Yumruk |
- Parmakları kapatarak elin yumulmuş ve sıkılmış durumu: Dişlerini sıkıp gıcırdatırken, sağ elini yumruk yaptı ve sol elinin avuç içine vurdu. (H. Bayraktar)
- Elin bu biçimiyle, yumrukla vuruş: Yumruk yumruğa gelmek.
- (mecazi) Baskı: Zillet içinde, sefalet içinde, yumruk altında, hakaret altında sürünmek de yaşamak mıdır? [Mehmet Akif (Z. Sarıhan)]
Yumruk ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Yumruk atmak (indirmek): Yumrukla vurmak: Kellesine gürz gibi bir yumruk indirdi. (H. Erimez)
- Yumruk gibi: Yumruğa benzeyen, yumruk büyüklüğünde: Bir yumruk gibi sıkılan ve ardından gevşeyen kalp kası... (E. Atasü)
- Yumruk oyunu: Boks.
- Yumruk topu: Boksörlerin düzgün ve çabuk vurabilmeleri için yumruk vurarak çalıştıkları, bir askıya asılı lastik top.
Yumruk ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "yumruk" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Yumruk göstermek: Korkutmak, gözdağı vermek: Silâh ve yumruk göstermek lâzım geliyor... İcap ederse kuvvete de müracaat etmeğe karar verdik! Mukavemetle karşılaştığımız takdirde, şilebi batıracağız! (E. M. Karakurt)
- Yumruk hakkı: Kaba kuvvetle, zorbalıkla elde edilen şey.
- Yumruk kadar:
- Küçücük ufacık (çocuk): Yumruk kadar bir çocuk onu deviriverdi.
- Büyüyebileceği halde yeterince gelişmemiş, ufak, ancak bir yumruk kadar olan nesne.
- Yumruk yumruğa gelmek: Karşılıklı yumruk atmak, yumruklaşmak.
- Yumruğuna güvenmek: Kolunun gücüne güvenmek: Yani bu adam yumruğuna güveniyor. O zaman üç kardeş anladılar ki bu adam bizden bu kılıcı yumruk ile alır. (Köroğlu Destanı)
Soru/Yorum Formu