Umut etmek |
- Olması arzu edilen bir şeyin gerçekleşmesi ihtimalinin verdiği ferahlatıcı duygu, ummaktan doğan iç rahatlığı, ümit: İnsan umutla yaşar.
- Bu duyguyu uyandıran kimse veya şey, ümit: Son umudum sensin.
Umut ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "umut ve ümit" kelimeleri geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Umut/ümit bağlamak (beslemek): Olacağını ummak, olacağını zannetmek: O işe boş yere umut bağlama (derleme cümle). İçinde dama hep bir ümit besliyordu hem bu kendisine dayatılanlardan kurtulmak, hem de kendine yeni bir yaşam kurmak için. (H. Tuncay)
- Umut/ümit bırakmak: Bir kimsede umut uyandırmak, umut vermek: Kalmadı artık içimde heves, dizdi boğazıma, ne yüzde gülümseme, ne de umut bıraktı. (S. Sayın)
- Umut Kafdağı'nın ardında (arkasında): Bir işte hiç umut bulunmadığını belirtmek için kullanılır: Kim bilir daha kaç yıl böyle geçer? Umut hep Kafdağı'nın ardında...
- Umut/ümit kesmek: Artık bir şey beklemez olmak, umudunu yitirmek: Çıkmayan candan umut kesilmez (Atasözü). Herkes onun hayatından ümit kesmişti, fakat o ümitsiz değildi.
- Umut/ümit serpmek: Umutlandırmak: "Birlikte arar, buluruz. Ne kadar uzağa gidecek ki?" diyerek kızının içine bir umut serpti. (E. Kantaş)
- Umut/ümit uyanmak: Umut doğmak, umut belirmek: Hayalleri filizlenmiş, geleceğe doğru doludizgin uzamaya yeniden başlamıştı. Yüreğinde küllenen umut uyanmıştı... (M. Gündoğdu)
- Umut/ümit vermek: Umutlandırmak, ümitlendirmek: Bir şeyler başaracağıma dair umut verdi (N. Şahin). Senin yazdıkların bana yeniden ümit verdi. (K. Tahir)
- Umut yok: Rahatlatıcı bir sonuç beklenemez, durum umutsuz: Hastadan umut yok.
- Umutsuzluğa/ümitsizliğe düşmek (kapılmak): Umudu kalmamak, güveni sarsılmak, olumsuzluğa sürüklenmek: Kolaylık zorlukla beraberdir, sakın ümitsizliğe düşme (H. H. Top)
- Umuda/ümide düşmek: Bir şeyin gerçekleşeceğine inanmak, umut etmek: Arif Bey ümide düştü. Böyle bir padişah kendisine her istediğini verebilirdi. (Y. Öztuna)
- Umuda/ümide kapılmak: Olacağını düşünmek, hayal etmek: Günlerden beri ilk defa ümide kapıldı. Işıdı yüzü ve içinde yenilmez bir kuvvet buldu. (K. Korcan)
- Umudu (birinde) olmak: (Birine) Bel bağlamak, ondan rahatlık beklemek: Umudumuz gençlerde.
- Umudu/ümidi boşa çıkmak: Beklentisi, umudu gerçekleşmemek, hayal kırıklığına uğramak: Adamı yumuşatabileceğini umuyordu. Ama umudu boşa çıktı. (N. Güngör)
- Umudu/ümidi kırılmak: Bir şeyin artık gerçekleşemeyeceği inancına varmak: Bu şiddetli savaştan sonra İngilizlerin ümidi tamamen kırıldı. (E. B. Şapolyo)
- Umudu/ümidi sönmek: Umudu kalmamak: Şehir halkının tüm ümidi sönmüştü ve "İmparator bile yenildikten sonra, gayri kurtuluş yok!" diyorlardı. (M. Açıl)
- Umudu suya düşmek: Beklentisi kalmamak, umudu tükenmek: Bir an bütün kurtuluş umudu suya düştü.
- Umudunu/ümidini kesmek: Artık olacağını beklememek: Benden adam olmayacağını anlayınca, ümidini kesti.
