Kuyruk nedir ne demektir? Kuyruk ile ilgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Kuyruğunu sallayan bir kedinin arkadan görünüşü
Kuyruk sallayan kedi
  1. Hayvanların çoğunda, gövdenin arka tarafında bulunan kaslı ve tüylü uzantı: Düşe kalka kuyruğunu yakalamaya çalışan kedi yavrusunu bir müddet daha izledikten sonra sormuş: - Neden kuyruğunu kovalıyorsun kedicik? (İlgili cümle kaynağı: H. Sevinç)
  2. Koyunun, eritilerek yağı alınan bir uzantısı: Kuyruk yağı.
  3. Kuşlarda gövdenin arka yanında bulunan tüy demeti.
  4. (mecazi) Eşyada, hayvanlardaki kuyruğu andıran bazı uzantılara da bu ad verilir: Uçağın kuyruğu, gelinliğin kuyruğu, piyanonun kuyruğu, uçurtmanın kuyruğu vb.
  5. (alay) Birinin ardına takılıp hiç ayrılmayan kimse: Kuyruğuyla birlikte geliyor. Adam gidince kuyruğu durur mu?
  6. Herhangi bir şey için sıra beklenirken, insanların arka arkaya durarak oluşturdukları dizi: Pide kuyruğu, otobüs kuyruğu, kuyruk olmak, kuyruğa girmek vb.
  7. En geride, sona kalmış kısım: Kervanın kuyruğu, konvoyun kuyruğu vb.


Kuyruk ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "kuyruk" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Kuyruk acısı: Hınç, alınacak öç.
  • Kuyruk çekmek: Boya ya da sürmeyle gözün üzerine gözden daha uzun çizgi çekmek.
  • Kuyruk olmak (kuyruğa girmek): Bir şey için itişip kakışmadan düzenli sıraya girmek.
  • Kuyruk sallamak: (deyiminin anlamı) Yaltaklanmak, dikkatini çekecek şekilde davranmak.
  • Kuyruklu yalan: Abartılmış büyük yalan.
  • Kuyruğu dikmek: (Hayvan ya da küçümsenen kişi için) Koşmaya hazırlanmak ya da koşmak.
  • Kuyruğu kapana kısılmak (sıkışmak): Kolay kolay kurtulamayacağı çok zor bir duruma düşmek.
  • Kuyruğu titretmek: (argo) Ölmek.
  • (Birinin) Kuyruğuna basmak: Sert bir karşılık vermek zorunda bırakmak, kışkırtmak.
  • (Birinin) Kuyruğuna teneke bağlamak: Birini aşırı ölçüde alaya almak.
  • Kuyruğunu kısmak: Korkup pusmak.
  • (Birinin) Kuyruğunu kıstırmak: Birini kımıldayamayacak bir durumda yakalamak.
  • Kuyruğunu tava sapına çevirmek: Haddini bildirmek, gereken dersi vermek.