korku:
- Bir tehlike karşısında ya da bir tehlikeyi düşünürken duyulan kaygı: Hepimiz iki büyük korkunun, ölüm korkusu ile yalnızlık korkusunun zincirlerine vurulmuş değil miyiz? (N. Ataç). Korktuğum başıma geldi. Arkamdan sığ ormanın içinden gelen bir çıtırtı ile sustum. Arkama bakamıyordum korkudan. (H. Dündar)
- Kaygı, üzüntü: En büyük korkusu hizmetçilerden (R. N. Güntekin). Avrupa hükümdarlarının en büyük korkusu, IV. Murad çapında bir askerin, henüz 30 yaşına gelmemiş bir hükümdarın Batı'ya dönmesiydi. (Y. Öztuna)
- Kötülük gelme ihtimali: Eşkıya korkusundan kimse yanında parayla yola çıkamaz olmuştu.
korkmak:
Korkmak |
- Korku duymak: Çocuk gök gürültüsünden korktu.
- Kaygı duymak: Parlamento çekişmelerinden bizim işler unutulacak korkarım! (O. Kemal)
- Herhangi bir kuruntuya kapılarak çekinmek: Doğrusunu söyleyecek olsak senden korkarız, yalan söyleyecek olsak Allah'tan korkarız. (Cevdet Paşa)
Korku ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "korku, korkmak/korkmamak" kelimeleri geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Korktuğu başına gelmek (korktuğuna uğramak): (deyiminin anlamı) Kaygı duyduğu şey gerçekleşmek: İçeri atılarak duvara baktı, çifte ile silahlık yerinde değildi. Eliyle alnını döverek, "Eyvah!" dedi, "korktuğum başıma geldi..." (M. Rauf)
- Korku basmak: (İçini) Korku kaplamak: Dışarıdan köpek havlama sesleri gelince yüreğini bir korku bastı. (İlgili cümle kaynağı: A. Çimen)
- Korku belası: Çaresizlik yüzünden bir şeyi yapmak veya yapmamak, tehdit sebebiyle bir şeye evet veya hayır demeye mecbur olmak gibi durumlar karşısında kullanılır: Çocuk, korku belası, ikiletmeden fırladı ama ânında vazgeçti öteki.
- Korku düşmek: Endişelenmek, korkmak: İbrahim, elçilerin kızarmış buzağıya doğru el uzatmadıklarını görünce, konukları tuhafına gitti, içine onlardan kaynaklanan bir korku düştü. Bu sırada konukları "Korkma, biz Lût'un soydaşlarına gönderildik" dediler. (Hûd Suresinden)
- (İçini) Korku kaplamak: Bir şeyden korkmaya başlamak, korku dolu bir durum almak: Karanlık ormanı sınırlayan büyük siyah yapraklı ağaçları gördüğünde içini korku kapladı. İçindeki korku bildiğimiz korkulardan değildi, tarifi imkansız belirsiz bir korkuydu. (G. Ceylan)
- Korku saçmak: Herkesi korkutmak: Onun adı her tarafa dehşet ve korku saçıyor, ordularının görünmesi, şaşkınlık yaratıyordu. (O. Cengiz)
- Korku salmak: Korkutmak: Bunun üzerine beş yüz ateş yandı ve her yerden görünen ışıklar düşmanın kalbine korku saldı. (C. Durmuş)
- Korku vermek: Korkutmak: Bilinmeyen onlara korku veriyor. (N. Gün)
- Korkudan çıldırmak: Aşırı korku yüzünden aklını yitirmek, delirmek: Telefonu kapattım, ama korkudan çıldırmak üzereydim ... beni koruyun, n'olur... (A. K. Meram)
- Korkusundan altına etmek (kaçırmak, yapmak): Çok korktuğundan idrarını veya dışkısını kaçırmak: Öyküleri hep korkunçtur. İnsanı korkusundan altına ettirir.
