Tırnak nedir ne demektir? Tırnak ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Uzun ve doğal bayan tırnakları
Tırnak
  1. İnsan ve hayvan parmaklarının ucundaki sert, sivri ve duyumsuz olan boynuzsu tabaka.
  2. Bir başkasının yazısından, sözünden alınan ya da özelliği belirtilmek istenen bölümün başına ve sonuna konulan işaret, tırnak işareti ( “ ” ).
  3. Kanca gibi araçların kıvrık yeri.
  4. (denizcilik) Gemi demirinde tabanların ucu.
  5. Ciltçilikte tek yaprakları, büküp cilde bağlayabilmek için yanında bırakılan şerit durumundaki kenar.
  6. Heykel dökümünde kalıp parçalarının birleştirilmesinde kolaylık sağlamak amacıyla yapılan dişlerin her biri.
  7. (anatomi) Göz çukurunun iç çeperinde bulunan küçük, ince kemik.
  8. (askeri terim) Bir ateşli silahta, merminin atılmasından sonra boş kovanın çıkıntılı bir parça yardımıyla namludan çekip çıkarılmasını sağlayan mekanizma kısmı.
  9. Bir dam örtüsünde örtü malzemesini yerinde tutmaya yarayan metal parça.
  10. Kuyumculukta, yüzük taşını tutmak için taşevinin çevresinde bulunan ve taş üzerine kıvrılan parça.
  11. (teknik) Bir eksen çevresinde dönerek bir parçayı itmeye ya da dönen bir parçanın belli bir yöne hareketini önlemeye yarayan, sivri ya da yuvarlak uçlu parça.
  12. (sinema) Kamera, gösterici ya da baskı aygıtında, film şeridinin aralı hareketine bağlı olarak çalışan, film şeridindeki perforelere (sıralı deliklere) girerek filmin pencere önünde düzgün ve sabit durmasını ya da aralı hareket düzeneğine bağlı olarak bir kare ilerlemesini sağlayan madeni çıkıntılar.
  13. (müzik) Kanun çalmakta kullanılan mızrap.
  14. Tenekecilerin delik açmak için kullandığı alet, keski.


Tırnak ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "tırnak" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Tırnak göstermek:
    1. Kızmak, öfkelenmek: Ara sıra tırnaklarını gösteriyor, sesini yükseltiyor, fakat hasmının kuvveti karşısında gittikçe büzülüyordu. (O. Özdeş)
    2. Korkutmak, gözdağı vermek: Şu halde ne diye birbirimizin çukurunu kazıyor, birbirimize diş tırnak gösteriyorduk? (S. Ayverdi)
  • Tırnak iliştirmek (takmak, geçirmek): Yapışıp bırakmamak, başına bela olmak: Ona da tırnak iliştirdinse vay halimize; kardeş senin de tırnak iliştirmediğin iş yok ki (Halkbilgisi)
  • Tırnak kadar: Çok küçük, çok az: Tırnak kadar değerimiz yok. Oysa ki biz tırnağına bile zarar gelmesinden bile korkardık... (E. Koçak)
  • Tırnak sürüştürmek: İki kişi arasındaki geçimsizliği veya kavgayı körüklemek.
  • Tırnak takmak: Kötülük yapmak için bahane aramak: Ayıptır arkadaş, insana bu kadar tırnak takılmaz; bizimle alıp veremediğin ne var sanki.
  • (birinin) Tırnaklarını sökmek: Elindeki güçten yoksun bırakmak, etkisini yok etmek: Tırnaklarını söküp kontrol altına aldığını sandığı yıllar ve yıllar dolusu hatıralar bir kere daha başına üşüştü... (Değersiz Bir Hayat)
  • Tırnağı dibinde: El değecek denli yakın, yakınında, göz önünde, el altında, peşin, hemen: At pazarında mal, tırnağı dibinde, yani peşin para ile satılır. Para peşin verilmedikçe tırnağın bastığı yerden ata bir adım attırılmaz. (B. Oğuz)
  • (birinin) Tırnağı olamamak: Birinden değerce çok aşağıda olmak: Sen o inek dediğinin tırnağı bile olamazsın. Defol!
  • (bir şeyin ya da bir kimsenin) Tırnağına (attığı tırnağa) benzememek: Değerce ondan çok aşağı olmak: Ellerine sarıldım: "Yok beğim, yok ağam, yok! O senin tırnağına benzemez." (K. Bilbaşar)
  • (birinin veya bir şeyin) Tırnağına değmemek: Değerce ondan çok aşağı olmak: "Kız çirkin değildir, boylu poslu, etine dolgun, endamlı bir kızdır. Lakin ne kadar olsa halayıktır. Hanımefendinin tırnağına değmez" derlerdi. (R. Rıza)
  • (bir şeyin, birinin) Attığı tırnağa değmemek: Değerce ondan çok aşağı olmak: Ben gene de onu seviyorum. Hiç kimseyi onun kesip attığı tırnağa değişmem! (O. Kemal)
  • (bir kimse birinin) Attığı tırnak bile olamamak: O kimsenin diğerinden kat kat değersiz olduğunu anlatır: Sen Türk'ün kesip attığı tırnak bile olamazsın! (T. Yücel)
  • Dişinden tırnağından artırmak: Yiyeceğinden, giyeceğinden artırarak, keserek para biriktirmek: Bu evi dişinden tırnağından artırarak yaptırmıştı. (S. Günay)
  • Dişini tırnağına takmak: Elinden gelen her şeyi yaparak gayret etmek, bütün gücünü kullanmak: Oysaki ben burada askeriyle, efesiyle, zeybeğiyle, zenginiyle, fakiriyle dişini, tırnağına takmış, varını yoğunu ortaya koymuş olarak düşmanla cenkleşen bir millet gördüm! (Ş. E. Yılmaz)
  • Dişli tırnaklı: Çetin ve saldırıcı olan, sözünü geçiren: Bu işleri düzeltmek için onun kadar acar, onun kadar dişli tırnaklı bir adam lazımdı... (M. Rauf)
  • Dişten tırnaktan artırmak: Yiyecek giderlerini kısarak tutum yapmak: Karı koca yemedik içmedik, sabah akşam nerde kimin tarlasında iş varsa gittik, dişten tırnaktan arttırdık, zorla üç beş kuruş sahibi olduk! (R. Mutluay)
  • Et tırnak gibi: Kopmayacak bir ölçüde birbirlerine gönülden bağlı (dost): Eskiden Türk toplumunda et tırnak gibi birbirinden ayrılmayan öyle bir iman ve ahlâk geleneği vardı ki nesilden nesile akarak insanları müşterek inanışlarla birbirine bağlar ve birbirinin yardımcısı ve tamamlayıcısı kılardı. (S. Ayverdi)
  • Et tırnak olmak: Sıkı aile bağı kurmak: Şimdi artık et tırnak olduk, benim nem varsa sizindir, siz de beni elbette yabancı addetmezsiniz. (İlgili cümle kaynağı: B. Emil)
  • Etle tırnak gibi: Birbirlerine candan bağlı, sıkı ilişkili: "Bizimkiler etle tırnak gibi. Bence bunları ileride evlendirsek iyi olur" teklifi Nurten'in babası İsa Beyi de mutlu etti. (S. Özışık)
  • (birinin) Kestiği tırnak olamamak: Değerce, söz konusu kimseden, pek aşağı olmak: Yok, eğer mum gibi dosdoğru cevâb istersen: Babanın kestiği tırnak bile olmazsın sen. (M. A. Ersoy)
  • Tepeden tırnağa (kadar): Her yanı, her tarafı: O gerçek sevgidir, duyguları tepeden tırnağa kadar harekete geçiren sevgi... (M. S. R. Buti)
  • Tepeden tırnağa süzmek: Herhangi bir sebeple birine dikkatlice bakmak: Nihat gayriihtiyari bir bakışla tepeden tırnağa kadar onu süzdü. Genç kız bu süzücü ve gururlu bakış altında, katiyen tavrını bozmadan sandalyeyi gösterdi ve sedasının en sihirli ve çekici ahengiyle, "Şöyle buyurunuz..." dedi. (G. Sabri)


