Beyazıt meydanı |
- Düz, açık ve geniş yer, alan: Daha tiyatroya giderken kar başlamıştı. Çıkınca meydanı bembeyaz buldum. (İlgili cümle kaynağı: Sait Faik)
- Yarışma ya da karşılaşma yeri: Er meydanı, savaş meydanı.
- Ortalık: Meydanda kimse kalmadı.
- (Bektaşi ve Mevlevi tekkelerinde) Zikir ve devran yeri.
- Fırsat ya da olanak: Meydan vermemek, meydan kalmamak.
- Birçok deyimde "oluş" ya da "belirme" anlamıyla geçer.
Meydan ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "meydan" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Meydan almak: (İstenmeyen şeyler için) Geniş ölçüde olmak.
- Meydan aramak: Fırsat gözetmek, olanak aramak.
- Meydan bulamamak: (deyiminin anlamı) Fırsat bulamamak.
- Meydan (birine, bir şeye) kalmak: Ortada engel olacak kimse ya da şey bulunmamak.
- Meydan kalmamak: Bir şeyin yapılmasına fırsat olmamak ya da gerek kalmamak.
- Meydan okumak: Korkmadığını, çekinmediğini açıkça bildirmek, belirtmek, korkutmak.
- Meydan vermemek: Olumsuz, kötü bir durumdan kaçınmak.
- Meydana atılmak:
- İleri sürülmek, herkesin bilgisine sunulmak.
- Bir işe karışmak için ortaya çıkmak.
- Meydana atmak: Ortaya çıkarmak.
- Meydana çıkarmak:
- Açıklığa kavuşturmak, belli etmek.
- Bulup ortaya çıkarmak.
- Meydana çıkmak:
- Belli olmak.
- Ortaya çıkmak.
- Meydana dökmek: Hepsini sergilemek, herkese göstermek.
- Meydana düşmek: Herkesin içine karışmak.
- Meydana gelmek: Olmak, oluşmak.
- Meydana getirmek: Olmasını sağlamak, oluşturmak.
- Meydana koymak: Yapıp ortaya çıkarmak.
- Meydana sürmek: Kışkırtmak.
- Meydana vurmak: Belli etmek.
- Meydanda bırakmak: Açıkta bırakmak.
- Meydandan çekilmek: Yok olmak, ortadan kaybolmak.
- Meydandan kaldırmak: Saklamak, gizlemek, göz önünden kaldırmak.
- Meydanı bırakmak: Savunduğu şeyden ya da yarışmadan çekilmek.
- Meydanı boş bulmak: Kendisini engelleyecek kimse görmeyerek aşırı davranışlara kalkışmak.
Meydan ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler
- Meydan başı: (tarih) Osmanlı ordusu acemi ocağı subaylarından biri.
- Meydan dayağı: Eskiden, ceza olarak açıkta ve kalabalık içinde suçlulara atılan dayak.
- Meydan etmek: (edebiyat) (Saz şairleri için) Bir araya gelerek sazla şiirler okumak, yarışmak.
- Meydan kalfası: (tarih) Osmanlı donanmasında, taslaklara göre gemi parçalarını yontarak hazırlayan marangozlara verilen ad.
- Meydan kasapları: (tarih) Yeniçeri ocağı mezbahalarında görevli kasapların adı.
- Meydan savaşı: (askeri terim) Açık, düz arazide yapılan büyük savaş.
- Meydan süpürgesi: Meydan, sokak, avlu vb. geniş alanları süpürmeye yarayan, saplı, büyük çalı süpürge.
- Meydan şairi: Saz şairi, aşık.
Soru ve Yorumlar: 1
Soru/Yorum Formu