Büyük nedir ne demektir? Büyük ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Boyutları benzerlerinden daha fazla olan: Büyük masa. Büyük halı. Büyük beden.
  2. Yaşça ileri, yaşı yüksek, yaşlı: Büyük oğul. Benden üç yaş büyüktür.
  3. Niceliği çok olan: Son ihracat işinden büyük servet yapmış diyorlar. Büyük kalabalık.
  4. Niteliği yüksek olan: Büyük adam. Büyük başarı.
  5. Yaş, makam, rütbe, mevki, bilgi vb. nitelik bakımından saygı duyulan kimse: Küçüğe büyüklük büyükten gelir; büyüğe hizmet ederse, küçük saâdete ulaşır. Büyüklerin sözünü dinle, hizmetlerine koş; büyüklerin sözünü tutan, arzusuna erişir. (Kutadgu bilig)

Büyük ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "büyük" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
(atasözlerine geç)

  • Büyük abdesti gelmek: Büyük tuvalet ihtiyacı olmak: "Hebib Abi benim büyük abdestim geldi; at beni çağala da büyük abdestimi yapayım." dedi. (M. Aça)
  • Büyük gelmek: Kıyafet, bol ve geniş olmak: Emine'ye, verdikleri hırka büyük gelmişti. Nerede ise dizlerine iniyordu. (S. Beğendi)
  • Büyük görmek (bilmek, tutmak): Kendini veya başkasını olduğundan üstün saymak, yüceltmek: Kendini öyle büyük görüyor ki âlemlerin Rabbine boyun eğmeyi kendi nefsine yediremiyor (S. Duman). İsveç kralına gelince, kendini pek büyük tutuyordu... (M. A. Ekrem)
  • Büyük laf etmek: Haddi olmayan sözler söylemek: Rabbini gördüğünü iddia ederse, büyük bir laf etmiş demektir. (İ. Kurt)
  • Büyük oynamak: Sonuçlarını göze alarak büyük amaç ya da kazançların ardına düşmek: Gençosmanoğlu daima büyük düşündü ve büyük oynadı. Çünkü büyük bir milletin evladı, küçük sularda vakit öldüremezdi. (Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı)
  • Büyük söz söylemek: İstenilmeyen bir duruma yol açmayacağını ileri sürerek övünmek: Büyük lokma ye, büyük söz söyleme (Atasözü)
  • Büyük sözüme tövbe!: Büyük söz söylendiği zaman bunun tersine uğranılmamak dileğini anlatır: Avdetinde kadının ilk sözü, "Büyük sözüme tövbe, ben öyle kız hekimi tavırlı, çokbilmiş kızı oğluma alamam!" cümle-i reddiyesi olmuştu. (H. R. Gürpınar)
  • Büyük tutmak: Yapmakta olduğu şeyi geniş ölçüde tutmak: Büyük cami olduğu için, ecdadımız oranın vakıfını da büyük tutmuş. (M. S. Tayşi)
  • Büyük yemin etmek: En kutsal sayılan şeyler üzerine ant içmek: Onu sağ salim geri getireceklerine büyük yemin ettikleri için izin verdi. (C. Akaş)
  • Büyükle büyük küçükle küçük olmak: Her yaş ve durumdaki insanlara dostça, arkadaşça davranmak: Nimet Yengem çok önemliydi. O büyükle büyük, küçükle küçük olurdu. Onunla birlikte olmak ve konuşmak zevkti. (İ. Gezer)
  • Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmek: Saygı ve sevgi göstermek: Kardeşlerime, soranlara, köylülerime bol selam ederim. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. (V. Sağlam)
  • Büyüklüğüne sığınmak: (Hatasını anlayan ya da başka çıkar yolu olmayan kişi) Karşısındaki kimseden, hoşgörü, anlayış beklemek: Artık yapacak bir şeyi olmadığını anlayınca Allah'ın büyüklüğüne sığındı.
  • Büyüklük göstermek: Gönül ululuğu (alicenaplık) göstermek, olgun davranmak: Alp Arslan, onu affederek büyüklük gösterdi. (M. Ç. Uluçay)
  • Büyüklük satmak: Gururlanıp üstünlük taslamak: Bu ise büyüklük satıyor, yalnız emir vermek istiyor.
