Sepet nedir ne demektir? Sepet ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Saplı büyük bir Karamürsel sepeti
Sepet (1)
  1. Saz, kamış, ince dal gibi esnek şeylerden yapılmış, çoğu zaman yiyecek taşıma işlerinde kullanılan, saplı ya da sapsız, türlü biçimlerde örme kap: Elma sepeti, yumurta sepeti, piknik sepeti vb.
  2. İnce esnek dallardan örülerek yapılmış: Sepet araba.
  3. Sazdan örülmüş balık kapanı.
  4. (spor) Basketbolda sayı kazanmak için, içine top atılmaya çalışılan demir çembere geçirilmiş altı açık ağ.
  5. Saman ya da sazdan örülü arı kovanı.
  6. Motosikletin yan tarafına tutturulan tek tekerlekli, sürücüden başka birinin oturmasına ya da eşya koymaya yarar ek araba.

Sepet ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "sepet" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • (birine) Sepet havası çalmak:
    1. (argo) İşinden çıkarmak, sepetlemek: İstiskal, anlamazsan hakaret, onu da anlamazsan sepet havası!... (T. Alangu)
    2. Yanından uzaklaştırmak, gitmesini sağlamak: Kalk gidelim, fazla durmağa gelmez, sepet havası çalmağa başladı (Halkbilgisi). Çal bakalım bir sepet havası da kalksınlar. (M. Arslan)
  • Sepet kafalı: Akılsız, beyinsiz: "İstifa, istifa! Bas git lan sepet kafa!" diye bağırılıyor abiler! (A. Say)
  • Sepette pamuğu olmamak: Bilgisi olmamak, bilgi dağarcığı boş olmak: Sizin işinize bir kere ruhsat versin de sonra gözü açılsa hanedan hanımın sepette pamuğu olmadığını derketse bile gam yemem. (S. Emir)
  • Kafası sersem sepet (olmak): Gürültü ve uğultudan zihni yorulmuş (olmak): "Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra, yorgun, uykusuz, kafası sersem sepet girdiği için kasabaya, henüz pek bir şeyin farkında değildi." (E. Bener)
  • Bir elde tutulan küçük sapsız Karamürsel sepeti
    Karamürsel sepeti
    Karamürsel sepeti:
    1. Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde kestane veya fındık ağacı çubuğundan yapılan, sık örülmüş, ufak, sağlam ve sapsız sepet.
    2. (mecazi) Önemsiz kimse veya şey: Karamürsel sepeti cinsinden adamlar, bu mesleğe göre değildiler (Ç. Gülersoy). Zarife ufak tefekse de Karamürsel sepeti değildi. (H. İ. Dinamo)
  • Karamürsel sepeti sanmak: Birini ya da bir şeyi ufak tefek görüp de önemsiz saymak: Sessiz sakin duruyorum diye Karamürsel sepeti mi sandınız beni? (V. Çetin). Boyuna posuna bakan onu Karamürsel sepeti sanır, halbuki yumruğu Bozdoğan armudu gibidir. (M. Yesari)
  • Sandık sepet: Ortada olan her şey: Yük, dolap; sandık, sepet elden geçti, eşyası silkelendi süpürüldü (S. Erol). Sandık sepet ne varsa topladı götürdü.
  • Senet sepet: Senet veya senet yerine geçebilecek belgeler veya sözleşmeler: Para vermiş dostluğuna güvenerek senet sepet almadan. (P. Karayel)

Sepet ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "sepet" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Sepetteki karnıma, sandıktaki sırtıma: Kişinin elinde olanı anında tüketerek anı yaşadığını ifade eder. Geleceği düşünmeden, sahip olduğu şeyleri hemen kullanmaya yönelik bir tutumu anlatır.
  • Bütün yumurtalarını bir sepete koyma: İnsanın tüm varlığını veya yatırımını tek bir yere bağlamaması gerektiğini ifade eder. Olası bir kayıp durumunda her şeyini yitirmemek için farklı seçeneklere yönelmek daha güvenlidir.
  • Kirazı bol denen bağa/yere küçük sepet al da git/ sepetin küçüğü ile git: İnsanların abartılı anlatımlara hemen inanmaması gerektiğini ifade eder. Gerçek durumu görmek için temkinli davranmak ve ölçülü hareket etmek daha doğrudur.
  • Üzümünü bol işittiğin bağa, sepetini küçük götür: İnsanların her duyduğu söze hemen inanmamaları gerektiğini, söylenenlerin yalan veya kısmen yalan olabileceğini unutmadan, her zaman temkinli ve tedbirli olmak gerektiğini anlatır.