Toprak nedir ne demektir? Toprak ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Bir avuç toprak
Toprak
  1. Kil ve ufalanmış kaya parçaları ve çeşitli organik kalıntıların karışımından oluşan siyah veya koyu kahverengi renkli malzeme, yer kabuğunun bitkilerin yetiştiği yüzey kısmı: Killi toprak. Kireçli toprak. Humuslu toprak. En büyük, en güzel kadın / Toprak / Neredeyse doğuracaktı. (N. Hikmet)
  2. Kara: Geminin limana yanaşmasıyla toprağa ayak bastılar.
  3. Ülke: Şurasını da hiç unutmayalım: Düşman bizim topraklarımızda bulunuyor (K. Tahir). Vatanım, toprağım, / Şehidimin emaneti. (A. Şenol)
  4. Arazi, tarla: Bahar olunca bu toprağın üstüne bir avuç arpa atarım. (N. Araz)
  5. Bölge, yöre: Sıra dağlar birinden birine geçire geçire bu sırrı ta Anadolu topraklarına ulaştırdılar. (N. Araz)
  6. Topraktan yapılmış: Eskiden, çömlek, çanak, küp gibi toprak kaplar kullanılırdı, toprak damlı evlerde oturulurdu.
  7. (mecazi) Doğduğu yerde doğmuş olan arkadaş, memleketli: "Ben gidip biraz kestirsem, sonra sen gitsen kestirsen, ha nasıl olur toprağım?" diyerek Ali'nin yüzüne baktı. (İlgili cümle kaynağı: O. Komurcu)
  8. Elektrik yönünden sıfır nicelikli olan, faz karşıtı.


Toprak ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "toprak" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Toprak doyursun gözünü: → Gözünü toprak doyursun.
  • Toprak döşenmek: Üstüne örtünecek hiçbir şeyi bulunmayacak kadar fakirlik içinde bulunma durumunu anlatır: Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir? Bir köle azat etmek. Veya bir kıtlık gününde yemek yedirmektir toprak döşenen bir yoksula... (Beled Suresinden)
  • Toprak kabul etmez:
    1. Kötü, günahkar olarak tanınmış kimse: O toprak kabul etmez adam neler neler yapmıştı insanlara. (derleme cümle)
    2. Kötü kişiyi öldükten sonra toprak bile içine gömülmesini, içinde olmasını istemez, hoş karşılamaz: Bu mel'unu derya ve toprak kabul etmez! (M. Seyda). "Toprak kabul etmez bu ülkeyi bu hâle getiren alçakları!" dedi. "Lanet olsun onlara!" (Ö. Gürdal)
  • Toprak olmak: Ölmek, öldükten sonra bedeni çürüyüp toprağa karışmak: Topraktan yaratıldık yine toprak olacağız... Herkes aslına dönecek... O'ndan geldik O'na döneceğiz. (N. Sanlı)
  • Toprak paklar: "Bir kimsenin yaptığı kötülükler ancak ölmesiyle son veya karşılık bulur" anlamına kullanılan bir deyim: Zaten, kokmuş, çürümüş gibiyizdir. Biz, ancak toprağın altında yer bulabiliriz. Bizi, ancak toprak paklar. (Y. K. Karaosmanoğlu)
  • Toprağa bakmak: Ölümü yakın görülmek: Fakat en çok da gözü toprağa bakan bir nineye benzedi.
  • Toprağa düşmek:
    1. Şehit olmak: Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, / Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! / Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! / Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. (M. A. Ersoy)
    2. Ölüp gömülmek: Biz de onlara giriştik. Hamdolsun bir anda kâfirlerin 100 kadarı toprağa düştü. (Evliya Çelebi)
  • Toprağa girmek: Gömülmüş olmak, ölmek: Bebekler büyüdü, çocuklar delikanlı oldu, gençler yaşlandı, ihtiyarlar toprağa girdi. (O. Koca)
  • Toprağa vermek: Ölüyü gömmek: Toprakla yaşıyoruz. Anamızı toprağa verdik. Atalarımızı toprağa verdik. Sevdiklerimiz toprağın bağrında. Biz de toprağa gideceğiz... (H. İ. Yaman)
  • Toprağı bol olsun: (deyiminin anlamı) Ruhu sükun içinde olsun anlamında kullanılır: Osmanlı döneminde ölenin Müslüman yahut gayri müslim olduğunun anlaşılması için kullanılırmış bu tabir. Ölen şayet gayri müslim ise "toprağı bol olsun" denirmiş.
