- Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay olmayan: Zor koşullar. Zor günler. Zor bir iş. Yıkmak kolay, yapmak zordur. Seninle işimiz zor. Sevdiğine son veda kadar zoru var mı ki bu hayatta?
- Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık: Midesinden zoru var. Aklından zorun mu var senin?
- Yüküm, mecburiyet: Zorun neydi de yağmurun altında bekledin?
- Baskı: Zoru görünce gerisingeri kaçtı.
- Güçlükle, zorlukla: Bu zamanda zor evlenirsin.
- (ünlem) "Yapamazsın!" anlamında söylenen bir söz: "Zor beyim, zor!" dedi. "Hele bu zamanda. Neyle ne yapacağız?" (T. Dursun)
Zor ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "zor" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Zor bela: Güçlükle, dara dar, güç bela: Zor bela dışarı çıkardılar. (A. Kurt)
- Zor gelmek: Bir işin yapılması birine güç gelmek: Fakat çalışmak zor geliyordu. Hele bu yaştan sonra... Boşuna dememişler; ağaç yaş iken eğilir diye. (Türk Edebiyatı)
- Zor kullanmak: Bir işin yapılması için baskı uygulamak: Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir. (Adli Mevzuat)
- (iş) Zora binmek: Sorun ancak zor kullanılırsa çözümlenecek bir evreye gelmek: İyi de, iş zora bindi mi, ya yardan ya serden geçmek koşul. (E. Toy)
- Zora düşmek: Sıkıntılı bir duruma düşmek, çaresiz kalmak: Zora düşünce nasıl imdat istiyorlardı? (M. Uzun)
- Zora gelememek: Baskıya ve sıkıntıya katlanamamak: Hiç kimse zora gelemedi, içine sıkıntı düşen herkes, çareyi kitaplarda aradı. (E. İlhan)
- Zora koşmak: Güçlük çıkarmak ya da güç bir işi yapmasını istemek: Mühimmatına para vermedi, havalelerin tahsilinde kusur etti. İşlerini daima zora koştu. (A. Refik)
- Zoru olmak: Bir yerinde bir sıkıntısı ya da bozukluğu olmak: Sözümü dinlemiyor, bu çocuğun aklında zoru var, beni de kendini de çıldırtacak, yapma etme diyorum sanki zıddına yapıyor, elleme diyorum inadına gidip dokunuyor sonra bir bakıyorum hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. (M. E. Karabacak)
- Zoru zoruna: Güçlükle: Yutkunamadığın anlarda zoru zoruna da olsa bildiğin en güzel duanı et... (M. Kaya)
- Zorun ne?: Kastın ne, ne istiyorsun? Amacın ne?: Senin zorun ne, niye faça attın kendine, yakışır mı sana, çok üzüldüm... (A. Tulgar)
- (bir şey birinin) Zoruna gitmek: Onuruna, gururuna dokunmak, gücüne gitmek: Arkadaşımın zoruna gitti kendi kurduğu işletmede garson olma teklifi. (N. Aydın)
- Zorunda bırakmak: Bir şeyi yapmaya mecbur etmek.
- (bir şeyi yapmak) Zorunda olmak (kalmak): Yükümlü olmak, mecbur olmak: Oraya gitmek zorundaydım. Borcunu ödemek zorundasın.
- Aklından zoru olmak: Delice davranışları olmak: Belki bir deli. İnsanın aklından zoru olmasa böyle bir şeye kalkışır mıydı? (M. Gülsoy)
- Bileğinin zoruyla: Kendi gücü ve kendi çalışması ile: Herkes kendi alacağını kendi bileğinin zoruyla tahsil etmenin yolunu arıyor. (N. Güreli)
Zor ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "zor" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Zor ile menzil alınmaz: Zorbalık veya şiddet kullanarak bir hedefe ulaşmanın mümkün olmadığını ifade eder. Kalıcı ve olumlu sonuçlar elde etmek için sabır, anlayış ve doğru yöntemler gerekir.
- Zor kapıdan girerse şeriat bacadan çıkar*: Zorbalık başlayınca yasalarla kurulan düzen bozulur.
- Zor oyunu bozar*: Hileyle hazırlanan bir düzenin güç kullanılarak üstesinden gelinebilir.
- Zora beylerin borcu var*: Güçlü bir baskı karşısında en varlıklı kimseler bile boyun eğer.
