Yorgunluk ile ilgili deyimler ve anlamları
Yorgun |
İçinde "yorgun ve yorulmak" kelimeleri geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Yorgun argın: Çok yorulmuş olarak: Büyük oğlum okuldan sonra kamyon yüklemeye gidiyor, o da aynı şekilde gecenin köründe yorgun argın eve geliyordu. (A. Uç)
- Yorgun düşmek: Çok yorulmak, bitkin duruma gelmek: Koşup oynamaktan yorgun düşmüştü. Bıraksak, sofrada uyuyacaktı. (E. Bektaş)
- Yorgun gitmek: Dünyada çok çalışıp rahat yüzü görmeden ölmek.
- Yorgunluğunu almak:
- Dinlenmesine sebep olmak: Müyesser Hanım'ın hazırladığı sakızlı kahve, Toprak'ın tüm yorgunluğunu almıştı (S. Nizam). Ilık su vücudumun yorgunluğunu aldı. (K. Nadir)
- Dinlendirerek birinin yorgunluğunu gidermek: Atlarımızın yorgunluğunu almak için yavaş ilerliyoruz.
- Yorgunluğunu çıkarmak (Yorgunluk atmak):
- Dinlenmek: Bütün erat burada dinleniyor, yorgunluğunu çıkarıyor, bundan sonraki büyük savaşlar için güç biriktiriyordu. (H. İ. Dinamo)
- Yaptığı işten, yorulmasını unutturan sevindirici bir sonuç almak.
- Yorgunu yokuşa sürmek: (deyiminin anlamı) Yapılması güç olan bir işin, büsbütün güçleştirici koşullar altında gerçekleştirilmesini istemek: İnsanları ümitsiz yolda yürütmek, yorgunu yokuşa sürmek gibidir; itmezsen gitmez. (K. Cengiz)
- Taş atıp kolu yorulmamak (Taş attın da kolun mu yoruldu?): Bir kazancı hiç emek sarf etmeden sağlamak: Oturduğun yerden para kazandın, hâlâ şikâyet ediyorsun. Taş attın da kolun mu yoruldu? (N. Muallimoğlu)
Yorgunluk ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "yorgun, yormak ve yorulmak" kelimeleri geçen atasözleri deyimler ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Yorgun eşeğin (öküzün) çüş (ıslık) canına minnet*: (atasözünün anlamı) Bir dinlenme fırsatının ortaya çıkması yorgun kişiyi çok sevindirir.
- Yoruluncaya kadar ara, ölünceye kadar geçin: Hayat boyu sürecek bir evlilik için doğru kişiyi bulmak için iyice aramanın önemini vurgular. İyi bir evlilik, uyumlu bir eş seçimine bağlıdır, bu nedenle sabırlı olunmalı ve acele edilmemelidir.
- Azığı olan yorulmaz: Yeterli hazırlığı ve desteği olan kişinin zor durumlarla başa çıkmada daha dirençli olacağını ifade eder. İyi bir plan ve kaynaklara sahip olmanın insanı güçlü tuttuğunu anlatır.
- Buyuran ağız yorulmamış: Bir idarecinin görevi karar almak ve emrinde çalışanlara emir vermek olduğu için bedenen yorgunluk hissetmez.
- Büyüğünün sözünü dinlemeyen yorulur: Büyükler daha tecrübeli olduğu için neyin nasıl yapıldığını daha iyi bilirler. Onların öğüdünü dinlemeyip kendi başına iş yapan kimseler işi gerektiğinden daha uzun sürede tamamlarlar.
- Çocuklar oynamaktan, gençler işlemekten, ihtiyarlar da söylemekten yorulmaz: Çocuklar yalnızca oyundan ve eğlenceden hoşlanır, gençler türlü işlerle vakit geçirir, yaşlılar ise ellerinden fazla bir şey gelmediği için devamlı söylenir ve yakınırlar.