- Umudunu kırmak: Umut kesmesine yol açmak: Yalnız, umudunu kırmış olmayayım ama, kazanma şansımız pek az. (A. Nesin)
Umut ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde veya anlamında "umut ve ümit" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Umut fakirin (garibin) ekmeğidir*: (atasözünün anlamı) Yoksullar hep, kısa süre sonra bolluğa, rahata kavuşma umudu içinde yaşarlar.
- Umut ile yaşayan açlıktan ölür: Hiçbir çaba sarf etmeden, sadece umut ederek yaşayan kişi, genellikle hiçbir şey kazanamaz.
- Ümidin kalacağına emeğin kalsın: Kişi yalnızca ümit etmekle kalmamalı, bu ümidini gerçekleştirebilmek için emek harcamalıdır.
- Ümit garibin ekmeğidir: Kimsesiz, garip kimseler ümitleri olmadan yaşayamazlar.
- Ümit ile geçinen açlıkla ölür: Hiçbir faaliyet göstermeden, ümitlerine güvenerek yaşayan kimsenin kazancı yoktur.
- Ümit kârdan ileridir: İnsanın umutları, hayalleri sonsuzdur. Elde edemeyeceği şeyleri bile kazanacağını umarak kendini teselli eder.
- Ümitle yaşayan, minnetle can verir: Yaşamı sadece ümit ederek geçiren, geçimini sağlamak için çalışmayıp, emek harcamayan kişi, hayatının sonunda büyük sıkıntılara düşer.
- Ümitsiz yaşanılmaz: Her insanın hayatta mutlaka ümitleri ve beklentileri vardır.
- Allah büyüktür: Zor durumda kaldığımız zaman ümitsizliğe kapılmamalı, Allah'ın büyüklüğüne sığınmalıyız.
- Allah gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar*: İşi bozulan kişi umutsuzluğa düşmemeli, Allahü Teâlâ'nın onu daha iyi bir işe kavuşturacağına inanmalıdır.
- Allah'tan umut kesilmez: En kötü, en umutsuz, en çaresiz durumlarda bile umutsuzluğa kapılmamalıdır.
- Arif eder, ahmak umut çeker: Akıllı insan iş yapar, akılsız ise bir şeylerin olmasını bekler.
- Attan düşen yine atlanır: Zor günler geçiren kimse umudunu yitirmeyip gayret ederse bu sıkıntıyı atlatıp tekrar eski haline kavuşabilir.
- Bekleye bekleye yaz olur: Sabırla ve umutla beklenen şeylerin sonunda gerçekleşeceğini ifade eder
- Çıkmadık candan umut kesilmez (Çıkmadık canda umut var)*: Hiç bir şey için geç değildir, kaybedileceği düşünülen şeyler her zaman geri kazanılabilir.
- Çiftçinin karnını yarmışlar, kırk tane "gelecek yıl" çıkmış: Çiftçi türlü nedenlerden hiçbir yıl umduğu ürüne elde edemez; onun için hep sonraki yıllara umut bağlar.
- Dünya tükenir, ümit tükenmez: En zor anında bile herkesin bir umudu vardır. Umudunu yitiren kimse yaşayamaz.
- Dünya ümit dünyasıdır: İnsanların her zaman umutlarını koruması ve geleceğe dair olumlu beklentiler içinde olması gerektiğini ifade eder.
- Düşünme, Allah kerim: Başın derde girdiğinde hemen ümitsizliğe kapılma, Allah her zaman çıkış yolu gösterir.
- Geceler gebedir, kimse bilmez ne doğurur: Her insanın beklentileri vardır, bunun için her yeni güne umutla bakılır.
- Gecenin en karanlık zamanı şafaktan önceki zamandır: Sıkıntıların en yoğun olduğu anın genellikle sona ermek üzere olduğu zaman olduğunu ifade eder. İnsanlar, sorunların en zorlu döneminde umutsuzluğa kapılabilir, ancak bu an aynı zamanda çözümün ve rahatlamanın da en yakın olduğu andır.