  • Büyüklük taslamak: Kendini büyük, üstün göstermeye çalışmak, büyüklenmek: Allah, gurura kapılıp başkalarına büyüklük taslayanı sevmez. (H. F. Beşik)
  • Büyükten büyüğe: Bir malın mirasçıların en büyüğüne ve ondan sonra da kalanların en büyüğüne geçmesi usulü: Vallahi biz harp ehliyiz, onunla gıdalandık, ona alıştırıldık ve onu babalarımızdan büyükten büyüğe miras aldık. (İbn Sa'd)
  • Allah büyüktür:
    1. Güç bir durum karşısında, "Allah’tan ümit kesilmez, O imdada yetişir" anlamında kullanılır: Mevla'ya sığın, sabret. Allah büyüktür, darda kalana merhamet eder, yardım eder. (A. Zeynep)
    2. Hakkın yerini bulacağını, haksızlıkların giderileceğini anlatmak için söylenir: Şeytan ve taraftarlarına karşı Allah büyüktür. (Mevdudi)
  • Başından (yaşından) büyük işlere girişmek: Gücünün üstünde işlere kalkışmak: Ama, namussuz pis, biti kanlanınca, başından büyük işlere girişmiş; neyin nesi oldukları bilinmeyen, kimi kravatlı, kimi hırpani heriflerle düşer kalkar olmuş... (T. Buğra)
  • Burnu büyük: Kibirli, kendini beğenmiş: Onun bu yersiz ve burnu büyük tavırları heyetimiz üzerinde kötü tesir bıraktı. (E. Subaşı)
  • Çocukla çocuk, büyükle büyük olmak: İçinde bulunulan yere veya çevredeki insanlara uymak: Arkadaşlara yakın davranan, sevimli bir insandı. Çocukla çocuk, büyükle büyük olur, her olguya sevgiyle bakardı. (F. Say)
  • Gözü büyükte olmak: Büyük emeller beslemek, gözü yüksekte olmak: Şahende hanımın ise gözü büyükte olduğundan, servetçe hiç değilse kendi ayarlarında bir gelin peşinde koşmuş, öylesi Saim'i beğenmemiş, iş uzamıştı. (R. H. Karay)
  • Kapıyı büyük açmak: Çok masraflı bir işe girişmek ya da hesapsız harcamak: Yeni bir iş kurmak için tüm birikimini riske atarak, kapıyı büyük açtı ve şimdi maddi sıkıntılarla karşı karşıya.
  • Küçük köyün büyük ağası: Büyüklük taslayanlar için söylenen bir söz: Hiçbir zaman küçük köyün büyük ağası olmamış, alçak gönüllü, gözü tok ve ağırbaşlı Seyda, daha ilk günden itibaren davranışlarıyla kendisine saygı duymalarını telkin etmişti. (H. Alptekin)
  • Özrü kabahatinden büyük: Bir kabahat için özür dilerken daha büyük kabahat işleyen kimseler için söylenir: "Ama efendim, biz tüm gün bahçedeydik, kapı onarıldığı için ortalıkta sürekli birileri vardı, nasıl göremedi bunca insan?" diyen yalı bekçisi utançla karışık korkulu bir yüz ifadesi ile Münevver Hanım'dan gözlerini kaçırarak söze dalmıştı. Münevver Hanım: "Seni işe yaramaz herif seni! Özrü kabahatinden büyük! Bir de utanmadan görmedik ki diyor." (F. Yıldırım)

Büyük ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "büyük" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Büyük balık küçük balığı yer/yutar*: Güçlüler gücü yetmeyenleri ezer, onları egemenlikleri altına alırlar.
  • Büyük başın derdi büyük olur*: Büyük işlerin başında bulunanların karşılaşacağı güçlükler de çoktur.
  • Büyük büyüklüğünü bilmezse, küçük küçüklüğünü bilir mi?: Toplumsal düzenin üst kademesindeki kişilerin sorumluluklarını yerine getirmemesi hâlinde alt kademedekilerden de düzenli davranış beklenemeyeceğini ifade eder. Bir toplumda örnek olması gereken büyükler yanlış yaparsa, küçüklerin doğru davranması beklenemez.
