunun kılavuzluğundan ayrılmamalıdır.
  • Geminin selameti dümencinin elinde: Bir işin başarısının veya bir topluluğun huzurunun, onu yöneten kişinin beceri ve sorumluluğuna bağlı olduğunu ifade eder. Doğru bir liderlik, gidişatı güvenli ve başarılı bir yola taşır.
  • Tayfanın akıllısı, geminin dümeninden uzak durur*: Haddini bilen, başına büyük dert açmak istemeyen kimse, büyük sorumluluk isteyen, beceremeyeceği işlere kalkışmaz.