Defter nedir ne demektir? Defter ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Ortasında kalem olan küçük, açık ve çizgili bir boş defter
Defter

Defter, kitap biçiminde dikilerek veya ciltlenerek kullanılan, yazı yazmak için özel olarak bir araya getirilmiş boş yapraklardan oluşan kağıt desteleridir. Genellikle hafif bir kapak içinde sunulan defterler, okulda, iş yerlerinde veya evlerde, kişisel notlar, çizimler ya da hesap veya günlük tutmak için yaygın olarak kullanılırlar.

Defter ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "defter" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Defter açmak:
    1. Para yardımı veya gönüllü toplamaya girişmek: (...) sevk edecek asker bulamadığı, Şehir Kulübünde defter açarak gönüllü toplandığı... (H. Asarcıklı)
    2. Hesap açmak, banka cüzdanı vermek.
    3. (mecazi) Bir şeye yeniden başlamak: Tekrar geri döndüğünde kafasında kendisine yeni bir defter açmak vardı. (S. A. Polat)
  • Defter etmek (eylemek): (eskimiş) Hesabını tutmak, yazmak, kaydetmek: Harap Camileri, Mescitleri gezdi, onları defter etti (Meclisi Mebusan). Kerestelerin tevzi defterlerini tutar ve gelip giden eşyayı defter ederdi.
  • Defter olunmak: (eskimiş) Kaydedilmek, hesabı tutulmak: (...) zikr olan köprünün tamirine sarf olunmak için kayd-ı defter olundu. (Vakıflar)
  • Defter tutmak:
    1. (ticaret) Hesap durumunu göstermek için yasanın zorunlu tuttuğu defterlere tüm ticari işlemleri işlemek: Babasının yanında kalıyor, onun ticari defterlerini tutuyordu. (C. S. Tarancı)
    2. Şahsi alacağını, vereceğini bir deftere yazmak: Annesi düzeni pek severdi. Defter tutuyor, gelirlerle giderlerin hesabında metelik sektirmiyordu.
  • (birini) Defterden (defterinden) silmek: Adını anmaz olmak, dost saymaz olmak: El kızı için baba mirasını sattırdı diye abileri onu defterden silmişti. (A. Tunç)
  • Deftere yazmak:
    1. Veresiye yapılan alış verişi deftere kaydetmek: Bir süre önce köye bir çerçi gelmişti. Köylü kadınlara istediklerini borca veriyor, bir deftere yazıyordu. (Y. Kemal)
    2. (mecazi) Herhangi bir iş veya davranışın ileride hesabını sormak üzere akılda tutmak, üzerinde durup unutmamak: Fikirlerime fikirle, ilmi açıklamalarıma ilimle cevap veremediği için çıldırma noktasına gelmişti. Ve adımı kara deftere yazmış. (N. Gümüş)
  • Defteri dürülmek:
    1. Biri hakkında kötü bir karar verilmek: Onun defteri çoktan dürüldü zaten. En iyisi aklımdan çıkarmalıyım onu.
    2. Görevine son verilerek bir yerden uzaklaştırılmak: Vatana ihanet edenlerin hepsinin defteri dürüldü. (S. Ulutürk)
    3. Ölmek veya öldürülmek: Beş teröristin daha defteri dürülmüş. (O. Sarıgöz)
  • Defteri kabarmak: Çok borçlanmak: Veresiye defteri kabardıkça kabarmıştı. (B. Büyükarkın)
  • Defteri kapamak (kapatmak): (Konuşulan ve yapılan iş için) Artık yapmaz olmak, artık hiç söz etmemek, bir şeyle ilgiyi kesmek: Boşandıktan sonra o defteri kapamıştı. (F. Büyükünal)
  • Defteri kebirinden okumak: (argo) Ağır sözler söylemek: Dişlerini gıcırdatarak defteri kebirinden bi okudu... (F. Develioğlu). Adamın defteri kebirden okudu sonra da defol git dedi. (B. Sezgin)
  • Defteri sağ eline verilenlerden olmak: Ahirette iyi kullardan olduğu bilinmek ve cennete girme hakkını kazanmak: Eğer (ölen kişi) amel defteri sağından verilen kimselerden ise, kendisine: "Selam olsun sana (ey) ahiret mutluluğuna eren kimse!" (denilir). (Vâkıa Suresinden)
  • Defterinde olmamak: Sahip bulunmamak, tabiatında bulunmamak: Geri çekilmek, hele hele düşmanını bağışlamak diye bir şey onun defterinde yoktu.
  • Defterinde yazmamak: Aklına ve mantığına aykırı düşmek, kitabında yer almamak: Harbi çocuksun. İspiyonculuk senin defterinde yazmaz. Bunu biliriz. (M. Savaş)
  • Defterini dürmek:
    1. Öldürmek: Mahallenin kabadayısı diye ün salmıştı ama onun da defterini dürdüler. (B. Sezgin)
    2. İşine son vermek, işten çıkarmak: İşini tamam ettiği, defterini dürdüğü kişilerin ardından koşmayı keser. (S. Birsel)
    3. Başarısını kıskanarak yükselmesine engel olmak, kazıklamak, mahvetmek: Dediklerine göre onun defterini ortakları dürmüş.
  • Eski defterleri kapatmak: Eski olayları yeniden ele almamak: Hacı Ömer artık eski defterleri kapatmış gibi görünüyordu. O eski gücü de kalmamıştı ne de olsa. (A. Nusret)
  • Eski defterleri karıştırmak: Eski olayları, bir yarar umarak ya da başka bir amaç gözeterek yeniden ele almak: Ama ille de bir şeyler söylemek isteyenler eski defterleri karıştırıyor, yalan yanlış yakaladıkları bazı şeyleri çekip sündürmek sevdasına kapılıyorlardı. (J. Gülizar)