  • Toprağı çekmek: Sürekli olarak oturduğu yerden kısa bir süre için ayrılıp gittiği yerde ölmek: Adam eceline gelmiş meğerse.. Toprağı çekmiş. (M. Kurşunlu)
  • Toprağına ağır gelmesin: Bir ölünün aleyhinde onun kötülüğü hakkında konuşulacağı zaman kullanılır: Toprağına ağır gelmesin, bizi böylece ortada bırakıp gitti. (derleme cümle)
  • Bir avuç toprak olmak: Ölmek: Hakikati gören gözleri kapandı ve bütün bir varlık sustu. O da bir avuç toprak oldu. (Ayın tarihi)
  • Gözünü toprak doyursun: Kendisinde olan ya da kendisine verilen şey ne kadar çok olursa olsun, bunu az bulan aç gözlü kimseler için ilenme olarak söylenir: "Ya, demek bunların gözü ne incili yorganda ne şimşek taşında; benim tacımda tahtımda ha! İlahi, böylelerinin gözünü toprak doyursun." (Y. Ölmez)
  • Kabe toprağı: (halk dilinde) İstanbul'a göre Üsküdar ve ötesi: Haccın başlangıç yeri sayıldığı için, Osmanlılar döneminde Üsküdar, "Kâbe toprağı" sayılırdı. (F. Babacan)
  • Ölü toprağı serpilmiş gibi: Çok derin uyuyanlar veya uyuyormuş gibi cansız, hareketsiz ve tepkisiz duranlar için kullanılır: Bu gürültü patırtı içinde, üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi uyumaya devam etti (İ. Dikici). Tüm şehrin üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi durdu hayat. Kimsenin içinden iş yapmak gelmiyor, kimse yerinden kalkacak dermanı kendinde bulamıyor, konuşmayı bile istemiyordu. (U. Becerikli)
  • Taşı toprağı altın olmak:
    1. Arazisi çok değerli olmak.
    2. Her türlü zenginliğe, olanağa, fırsata sahip olmak: İstanbul'un taşı toprağı altındır.
  • Yaşı yerde (toprakta) sayılası: "Genç yaşta ölsün" anlamında kullanılan bir ilenme veya beddua sözü: Ömrüne doymasın! Yaşı toprakta sayılsın! (E. İzdem)


Toprak ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "toprak" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Toprak avuçlayan altın bulur: Toprak sahibi olan insan, ondan yararlanmayı bilirse, toprağını kolay kolay hiçbir şeyle değişmez.
  • Toprak diye tut altın olsun: Toprağın kıymetini bilirsen o da sana en iyi şekilde hizmet eder.
  • Toprak diyor: "Öldür beni, dirilteyim seni": Toprağın işlenmesi ve verimli hale getirilmesi durumunda daha fazla ürün verdiğini ifade eder. Bu atasözü, toprağın doğru şekilde işlenmesi ve verimli kılınmasıyla insanların daha fazla kazanç sağlayabileceğini vurgular.
  • Toprak hepimizin anasıdır: Toprak olmadan canlılar yaşamını sürdüremez. Canlıları, doyuran, barındıran, saklayan, yaşamı sağlayan topraktır.
  • Toprak insanı aç bırakmaz: Verimli toprakların insanlar için hayati önem taşıdığını ve bu topraklarda yaşayanların yiyecek sıkıntısı çekmediklerini ifade eder. Bu atasözü, tarımın ve toprağın insan yaşamındaki önemini vurgular ve toprak üzerindeki insanların genellikle gıda güvencesi içinde olduklarını belirtir.
  • Toprak kaz, altın çıkar: Toprağın doğru şekilde işlenmesi ve bakımının yapılması durumunda verimli ve kaliteli ürünler elde edilebileceğini ifade eder. Tarımsal emeğin ve toprağın değerini vurgular ve toprağı verimli kılmak için yapılan çalışmaların karşılığının bereketli ürünler olduğunu belirtir.
  • Toprak saban yerse, orak altın biçer: Toprağın doğru şekilde işlenmesi ve bakımının yapılması durumunda verimli ve kaliteli ürünler elde edilebileceğini ifade eder.
  • Toprak testi, demir güğümle çarpışacakmış: Güçlülerle baş etmeye çabalayan ve kaybedecekleri apaçık ortada olan güçsüzler kendilerini gülünç hale sokarlar.
  • Toprağa yapışsa altın olur (Tuttuğu toprak altın olur): Şanslı insanların dokundukları her şeyin değer kazandığını ve her işten kısmet bulduklarını ifade eder. Bu atasözü, talihli kişilerin her zaman fırsatlarla karşılaştığını vurgular.
  • Toprağı işleyen, ekmeği dişler*: Toprakla ilgilenen, tarımla uğraşan veya başka bir işte çalışan kişinin, emeğinin karşılığını alacağını ifade eder. Bu atasözü, tarımla uğraşanların emeklerinin meyvesini topraktan alacaklarını ve insanların çaba göstererek hak ettiklerini elde edebileceklerini anlatır.