- Gençler ümitle, ihtiyarlar hatırayla yaşarlar: Genç insanın hayattan beklentisi çoktur. Yaşlı insan ise daha çok yaşadıklarıyla avunur.
- Gün doğmadan neler doğar: Beklenmedik bir sırada, şu anda içinde bulunulan bütün kötü durumlardan kurtulunabilinir, umutsuz olmamak gerekir: Sen kendini helak etme, var yat, Allah'a tevekkül et. Rabbimiz birdir, dergâhı bindir. Gün doğmadan neler doğar. (B. Bozgeyik)
- Gün ola harman ola: İnsan umutlarının ne zaman gerçek olacağını bilemez; beklemediği anda isteklerine kavuşabilir.
- Her derdin bir devası vardır: Her sorunun veya sıkıntının mutlaka bir çözümü veya çaresi olduğunu ifade eder. Umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini ve her problemin üstesinden gelebilecek bir yol bulunduğunu vurgular.
- Her gecenin bir gündüzü vardır: Her zor veya karanlık dönemin ardından mutlaka aydınlık ve iyi bir dönemin geleceğini ifade eder. Zor zamanların geçici olduğunu, umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini ve sonunda daha iyi günlerin geleceğini vurgular.
- İnsan bir ümitle doğar, bin ümitle ölür: İnsanın umutları, hayalleri bitmez, elde ettikçe yenilerini ister.
- İnsan umutla yaşar (İnsanı yaşatan umuttur): İnsanların gelecekleri ile ilgili umutlan vardır ve bunları gerçekleştirmek için yaşamını sürdürür.
- İnsanı umut, deveyi hamut yaşatır: Deve nasıl ki hamudu olmadan (yani işe yaramıyorsa) yaşayamaz, insan da istediği, arzuladığı şeylerin hayalini kurmadan yaşayamaz (hamut: Arabaya koşulan hayvanın boynuna geçirilen ağaç veya meşin çember).
- Kız evi umut evi, oğlan evi unut evi: Kız evlendiren aileler damatlarından ilgi ve yardım umarlar. Ama gelin giden kız kocasının rızası olmadıkça baba evini sık sık göremez.
- Naümit olma, şeytan kârıdır: Amaçsız, azimsiz insanın yaşamdan bir umudu ve beklentisi olmaz ve çevresine de zararı dokunur.
- Ölme eşeğim ölme (yaza yonca bitecek): Gerçekleşmesi uzun zaman isteyen ve umutsuz bir bekleyiş gerektiren haller karşısında söylenir: "Zengin düğünü kış kıyamet tanımıyor," dedi. "Bizim gibi fakir fukara yaz sonunda harmanını kaldıracak da, mahsulünü satacak da düğün yapacak.. Ölme eşeğim ölme.." (A. Tunç). Acaba ölmeden evvel biraz baklava yiyebilecek miyim? Muharebe bitecek... Şeker, yağ, un ucuzlayacak... Sonra param olacak da baklava yiyeceğim. Ölme eşeğim ölme, yaza yonca bitecek... (Ş. Kurdakul)
- Yağmurun arkası güneştir: Kötü ve sıkıntılı zamanların ardından mutluluk ve refahın geleceğini ifade eder. Bu atasözü, zor dönemlerin geçici olduğunu ve sonunda daha iyi, daha parlak günlerin geleceğini hatırlatarak umut ve sabır aşılar.
Umut ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Umut dünyası: Gerçekleşmesi çok zor olan şeyleri ummanın hoş görülmesi gerektiğini belirten bir söz: "İnşallah be gardaş ne yaparsın umut dünyası." (Y. Akkaya)
- Umut/ümit etmek: Ummak, beklemek.
- Umut ışığı: Umutlandırıcı belirti: Birden uzaklarda yanan bir ateş gördü, vadinin yukarılarında. İçinde bir umut ışığı belirdi. (İlgili cümle kaynağı: Ü. Aktaş)
- Umut kapısı: İstenilen, arzu edilen bir şeyin gerçekleşmesi beklentisiyle özlenen durum
Soru ve Yorumlar: 10
Soru/Yorum Formu
»