Merak nedir ne demektir? Merak ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Çite tırmanıp çitin arkasını izleyen meraklı çocuklar
Merak
  1. Bir şeyi görmek, anlamak ya da öğrenmek için duyulan istek: Gürültü edenlerin kim olduğunu merak ediyordu.
  2. Bir şeyi edinmek, yapmak, bir şeyle uğraşmak isteği: Öteden beri güzel giyinmeye, güzel konuşmaya merakım vardır. (R. N. Güntekin)
  3. Heves, düşkünlük: Kedilere, çiçeklere çok merakı var.
  4. Kaygı, tasa: Oradakiler de son derece merak ve heyecan içindeydiler.
  5. (eski.) Karasevda.


Merak ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "merak" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Merak getirmek: Karasevdaya tutulmak: Ve âdeta bu ıstırapla merak getirdi. (H. R. Gürpınar)
  • (bir şeye) Merak sarmak (sardırmak): Bir şeyi edinmek, yapmak ya da onunla uğraşmak isteğine kapılmak: Adam daha sonra spora merak sardı ve attığı ters taklalarla büyük bir sükse yaptı. (C. Suavi)
  • Merak (Merakını) uyandırmak: Merak edilmesine (etmesine) sebep olmak, meraklandırmak: O güne kadar babasıyla ilgili doğru dürüst bir şey anlatmamıştı ve bu durum merak uyandırıyordu. (S. Ergin)
  • Meraka düşmek: Kaygıya kapılmak: Bu söz üzerine ben de bir meraka düştüm. Acaba bende de kalp hastalığı var mı? (A. H. Bey)
  • Meraka sokmak: Meraklandırmak: "Bu haberiniz," demiş, "beni meraka soktu." (O. V. Kanık)
  • Merakı kalkmak:
    1. Geçmiş bir şeyi hatırlayarak kederlenmek: Şairler diyor ki: "Ey sabah bülbülü, ne car car edersin, aşkı pervaneden öğren." Efendim, bülbül dedim de merakım kalktı... (A. Ağaoğlu)
    2. Bir şeyi anlama, öğrenme hevesine kapılmak: Okurlarımızın merakı kalkmış olmasın. (S. Birsel)
  • Merakına dokunmak (Merakını mucip olmak): İlgisini çekmek: İşte asıl bu haber merakına dokundu (N. Nazım). Bu acayip manzara babamın merakını mucip oldu. – Nazif Bey! Ne ola? diye sordu. (E. E. Talu)
  • Merakta bırakmak (koymak): Kuşku içinde bırakmak: — Git ama gecikme, hemen gel, beni merakta bırakma. (H. Mahir)
  • Merakta kalmak: Kuşku içinde kalmak, kaygılanmak: "Sultanım! Fakir, merakta kaldık; ne olur anlatınız, neler oldu? Neden bu kalabalık canınıza kastetmek ister. Ne olur, anlatınız!" (M. H. Alşan)
  • Meraktan çatlamak: (deyiminin anlamı)
    1. Çok kuşku ve kaygı duymak: "Ne oldu, iyi misin sen? Neredeydin dostum meraktan çatladım burada." (İlgili cümle kaynağı: A. Öğüt)
    2. Bir an önce öğrenme istediğinde olmak: Ben burada meraktan çatladım. Bu kadar uzun, ne konuştunuz? (M. Atalar)
  • Meraktan ölmek: Çok kaygılanmak: Biricik Şamil'lerine sarıldılar ve nerede kaldığını merakla sordular: – Şamil, oğlum meraktan öldük, neredeydin bunca vakit? (S. Başman)


Merak ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde veya anlamında "merak" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Merak dostlardan uzak/ırak: Aşırı meraklı olmanın dostluk ilişkilerine zarar verebileceğini ifade eder. İnsanlar, başkalarının özel hayatına gereksiz yere karışıldığında, dostluklarını sorgulayıp uzaklaşabilirler.
  • Merak insanı mezara (kadar) sokar*: Her şeyi öğrenme merakı, bazen insanı birtakım tehlikelerle karşı karşıya getirebilir.
  • Adam sormakla alim olur: Bilginin ve öğrenmenin soru sormak ve merak etmekle başladığını ifade eder. İnsanlar, öğrenmek için sürekli sorgulamalı ve araştırmalıdır.
  • Bin merak (tasa) bir borç ödemez*: Üzüntüyle, tasayla hiçbir borcun altından kalkılmaz. Borçtan kurtulmanın tek yolu o borcu ödemektir.
  • Çıbanın başını kurcalama, yara edersin: Tehlike gelmesi söz konusu olan konularda fazla meraklı davranma, yoksa böyle davrandığına pişman olabilirsin.
  • El seyirden usanmaz: Meraklı insanlar başkalarının özel hayatlarını izlemekten zevk duyarlar.
  • Her deliğe/taşın altına elini sokma ya yılan çıkar ya çıyan: Sonunda zarar görülüp görülmeyeceği belli olmayan işler konusunda fazla meraklı olup o işle ilgilenmek çok tehlikelidir.
  • Su şakırtısı ile akçe şakırtısı merak (tasa) dağıtırmış: Suyun akan sesiyle para sesinin, yani kazanılan gelirin, insanı rahatlattığını anlatır (?).
  • Yasak, arzu doğurur: Meraklı bir yapıya sahip olan insanlar yasakların arkasındaki gerçeği öğrenmeye çalışırlar.


Merak ile ilgili birleşik fiiller ve anlamları


  • Merak etme!: Şüphe etme, kaygılanma! "Merak etme, bu sıkıntıyı da atlatırız Allah'ın yardımıyla."
  • (bir şeyi veya kimseyi) Merak etmek:
    1. Anlamak ya da öğrenmek istemek: O kadının kim olduğunu merak ediyordu. Sormaya çekindi. (A. Özen)
    2. Kaygılanmak: "Eve de gelip gitmiyorsun, merak ettik. İnşallah kötü bir şey yoktur." (N. Sönmez)
  • Merak olmak: Anlamak ya da öğrenmek istemek: Merak olmayınca ilgi olmuyor, ilgi olmayınca bilgi olmuyor. (Siyer D.)
  • Merakına yenilmek: Çok merak etmek: Tekrar merakına yenilip adamın neler yazdığını görmeye çalıştı. (M. Gülsoy)
  • Merakını celbetmek: İlgisini çekmek: Bu uçan varlık derin ve esrarengiz bir güçle adamın büsbütün merakını celbetti. (A. Kerem)
  • Merakını gidermek: Merakını ortadan kaldırmak: Yine de içi içine sığmayınca merakını gidermek için telefona sarıldı. (B. Işık)
  • Merakta olmak: Merak içinde bulunmak: Deli Hüseyin akşamdan beri meraktaydı. Karaca nereye gitmişti? Hiçbir zaman gün aştıktan sonra dışarda kalmazdı. Bu ne işti? (Y. Kemal)