Tırnak ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "tırnak" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Tırnağın varsa başını kaşı*: (atasözünün anlamı) Kişi, kendi işini kendi görmeye bakmalı.
  • Aslı olan tırnağından belli olur (Aslında olan tırnağına getirir): Kişilerin kişilik yapıları ve yetişme tarzları görünüşlerinden belli olur.
  • Dost evinde başını bağla, düşman evinde tırnağını kes: Kendine bir kötülük gelmesini istemiyorsan bulunduğun ortama uygun davran.
  • Et ile tırnak arasına giren kokup çıkar: Birbirine çok yakın olan kişiler arasına girenlerin sonunda huzursuzluk yaratarak uzaklaştırılacağını ifade eder. Güçlü bağları olan insanlar arasındaki ilişkiye müdahale edenler, bu ilişkiden zarar görüp dışlanırlar.
  • Et ile tırnak arasına giren kıymıktır: Yakın ilişkilerde küçük detayların veya sorunların önemli hale gelebileceğini ifade eder. Bir sorunun büyümeden önce fark edilip çözülmesi gerektiğini anlatır.
  • Et tırnaktan ayrılmaz*: Aralarında bir takım anlaşmazlık, kırgınlık ya da çekişmeler olsa bile çok yakın hısımlar arasındaki bağ kopmaz.
  • Etle tırnak arasına girilmez*: Aile anlaşmazlıklarında bir yanı tutmak doğru değildir.
  • İnsan ayaktan, at tırnaktan kapar* (At tırnaktan, insan kulaktan kapar): İnsanlar birçok hastalığa ayaklarını üşütmekten, atlar da tırnakları yoluyla yakalanır.
  • Kes elinin tırnağını kuldan utan, kes ayağının tırnağını Allah'tan utan: Kişinin hem toplum içinde hem de manevi olarak temiz ve düzenli olması gerektiğini anlatır.
  • Kelin tırnağı olsa, kendi başını kaşır: Kişi zaten kendi eksiklikleri ve sıkıntılarıyla uğraşırken başkalarına yardım edemeyeceğini ifade eder.
  • Kurtla ortak olan tilkinin hissesi, ya tırnaktır ya bağırsak*: Güçlüyle ortaklık eden kimse, kazançtan pay olarak ancak güçlüden artakalanı alabilir.
  • Saç sefadan, tırnak cefadan uzar*: Halkın kanısına göre, insanın saçının uzaması keyifli oluşunun, tırnağının uzaması da derdinin belirtisidir.


Tırnak ile ilgili birleşik kelime ve fiiller


  • Tırnak açmak: "Tırnak işareti" yazmak.
  • Tırnak ayçası: (anatomi) İnsan tırnağının kökünde görülen ayça şeklindeki beyaz leke.
  • Tırnak makası: El ve ayak tırnaklarını kesmeye yarayan, ucu eğik, lamalı küçük makas.
  • Tırnak pidesi: İnce hamur üzerine tırnakla iz bırakılarak yapılan bir tür sade pide.
  • Tırnağı kapatmak: Açılan tırnak işaretinden sonra yazılanların sonuna ikinci bir tırnak işareti koymak.