![]() |
Ses |
- Kulağın duyabildiği titreşim: Normal bir kulağın duyabileceği ses frekansı aralığı 20 ile 20000 hertz arasında değişir. İletişim sistemlerinde iyi bir ses niteliği için 300 ile 3400 hertz arasındaki frekanslar yeterli olmaktadır.
- (dilbilim) Akciğerlerden gelen havanın etkisiyle ses yolunda oluşan titreşim: Sesindeki çatallaşma ele veriyordu kendisini. Anlaşılan onun da boğazı düğümlenmişti. (A. Mavzer)
- (müzik) Aralarında uyum bulunan titreşimler: Sesi müzik yapan ahenktir, uyumdur. İnsan bu ahenge, uyuma ihtiyaç duyar. (T. Eroğlu)
- (mecazi) Duygu ve düşünce: İşçilerin sesi, gençliğin sesi vb.
- (mecazi) Ruhsal ya da içsel tepki: Aklın sesi, vicdanın sesi. Kalbinin sesini dinle.
Ses ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "ses" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Ses çıkarmamak: Bir şeyi hoş görüp ona takılmamak, itiraz etmemek: Yaptığı bu hakça muamele karşısında kimse ses çıkarmadı. (M. Akgül)
- Ses çıkmamak:
- Hiçbir ses duyulmamak: Başka güreşmek isteyen var mı diye sordum. Kimseden ses çıkmadı. (T. Melan)
- Haber gelmemek: Aradan günler, aylar geçti, mülakattan hiç ses çıkmadı, sonucu bekliyordum. (İ. İlhan)
- Ses etmek: Seslenmek: Atlılara el etti, ses etti fakat onu ne gördüler ne de duydular. (H. Erimez)
- Ses etmemek:
- Ses çıkarmamak: Ablası; ses etmeden, gidebilirsin anlamında başıyla onay verdi. (O. Koca)
- İtiraz etmemek: Ses etmeden yardımımı kabullendi. (R. Özdönören)
- Ses getirmek: Yaptığı işle, söylediği sözle dikkatleri çekmek ve kitleleri harekete geçirmek: Kampanyamız tutmuş, şehirde de ses getirmişti (M. Azazi). O zaman bu eser alanında yapılan ilk çalışma olduğu için çok ses getirmişti. (M. Abduh)
- Ses kesilmek: Ses, artık duyulmamak: Salonda ses kesilmişti. Herkes başkanın ağzından çıkacak açıklamaları bekliyordu. (S. Nizam)
- Ses olmamak:
- Issız olmak, tenha olmak: Çıt çıkarmadan karanlığı dinledi, hiç ses yoktu... (E. Eryıldız)
- Gürültü, patırtı, yaramazlık olmamak: "Akşam nispeten sahil trafiği azalır. Bu kadar ses olmaz, daha sakindir," dedi. (Kolektif)
- Ses seda (soluk) çıkmamak:
- Haber çıkmamak: Aradan belki iki yıl geçti, sevgili dostumdan ses seda çıkmadı.
- Hiçbir tepki görülmemek: Acaba ne olacak diye beklemeye başladık. Günler geçti, ses seda çıkmadı. (C. Özer)
- Ses seda kesilmek (kalmamak): Hiçbir ses duyulmamak: Çocuklara dönüp, şahadet parmağımı dudaklarıma götürerek; "susunuz" işaretimi verdim. Ses seda kesildi. (Ö. Seyfettin)
- Ses seda yok: Haber ya da tepki yok: Bizimkilerden ise hiç ses seda yoktu. Acaba neredeydiler? (Tevhid). Zili çaldılar; kapıya vurdular; ses seda yoktu. (M. Niyazi)
- Ses vermek:
- Cevap vermek: "Korkmayın! Korkmayın, buradayım," diye ses verdi. (T. Işık)
- (mecazi) Etkisini duyurmak, yankı uyandırmak: Millet öyle bir ses vermişti ki, evlerimizde sessizce oturmaktan utanır olmuştuk. (S. Öz)
- Ses vermemek: (Çağrılan) Cevap vermemek: "Halis iyi misin?" diye sordum ama ses vermedi. Yüzü sararmıştı, iyi görünmüyordu. (F. Ç. Börekçi)
- Sesi ayyuka çıkmak: Çok yüksek sesle bağırmak: Meşhur İstanbul yangınlarından birinde, millet bağırıyor. Tulumbacıların sesi ayyuka çıkıyor, yangın var, yangın var! (H. Gülal)
- (bir kimsenin) Sesi çıkmamak (kesilmek):
- Bir şey söylemeyerek susmak: (...) duyguları volkan olmuş taşıyor, aslında çok şey söylemek istiyordu... Buna rağmen sesi çıkmadı. (M. Mollaosmanoğlu)
- Gürültü, patırtı yapmamak: Kaynanasıyla kocasının sesi çıkmıyordu şimdilik.