- Zora dağlar dayanmaz*: Zor karşısında en büyük engeller bile yıkılır.
- Zorla ava giden köpek bu kadar avlanır: Kişi istemediği bir işi yapmaya zorlanırsa, o işi baştan savma yapar.
- Zorla güzellik olmaz*: (atasözünün anlamı)
- İnsana zorla hiçbir şey yaptırılamaz: Gördüğüm kadarıyla kendini çok zorluyorsun, zorla güzellik olmaz derler ya, zorla değişim de olmaz derdi babam. (Y. Güler)
- Zorla bir şey elde edilemez: Zorla güzellik olmaz. Zorla hiçbir şey olmaz. Olsa da ondan hayır gelmez. (A. Kılıç)
- Kişiye beğenmediği şey zorla beğendirilemez: Zorla güzellik olmaz. Bak kız da ayrılalım, demiş. Sen en iyisi onu unut. (İlgili cümle kaynağı: B. Uysal)
- Zorla sohbet olmaz: Samimi ve içten bir konuşmanın zorla veya baskıyla gerçekleştirilemeyeceğini ifade eder. Sohbetin sadece karşılıklı istekle ve gönülden gelerek yapılabileceğini vurgular.
- Zorlunun hakkından Allah gelir: En güçlü zorba bile Allah'ın intikamına yenilir.
- Zorun kolu bükülmez: Güçlü ve acımasız kimselere karşı koymak çok güçtür.
- Arpa verilmeyen at, kamçı zoruyla yürümez*: Bir kişinin verimli olarak iş görmesi, onun geçiminin sağlanmasına bağlıdır.
- Bu dünyada zordan zordur boş kafa doldurmak: Cahil ve a kimselere bir şey öğretmek dünyadaki en zor işlerden biridir.
- Cahile laf (söz) anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur*: Cahil kimselerle uğraşmak, onları ikna etmek, inandırmak çok güçtür.
- Feleğin zoruna oyun kâr etmez: Kaderin veya hayatın zorluklarına karşı ne kadar uğraşsan da, bazen tüm çabaların sonuçsuz kalabileceğini ifade eder. Hayatın zorlukları karşısında oyun veya hile işe yaramaz, bu zorluklara karşı sabır ve dirayet gereklidir.
- Her başlangıç zordur: Yapılacak iş ister kolay olsun ister zor olsun, başlangıcı özen ve dikkat ister.
- İğne ile kuyu kazılmaz: Yetersiz araçlarla büyük ve zorlu işlerin yapılamayacağını ifade eder. Doğru araçlar ve yeterli kaynaklar olmadan büyük hedeflere ulaşmanın imkansız veya çok zor olduğunu vurgular.
- Kalbi yıkmak kolay, yapmak zordur*: İnsanları üzüp kırdıktan sonra bu durumu düzelterek eski haline getirmek çok zordur bu nedenle insanları üzmekten kaçınılmalıdır.
- Parayı zapt etmek deliyi zapt etmekten zor*: Elindeki parayı çarçur etmeyip tutmasını bilmek, tasarruf etmek pek zor bir iştir.
- Rezil olmadıkça vezir olunmaz: Zora düşmeden başarılara ulaşılmaz.
- Sabır zordur, meyvesi tatlıdır: Sabır güç ama iyi sonuçlar verecek bir davranıştır.
- Soğanın acısını yiyen bilmez, doğrayan bilir: Yapılan bir işin zor ve ağır yanını o işten yararlanan değil, o işte emek veren ve başarılı olan bilir.
- Varsa eşin rahattır başın, yoksa eşin zordur işin: Evli olan kişinin yaşamı bekar kişinin yaşamına oranla daha düzenlidir.
- Yıkmak kolay, yapmak zordur: Bir şeyi tahrip etmenin veya bozmanın çok kolay olduğunu, ancak aynı şeyi inşa etmenin veya yapmanın büyük emek ve çaba gerektirdiğini ifade eder. Olumlu işler üretmek ve değer katmak, zaman ve sabır ister.
- Yiyen bilmez, doğrayan bilir; doğurtan bilmez, doğuran bilir: Bir işi yapanın ve o işin zorluklarını çekenin, o işin ne kadar zor olduğunu başkalarından daha iyi bildiğini ifade eder.
Soru ve Yorumlar: 1
Soru/Yorum Formu