Sel nedir ne demektir? Sel ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Çok güçlü bir şekilde evlerin arasından çamurlu suların aktığı sel felaketi
Sel felaketi
  1. Sürekli yağmurlardan ya da eriyen karlardan oluşup önüne ne gelirse alıp götüren taşkın su, su taşkını: Yeleleri dalgalı vahşi atlara benzeyen çamurlu sel suları, çürümüş otları, yaprakları, molozları, yağma malı gibi önüne katarak uçurumlardan tepetaklak düşerek, ok hızında akarlar. (O. Şahin)
  2. (mecazi) Hareket halindeki, kontrol edilmesi veya durdurulması güç büyük kalabalık: Birbirlerini ezen insan seli, cehennem ateşinden kaçan günahkârları andırıyordu. (Ü. Turan)


Sel ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "sel" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Sel basmak: (Bir yer) Sel suları ile dolmak: O sırada bir yağmur bulutu geldi, gökler delinmişçesine yağmur yağdı, her tarafı sel bastı. (Mesnevi-i Manevi Şerhi)
  • Sel gibi (akmak):
    1. (Sıvılar için) Bol ve gür akmak: Sevgili ne zaman düşmanların tarafına doğru gitmek için yanımdan geçecek olsa gözyaşlarım sel gibi akarak ona geçit vermez. (Zâti)
    2. (Zaman için) Çabuk ve hızla geçmek: Ömrümü eksilten vefasız yıllar sel gibi aktı gitti.
    3. (İnsan için) Büyük bir kalabalık durumunda yürümek: Sonra, insanların sel gibi aktığı Arafat'tan siz de akın edin, Allah'tan mağfiret dileyin. (Bakara Suresinden)
  • (bir yeri) Sel götürmek:
    1. Çok yağmur yağmak: İstanbul'u sel götürdü. Koca İstanbul'da trenler çalışmadı, otomobiller sulara gömüldü kimse evinden çıkamadı. (Hürriyet)
    2. (Sel suları) Önüne gelen her şeyi alıp sürüklemek: Sel geldi götürdü evimizi barkımızı, neyimiz var neyimiz yok gitti. (C. Aktaş)
  • Sel olup akmak: Gitmek: Yol, sel olup aktı; yolcunun kim olduğunu bilince. Belli ki Yunus dermede, devşirmede; zaman, Yunus'u pişirmede.
  • Sel önünden kütük kapmak:
    1. Kurtarabildiğini kâr saymak: Bunlar birbirine düştü, sel önünden kütük kapmanın kertesi geldi (K. Tahir)
    2. Bir şeyi, tehlikeleri göze alarak büyük güçlüklerle elde etmek: Bu zamanlarda çalışmak, âdeta sel önünden kütük kapmak gibi bir şeydir. (TBMM)
  • Sel seli götürmek: Çok fazla sel olmak: Ya şimdi, ortalık sel seli götürür de, arabayı sürükler denize atarsa? (D. Ceyhun)
  • Sele gitmek:
    1. Sele kapılmak: Tüm erzaklar sele gitti! O kadar yiyecek hiç kimseye kısmet olmadı! Yağmur alıp götürdü... (İ. İlhan)
    2. (mecazi) Boşuna, gereksiz yere elden çıkmak, telef olmak: Sele gitti çağlarım / Yalnız yalnız ağlarım / Sele gitti çağlarım / Gece gündüz ağlarım (M. Gökdoğan)
  • Sele kapılmak:
    1. Sel sularıyla sürüklenip gitmek: Ne oldu, ne olmadı birden bir sele kapıldı. Sel onu aldı, kayalara çarpa çarpa götürdü. (Y. Kemal)
    2. Kuvvetli bir cereyanın etkisi altında kalıp kendini kurtaramamak: Nereye varacağını göremediği bir sele kapıldığını anlayıncaya kadar, çoktan iş işten geçmişti. (G. Dinç)
  • Seli suyu kalmamış: (Yemek ya da meyve) Suyu azalmış, kuru.
  • Sular seller gibi: Bir metni yanlışsız söyleyecek kadar: "Aferin, aferin, Korece'yi çözmüşsün. Sular, seller gibi maşallah!" dedi. (Ö. B. Öztürk)


Sel ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "sel" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Sel ağzı kum tutmaz: Sürekli hareket halinde olan, durulmayan yerlerde kalıcı bir şeyin barınamayacağını ifade eder. Kararsız ve istikrarsız durumlarda sağlam ve güvenilir sonuçlar elde edilemez.
  • Sel gider, kum kalır*: Geçici durumlara güvenmek doğru değildir.
  • Sel gider kum kalır, kişi ettiğini bulur*: Geçici olaylar ve zorluklar sona erdiğinde geriye sadece kalıcı izlerin veya sonuçların kalacağını ifade eder. İnsan, yaptığı iyilik ya da kötülüklerin karşılığını er ya da geç alır.
