|
Tavuk yumurtası |
- (biyoloji) Bir dişinin vücudunda oluşan, yumurtlama ve döllenmeden sonra aynı türden bir yavruyu oluşturan, içinde yedek besin maddesi, etrafında koruyucu bir kabuk bulunan canlı hücre: Balık yumurtası. Kuş yumurtası. Kaplumbağa yumurtası. Böcek yumurtası.
- Tavuk yumurtası: Sahanda yumurta. Rafadan yumurta.
- (mecazi) Erbezi: Koç yumurtası.
- Çorap onarmakta kullanılan yumurta biçiminde, tahta ya da mermer kalıp.
- Yumurta biçiminde olan: Yumurta topuklu ayakkabı. Yumurta kafa.
Yumurta ve yumurtlamak ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "yumurta ve yumurtlamak" kelimeleri geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Yumurta kapıya dayanmak (gelmek): Zaman daralıp iş sıkışık bir durum almak: Sınav günleri gelmiş, yumurta kapıya dayanmıştı, gündüzümü geceye katıp ders çalışıyordum! (C. Erkmen)
- (arkasında, sırtında) Yumurta küfesi yok ya!: (deyiminin anlamı)
- Kendisine bir zarar getirmeyeceğini bildiği için, doğru sayılmayan bir davranışta bulunmaktan çekinmez: Sırtında yumurta küfesi yok ya, inkar eder.
- Sözünden cayan, döneklik edenler için söylenir: Cayar tabi! Arkasında yumurta küfesi yok ya! (H. F. Gözler)
- Yumurtadan daha dün çıkmış: Toy olmak, toyca davranmak: Ben de yumurtadan dün çıkmadım. Kek gibi adres verecek değilim tabii. (İ. Akarçay)
- Yumurtaya kulp takmak: Kurnazca her şeye bahane bulmak, akla gelmeyecek eleştirilerde bulunmak, bahane bulmakta usta olmak: Kayseri'nin kızları yumurtaya kulp takar. (S. Emir)
- Yumurtayı çalkamak: Kuluçkaya yatmış hayvan (tavuk, kuş vb.) üstüne oturduğu yumurtayı çevirmek.
- Altın yumurtlayan tavuk:
- Mesleği, sanatı, parası, pulu olan, geliri yerinde kimse.
- Çor karlı iş veya çok para kazandıran kimse: Arif'in yeteneğinin anlık bir tesadüf, büyük bir şans, tek atımlık bir mucize olmadığını görmüşlerdi çünkü. O dipsiz bir kuyu, altın yumurtlayan bir tavus, derin bir müzik kutusu, eşsiz bir müzik dehasıydı. (H. Bıçakçı)
- Cevher yumurtlamak: Değerli sözler söylediğini sanarak saçmalamak: "Sofrada biraz fazla kaçırdığı şarabın ateşiyle daha saatlerce cevherler yumurtlayacaktı." (Ö. Seyfettin)
- Fol yok yumurta yok: Ortada konuyla ilgili hiç bir şey yok, belli bir neden yok (bkz.: Fol nedir?): "Menevşe ortada fol yok, yumurta yok. Kendini boşa üzüyorsun. Hele bir gerçek durum belli olsun. O zaman Allah kerim." (P. Ülgen)
- Kabuksuz yumurtlatmak: Bir işi aceleyle yaptırıp eksik kalmasına yol açmak.
|
Paskalya yumurtaları |
Paskalya yumurtası gibi: Yüzüne çok allık süren, aşırı makyaj yapmış olan (Paskalya yumurtası: Bir Hristiyan bayramı olan Paskalya'da çeşitli renklere boyanan yumurta): Şu suratı paskalya yumurtası gibi olan kadın, bizim okulun yeni müzik hocası. (Ö. Kaptan)
Yumurta ve yumurtlamak ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "yumurta ve yumurtlamak" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Yumurta ile şaka olmaz:
- Önemli ve ciddi işlerde şaka veya gevşekliğe yer olmadığını ifade eder. Ciddi ve dikkat gerektiren konularda ciddiyetle yaklaşılmalıdır.
- Hassas, duyarlı insanlarla alay edilmemeli, onları incitmekten kaçınılmalıdır.
- Yumurtada kıl bitmez*: Verimsiz veya kısır bir ortamda başarılı sonuçlar elde etmenin mümkün olmadığını ifade eder. Kısır bir ortamda başarılı sonuçlar beklemek, genellikle hayal kırıklığıyla sonuçlanır.
- Yumurtadan çıkan yine yumurta çıkarır*: (atasözünün anlamı) Her canlının kendi türüne özgü özellikleri ve davranışları miras aldığını ifade eder. Bu, bir varlığın, genellikle kendi soyunun niteliklerini taşıyarak benzer sonuçlar doğuracağını belirtir.
- Yumurtaya kulp takma (Yumurtanın kulpunu arama): her şeyin kendine ait bir açıklaması olduğunu ve gereksiz yere anlam aramaya çalışmanın yersiz olduğunu ifade eder.
- Yumurtayı çalan öküzü de çalar: Önce ufak tefek şeyler çalan kimse daha sonra işleri büyütür azılı bir hırsız haline gelir.
- Yumurtladığı bir yumurta, gürültüsü yedi mahalleyi tutar: Beceriksiz ve kendini beğenmiş kişilerin nadiren başardıkları küçük başarıları abartıyla duyurduklarını ifade eder.
- Yumurtlayan tavuk bağırgan olur*: Çalışkan ve verimli kişi kendini göstermek ve yaptığı yararlı işi herkese duyurmak için sesini yükseltir.
