Ceviz nedir ne demektir? Ceviz ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Kabuğu açılmış bir ceviz
Ceviz
  1. (botanik) Cevizgiller familyasının örnek bitkisi olan, uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi değerli, Türkiye'de çok yetişen, mobilyacılıkta ve teknik işlerde kullanılan ağaç cinsi ve bunun yağlı, nişastalı yemişi, koz.
  2. Bu ağacın kerestesinden yapılmış: Ceviz kaplama, ceviz masa vb.


Ceviz ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "ceviz ve koz" kelimeleri geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Ceviz kabuğu gibi: Küçük ve dalgalara dayanıksız (tekne): Fırtına kopunca ceviz kabuğu gibi küçücük sandalını kopan kıyamete kıyas birer sessizlik sarayı olan mağaraların içine çekermiş. (Halikarnas Balıkçısı)
  • Ceviz kabuğu gibi sallanmak: (Küçük ve dalgalara karşı dayanıksız olan tekne, kotra, gemi vb. şeyler için) Çok sallanmak: Cesur denizciler ceviz kabuğu gibi sallanan teknelerinde adadan adaya umutsuzca kürek çekiyorlar.
  • Ceviz (koz) kırmak: (deyiminin anlamı) Yanlış tutum veya davranışta bulunmak, hata yapmak: Anası genç yaşında dul kalmış, köyde epey ceviz kırmış, nihayet fettanlığı sayesinde genç bir çoban olan Osman'ın aklını çelip kendisini ona nikâhlatmıştı. (K. Tahir)
  • Kırılmayarak ceviz kıracağını kıran çetin bir ceviz
    Çetin ceviz
    Çetin ceviz:
    1. Yola getirilmesi, kendisine herhangi bir düşüncenin kabul ettirilmesi güç olan kimse: Kadı çocuğun çetin ceviz olduğunu anlayınca bu sefer korkutarak davasından vaz geçirmeye çalışır ve "Sen sus bakalım!" diye azarlar. (A. Demir)
    2. Başarılması güç iş: O gece Osmanlı Ordusu ve donanması çetin ceviz bir harekata kalkışacaktı. (Y. Kayaalp)
  • Kazı (tozu) koz anlamak: Söyleneni tümüyle yanlış anlamak: "Yok, yanlış bir şey yazmayasın diye izah etmek mecburiyetinde hissettim kendimi. Malum, gazeteciler kazı koz anlarlar ya..." (M. Adıbeş)
  • Kırdığı koz (ceviz) kırkı (bini) aşmak: Sürekli yakışıksız davranışlarda bulunmak: Artık iktidarın kırdığı koz kırkı geçti (Y. Kemal). Kimse ile geçinemiyor. Kırdığı ceviz bini aştı. Kendisine yol vermekten başka çaremiz kalmadı. (N. Muallimoğlu)
  • Koz kabuğuna girmek: Kendini korumak için bir yere saklanmak: İktiza olursa hatırınız içün kalp akçe bile yaparım, koz kabuğuna girerim. (TDK)


Ceviz ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "ceviz ve koz" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Ceviz (koz) gölgesi kız gölgesi, söğüt gölgesi yiğit gölgesi, dut gölgesi it gölgesi*: (atasözünün anlamı) Koz, yani ceviz ağacının altında insan, herkesin peşinde koştuğu bir kızın yanındaymış gibi mutluluk duyar; söğüdün gölgesi, boylu boslu bir yiğidin güvenini kazanır; dut ise altına meyvelerini döktüğü için gölgesi çıkarcıların üşüştüğü bir yerdir.
  • Ceviz (koz) kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş*: Anasını babasını ya da aslını küçük görenler için söylenir.
  • Ceviz kabuğunu doldurmaz: Çok küçük ve önemsiz meselelerin tartışılmaya veya üzerinde durulmaya değmeyeceğini ifade eder. Önemi olmayan konulara zaman ve enerji harcamanın gereksiz olduğunu vurgular.
  • Ceviz zamanında çırpılır: Her işin veya eylemin doğru zamanında yapılması gerektiğini ifade eder. Doğru zamanı kaçırmadan harekete geçmenin, başarı için önemli olduğunu vurgular.