  • Büyük dağa kar yağmadıkça, küçük dağa sıra gelmez: Bir şeyin veya fırsatın önce daha büyük veya önemli kişilere veya şeylere hizmet ettiğini ifade eder. Yani, büyük ve etkili olanın öncelikle yararlanacağı ve ardından diğerlerinin sırayla faydalanabileceği anlamını taşır.
  • Büyük dağın dumanı büyük olur: Yüksek mevki ve büyük sorumluluklara sahip kişilerin daha büyük ve karmaşık dertlere ve sorunlara sahip olacağını ifade eder. Büyük görevlerin ve yetkilerin daha büyük zorluklar getirdiğini vurgular.
  • Büyük hastalığa büyük ilaç lazım: Büyük sorunların ancak güçlü ve etkili çözümlerle aşılabileceğini ifade eder. Küçük önlemler, büyük dertler karşısında yetersiz kalır.
  • Büyük kızın gönlü gelinlik isterse, küçük kızı yontarlar: Büyük kızın evlenme çağı geldiğinde evin masrafları daha çok arttığı için küçük kızın masrafları kısılmak zorunda kalır.
  • Büyük lokma ye büyük söz söyleme (laf konuşma)*: Başkalarını yerici, kınayıcı sözler söyleyerek büyüklenme, yerip kınadığın kişilerin durumu senin de başına gelebilir.
  • Büyük olmayan yerde hayır bereket olmaz: Bir toplumda düzenin ve huzurun sağlanabilmesi için saygı duyulan ve sözü dinlenen bir lider ya da otorite figürünün önemli olduğunu ifade eder.
  • Büyük söyleme, başına gelir: Kişi büyük ve iddialı konuşursa söylediği şeyin başına gelebileceğini, bu nedenle alçakgönüllü olunması gerektiğini ifade eder.
  • Büyükler evde söyler, çocuklar damda beyan eder: Çocuklar gizliyi saklıyı bilmezler, evde duydukları her şeyi dışarıda söylemekten çekinmezler.
  • Büyükler huzurunda az söyle tez kalk: Büyüklerin yanında daha saygılı ve dikkatli olunması gerektiğini vurgular. Bu, gereksiz konuşmalardan kaçınıp, daha az ama etkili bir şekilde söz alınarak saygının gösterilmesini öğütler.
  • Büyükler zulüm eder, yalan söylemez: Güçlü cesur kimseler acımasız olabilirler, ama asla yalan söylemezler.
  • Büyüklerde söz bir olur: Güçlü, mert kimseler verdikleri sözü mutlaka yerine getirirler.
  • Büyüklerin sözü altın gibidir, yerde kalmaz, biri almazsa öbürü alır: Deneyimli ve bilge kişilerin sözlerinin her zaman değerli olduğunu ve mutlaka birilerinin bu sözlerden faydalanacağını ifade eder.
  • Büyüklük Allah'a yakışır: İnsanın kibirli olmaması gerektiğini, gerçek büyüklüğün yalnızca Allah'a ait olduğunu ifade eder. İnsan ne kadar varlıklı, bilgili ya da güçlü olursa olsun, alçakgönüllü davranmalıdır.
  • Büyüğü döv ki küçüklere ibret olsun: Büyüklerin davranışlarının küçükler üzerinde etkili olduğunu ifade eder. Büyüklere örnek olacak şekilde doğru ve disiplinli bir tutum sergilenirse, küçükler de onları izler ve aynı şekilde davranmaya çalışırlar.
  • Büyüğüm deyi övünme, küçüğüm deyi yerinme: Yaşın veya statünün insanı ne üstün ne de değersiz kılmadığını ifade eder. Kişi, büyük olduğu için övünerek kibirlenmemeli, küçük olduğu için de kendini küçük görmemelidir; herkesin bir değeri vardır.
  • Büyüğünden evvel lafa karışma: Yanında büyüğün varken ondan önce lafa karışırsan saygısızlık etmiş olursun.
