Parmak isimleri |
- İnsanda, bazı hayvanlarda ellerin ve ayakların uç bölümünü oluşturan, boğumlu, oynak, uzunca organların her biri. İnsan parmakları şu şekilde sıralanır: başparmak, işaret parmağı, orta parmak, yüzük parmağı ve serçe parmağı.
- Bir tekerleğin merkezinden dış çemberine değin uzanan çubukların her biri.
- Eski Osmanlı ölçüsünde arşın ve zira'nın yirmi dörtte biri olup aşağı yukarı üç santimetre kadar gelir.
- İngiliz uzunluk ölçüsü olan kadem'in (ayağın) on ikide biri olup 25,4 milimetreye eşittir, pus.
- Parmak sözcüğü kimi vakit el parmağının eni kadar bir ölçü anlamına da kullanılır: Eteğin boyunu iki parmak kısaltmak.
- Parmak, koyu sıvılara daldırılıp çıkarılınca parmağa bulaşan miktarı da anlatır: Ağzına bir parmak bal çalmak.
- (mecazi) Bir işe karışmış olma ilgisi: Bu işte senin de parmağın var.
Parmak ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- (Bir kağıda) Parmak basmak: (İmza atmasını bilmeyen kimse) Mürekkep bulaştırılmış parmak ucunu imza edilecek kağıda basarak parmak izini imza yerine kullanmak.
- Parmak hesabı:
- Parmakları kullanarak yapılan hesap.
- Hece vezni.
- Parmak izi: Parmak uçlarının iç tarafındaki incecik deri çizgilerinin cilalı eşya üzerinde bıraktığı iz olup bundan suç işleyenleri polisçe ortaya çıkarmak için yararlanılır.
- Parmak kaldırmak: Sınıfta derste ya da bir başkanın yönetimi altında yapılan toplantılarda söz istemek için sadece işaret parmağı açık vaziyette elini havaya kaldırmak.
Parmak ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "parmak" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- (Bir konuya, bir noktaya) Parmak basmak: O nokta üzerine dikkati çekmek.
- Parmak bozmak: (Çocuklar arasında) Ahbaplığı bozmak.
- Parmak ısırmak/ısırtmak: Şaşakalmak, şaşkınlık içinde bırakmak, şaşırtmak.
- Parmak kadar: (Çocuklar için hafifseme yollu) Küçük.
- Parmak kaldı: Az kaldı, az kalsın, ramak kaldı.
- Parmak parmak: Parmak biçiminde.
- Parmak yalamak: Kendine, hakkı olmaksızın bir çıkar sağlamak.
- Parmağı ağzında kalmak: Şaşakalmak.
- (Bir işte) Parmağı olmak: Bir işe karışmış olmak.
- Parmağına dolamak: Bir konuyu her yerde, her fırsatta eleştirip durmak.
- (Birini) Parmağında oynatmak: Ona her zaman istediğini yaptırmak.
- Parmağını bile kıpırdatamamak (oynatamamak): Halsiz düşmek, bitkin duruma gelmek.
- Parmağını oynatmak: Kolay iş gördürmek için rüşvet vermek.
- Parmağını yaranın üzerine basmak: Asıl derdi ya da bir derdin asıl nedenini göstermek.
- Parmağının ucunda (üzerinde) çevirmek: Bir işi kolayca ve ustalıkla çevirmek.
- Parmağının ucunu göstermemek: (Kadın) Vücudunun hiçbir yerini hiçbir yabancı erkeğe göstermeyecek şekilde örtünmek.
- Parmakla gösterilmek: Eşi benzeri az bulunmak.
- Parmakla sayılmak: Çok az olmak.
- Parmaklarını yemek: Yediği yemek çok lezzetli olmak.
Soru/Yorum Formu
»