  • Cevizi çift görmeyince taş atılmaz (Bir dalda dokuz ceviz görmeyince taş atmaz / Koz çatal olmazsa, taş atmaz): İnsan, işine yaramayan bir şey için boşuna çaba harcamaz ve masraf etmez.
  • Cevizi karga diker, kızılcık kendi biter: Bazı şeylerin dış etkilerle gerçekleştiğini, bazılarının ise doğal olarak meydana geldiğini ifade eder. İnsan müdahalesi olmadan da bazı şeylerin kendiliğinden gelişip büyüyebileceğini vurgular.
  • Cevizin içi dışına benzemez: Dış görünüşün her zaman iç yapıyı yansıtmadığını ifade eder. İnsanlar ya da durumlar, dışarıdan göründüğünden farklı olabilir; bu yüzden yüzeydeki izlenimlere aldanmamak gerektiğini vurgular.
  • Cevizle ekmek yemesi, güzelle muhabbet etmesi iyi olur: Güzel kişilerle aynı ortamda bulunmak ve yakınlık kurmak herkese zevk verir.
  • Ana ile kız, helva ile koz*: Koz helvasının içindeki cevizle helvayı ayırmak nasıl olanaksızsa, anneyle kızı birbirinden ayırmak da öyle olanaksızdır.
  • Çürüksüz koz, kemiksiz et olmaz (Çürüksüz ceviz olmaz)*:
    1. Bir toplumda kötülerinde bulunması olağandır.
    2. Her işin, her yapıtın eksiği bulunabilir.
  • Ay ışığında ceviz silkilmez*: Yeterli olmayan koşullarda yapılan işlerden, beklenilen verim alınamaz.
  • Bir koz için taş atılmaz: Küçük ve önemsiz bir şey için büyük bir çaba ya da risk harcamaya değmeyeceğini ifade eder. Uğruna zahmete girilen şeyin değerli olması gerektiğini vurgular.
  • Elin tavuğu ele kaz, fındığı koz görünür: Aynı şeylere sahip iki kişi bazen karşısındakinin malını daha üstün görür ona imrenir.
  • Her yuvarlağı koz mu sandın? (Her yumru koz olmaz): Her görünen veya benzer şeyin değerli ya da önemli olmayabileceğini ifade eder. Dış görünüşe aldanmamak gerektiğini ve her şeyin aynı nitelikte olmadığını vurgular.
  • İki fındık bir olsa bir kozun başını yarar: Küçük şeylerin bir araya gelerek daha büyük bir etki yaratabileceğini ifade eder; birleşmenin gücünü ve iş birliğinin önemini anlatır.
  • Kazı koz anlar, kızı kaz: Bir kişinin söyleneni tamamen yanlış anladığını ve sözün maksadının dışında bir anlam çıkardığını ifade eder.
  • Kırk koz (ceviz) görmeyince taş atmaz: Bir kişinin zahmete girmeden önce karşılığının çok olmasını beklediğini ifade eder. İnsanların, ancak elde edecekleri şeyin değerli olduğunu gördüklerinde çaba gösterdiklerini anlatır.
  • Koz (ceviz) kabuksuz olmaz: Her şeyin doğası gereği bir korunma veya dış görünüşe sahip olduğunu ifade eder. Değerli olan şeylerin genellikle bir koruyucu katmanla sarılı olduğunu ve kolayca elde edilemeyeceğini vurgular.
  • Öldüğüne bakmaz da, koz ağacından tabut (vasiyet) ister (eder): İnsanın içinde bulunduğu kötü durumu düşünmeyip hala gözünün yukarılarda olmasını anlatır.
  • Şeytanla ceviz oynanmaz: Kurnaz, açık göz, sahtekar kişilerle ortak iş yapılmaz
  • Tembel ceviz yemek ister, kabuğunu kırmağa üşenir: Kişinin bir şey elde etmek istemesine rağmen onu elde etmek için gereken çabayı göstermeye yanaşmadığını anlatır.
  • Yâr beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksın (Yâr seni ansın da bir çürük elma ile olsun / An beni bir kozla o da çürük çıksın)*: Bir dostun verdiği armağan küçük ve değersiz olsa bile verilen kişinin hatırlandığını göstermesi bakımından çok değerlidir (koz: ceviz).