  • Büyüğünü tanımayan Allah'ını da tanımaz: Toplumsal ve ailevi değerleri hiçe sayan kişinin manevi değerleri de tanımayacağını ifade eder. Büyüklerine saygı göstermeyen, Yaratan'a karşı da saygı duymayacak kadar vicdandan uzak olabilir.
  • Büyüğünün sözünü dinlemeyen yorulur: Büyükler daha tecrübeli olduğu için neyin nasıl yapıldığını daha iyi bilirler. Onların öğüdünü dinlemeyip kendi başına iş yapan kimseler işi gerektiğinden daha uzun sürede tamamlarlar.
  • Affetmek büyüklüğün şanındandır: Bağışlayıcı olmanın güçlü ve olgun insanların özelliği olduğunu ifade eder. Gerçek büyüklük, intikamda değil, affedebilme erdeminde gizlidir.
  • Ağır yükü hayvanın büyüğüne vururlar: Büyük ve güçlü varlıkların genellikle ağır işlerin ve sorumlulukların yükünü taşımak zorunda kaldığını ifade eder. Güçlü ve yetenekli kişilerin veya varlıkların daha fazla sorumluluk ve yük üstlenmek zorunda kaldığını belirtir.
  • Ağzı büyük olana kepçe kaşıktır: Açgözlü kişilerin kolayca tatmin olmayacağını ifade eder. Büyük istekleri olanların, ne kadar verilirse verilsin hep daha fazlasını isteyeceği anlatılır.
  • Ağzın karnından büyük olmasın: İnsan gücünün yetmeyeceği büyük işlere girişmemelidir. Arzu ve istekleri abartılı olmamalı, hakkından fazlasını istememelidir.
  • Anasından büyük kuzu olmaz: Bir şeyin veya kişinin, kaynağından veya temelinden daha büyük olamayacağını ifade eder.
  • Aylak kuşun ağzı büyük olur: Çalışmayı sevmeyen, tembel kişiler bol bol konuşarak vakit geçirirler.
  • Baş büyük ama ayağa muhtaç: Güç ve otoritenin tamamen kendi kendine yeterli olamayacağını ve destek olmadan varlığını sürdüremeyeceğini ifade eder. Bu durum, güçlü görünenlerin de zayıf noktalara sahip olduğunu ve dayanışma veya yardım gerektirdiğini vurgular.
  • Baş büyük devlet, ayak büyük mihnet (Başı büyük devletli, ayağı büyük mihnetli): Güçlü veya etkili konumun avantajlarının çok iken zayıf ve alt konumun sıkıntı ve dezavantajlarının çok olacağını ifade eder.
  • Başı büyük bey olur, ayağı küçük çoban: Her kişinin veya şeyin kendi rolüne ve statüsüne uygun özellikler taşıdığını ifade eder. Yani, yüksek mevki veya yetki sahibi kişiler genellikle daha büyük ve önemli özelliklere sahipken, daha düşük statüdeki kişiler daha küçük ve sınırlı özelliklere sahip olur.
  • Ben ölürsem büyük kıyamet, karı ölürse küçük kıyamet: Kişinin kendi canı en yakınlarından bile önce gelir.
  • Bir itin kuyruğu ne kadar büyük olsa kendi arkasını örter: Kişinin sahip olduğu imkânlar ne kadar fazla olursa olsun, ancak kendi çıkarlarını koruyabileceğini ifade eder. Başkalarına fayda sağlamak yerine, herkes önce kendi menfaatini düşünür.
  • Bir senden büyüğün sözünü dinle, bir senden küçüğün: Doğruyu öğrenmek istiyorsan, danışacağın kişilerin büyük ve küçüklüğüne aldırış etme.
  • Biz var, bizden büyük çuvaldız var: En güçlü kimselerin bile güçlerinin üzerinde birisi mutlaka çıkar.
  • Boğazı büyük olanın dostu olmaz: Açgözlü ve bencil insanların etrafında dost bulmakta zorlanacağını ifade eder. İhtiyaçlarını, isteklerini ve arzularını kontrol edemeyen kişiler, başkalarının haklarını hiçe sayarak dostluk ilişkilerini zedeleyebilir.