Defter ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "defter" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Defteri (Hesabı) temiz olanın yüzü ak olur: Namusuyla çalışan, doğruluktan, dürüstlükten ayrılmayan insanlar başkalarının yanında ezilmez, yaptıklarından dolayı kimsenin yanında küçülmezler.
  • Akıldan çıkar, defterden çıkmaz (Akıl yanılır, kalem yanılmaz): Düşüncenin ve insan aklının hata yapabileceğini ancak yazılı belgelerin genellikle doğru ve kesin olduğunu ifade eder. Akıl hatalı olabilir, ama yazılı kayıtlar gerçeği yansıtır ve hatalardan kaçınır.
  • Bezirgân (Tüccar) züğürtleyince geçmiş defterleri yoklar* (Müflis bezirgân eski defterleri karıştırır):
    1. Tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diye eski defterlerini gözden geçirir
    2. Vaktiyle önemli işler yapmış olanlar, düşkünlüklerinde eski durumlarını anarak, anlatarak avunmaya çalışırlar.
  • İflas etmiş bakkal eski defter karıştırır: Ticaretle uğraşan kimseler para sıkıntısı çektiği zaman ufak tefek alacakların peşinde koşarlar.
  • Okumak bilmez, gözü defterdarlıkta: Bir işin gereklerini yerine getiremeyen veya yeterli bilgiye sahip olmayan birinin, büyük makamlara ve yüksek mevkilere göz dikmesini ifade eder. İnsan, önce yeterli donanıma sahip olmalı, sonra yüksek hedefler peşinde koşmalıdır.

Defter ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler

  • Defter değeri: (ticaret) Bir sabit varlığın satın alma değeriyle buna sonradan yapılan ekleme, genişletme, düzeltme giderlerinin tümü.
  • Defter emini: Defterhanenin en yüksek görevlisi.
  • Defter eminliği: Osmanlı Devletinde tapu kayıtlarını, dirlik ve vakıf topraklarının durumlarını bildiren ana defterlerin yazıldığı ve saklandığı daire.
  • Defteri amal: (din) İnsanların iyi ve kötü tüm yaptıklarının yazıldığı defter, amel defteri.
  • Defteri Hakani: Osmanlı İmparatorluğu zamanında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü.
  • Defteri Kebir: Bir işletmenin hesaplarının sınıflandırılmış bir biçimde tutulmasını sağlayan defter, ana defter.
  • Kara kaplı defter:
    1. Öğretmenin öğrencilere not verdiği defter.
    2. Birinin kötülüklerinin kaydedildiği defter: Ayağını denk alsın, bana kara kaplı defteri açtırmasın. (N. Muallimoğlu)