Bıyık ile ilgili deyimler ve anlamları
Pala bıyık |
İçinde "bıyık" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )
( atasözlerine geç )
- Bıyık altından gülmek: (deyiminin anlamı) Birinin durumuna belli etmemeye çalışarak alay yollu gülümsemek: Saraya gelen evliya bıyık altından gülüyordu. Karşısında kıvranan padişaha manalı manalı bakıp: — Söyle bakalım, dedi. Bu dertten kurtulmak için tacını tahtını verir misin? (Z. Aygül). Sessizce onları izliyor bıyık altından gülüyordu. (T. Çağlayan)
- Bıyık bırakmak: Bıyığı kesmeyip uzatmak: Yavuz da buna icabet ederek sadece savaşlarda pala bıyık bırakmıştı. (İ. Çolak)
- Bıyık burmak:
- Kabadayı tavrı takınmak, kurulmak: Serkeş ve kabadayı edalarla bıyık burarak racon keserlerdi (A. Akyıldız). — Bir sizden, bir bizden! demiş bıyığını burarak, kabadayıca... (R. Enis)
- Kadınlara karşı hovardaca ve çapkınca bir tavır takınmak: Düğün evinin pencerelerindeki kızlara bıyık buruyordu. (K. Bilbaşar)
- Bıyık falına varmak: (alay yollu) Güç bir durum karşısında bıyığı ile oynayarak düşünceye dalmak: Karısının bu lâfı üzerine bıyık falına daldı. Hem palabıyıklarını büküyor, hem de düşünüyordu. (R. C. Ulunay)
- Bıyıkları ele almak: Delikanlılık çağına girmek: Yavaş yavaş bıyıkları ele almağa başlamış. Dükkânı var, kesesinde parası var. Üstelik genç âlânın âlâsı, yerden bitmiş gibi. (A. S. M. Alus)
- Bıyığı terlemek: Bıyığı yeni yeni çıkmaya başlamak, delikanlılık çağına girmek: Terlemiş bıyıkları ele gelen bizden büyük bir delikanlı bilgiç bilgiç, "Bunları şehir kadınları takınır." dedi. (A. Nesin)
- Bıyığı yelli: Gururlu, kibirli: Mağrur, kibirli, mutaazzım, benlik davasında olan kimseye "Bıyığı Yelli" tabir olunur. (İstanbul Ansk.)
- Bıyığına gülmek: Yüzüne karşı alay etmek, eğlenmek: Gayet münşerihane tebessümler ile âdeta İsmail'in bıyığına gülüyordu. (A. Mithat)
- Bıyığını balta kesmez olmak: Çok büyüklenip kimseden çekinmesi, korkusu yokmuş gibi görünmek: Bıyığını balta kesmez nice yeniçeri çorbacıları, Selim'i methede methede bitiremiyorlardı. (Y. Bahadıroğlu)
- Bıyığını silmek: Bir işi olmuş bitmiş sayarak onunla uğraşmaktan vazgeçmek: "Bir alay tamahkârlar hazineyi borçlu etmişler. Pâdişâh hizmetleri ellerinden kurtulmaz oldu!" deyüb bıyığını sildi ve devlet katına bildirdi ki... (M. Naima)
- Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık: İki karşıt ve aynı derecede sakıncalı durum karşısında karar verme zorluğunu anlatan bir söz: Birbirinize laf çarpıp durman Allah aşkına. Hanginize kaş yıkayım. Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık (F. Ankara). "Yazmasam, korktu, kim bilir ne haltlar yedi, ne kötülükler yaptı ki, açıklayamıyor diyecekler... Yazsam, mutlaka noksan yazmıştır diye itiraz edip, üstelik de, yazdıklarımı didik didik edip, eşeleyip bir alay polemik ve demagoji yaratacaklar. Başımı ağrıtacaklar. Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık... (M. K. Zorti)
- Sakaldan kesip bıyığa eklemek: Bir eksiğini başka bir şeyinden tasarruf ederek karşılamak.
Bıyık ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "bıyık" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Bıyığın uzunsa borazan çal: Bir işi başarabilmek, gerekli koşulların bulunmasına bağlıdır.
- Bıyığına bakma muhannesin (muhannetin): "Sen onun adam olduğuna bakma korkaktır o" anlamında bir söz (?).
- Bıyığını balta kesmez: Çok büyüklenen, kimseden çekincesi olmayan korkusuz kişiyi anlatır.
- Aşağı tükürsem sakalım, yukarı tükürsem bıyığım: Kişinin hangi kararı alırsa alsın zor bir durumla karşılaşacağını ifade eder. İki kötü seçenek arasında kalındığında, her iki durumda da olumsuz bir sonuçla yüzleşmek zorunda olmayı anlatır.
- Davacısız mahkemeye giden, bıyıklarını bükerek çıkar: Bir konuda gereken hazırlık ve niyet olmadan bir işe girişmenin sonuçsuz kalacağını ifade eder.
- Her bıyık buran erkek, her çarşaf örten kadın olmaz: Görünüşe aldanmamak gerektiğini, dış görünüşün her zaman gerçek kişiliği yansıtmadığını ifade eder. Yani, bıyık buran her erkek gerçek bir erkek, her çarşaf giyen her kadın ise gerçekten kadınlık niteliklerine sahip olmayabilir.
- İnsanın gevşeğinde bıyık, öküzün gevşeğinde kuyruk olmaz: Bıyığın erkekleri daha bir adam gibi gösterdiğini anlatır.
- Kavurga yer, "Kavurma yedim" diye bıyığını siler: Kendini beğenmiş kimseler ufak bir şey elde ettikleri zaman kendilerini etrafa çok önemli bir şeye sahip olmuş gibi göstermeye çalışırlar.
- Köse gitti sakal getirmeye, bıyığını da koydu üstelik: Çok basit bir işi aptallıkları nedeniyle zorlaştıran ve işin içinden çıkılmaz hale getirenler gereksiz yere tüm imkanlarını da kaybederler.
- Ne sakala minnet ne bıyığa*: İnsan en yakın akrabalarından bile yardım istemeyerek kendi imkânlarıyla yetinmelidir.
- Sakal bıyığa denk olmayınca berber ne yapsın!*: (atasözünün anlamı)
- Kusurlu araçlarla iyi iş başarılamaz.
- Gelir, gideri karşılayabilecek yeterlikte değilse durumu düzenlemeye çalışan kişi çaresiz kalır.
Soru/Yorum Formu
»