  • Boğulursan büyük gölde/derede boğul: İnsanın büyük işler uğruna zarar görmesinin daha onurlu olduğunu ifade eder. Küçük, anlamsız sebeplerle zarar görmek yerine, büyük hedefler için mücadele edip kaybetmek yeğdir. Büyük başarılar elde etmek isteyen kişi büyük riskleri göze almalıdır.
  • Borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar)*: Borç almak istemeyen kişi, durumuna uygun yaşamalı, tutumlu davranmalı, savurganlıktan kaçınmalıdır.
  • Boyundan büyük işlere girişme: Kişinin kapasitesinin üstündeki işlere kalkışmanın tehlikeli ve başarısızlıkla sonuçlanabileceğini ifade eder. Bu durum, kişinin gücünü aşan görevlerle karşılaşmasının genellikle olumsuz sonuçlar doğuracağını belirtir.
  • Burnu büyük olanın aklı küçük olur: Fazla bilgisi ve becerisi olmayan insanlar yaptıkları işi abartarak anlatırlar.
  • Cami ne kadar büyük olsa (Cemaat ne kadar çok olsa), imam gene bildiğini okur*: Karar verdiği şeyi hiç kimsenin etkisi altında kalmadan yerine getirmeyi anlatır.
  • Çocuğa, "Ne işliyorsun?" demişler, "Büyüğün yaptığını işliyorum" demiş: Çocuk büyüklerinden gördüğü doğru veya yanlış davranışları kendine huy ve iş edinir, onlar gibi olmak ister.
  • Çocuktu (küçüktü) kıyamadım, büyüktü tepemedim: Küçükken çocuklar iyi terbiye edilmezlerse büyüdüklerin de kontrol edilmeleri mümkün olmaz.
  • Çok söyleme, ağzın büyük olur: Çok konuşan insanlar için söylenen bir atasözü.
  • Çöreğin büyüğü unun (hamurun) çokluğundan (çoğundan) olur*: Elde edilen sonucun, kullanılan malzeme veya imkanların bolluğuna bağlı olduğunu ifade eder. Bir şeyin büyük veya kaliteli olması, ona ayrılan kaynakların yeterliliğiyle doğrudan ilişkilidir.
  • Dağ ne kadar büyük olsa, kervan aşar: Karşılaşılan her türlü engelin veya zorluğun üstesinden gelinerek başarıya ulaşılabileceğini vurgular. Zorluklar, büyüklüğü ne olursa olsun, kararlılık ve çaba ile aşılabilir.
  • Delik büyük, yama küçük: Eldeki imkanların gerekenden çok daha az olduğunu anlatır.
  • Deve büyüktür amma beşini bir eşek yeder (Eşek küçüktür, ama dokuz deveyi yeder)*: İnsan görünüşte büyük olmakla aklı büyük olmaz, bir akıllı birçok az akıllıyı arkasından sürükler (yedmek: Çekerek peşinden götürmek).
  • Deveci ile görüşen kapısını büyük açar (yüksek açmalı)*: Kendisinden yüksek ve zengin kimselerle düşüp kalkan kişi, bunun gerektirdiği özveriyi göze almalıdır.
  • Deveden büyük fil var (Attan büyük deve var, deveden büyük fil var)*: Herhangi bir konuda söz sahibi olanlardan daha büyük, daha yetkili biri mutlaka vardır.
  • Dil küçük yarası büyük: Gönül kırıcı sözlerin kolay kolay unutulmayacağını anlatır.
  • Dilin cirmi (cismi) küçük, cürmü büyük*: Dil küçük bir nesnedir, ama büyük suçlar işleyebilir, söylediği kötü sözlerle kişinin başını derde sokar.
  • Domuz hort hortunu büyüğünden öğrenir: Kişi edindiği mesleği veya sürekli yaptığı bir davranışı mutlaka bir büyüğünden öğrenmiştir.
  • Dudağım yarık ıslık çalamam, ayağım büyük çalı sökemem: İnsan bir işi yapmak istemezse kendince bir takım bahaneler bulur.
  • Düşmanın büyüğü küçüğü olmaz: Düşman büyük de olsa küçük de olsa, en büyük kötülüğü yapmak ister. Onun için her ikisine de çok dikkatli davranmalıyız.
  • Ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur*: Verimin bol olması, gerecin bol olmasına bağlıdır. İşin iyi olması kullanılan malzeme, araç ve gerecin iyi olmasına bağlıdır.
  • Ere giderken büyük kız, evde oturduğu zaman küçük kız: Kız çocuğu evlenip gelin gidene kadar ana babasının gözüne küçük çocukları gibi görünür.
  • Gecenin karnı büyüktür, yarın ne doğurur bilinmez: Belirsizlik ve geleceğin getireceği olayların öngörülemezliğini vurgular. Gece, birçok olasılığı içinde barındırırken, sabahın getireceği yenilikler veya zorluklar çoğu zaman sürpriz olur.
  • Gençlik en büyük devlettir: Gençlik döneminin, enerjisi, potansiyeli ve canlılığıyla ömür içinde büyük bir değer taşıdığını anlatır. Gençlik ayrıca insanın geleceğinin şekillendiği ve geleceğinin nasıl yaşanacağına dair en kritik kararları ve fırsatları barındıran bir zaman aralığıdır.
  • Gül güdük amma kokusu güzel, selvi büyük amma yapısı güzel (Kavak uzun tepesi çok, gül kısa kokusu çok): Her şeyin hem olumlu hem de olumsuz yönleri olduğunu ve her şeyin kendi güzellikleri ve zayıflıkları olduğunu ifade eder.
  • Her kimin evladı var, başından büyük derdi var: Çocuk büyütmek yetiştirmek, onların ihtiyaçlarını karşılamak kolay bir şey değildir. Ama insan evladı için bütün bu sıkıntılara seve seve katlanır.
  • İhtiyarın sözünü torbaya sok, büyüğün sözünü cebine at: Yaşlı ve tecrübeli insanların söylediklerini dikkatle dinleyip saklamanın ve gerektiğinde hatırlayıp faydalanmanın önemini ifade eder.
  • Kabahatin büyüğü, küçüğün: Herhangi bir kabahatin soruşturması yapılırken büyükler pek yalan söylemediği için genelde onlar haklı görülür. Böylece suç küçüklerin üstüne kalır.
  • Kaçan balık büyük olur*: Kaçırılan fırsat her zaman gerçekte olduğundan daha büyük sanılır ya da öyle anlatılır: Derler ki, kaçan balık büyük olur, en iri yaban keçisi atıp da tutturamadığındır ve en güzel kadın erkeğe eyvallah'ı çekendir. (Benim Dağıstanım)
  • Kafa büyük içi boş, tut kulağından çifte koş*: Bilgi ve yetenek eksikliğinin, kişinin işlevselliğini ve değerini düşürdüğünü anlatır.
  • Kafes büyük ama içinde bülbülü yok: Geniş ve lüks bir ortamın veya şeyin değerli olmasını sağlayan, değerini artıran ya da değerini fark eden asıl şeyin eksik olduğunu ifade eder.
  • Kapısını büyük açan, misafire katlanır: Misafirperverliğin ve cömertliğin birçok zorluğu ve sıkıntıyı tolere etmeye hazır olmayı gerektirdiğini vurgular. Misafirleri memnun etmek için bazen kişisel fedakarlıklar yapılması gerekebileceğini ifade eder.
  • Kaplumbağa kabuğunda "ne büyük sarayım var" demiş*: Kendini güvencede duyanlar, sığındıkları yere büyük değer verirler. Elindekinin kıymetini bilen insan, fazla değerli olmasa bile onunla mutlu olur.
  • Kardeşin büyüğü baba, küçüğü evlat yerine geçer: Ağabey baba gibi, küçük kardeş öz evlat gibi sevilir.
  • Kaybolan (zayi olan) koyunun kuyruğu büyük olur*: Elden kaçırılan fırsat gözde büyütülür.
  • Kendinden büyüğe danışmayınca iş görme/işe başlama: Bir işe başlamadan önce o konuda daha tecrübeli kişilerin görüşlerine başvurmakta fayda vardır.
  • Kendinden büyüğe el kaldırma: Büyüklere saygısızlık etmek, onlara kırıcı davranışlarda bulunmak görgü ve ahlâk kurallarına yakışmaz.
