Surat asan kız çocuğu |
- Kafanın, alın, gözler, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölümü, yüz, çehre: Emin olduğum tek şey, ağzım açık bir şekilde alık alık adamın suratına bakıyor olduğumdu. (Z. D. Balcı)
- (mecazi) Asık yüzlülük, somurtkanlık: Bu ne surat? Bir derdin mi var?
- Suratsız:
- Somurtkan: Suratsız bakışları daha bir suratsız olmuştu. (A. Yılmaz)
- Çirkin: İşte parçalandın ey suratsız put / İnsan sana nasıl bağlamış umut?.. (Hz. Ali)
- Aksi, huysuz: Hayli göbekli, kalın dudaklarının üzerindeki incecik bıyıklarıyla homurdanarak inen suratsız adam Sarraf 'ın ofisine girdi. (E. Kılıç)
Surat ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "surat" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Surat asmak: Kaşlarını çatıp yüzüne küskün bir ifade vermek: "Onu göndermemeliyiz" diye surat asıyordu. (G. Tok)
- Surat bağlamak: Şişmanlayıp yüzü irileşmek.
- Surat (suratı) bir karış: Öfkeli ve somurtkan: Bu sabah da uyandığından beri suratı bir karış. Belli ki gece yenilme korkusu ile suratına çöreklenen görüntü halen asılı duruyor. (K. Çevik)
- Surat düşkünü: Yüzü çirkin.
- Surat etmek (yapmak): Birine karşı küskün durmak: Ece gereksiz yere surat yapıyordu, ama bir süre sonra durumu kabullenecek... (E. Sancaktar)
- Surat mahkeme duvarı:
- Asık suratlı, kimseye gülmeyen: Annemin çok kullandığı bir deyimle, suratı mahkeme duvarı gibiydi ve bu kadının yanında annem melek kalıyordu. (N. Acu)
- Utanmaz, sıkılmaz.
- Surata bak süngüye davran: Birinin çirkinliğine ya da asık suratına işaret etmek için söylenir.
- Suratı değişmek: Bir kimseye karşı tavrını sertleştirmek.
- Suratı kasap süngeriyle silinmiş: Utanması, sıkılması kalmamış: Hıyarağasında ar yok namus yok, yüzü kasap süngeriyle silinmiş, kapıdan kovsan bacadan düşer. (İlgili cümle kaynağı: Ş. Onay)
- Suratı sirke satmak: Öfkeli ve kızgın olduğu yüzünden anlaşılmak.
- Suratına bakanın kırk yıl işi rast gitmez: Yüzünden uğursuzluk akıyor.
- Suratına indirmek: Tokat atmak.
- Suratından düşen bin parça (olmak): Öfke, küskünlük ya da can sıkıntısı nedeniyle yüzü asık ve somurtkan olmak: Cemile, arkadaşındaki durgunluğu fark etti: – Hayırdır, suratından düşen bin parça. (A. Ü. Çam)
- Suratını ekşitmek: Yüzünü ekşitmek.
Soru/Yorum Formu