  • Toprağın her yerinde altın bulunur: Her türlü toprakta farklı farklı ürünler yetiştirilebileceğini ve en verimsiz görünen toprakların bile insan için faydalı olabileceğini ifade eder.
  • Toprağın verdiğini padişah/kimse veremez: Toprağın sağladığı doğal kaynakların insanlar için sağladığı değerin eşsizliğini vurgular. Bu atasözü, toprağın insanlara sunduğu nimetlerin, hükümdarların veya başkalarının sağlayabileceği maddi veya manevi değerlerden daha büyük olduğunu anlatır.
  • Toprağını derin sürmeyen, eksik mahsul alır: Toprağı ekime hazırlarken gereken çabayı göstermezsen bol ve iyi ürün alamazsın.
  • Aç kal, topal kal, kör kal, fakat topraksız kalma: Toprak insan hayatının devamını sağlayan en önemli yaşam kaynağıdır.
  • Akıl toprak değil, herkes başına savura: Aklın kıymetli ve nadir bir nitelik olduğunu, herkesin kolayca sahip olamayacağını ifade eder. Toprak gibi bol ve yaygın olmayan akıl, her insanda bulunmaz ve rastgele harcanamaz.
  • Altın tutsa, toprak olur*: Giriştiği her işte büyük talihsizliklere uğrayan kimsenin durumunu anlatır.
  • Ambarda duracağına toprakta dursun: Bir malın veya ürünün kullanılmadan saklanmasındansa, değerlendirilmeyi bekleyen bir iş olarak düşünülmesi gerektiğini ifade eder. Bu atasözü, kullanılmayan veya değerlendirilmeyen şeylerin zamanla bozulup değer kaybedeceğini vurgular ve kaynakların aktif bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini öğütler.
  • Ben toprağa baş koyduktan sonra taş taş üstünde kalmasın: Kişi büyük zarara uğradıktan sonra, başkalarının göreceği zarara aldırış etmez.
  • Bir avuç altının olacağına bir avuç toprağın olsun*: İnsanlığa sağladığı faydalar göz önüne alınırsa, toprak, diğer mal varlıklarıyla mukayese edilemez.
  • Cümlemizin gireceği kara topraktır: Her canlı yaşamının sonunda ölmeye ve toprağa karışmaya mahkumdur.
  • Düştün ise toprağa sarıl: Zor durumda kaldığınızda veya başınız derde girdiğinde, içinde bulunduğunuz durumdan kurtulmak için her türlü yolu denemeniz gerektiğini ifade eder. Bu atasözü, çaresizlik anlarında bile umudun ve çabanın önemini vurgular.
  • Her topraktan testi olmaz: İşe yarar gibi görünen her şeyden istediğimiz sonucu alamayabiliriz.
  • İneğin sarısı, toprağın karası: Çiftçiler açısından ineğin sarı renkte olanı, toprağın da koyu renklisi makbuldür.
  • İnsanın gözünü bir avuç toprak doyurur*: Kişinin bitmek bilmeyen istek ve arzuları ancak öldüğünde son bulur.
  • İstanbul'un taşı toprağı altındır*: İstanbul büyük bir kent olduğundan herkes için iş ve kazanç olanakları sunar.
  • İyi koca karıyı gül, yaprak; kötü koca kül, toprak yaparmış: Kadını güzelleştirende çirkinleştiren de erkektir.
  • Kadın var kara toprak eder, kadın var yeşil yaprak eder: Kocayı iyi yapanda, kötü hallere düşürende karısıdır.
  • Kan toprağa düşer: Öfke ve nefretin her zaman kötü sonuçlara yol açacağını ifade eder. Bu atasözü, düşmanlık ve şiddetin kaçınılmaz olarak zarar ve yıkım getirdiğini vurgular.
  • Kar toprağın bereketidir: Kışın kar toprağı korur, dinlendirir, daha verimli yapar.
  • Kar toprağın mayasıdır: Kışın yağan kar, toprağı susuz bırakmaz ve daha verimli hale getirir. Dolayısıyla kar toprağı beslemiş olur.
  • Kişinin ayıbını bir avuç toprak örter: İnsanın yaşarken kınanmış kötü yönleri öldükten sonra unutulur gider.
  • Küsen barışır, ölen toprağa karışır: Bir anlaşmazlık yüzünden birbirine küsen kimseler bir süre sonra tekrar barışabilir. Yaşamı sona eren kimseler de zamanla toprağa karışırlar.
  • Yerin verdiğini el vermez: Topraktan elde edilen nimetlerin, başkaları tarafından sağlanamayacak kadar değerli ve kalıcı olduğunu ifade eder.
  • Yılan yılan iken toprağı gıda eder yer: Zor durumda kalan birinin, normalde sevmediği veya istemediği şeyleri bile yapabileceğini veya tüketebileceğini ifade eder.