  • Kendinden büyükle bahse girişme: İnsan, bilgi ve tecrübe gerektiren konularda kendisinden üstün kimselerle tartışmaya girmemelidir.
  • Kendinden büyükle ortak olma: Kişi kendisinden büyük ve güçlü kimselerle ortak bir işe kalkarsa hakkına düşeni alamayabilir.
  • Kendinden küçükten kız al, kendinden büyüğe kız ver (kendinden küçüğe kız verme): Gelinlerin kocalarına karsı saygı duymalarını sağlamanın kolay yolu, erkek ailesinin kız ailesinden yüksek olmasıdır. Kızlar, evlenecekleri erkeğin evinde, babalarının evinde bulduklarından fazlasını bulup mutlu olmalıdır.
  • Komşu hakkı büyük, saymayan hödük: Komşu hakkı çok büyüktür, bunu ancak anlayış sahibi kimseler kavrayabilir. İnsan başı darda kaldığı zaman en büyük desteği komşusundan görür. Bu yüzden komşu hakkını inkar eden kişi büyük kabalık ve saygısızlık etmiş olur.
  • Koyunu çok olanın ağılı da büyük olur: Büyük şeylere sahip olanın imkanları da büyük olur.
  • Kuru kaşık ağza hoş gelmez, büyük söyleyen akşama yetmez: Değersiz bir şey kimsenin hoşuna gitmez, yalan söyleyerek kendini önemli biri gibi göstermek isteyen kişinin yalanı da kısa sürede ortaya çıkar.
  • Küçüğe merhamet et, büyüğe itaat: Toplumda hem sevgi hem de saygının dengeli olması gerektiğini ifade eder. Küçükleri korumak ve büyükleri saymak, sağlıklı ve düzenli bir sosyal yaşam için önemlidir.
  • Küçük büyüğe karşı duramaz, atmaca sungura karşı koyamaz: Güç ve otorite sahibi olanın karşısında, daha düşük durumda olanların söz sahibi olamayacaklarını ifade eder. Küçükler büyüklere, zayıflar güçlüye karşı duramaz; her şeyin bir yerli yerine oturduğu bir denge vardır.
  • Küçük büyüğe tabidir: Toplumsal düzende küçüğün, büyüğün rehberliğini kabul etmesi gerektiğini ifade eder. Saygı, hiyerarşi ve terbiye ilişkisi içinde küçükler büyüklerine uyarak huzurlu bir düzen sağlanır.
  • Küçük deli, büyük deli, beşikteki başını sallar: Çevresindeki herkesin akılsız veya deli olduğunu ima eder. Beşikteki bebek bile başını sallayarak bu akılsızlık veya delilik durumunu sergiler. Bu atasözü, bir topluluğun veya grubun genel olarak mantıksız veya düşüncesiz davranışlar sergilediğini ve içlerinde mantıklı veya sağduyulu bir kişinin bile olmadığını ifade eder.
  • Küçük ölçekle büyük ambar dolmaz: Sınırlı kaynaklarla büyük hedeflere ulaşmanın zor olduğunu ifade eder. Büyüklük ve başarı için yeterli kaynak, emek ve çaba gerekir; sadece küçük adımlarla büyük işler yapılamaz.
  • Küçük suda büyük balık olmaz (avlanmaz): Bir durumun veya ortamın sınırlı olduğunda büyük başarıların elde edilemeyeceğini ifade eder. Bu atasözü, genellikle kısıtlı kaynaklar veya imkanlar içinde büyük hedeflerin gerçekleştirilemeyeceğini ve geniş alanlarda daha fazla fırsat bulunduğunu anlatmak için kullanılır.
  • Küçükten kusur, büyükten af: Küçüklerin hata yapmalarının olağan ve kabul edilebilir olduğunu, büyüklerin ise büyüklükleri gereği bu hataları af edeceklerini ifade eder.
  • Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var: İnsan ne kadar güçlü ve kudretli olursa olsun "bana karşı çıkan olmaz" diye gücünü kötüye kullanmamalı, çünkü herkesten büyük Allah var ve o da kötüleri sevmez.
  • Ne kadar da büyük olsa onun şanı, taştır onun nişanı: Yaşarken, toplumdaki mevkiimiz ne olursa olsun, öldüğümüzde aynı yere, mezara gideriz. Mevkiimizden ötürü böbürlenmemiz yanlıştır.