  • Sel her zaman kütük getirmez: Her zaman kolayca veya çaba harcamadan fırsatlar elde edilemeyeceğini, rastlantıların veya şansın her zaman insanın lehine olmayacağını anlatır.
  • Sel ile gelen yel ile gider (Yel gibi gelen sel gibi gider / Sel gibi gelen çay gibi gider)*: Emek harcanmadan sağlanan kazançtan hayır gelmez, nasıl geldiyse öyle harcanır.
  • Sel nereye giderse, kütük oraya gider: Güçlü etkiler veya olaylar karşısında zayıf olanların sürükleneceğini ifade eder. Güçlü bir akışa kapılan kişi, kendi iradesi dışında gelişen olayların yönlendirmesiyle hareket eder.
  • Selden gelen suya gider*: Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar.
  • Selin ağzı tutulur, elin ağzı tutulmaz*: Doğal yıkımlara karşı önlem alınır ama söyledikleri yalan yanlış olanı susturmaya kimsenin gücü yetmez.
  • Ağaçlı köyü sel basmaz: Ağaçlandırılmış bölgeler, toprak kayması, sel basması gibi doğal afetlerden fazla zarar görmez.
  • Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır*: Hayatın her alanında aşırılıklardan kaçınmak gerektiğini ve dengede kalmanın önemini vurgular.
  • Allah verirse el getirir, sel getirir, yel getirir*: Bir kimsenin zengin olması kısmetinde varsa, hiç umulmadık yerlerden bu olanağa salip olabilir.
  • Ateş ile sel dilsiz düşmandır, haber vermeden gelir (Od ile su, dilsiz yağıdır): Ateş ve selin, insanların hazırlıksız olduğu zamanlarda birdenbire ortaya çıkarak büyük zararlar verebileceğini, insanların her zaman tedbirli olmaları gerektiğini, beklenmedik tehlikeler karşısında hazırlıklı olmalarını hatırlatır.
  • Çay kenarında bağ alan sele alıverir, kırkından sonra kız alan ele alıverir: Bir işi o iş için gerekli ortamın bulunmadığı yerde yapmaya kalkışırsan bütün çaban boşa gider. Yaşlandıktan sonra genç kız alırsan sen öldükten sonra başkasıyla evlenmek zorunda kalır.
  • Çivisiz tahtayı yel (rüzgar) alır* (Çivisiz tahtayı yel alır, yel almazsa sel alır): Sıkı bir denetim altında bulundurulmayan ya da korunmayanlar kolayca kötü yollara sürüklenebilirler.
  • Dağ başına harman yapma, savurursun yel için, sel önüne değirmen yapma öğütürsün sel için*: Yapılan bir işten sonuç alınabilmesi, emeklerin boşa gitmemesi için çalışma yerinin baştan iyi belirlenmesi gerekir.
  • Damlaya damlaya göl olur, aka aka sel olur: Küçük birikimlerin zamanla büyük sonuçlar doğuracağını anlatır. Az da olsa sürekli yapılan birikim veya çabalar, zamanla güçlü ve etkili bir duruma dönüşür.
  • Derede tarla sel için, tepede harman yel için*: Elden çıkarmak istemediğimiz şeyleri tehlikeye açık durumlardan uzak tutmalıyız.
  • Dünyayı sel bassa ördeğe vız gelir*: Bir çok kimse için yıkıma yol açan bir olay, bazı kimseleri ilgilendirmeyebilir, onlar için bir olağanüstülük taşımayabilir.
  • Ekin ektim yel aldı, değirmen yaptım sel aldı, oğul yetiştirdim el aldı: Ana baba çocuklarını büyük fedakârlıklarla yetiştirirler. Fakat çocuklar evlenme çağına geldiği zaman baba evinden ayrılmak zorunda kalırlar.
  • Erkek sel, kadın göl*: Ev ekonomisinde, tutumlu olan ya da olması gereken erkek değil, kadındır.
  • Estiği kadar yağsa, dağı taşı sel alır: Bazı olaylar ilk başlangıçta şiddetli görünebilir fakat zamanla hızı azalır ve daha tehlikesiz hale gelir.
  • Her vakit sel kütük getirmez: Hayatta her zaman istenilen veya beklenen büyük fırsatların meydana gelmeyeceğini ve bazen sıradan veya beklenmeyen durumlarla karşılaşabileceğimizi vurgular.
  • İyiyi kötüyü el bilir, dereyi tepeyi sel bilir: Kişi kendi hakkında yansız olamaz, kişi hakkında en doğru yargıyı ilişkide olduğu insanlar ve içinde yaşadığı toplum verir.
  • Martta tezek kuruya, nisanda seller yürüye*: Çiftçi martın yağışsız, nisanın bol yağmurlu olmasını diler.
  • Yel üfürdü, sel götürdü*: Mal birdenbire ve sebepsiz ortadan yok oluverdi.