- Çok çabalayan çok yorulur: İşinde acele eden ve stresli bir şekilde çalışan kişinin hızla tükenip başarılı olamayacağını anlatır. Sabırlı ve planlı çalışmanın önemi vurgulanır; acele etmek işi bitirmek yerine daha da zorlaştırabilir.
- Çok koşan çabuk yorulur (Tez giden tez yorulur)*: Hangi alanda olursa olsun iyi zamanlama yapmadan işin başında aşırı çaba gösteren kimse, çabuk yorulacağı için sonucu elde etmekte gecikir.
- Çok koşan çabuk yorulur, çok kazanan hiç yorulmaz: Başarıya ulaşmanın sadece fiziksel çaba değil, akıl ve stratejiyle mümkün olduğunu vurgular. Akıllıca hareket eden kişi, daha az eforla daha çok kazanç sağlar.
- Doğru yolda yürüyen yorulmaz: Dürüstlük ve doğrulukla hareket eden insanların, içlerindeki güçlü motivasyon ve inançlarıyla, yolculuklarında dayanıklı olduklarını ve zorlukları aşabileceklerini vurgular. Doğru yolda olmak, insanın ruhsal ve fiziksel olarak daha az yorulmasını sağlar çünkü bu durumda iç huzur ve kararlılık vardır.
- Düşen kalkar, yorulan çöker: Bir kişinin başarısızlıklar karşısında pes etmemesi gerektiğini, düşse bile tekrar ayağa kalkabileceğini; ancak yorulup güçten düşen kişinin ise devam edemeyeceğini belirtir. Çalışma ve azimle başarı elde edilirken, yorgunluk ve pes etme kişiyi duraklatır.
- Evde atı olan dağda yorulmaz: Kişinin sahip olduğu olanaklara bağlı olarak yaşamının daha kolay olabileceğini ifade eder.
- Herkesin yorulduğu yere han yapılmaz* (Her yorulana bir han yapılmaz): Kimse dilediği anda, dilediğini yapamaz; herkes kurallara göre hareket etmek zorundadır.
- Kendini yorulmuş bilirsen yoldaşını ölmüş bil: Kişinin yolculuk veya iş sırasında yorgun düştüğünde, birlikte yola çıktığı kişilerin daha da zor durumda olabileceğini ifade eder. Ortak bir işte ya da zorlu bir yolculukta, herkesin birbirine destek olması gerektiğini vurgular.
- Kişi yorulmakla alim/usta olur: Emek harcamadan, çalışmadan bir işte başarılı olmak, bir yerlere gelmeyi ummak yanlış bir düşüncedir.
- Köpek ürür, ağzını (kendini) yorar: Tembel, beceriksiz kişi çok kolay bir işi bile zorlanarak ve söylenerek yapar (ürüme: Havlama).
- Nerede yoruldunsa orada otur: Dinlenmenin iş verimliliği için önemini vurgular. Yorgunluk anında verilen küçük bir mola, kişinin daha enerjik ve etkili bir şekilde devam etmesini sağlar.
- Ölümü bekleyen yorulur: Ölüm ne zaman geleceği belli olmayan bir durumdur. Bunu beklemek ve ne zaman geleceğini kestirebilmek anlamsızdır (?).
- Ölünce dirliği (geçineceğini), yorulunca aramalı:
- Hayattayken iyi işlerle, salih amellerle uğraşanlar ancak öldükten sonra rahat edebilirler (?)
- Yorulana kadar arayalım ki, ölene kadar geçinelim. Çok yorul ama iyisini bul anlamında söylenir: Ölünceye kadar geçineceğini, yoruluncaya kadar ara.
- Önde giden yorulur, arkada kalan soyulur*: Olumlu veya olumsuz konularda aşırıya kaçmak seni zor durumda bırakır; ne büyük ceza görecek kadar atılgan, dikbaşlı ol ne de herkes seni ezecek kadar yumuşak başlı ol.