- Altın yumurtlayan tavuk kesilmez: Kişi, küçük bir çıkar uğruna kendisine büyük yarar sağlayan bir kaynağı ortadan kaldıracak davranışlardan kaçınmalıdır.
- Bizim tavuk bir yumurta yumurtlar, yedi mahalle duyar; elin kısrağı küheylan doğurur, hiç sesi çıkmaz: Bazı görgüsüz insanlar ufacık bir iş başarsalar bunu herkese duyururlar, kültürlü, olgun insanlar ise başardıkları iş büyük de olsa alçak gönüllü davranırlar.
- Bugünkü yumurta yarınki tavuktan iyidir: Ele geçmiş bir fırsat değeri az olsa bile, çok değerli ama henüz yakalanmamış fırsattan daha iyidir.
- Bütün yumurtalarını bir sepete koyma: İnsan değerli şeylerinin hepsini aynı yerde bulundurursa bir tehlike anında hepsini de kaybedebilir.
- Cins horoz yumurtada öter*: Çocuğun soyluluğu ve değeri daha bebekken her hâlinden anlaşılır.
- Çil tavuğu gören içi dolu yumurta sanır: Bir olayın her zaman ayrı sonuçlara yol açacağını düşünmek yanlıştır.
- Dün yumurtadan çıkmış bugün kabuğunu beğenmez: Kendini beğenmiş kimseler kendilerini değerli göstermek için gerekirse soyunu bile inkar ederler.
- El oğlu yumurtaya kulp takar: İnsan birisinin hatasını yakalamayı kafasına koymuşsa onu olur olmadık şeylerle suçlar.
- Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar*: Talih, fakire hiç gülmez; aynı sermaye zengine daha çok, fakire daha az gelir getirir.
- Her yumurta beyaz değil: Her şeyin aynı olmadığını ve çeşitlilik olduğunu ifade eder. Her durumda, her nesne veya kişi farklı özellikler taşır.
- Her yumurtadan civciv çıkmaz: Bazı olayların gelişmeleri benzerlik gösterse de sonuçları farklı olabilir.
- Hırsızlık bir yumurtadan başlar:
- Hırsızlığın büyüğü küçüğü yoktur, ikisi de suçtur.
- Hırsız, hırsızlığa ufak tefek şeyler çalarak başlar, sonra büyütür.
- Hilekardan yumurta alan içinde sarısını bulamaz: Güvenilmez kişilerin sunduğu şeylerin genellikle kalitesiz olduğunu ifade eder. Güvenilir olmayan kişilerden elde edilen şeyler, beklentileri karşılamayabilir.
- Karga nereye gitse yine siyah yumurtlar: Görgüsüz, cahil, beceriksiz kimseler nereye giderse gitsinler huyları yine de değişmez.
- Mart martladı, tavuk yumurtladı*: Mart geldiğinde tavuklar yumurtlamaya başlar.
- Sana bir yumurta pişireyim; ama ev bağda, bağ da dağda: Mallarına düşkün bazı kişiler birine bir şey ikram etmek gerektiğinde hem verecekmiş görünürler, hem de vermemek için bahane uydururlar.
- Sermayen bir yumurtaysa taşa çal*: Yetersiz olanaklarla büyük işler yapmayı tasarlıyorsan başarılı olamazsın, vazgeç daha iyi.
- Tavuğum güzel olsun da yumurtlamazsa yumurtlamasın: Bazı insanlar güzel şeylere sırf gösteriş olsun diye sahip olmak isterler.
- Tavuğun sadakası bir yumurta: Herkesin sahip olduğu şeylerden bir pay veya katkı sağladığında, bu katkının değerli olduğunu ifade eder. Kişinin elindekilerden, küçük de olsa, bir şeyler vermesi önemli ve değerlidir.
- Tavuk gelen yerden yumurta esirgenmez: Değerli bir şey elde etmek için ufak tefek masraflardan kaçınılmaz.
- Tavuk yumurtasına göre gıdaklar: Elinden fazla bir iş gelmeyen kişi bir işi başardığında bunu herkese duyurmak ister.
- Yemi burada yer, yumurtayı başka yerde yumurtlar: Nankör insan ekmeğini yediği kimselere yardım etmez de, başkalarına yardım eder
- Yerde yatan yumurta, gökte uçan kuş olur*: Bir şeyin doğru zamanda ve uygun koşullarda gelişmeye başladığında, gelecekte iyi sonuçlar vereceğini ifade eder. Erken aşamada olan veya henüz potansiyelini göstermeyen bir şeyin zamanla olgunlaşacağını ve başarılı olacağını anlatır.
- Zenginin horozu bile yumurtlar*: Paralı kişi başarılı olunamayacak sanılan işlerden bile kâr sağlama yolunu bulur.
Yumurta ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
|
Haşlanmış yumurta |
- Yumurta akı: Kanatlı hayvan yumurtalarının piştikten sonra katılaşıp beyaz bir renk alan ve albümince zengin bölümü.
- Yumurta bezek: Yumurta biçiminde mimari süs.
- Yumurta kanalı: (anatomi) Dişi üreme organında yumurtayı yumurtladıktan sonra dışarı götüren kanal.
- Yumurta ökçe: Orta yükseklikte ve az sivri ökçe.
- Yumurta sarısı:
- Kanatlı hayvan yumurtalarının orta yerinde bulunan ve asıl hücrenin kendisi olan sarı bölümü.
- Bu renkte olan.
Soru/Yorum Formu