- Sesi soluğu olmamak:
- Sesi çıkmamak: Gece gelenlerin sesi soluğu yok, hepsi gitmiş.
- Yaşam belirtisi görülmemek.
- Hiç kimseye zararı olmamak: Zararsız bir kız, sesi soluğu yok. Güldün mü o da güler. Güzelliğini anlatamam. (S. Çokum)
- Sesini çıkarmamak: Bir şey üzerindeki düşüncesini söylememek: Cengiz ilkin sesini çıkarmadı, anasının aklına gelen sözleri söylemesine aldırmadı. (M. T. Tan)
- Sesini kesmek:
- (Konuşan kimse) Susmak, konuşmaz olmak: Suphi ısrar etmedi ve sesini kesti. (M. Mollaosmanoğlu)
- Birine haddini bildirmek, artık konuşturmamak: (...) yardakçılığını yapmaktadır. Bu adamın sesini kesmek, borusunu öttürmemek gerektir. (C. Ersen)
- Sesini kısmak:
- Sesini alçaltmak: Bir sır verecekmiş gibi sesini kıstı, fısıl fısıl konuştu... (N. Duygulu)
- Çaresiz kalıp susmak: "Gücün yetiyorsa ona yaptıklarını bana da yap!" diye bağırdı. Herkes sesini kıstı. (M. Y. Kandemir)
- (Birinin) Konuşmasını önlemek: Davetin sesini kısmak ve bitirmek isteyenler, Allah'ın (cc) karşı tuzağıyla karşılaşmış ve davetin yayılmasına katkıda bulunmuşlardır. (H. Bayancuk)
- Sesini yükseltmek:
- Yüksek, öfkeli bir sesle söylemek: Kimsenin kendisini dinlemediğini görüp sesini yükseltti. (R. Ezgü)
- Karşı çıkmak, itiraz etmek: Baskılara karşı sesini yükseltenler yasalara rağmen en şiddetli mahkumiyetlere uğruyorlar. (F. Ergut)
- Sessizliğe gömülmek: Sessiz duruma gelmek: Aniden tüm şehir sessizliğe gömüldü. Tüm toplar susmuştu.
- Her kafadan bir ses çıkmak: Bir konu üzerinde herkes rastgele konuşmak: Her kafadan bir ses çıkıyordu. Kimisi çayın yanındaki söğütlerin yerini, kimi Mollanın yol kenarındaki arsasını, kimisi de çayın öbür tarafını münasip görüyordu. (Varlık)
- Ölüm sessizliği (çökmek): Hiç ses gürültü olmaması: Siperlere geldik. Fakat burada ne fena bir ölüm sessizliği vardı. Bu soğuk sessizliği yüzbaşının sesi bozdu. Kendi askerlerini çağırıyordu... (İ. Naci)
- Vurduğu yerden ses getirmek: Çok güçlü ve eli ağır olmak: Güçlü kuvvetli bir çocuktu, kazmayı vurduğu yerden ses getiriyor, tozu dumana katıyordu. (A. Çubukçu)
Ses ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "ses" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Adamın (insanın) yere bakanından, suyun sessiz (yavaş) akanından kork*: Düşüncesini açıkça söyleyenden değil, söylemeyip içten pazarlıklı olandan insana zarar gelir.
- Akranıyla uçmayan kuşun sesi havadan değil, tavadan gelir: Yaşça veya deneyim açısından yakın olan kişilerle arkadaşlık kurmanın önemini vurgular. Benzer yaş ve deneyim seviyesindeki insanlarla ilişki kurmanın, kişinin kendini daha iyi ifade etmesine ve güvende hissetmesine yardımcı olacağını, aksi takdirde mağduriyet, istismar veya zarar görme riskinin artabileceğini belirtir.
- Bir elin nesi var, iki elin sesi var (İki elin sesi var, bir elin nesi?)*: Başarıya ulaşmak için birlik olmak gerek.
- Bir elin sesi (şamatası) çıkmaz*:
- Bir davanın bir kişi tarafından savunulması etkili ve yeterli değildir.
- Yardımlaşarak işler daha kolay başarılır.
- Bizim tavuk bir yumurta yumurtlar, yedi mahalle duyar; elin kısrağı küheylan doğurur, hiç sesi çıkmaz: Bazı görgüsüz insanlar ufacık bir iş başarsalar bunu herkese duyururlar, kültürlü, olgun insanlar ise başardıkları iş büyük de olsa alçak gönüllü davranırlar.
- Çakalın sesi ormana, köpeğin havlaması köye ulaşır: Kişi nasıl bir çevrede yetişmişse davranışı o çevrenin özelliklerini gösterir.
