Zurna nedir? Zurnacı ne demektir? Zurna ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Koyu renkli havada duran bir zurna
Zurna
Keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davul ya da dümbelek eşliğinde çalınan, altında bir, üstünde yedi ses deliği bulunan ve ağız tarafına doğru gittikçe genişleyen üflemeli çalgı: Davulun ayrılmaz arkadaşı zurnadır. (Türksoy). Zurnanın ön tarafta 7, arka tarafta 1 perde deliği vardır. Arkada bulunana "döş deliği" denir. (M. N. Özalp). Kayısı, ceviz, gürgen ve erik ağacından iki parça olarak yapılır. Ağız kısmı kamıştır. (B. Ereş)


  • Zurnacı: Zurna çalan kimse: Davulcu hızlı hızlı tokmağı vururken, zurnacı da zurnasının ucunu yukarıya kaldırıp, ince yanık bir havaya geçti. (M. Niyazi)


Zurna ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "zurna" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Zurna gibi: (deyiminin anlamı) Çok dar (pantolon): Zurna gibi olan pantolonumun içindeki pusulama bakarak kaldırımlarda paldır küldür ilerliyordum. (İlgili cümle kaynağı: Ş. Onay)
  • Zurnanın son deliği: Önemsiz kimse: Kendimi orada kral gibi hisseden ben, burada zurnanın son deliği gibiydim.
  • Zurnanın (Zurnacının) zırt dediği yer: İşin en nazik yeri, en can alıcı noktası: Zurnanın zırt dediği yer, insanın söylemekle söylememek, yapmakla yapmamak, yazmakla yazmamak arasında, çok darda, çok zorda kaldığı o ikircimli yerdir. (A. Nesin)
  • Zurnacının karşısında limon yemek: Birinin aklını karıştırıp işini göremeyecek duruma sokan davranışlarda bulanmak: Bazen de mukallidin birisi, zurnacının karşısında limon yiyerek, zurnanın ucundan suların akması ve ilginç seslerin çıkmasına sebep olur... (S. Aktaş)
  • Düğünde zurnaya, hamamda kurnaya koşmak: Her işe koşmak: Aman koca nine, düğünde zurnaya, hamamda kurnaya koşuşan akılsız tedbirsiz nine, gördün mü ettiklerini? (T. Alangu)


Zurna ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "zurna" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Zurna çalanın karşısında limon yenmez: Biri önemli bir iş yaparken, bu durumu bozacak davranışlarda bulunmamak gerektiğini ifade eder.
  • Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına*: (atasözünün anlamı) Rastgele yapılan işlerde yöntem, kural aranmaz. Muayyen (belirli) bir şey bekleyen kimselere, mutlaka beklediklerini bulmak lâzım gelmeyeceğini anlatmak için "Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına" deriz (M. Belenli). "Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına" şeklinde halkın bozduğu atasözünün şu doğrusu Evliya Çelebi'de vardır: «Boruda peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına». (M. R. Gazimihal)
  • Zurnayı biz çaldık, parsayı el topladı*: "Emeği, gayreti biz gösterdik, işi biz hallettik, faydasını başkaları gördü" anlamında söylenir.
  • Altmışından sonra zurna öğrenen kabirde çalar: Gençken ve elinde bol imkan varken öğrenemediğin bir işi yaşlandıktan sonra öğrenmeye kalkarsan, o işten sana hayır gelmez.
  • Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az*: Anlayışlı kişiler, biraz kapalı söylenmiş bir sözle bile ne denilmek istendiğini anlarlar; anlayış kıt olanlarsa, ne kadar açık söylense, ne kadar yinelense yine de anlamazlar: Cömert davran, götüremeyeceğin malın bari hesabından kurtulmaya bak diye yazılı olduğunu görür. Anlayana sivrisinek saz, anlamak istemeyene davul zurna az. (N. Erem)
  • Ben tutarım turnayı, o çalar zurnayı: Birinin emeğini vererek elde ettiği şeylerin başkası tarafından sahiplenildiğini ifade eder. Çaba harcayan kişi sonuçtan faydalanamazken, başkaları bu başarının keyfini çıkarır.
  • Davul zurna ile adam aramağa gidilmez: Bir işin ciddiyetle ve düzgün bir şekilde yapılması gerektiğinde, gereksiz şatafat veya gösterişten kaçınılması gerektiğini; işin sağlıklı bir şekilde sonuçlanabilmesi için gereksiz abartılardan kaçınılması gerektiğini vurgular.
  • Davulda zurnaya, hamamda kurnaya (bahane bulunmaz): Bir işi yaparken veya bir durumu ele alırken gereksiz bahaneler üretmemek gerektiğini; bir sorumluluğun veya görevin yerine getirilmesi gerektiğinde bahanelerin veya mazeretlerin kabul edilemez olduğunu anlatır.
  • Davulla zurnayla yitik aranmaz: İnsan, değerli bir şey kaybettiği zaman bunu herkese duyurarak aramamalıdır. Çünkü o şeyi bulan vermeyebilir.
  • Davulsuz zurnasız çingene düğünü olmaz: Bir işin veya etkinliğin başarılı olabilmesi için gerekli olan tüm unsurların yerine getirilmesi gerektiğini anlatır.
  • Davulu çalan zurnayı da çalar: Bir işte yeteneği olan kişi ona benzer işlerde de başarılı olur.
  • Düğünde zurnaya, hamamda kurnaya mail olur (Hamama gider kurnaya, düğüne gider zurnaya aşık olur): Akılsız veya dikkatsiz kişilerin hatalı tercihler yaptıklarını ve önemsiz veya anlamsız şeylere ilgi gösterdiklerini ifade eder (mail: Eğilimi olan).
  • Düğüne gider zurna beğenmez, hamama gider kurna beğenmez: Kendini beğenmiş kişiler hiçbir şeyden hoşnut olmaz, her şeyde bir kusur bulur.
  • Garip çingenenin nesine gerek gümüş zurna?: Yoksul veya imkânları kısıtlı bir kişinin lüks ve gereksiz şeylere ihtiyacı olmadığını ifade eder. Temel ihtiyaçları bile karşılamakta zorlanan birinin, gösterişli veya pahalı şeylere yönelmesi anlamsızdır.
  • Haydan gelen huya gider, davuldan gelen zurnaya: Emek sarf edilmeden kazanılan para geldiği gibi gider (Ayrıca Hay'dan gelen Hû'ya gider atasözü Allah'tan gelen her şeyin yine O'na döneceğini ifade eder. İnsan, insana verilen nimetler ve emanetler, nihayetinde sahibine yani Allah'a geri döner.)
  • Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya*: Aile büyüklerinin deneyim ve bilgilerini dikkate almadan sadece duygusal kararlarla evlenen bir kızın, kocasını doğru seçemeyebileceğini ve olumsuz sonuçlarla karşılaşabileceğini anlatır.
  • Zerdaliden kaval olmaz, al zurnadan haberi (Her ağaçtan düdük olmaz, al haberi zurnadan): Bir işin iyi yapılabilmesi, gereken koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. İşe yaramayan araçlarla beğenilecek bir sonuç elde edilemez.