Dere |
- Birçoğu yazın kuruyan, boyu, beslenme havzası ve taşıdığı su en az olan akarsu ve bunların yatağı. Avluda dolaşırken akan derenin sesini duyardık.
- İki dağ yamacının çatışarak oluşturdukları uzun ve eğik aralık.
- Damlalarda eğik yüzeylerden gelen yağmur sularını toplayıp oluğa veren üstü açık çinko, plastik ya da kiremit yol ya da sokaklarda bu suların aktığı yol kenarı.
- (Kan) Dere gibi akmak: Vücudun bir yerinden çok kan akmak ya da bir savaşta çok sayıda insan yaralanıp ölmek.
- Dere kiremidi: Üstü bir dere oluşturacak gibi biçimlendirilmiş genişçe kiremit.
Dere ile ilgili atasözü deyimler ve anlamları
İçinde "dere" kelimesi geçen atasözü deyimler ve açıklamaları:
- Dere tepe: İnişli yokuşlu kırlık.
- Dereden tepeden (konuşmak): (deyiminin anlamı) Gelişigüzel, rastgele konulardan, şundan bundan söz etmek.
- Dereyi görmeden paçaları sıvamak: Bir şey için, gerektiğinden çok önce hazırlanmaya başlamak.
- Derede tarla sel için, tepede harman yel için: (atasözünün anlamı) Elden çıkarmak istemediğimiz, değer verdiğimiz şeyleri, tehlikeli yerlerden uzak tutmaya çalışmalıyız.
Soru/Yorum Formu