- Davulun sesi uzaktan hoş gelir*: Öyle durumlar vardır ki uzaktan bakan ona imrenir, oysa içinde yaşayan kimseyi rahatsız eder.
- Değirmenin sesini işitiyoruz, ununu gördüğümüz yok:
- Bir işin veya sürecin çok konuşulduğunu, ancak somut sonuçlarının ortada olmadığını ifade eder.
- Bir işten veya durumdan zarar görüldüğünü veya sıkıntı çekildiğini ama bunun karşılığında kazançtan bir pay elde edilemediğini anlatır (?).
- Dolu küpün sesi çıkmaz: Akılı, bilgili, olgun kimse çok konuşmaktansa susmayı tercih eder.
- Gönül taşla kırılmaz, sesle kırılır: İnsan bazen dayak yediği, kavga ettiği kimseye gücenmez ama birisi ağır bir söz söylediği zaman çok içerler.
- Güzel yüz nefsin nasibi, güzel ses ruhun rızkıdır: Dış güzelliğin insanın bedensel isteklerine hitap ettiğini, ancak güzel bir sesin ruhsal ihtiyaçları karşıladığını ifade eder. Fiziksel güzellik geçici olabilirken, güzel bir ses ruhu besler ve derin bir tatmin sağlar.
- Halkın sesi Hakk'ın sesi: Halkın benimsediği görüşlerde bir Tanrısal gerçeklik sezilir.
- Hanenin şenliği, içindeki sesten bilinir: Bir evin huzurlu ve mutlu olup olmadığının içinden gelen neşeli seslerle anlaşıldığını ifade eder. Mutluluk ve huzur olan bir yerde canlılık ve hareketlilik eksik olmaz.
- Her kuş kendi sesinden tanınır: Her şeyin, her kişinin kendisini tanıtan, karakterini yansıtan bir takım özellikleri vardır.
- Kopacak kiriş sesinden bellidir: Yaklaşan bir tehlike veya olumsuzluğun önceden bazı işaretler verdiğini ifade eder. Dikkatli olan kişi, olaylar gerçekleşmeden önce bu belirtileri fark edebilir (kiriş: Bir tür saz teli veya ok yayının iki ucu arasındaki bağ).
- Kös dinlemişe davulun sesi vız gelir: Başından büyük olaylar geçmiş kişi küçük dertleri sorun etmez (kös: Savaşlarda, alaylarda at, deve veya araba üzerinde taşınan ve işaret vermek için kullanılan büyük davul).
- Serçe ile konuşanın sesi semadan gelir: Yüksek konumda olan kişilerle dostluk kuran kişinin, onlara uyum sağlamak için yaşam tarzını buna göre düzenlemek zorunda olduğunu ifade eder.
- Suyun sessizinden, insanın sözsüzünden korkmalı (İnsanın söylemezinden, suyun şarlamazından [çağlamazından] korkulur)*: Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
- Şahin sesi işitilince piliçleri saklamalı: Tehlike sezildiği zaman, hemen gerekli önlemler alınmalıdır.
- Tavus sesi ıraktan kaba gelir: Güzel ve değerli şeylerin uzaktan fark edilemeyeceğini, yakından ve derinlemesine incelemek gerektiğini ifade eder. Bazen bir olayın ya da durumun gerçek güzelliğini anlamak için ona yakın olmak ve detaylarına inmek gerekir.
- Tek bülbül sesiyle bahar olmaz: Tek bir güzel şeyin tüm durumu değiştiremeyeceğini ifade eder. Gerçek bir değişim veya başarı için birden fazla olumlu unsurun bir araya gelmesi gerekir.
- Tilkinin kulağı avcı sesindedir: Tedbirli ve kurnaz kişilerin tehlikeyi önceden sezerek dikkatli davrandıklarını ifade eder. Hayatta kalmak veya zarar görmemek için insanın çevresine duyarlı olması gerekir.
- Yolu kaybedene köpek sesi bülbülden tatlı gelir: Zor durumda olan bir kişinin, o an için en acil ihtiyacını karşılayacak olan şeyin, normalde en değerli veya güzel bulduğu şeyden bile daha kıymetli olduğunu ifade eder.
Ses ile ilgili birleşik kelimeler
- Çatlak ses:
- Pürüzlü, bozuk ses.
- (mecazi) İtiraz, aykırılık belirten düşünce veya konuşma: Zaten ocaktan çatlak sesler yükselmeye başlamıştı bile. (C. Güzel)
- Çevir sesi: Telefon numarasının aranmaya hazır olduğunu belirten ince ve monoton ses; sinyal, çevir sinyali: Telefonun ahizesini kaldırdı, çevir sesi geldi...
- Dış ses: Sinema ve televizyonda görüntüsü olmayan kişiye ait söz.
Soru/Yorum Gönder