![]() |
Ceket astarı |
- Giysi, perde, çanta, ayakkabı gibi şeylerde, kumaşın ya da derinin içine geçirilen ince kat: Cebinde birkaç kuruş bozuk parayla, bir de ceketinin kol astarı içine dikili, canından "kıymatlı" ölümlük, dirimlik bir yüz lirası vardı. (A. Nesin)
- Sıva ya da boyadan önce hazırlık olmak üzere vurulan kat: Yüzüme evvelâ bir astar, üstüne de bana pek yakışan verem sarısı pudra sürdüm.
- Gemicilikte bir şeyi sağlamlaştırmak için kullanılan halat, ağaç ya da bez gibi şeyler.
Astar ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "astar" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Astarı yüzünden pahalı olmak (pahalıya gelmek):
- Bir işin ikinci derecede önemli bölümünün gideri ya da emeği, birinci derecedekini aşmak: Neyle göndereceksin, postayla göndermeye kalksan astarı yüzünden pahalı. (N. Sargın)
- Bir işe harcanılan para ya da emek, elde edilen sonucun değerini aşmak, o sonuca değmemek: Müşterim yoksul bir köylüydü, özel otomobille gidip gelsem astarı yüzünden pahalı olurdu. (K. Burkay)
- Aslı astarı olmamak: Gerçekliği, doğruluğu bulunmamak: Konağın dışına taşan dedikoduların aslı astarı yoktu.
- Yüz bulunca astar istemek: Karşısındakinin ilgisinden cesaretlenip şımararak daha fazlasını istemek (→ Yüz verince astar istemek): Ne var ki madam kılıklı adam yüz bulunca astar isteyen cinsten bir magandaymış. (Ş. Onay)
- Yüz verince astar istemek (Yüz verince yüz daha istemek): Kendisine gösterilen küçük bir ilgiden şımararak geniş yetki elde etmeye, daha çok yarar sağlamaya çalışmak: Esasen kul kısmını şımartmak doğru değildi. Yüz verince astar isterlerdi. Hesap soracak, eğer bir suçu, kabahati varsa bu sefer göz yummayacak, affetmeyecekti. (F. F. Tülbentçi)
Astar ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "astar" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Astar bol olmayınca yüze gelmez: Bir işi yapmak için gerekli olan şeyleri alırken ölçüyü biraz fazla tutarak hesaplamak, bizi sonradan doğacak harcamalardan kurtarır.
- Astarı yüzünden pahalı: Bir nesneyi temin etmek için katlanılacak fedakarlık kendi değerinden fazla olunca söylenir.
- Arsıza yüz verince astar da ister: Görgüsüz, utanmaz kimselere bir şey verdiğin zaman daha fazlasını isterler.
- Yüz bulunca/verince astarını ister: Görgüsüz, terbiyesiz kimselere hoşgörülü ve cömert davranırsan daha fazlasını isterler.
- Yüz verirsen astarını da ister:
- İnsanlarla kendileri arasındaki ilişkilerin sınırını bilemeyen kişilere karşı mesafeli davranmalıdır.
- Elindekilerle yetinmeyen bazı insanlar, en küçük fırsatta dahi fazlasını elde etmek için uğraşırlar.
Astar ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Astar boyası: Üzerine resim yapılacak bezin, boyanacak duvar vb. yerlerin yağlı boyayı emmemesi için sürülen boya: Denize atılan bir demirdir yeri geldiğinde, tuvale atılan bir astar boyası. (Hece)
- Astar çekmek (vurmak): Bir ağaç kaplama ya da alçıyla sıvalı bir duvar üstüne esas boyaya zemin olacak ilk kat rengi sürmek: Fırçayı eline alıp kapıya önce astar çekti, sonra üzerine boya vurdu.
- Astar geçirmek: Bir giysiyi, bir eşyayı astarla kaplamak: Fese tıpatıp uyan ince hasırdan örülmüş ve fesle birlikte kalıplanmış bir nevi hasır astar geçirdi.
Soru/Yorum Gönder