- Rahvan at kendini yorar*:
- Başkasını rahat ettirmek için gayret gösteren, kendisini yormuş olur.
- Bir işi işgüzarlık ederek veya gereksiz yere üstünde durarak uzatanın zararı kendisine olur.
- Riyasız namaz kılanın dizi yorulmaz: Samimi ve içten yapılan ibadetin insana yorgunluk vermeyeceğini ifade eder. İçtenlikle yapılan her işin karşılığı daha büyük olur ve kişi manevi olarak güçlenir.
- Rüzgarın önüne düşmeyen yorulur*: Hayatın akışına ayak uyduramayanların daha çok zorlanacağını ifade eder. Rüzgarı arkasına alarak ilerleyen kişi, daha az çabayla daha fazla yol alır; bu yüzden fırsatları doğru değerlendirmek gerekir.
- Soran yorulmamış*: Bilgi edinmek için soru sormaktan çekinmeyen kişinin daha az zahmete gireceğini ifade eder. Bilmediği şeyleri sormak, kişinin zaman ve enerji kaybetmeden doğruyu bulmasına yardımcı olur.
- Suyun akıntısına gitmeyen yorulur: Doğal akışa uymayan kişinin daha fazla enerji harcadığını ve yorulduğunu ifade eder. Her şeyin yolunda gitmesi için doğal düzeni takip etmek gerekir.
- Terziye "Dinlen" demişler, ayağa kalkmış*: Bazı insanların dinlenmek, rahat etmek için yaptığı davranışlar, başkalarına yorucu ve sıkıcı gelebilir.
- Yavaş giden yorulmaz: İşleri sakin ve acele etmeden yapan kişinin daha az hata yaparak yorulmadan hedefine ulaşacağını ifade eder.
- Yazın yorulmayan, kışın kurulmaz*: Yazın çalışan kışın rahat eder.
- Yazın yorulmayan, kışın rahat edemez (Yaz yorgunluğu kış rahatlığı içindir): Elinde fırsat varken çalışıp kazanmayan fırsat elden gittiğinde başkalarına muhtaç kalır.
- Yol ile (yoldan) giden yorulmaz*: Bir işi yoluyla, yöntemiyle yapan kolay yapar.
- Yorgunu yokuşa sürme: Çalışmaktan yorgun düşmüş kişiye yeniden iş verip zor durumda bırakma.
- Zenginin malı züğürdün çenesini yorar*: Birinin zenginliğini üzerine uzun uzadıya konuşmak gereksizdir.
- Zevk yorar, boşluk/işsizlik usandırır, iş eğlendirir: Zevk ve boşluğun uzun vadede kişiyi yıpratabileceğini; aksine, sürekli ve verimli işin insanı meşgul ve mutlu tutabileceğini ifade eder. İş yapmanın, kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağladığını anlatır.
Yorgun ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Yorgun mermi: Havaya sıkıldıktan sonra ateşlenme hızını kaybedip sadece yer çekiminin neden olduğu hızla yere düşen mermi.
- Yorgun yorgun: Yorgun olarak, yorgun durumda: Yorgun yorgun soluyarak yüzüme bakan orakçı sordu: – Nereden geliyorsun yolcu, ne tarafa böyle, sen de yorgun musun? Beraber dinlenelim... (Çubukçuzade M. Sıtkı)
- Yorgunluk: Uzun, sıkı çalışma sonunda vücudun ya da zihnin bir süreliğine verimli olarak çalışamayacak duruma gelmesi: Yorgunluktan ayakları birbirine dolanıyordu. (Y. Kemal)
- Yorgunluk kahvesi: Yorucu bir işi bitirdikten sonra içilen kahve: Gel, sana bir yorgunluk kahvesi yapayım bir şeyciğin kalmaz. (S. Z. Çetin)
Soru ve Yorumlar: 1
Soru/Yorum Formu