- Sahip bulunduğu veya kendine pay çıkardığı bir şeyden abartılı bir şekilde bahsetmek, iftihar etmek: Oğlundan söz ederken iyice çekilmez oluyor. Ağzını büze büze, gözlerini belerte belerte övünüyor oğluyla. (S. Menekay)
- Bir niteliği nedeniyle kendi kendisini övmek: Kötülükleri bununla da kalmıyordu. Zenginiz diye övünüyor, güçlüyüz diye böbürleniyorlardı. (M. Y. Kandemir). Allah, kendini beğenen, övünen kimseyi sevmez. (Lokman Suresinden)
Övünmek ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "övünmek" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Övünç duymak: İftihar etmek, kıvanmak: Böyle bir ülkede yaşamaktan ve bu milletin ferdi olmaktan bir kez daha büyük bir övünç duydu. (H. Tuncay)
- Övünme payı çıkarmak: Herhangi bir şeyde kendini övmeye yarayacak bir taraf bulmak: Sinan Han, bu sözlerden bir övünme payı çıkardı: – Evet dedi. Karşımdakinin ne söylemek istediğini gözlerinden anlarım. (A. Z. Kozanoğlu)
- Övünmek gibi olmasın: Kendini övmeye hazırlanan bir kimse tarafından övünmesini hoş göstermek ya da alçak gönüllü görünmek için kullanılır: Ve de havaya girdi. Övünmek gibi olmasın, o lider bendeniz oluyorum... (E. Yel). Övünmek gibi olmasın yemeklerim çok güzeldir (E. Geven). Övünmek gibi olmasın zekiyimdir.
- Göğsü kabarmak: Birinin ya da kendi başarısından övünç duymak: Hele alkışları duymaya başlayınca göğsü kabardı da kabardı. Başı nerdeyse göğe değecekti. (A. E. Kavaklı)
- İftihar etmek: Kıvanmak, övünç duymak: Büyük bir sevgiyle, yüksek bir imanın sahibi olan oğluna sarıldı. Böyle bir oğulun babası olmakla iftihar ediyordu. (M. Dikmen)
- Kıvanç duymak:
- Övünmek: Şimdi işiyle övünüyor, kıvanç duyuyor. (Y. Kemal)
- Sevinmek, mutlu olmak: "Sizinle tanışmaktan kıvanç duydum."
Övünmek ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "övünmek" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Övüngen adam en sonra önüne bakar: Kendini beğenen ve sürekli övünen kişilerin, nihayetinde gerçek sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacaklarını ifade eder. Kendine aşırı güvenenler, zamanla kendi eksikliklerini veya hatalarını görmek durumunda kalır.
- Övünme çörtük (çeltik), yel esti gördük*: Övünen birine, fazla övünmemesini, meselenin aslında ne olduğunu herkesin bildiğini anlatmak için söylenir.
- Övünme kötülüktür: Kendini sürekli övmenin kibir ve gurur doğuracağını, bunun da insanlar arasında olumsuz duygulara yol açacağını ifade eder. Alçakgönüllü olmak, çevrede daha çok saygı ve sevgi kazandırır, övünmek ise bencillik olarak algılanır.
- Övünürse baht övünsün: Kişinin başarı ya da kazançlarının çoğunlukla şans ya da kaderle ilgili olduğunu, bu yüzden övünmeye değer şeyin yalnızca talih olduğunu ifade eder. İnsan, başarılarının altında yatan şansı ve kaderi unutmamalı, kibirden kaçınmalıdır.
- Akıllının ayıp dediği ile ahmak iftihar eder: Bazı insanların bilgisizlikleri veya görgüsüzlükleri nedeniyle toplum tarafından hoş karşılanmayan davranışlara övünerek yaklaşmalarını eleştirir.
- Alet işler el övünür (baht işler kul övünür)*: Bir kimse ne kadar usta olursa olsun gerekli araçları olmadan kusursuz iş yapamaz.
- Anan güzel idi hani yeri, baban zengin idi hani evi?: İnsan zenginliğiyle veya herhangi bir özelliğiyle övünmemeli, bir gün hepsini kaybedebilir.
- Aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur*: Güzel şey, iyi gereç kullanarak ortaya çıkar; bu da, işi yapana övünme payı verir.
- At seğirtir yiğit övünür, kılıç keser kol övünür: Bir başarı veya beceri ortaya konduğunda, genellikle kişi o başarıyı kendine atfeder. Atın iyi koşması seğirtmesi veya kılıcın iyi kesmesi gibi beceriler, kişisel yetenek veya gücün bir göstergesi olarak değerlendirilir.
- Büyüğüm deyi övünme, küçüğüm deyi yerinme: Yaşın veya statünün insanı ne üstün ne de değersiz kılmadığını ifade eder. Kişi, büyük olduğu için övünerek kibirlenmemeli, küçük olduğu için de kendini küçük görmemelidir; herkesin bir değeri vardır.
- El işler kol övünür: Becerikli ve çalışan kişi emeğinin karşılığını mutlaka alır.
- Elden çıkan şeyle övünülmez: Artık sahip olunmayan ya da kaybedilen bir şeyle gururlanmanın anlamsız olduğunu ifade eder. İnsan, elinde olmayan değerlerle değil, şu an sahip olduğu ve kontrol edebildiği şeylerle övünmelidir.
- Elden gelen şeyle övünülmez: Başkalarının sağladığı yardımlar veya başkalarına ait mallarla gurur duymanın anlamsız olduğunu ifade eder. İnsan, sadece kendi çabası ve emeğiyle kazandıklarıyla övünmeli, başkalarının başarısıyla kendini yüceltmemelidir.
- Ettim diye değil, etmedim diye övün: Asıl gurur verici olan kişilerin iradelerini kullanarak kötülüklerden uzak durmalarıdır.
- Hamamda türkü çağırması, gurbette övünmesi kolaydır (Gurbette övünmek, hamamda türkü söylemeye benzer): Bazı kendini beğenmiş, kimseler hiç tanınmadıkları bir ortamda kendilerini olduklarından daha üstün göstermeye çalışırlar.
- İyilik et kele, övünsün (varsın söylesin) ele*: Bir kişiye iyilik ederek onun kusuru düzeltilir, sonra o, bu iyilikten söz etmeyip kendi kusursuzluğuyla övünmeye kalkar.
- Kel kız ablasının saçıyla övünür: Kendi başarısı veya özelliği olmayan birinin, başkalarının başarıları veya özellikleriyle övünmesini anlatır.
- Mart yağar, nisan övünür; nisan yağar, insan övünür*: Martta yağmur yağar, nisan kurak geçerse nisan ayında ekinler yine gelişmeye başlar. Ama en iyisi, çiftçinin yüzünü güldüren yağmurun nisanda yağmasıdır.
- Mezar taşı ile övünülmez*: İnsan, atalarıyla değil, ancak kendi değeriyle övünebilir.
- "Ne oldum" dememeli, "Ne olacağım?" demeli: İnsan sahip olduğu şeylerle övünürken, bir gün onları kaybedebileceğini de düşünmelidir.
- Ne yoklukta dövün, ne varlıkla övün: Sıkıntı çeken kişi aşırı üzüntüye kapılıp daha çok yıpranacağına bu durumdan kurtulmaya çalışmalı, durumu iyi olan kişi de "varlıklıyım" diye övünüp başkalarına küçümseyerek bakmamalıdır.
- Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün*: Oğlan doğuran anne el üstünde tutulur, kız doğuran anne hor görülür(dü).
- Var varlatır, yok söyletir: Varlıklı kişi sürekli övünür, yoksul kişi ise sızlanır.
- Yanmış malla, ölmüş babayla övünülmez: Elden gitmiş değerli bir şeyle, veya ölen babanın üstün nitelikleriyle övünmek insanı iyi bir duruma getirmeye yetmez.
- Zenginliğinle övünme bir kıvılcım yeter, güzelliğinle övünme bir sivilce yeter: Zenginlik de, güzellik de kalıcı değildir. Kalıcı olan gönül güzelliğidir ve bununla övünülmelidir.
Soru/Yorum Formu