  • Öküzün büyüğünü döverler: Başkalarına örnek olması bakımından genellikle en üst durumda olanlar cezalandırılır.
  • Öküzün büyük olsun da çifte yürümezse yürümesin: Bazı insanların işlevselliği veya faydayı önemsemeden, sırf gösteriş yapmak için büyük ve etkileyici şeylere sahip olmayı tercih ettiklerini ifade eder.
  • Öv küçüğü, al büyüğü: Küçük şeyler sözle övülse de asıl tercih ve değer büyük olandan yana olur anlamına gelir. Evlilikle ilgili olarak, tecrübesiz olmasına rağmen genç ve güzel biri ne kadar övülse de, iş ciddiye bindiğinde hayat arkadaşı olarak olgun ve deneyimli biri tercih edilir/edilmelidir.
  • Sağlık en büyük devlettir, kıymetini bilmeli: Sağlık, insanın sahip olabileceği en büyük varlıktır. Onun için sağlığımızı iyi korumalıyız.
  • Sağlık en büyük saadettir: Sağlığın mutluluk ve huzur için en temel unsur olduğunu ifade eder. Sağlık olmadığında, diğer zenginlikler ve nimetler de anlamını yitirir.
  • Söz büyüğün, su küçüğün: Büyüklerin olduğu yerde küçüklere söz düşmez.
  • Su küçüğün, sofra büyüğün (Söz büyüğün sus küçüğün)*: Küçükler susuzluğa daha dayanıksız olduğu için su hakkı önce küçüğe verilmelidir. İlk söz hakkı ise daima büyüğün olmalıdır. Yanında büyük varken küçüğe söz düşmez.
  • Şahin küçük, et yer; deve büyük, ot yer: Dış görünüşün yanıltıcı olabileceğini ve bir varlığın ihtiyaçlarının ya da yeteneklerinin boyutuyla orantılı olmadığını ifade eder. Küçük olan da büyük iş başarabilir, büyük olan ise basit şeylerle yetinebilir.
  • Tavşan ne kadar büyük ise pahası iki akçadır: Bir şeyin değerinin büyüklüğüne veya görkemine bakılmaksızın, gerçek değerinin bilindiğini ifade eder. Bu atasözü, bir şeyin değerinin görünen fiziksel özelliklerine değil, gerçek ve içsel niteliklerine dayandığını anlatır.
  • Tavşan ne küçük, kulakları ne büyük:
    1. Bazen çok iyi tanıdığımız kişilerin bile kendilerinden beklenmeyen işler yaptıklarını görebiliriz.
    2. Bazı şeyler çok küçük ve önemsiz görünse de o şeyleri elde etmek için çok masraf etmek gerekebilir.
  • Tehlikenin büyüğü küçüğü olmaz: Tehlikenin her zaman ciddi bir durum olduğunu ve büyüklüğü veya küçüklüğüyle değerlendirilmemesi gerektiğini ifade eder. Her tehlike, ciddiye alınmalı ve önlem alınmalıdır.
  • Tutulmayan hırsız beyden büyüktür: İşlediği suçları yaptığı kötülükleri belli etmeyen kimseler, saygınlıklarını sürdürürler.
  • Uzak (ırak) yerin somunu büyük olur: Elde edilmesi zor olan şeylerin değeri büyük olur.
  • Yavru kuşun ağzı büyük olur: Ne kadar doysa da, ihtiyaçları görülse de küçük çocukların istekleri bir türlü bitmek bilmez.
  • Yerine göre küçük büyüğü terbiye eder: Hayatın bazı anlarında genç veya alt konumda olan kişinin, davranışlarıyla daha üstteki kişiye ders verebileceğini ifade eder. Saygı yaşla değil, duruşla kazanılır.
  • Zaman, büyük bir ilaçtır: Zamanın birçok sorunu çözme gücüne sahip olduğunu anlatır. Zorluklar, acılar veya sıkıntılar zamanla hafifler, alışılır veya geçer, çünkü zaman insanların düşüncelerini ve duygularını iyileştirir ve dengeye getirir.