- Besinlerdeki bazı bileşiklerin tadım organı olan dil üzerinde meydana getirdiği uyarı; tatlılık, acılık, tuzluluk, ekşilik, kekrelik gibi niteliklerin genel adı. Tat, yemek yeme keyfini yaşatır.
- (Şekerli olma bakımından) Tatlılık: Bu helvanın tadı az.
- Ruhsal ve estetik yönden hoşa giden durum, lezzet, zevk: Bildim nedir ufuktaki sonsuzluğun tadı! (Y. K. Beyatlı). Eski bir dostla buluşmanın tadı hiçbir şeyde yok. (S. Saygı)
- Tat almak: Bir şeyden hoşlanmak, zevk almak: Bu yitik ay içinde, yapabildiğim birkaç şeyden biri, uzun süredir ilk kez bir romanı okuyup tat almaktı. (K. Özer)
- Tat vermek: Tat kazandırmak.
- Tadı kaçmak: Tatsız bir duruma girmek.
- Tadını bulmak: Tadı yerine gelmek. Çay tadını bulmuş.
Tat ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "tat" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Tat ağzım gör boğazım: Biraz tadılıp da doyulmayan yiyecekler için söylenir.
- Tadı damağında kalmak: Tadını, zevkini unutmamak: Sülüklü Han'da menengiç kahvesinin tadı kaldı damağımda (A. Tekbaş). Bu şehrin tadı damağımda kaldı. (S. R. Yazıcılar)
- Tadı tuzu kalmamak: Eski zevki kalmamak, yavanlaşmak: Artık tadı tuzu kalmadı dünyanın. Kimsede saygı görenek kalmadı. (O. Şahin)
- Tadı tuzu yok: Yavan, tatsız tuzsuz, zevk vermez: Sensiz tadı tuzu yok buraların.
- Tadına bakmak: Ağzına alıp tadını, denemek.
- Tadına doyum olmamak: (deyiminin anlamı) Doyulamayacak kadar çok lezzetli olmak: Tarife uygun yemeğin tadına doyum olmadığı gibi tarife uygun hayatın da tadına doyum olmaz. (G. Akan)
- Tadına varmak: Bir şeydeki ince güzelliği kavramak: İlmin öyle bir lezzeti vardır ki bir kez tadına vardın mı onu asla bırakamazsın. (M. Gündoğdu)
- Tadında bırakmak: Güzelce sürüp giden bir şeyi sonradan zevksizliğe dönmesin diye aşırılığa vardırmamak: Şakayı tadında bırakmalı imiş. (Y. Nabi)
- Tadından yenmemek: Çok tatlı, çok hoşa gider olmak: Tadından yenmeyen bu cennet meyvelerine güneşin kokusu sinince tüm mahalle çir (kayısı kurusu) kokardı. (İlgili cümle kaynağı: A. K. Önel)
- Tadını almak: Bir şeyin iyi tadını bilir olmak, zevkine varmak.
- Tadını çıkarmak: Bir şeyin güzelliğinden bol bol yararlanmak: Bir kahvenin tadını çıkara çıkara içeniniz / Bir kitabı bir solukta okuyanınız / Bir çiçeğin kokusunu hücrelerinize kadar hissedip soluyanınız var mı?.. (R. Sağlam)
- Tadını kaçırmak: Güzel bir şeyi, aşırılığa kaçarak zevksiz duruma sokmak: Onun için, tadını kaçırmadan, kısa kesmekte fayda var... (K. T. Yıldız)
Tat ile ilgili atasözü ve anlamı
İçinde "tatsız" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin: İşe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek nasıl boşsa, akılsız insanları da sözle yola getirmek olanaksızdır.
Soru ve Yorumlar: 1
Soru/Yorum Formu
»