- Korkuya kapılmak: Korku düşmek: İslâm ordusunun süvarilerini görünce korkuya kapıldı. Köşe bucak kaçtı. (A. Kara)
- Korkuya kesmek: Korkmak: "Gece yaklaşıyor..." diye fısıldadı. Yüreği saf korkuya kesti. (H. Kağan)
- Allah'tan kork!: Yapma, utan, yazıktır!: "Gel bu sevdadan vazgeç, Allah'tan kork. Şeytan seni aldatmış, o sana ders vermiş!" dedi. (Mevlana Celaleddin Rumi)
- Allah'tan korkmaz (kuldan utanmaz): İnsafsız, acımasız: Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz, yüzleri nursuzlar bir neslin üstüne kabus gibi çöktüler. (İ. Sarı)
- Başından korkmak: Hayatından kaygı duymak, cezalandırılmaktan korkmak: O zamanki her vezir gibi başından korkuyordu. (B. Büyükarkın)
- Gözü korkmak: Acı bir denemeden sonra birinden ya da bir şeyden zarar gelebileceği kanısına varıp bir daha denemeyi göze almamak: Önceki yenilgiden sonra düşmanın gözü korkmuştu. (İlgili cümle kaynağı: Z. Aygül)
- (Birinin) Gözünü korkutmak: Yıldırmak: Melekler ordusu onun da gözünü korkutmuştu. (S. Suruç)
- Kendi gölgesinden korkmak: Çok korkak olmak, bir sakınca veya zarar söz konusu olmayan işlere girişmekten bile korkmak: Artık en ufak bir sese karşı bile duyarlı hale gelmiş, kendi gölgesinden korkar olmuştu. (N. Işkın)
Korku ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "korku, korkak, korkmak/korkmamak" kelimeleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Kork Allah'tan korkmayandan*: Allah'tan korkusu olmayan kimse, insanlara her türlü kötülüğü yapmaktan çekinmez.
- Kork Nisanın beşinden, öküzü ayırır eşinden (Korkma Martın beşinden, kork Nisanın beşinden)*: Rumi takvime göre Nisanın beşinde öküzleri bile öldürüp, çift öküzlerini birbirinden ayıracak kadar soğuk olabilir.
- Korkağı fazla sıkıştırma, cesur olur (Korkağı çok kovarsan bahadır olur): Ürkek, çekingen kimselerin, nasıl olsa sesi çıkmıyor diye üzerine fazla gidersen, onları saldırgan bir hale getirirsin.
- Korkağın gözleri çift görür: Korkak bir kişinin, korktuğu şeyleri abartarak algıladığını ifade eder. Korkunun, kişinin gerçekleri çarpıtarak daha büyük ve tehlikeli görünmesine neden olduğunu vurgular.
- Korkak bezirgan ne kâr eder ne ziyan*: Bir iş yaparken cesur olunmalıdır. İşinde çekingen olan, atılım yapamayan kimse belki zarar etmez ama kâr da etmez.
- Korkak dostun olacağına cesur düşmanın olsun: Güvenilmez ve korkak bir dost yerine, açık ve cesur bir düşmanın daha tercih edilir olduğunu ifade eder. Cesur bir düşmanın, niyetlerini açıkça belli ettiğini ve güvenilmez bir dostun yarattığı belirsizlik ve güvensizlikten daha az zarar verici olabileceğini vurgular.
- Korkak insan, ölüden sayılır:
- Korkakların tehlike anlarında soğukkanlılıklarını koruyamadıklarını ve bu durumun onları ciddi şekilde zarara uğratabileceğini vurgular.
- Korkak bir kişi, düşmana zarar veremez ve bu nedenle düşmanlar onları etkili bir tehdit olarak görmezler ve düşmanlarının onları ölü gibi değerlendirmesine neden olur.
- Korkak olana, gölge bile düşmandır: Korkak insanların, en ufak şeylerden bile korkup tehdit olarak algıladıklarını ifade eder.
- Korkak tüccar ne kâr eder ne zarar: Korkak tüccar hiç riske girmez, yalnızca zarar etmemeyi düşünür. Sonuçta zarar etmez ama, doğru dürüst kâr da edemez.
- Korku başa beladır: İnsan bir tehlike anında korkup paniğe kapılırsa tehlike daha da büyük olur.
- Korku dağları bekler (aşırır)*:
- Korku her yerde kendini hissettirir.
- Bazı eylemlerin sonucunda doğacak durumdan korkularak yapılmaması durumunda söylenir.
- Korku dağları düz/yol eder:
- Suç olan bir işi yapmaya kalkışan kimse, göreceği cezadan korkarsa o suçu işlemekten vazgeçer.
- İnsan büyük bir tehlikenin içine düştüğü zaman kurtulmak için olağanüstü çaba sarf eder.
- Korku olmayan yerde nizam olmaz: Bir toplumda veya bir iş yerinde insanlar suç işlediğinde cezalandıracak kişiler veya yasalar yoksa böyle yerlerde düzen sağlanamaz ve sık sık huzursuzluk çıkar.
- Korkulu düşün sonu hayırlıdır*: Korkulu rüyalar çoğu zaman iyi ve güzel olayların habercisi olarak yorumlanır.
- Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak yeğdir*: Tehlikeli bir işe girişmektense o işin sağlayacağı kazançtan yoksun kalmak hayırlıdır.
- Korkunun ecele faydası yoktur*: Başa gelmesi kesin olan bir olaydan kurtulmak olası değildir.
- Adam adamdan korkmaz, utanır (hatır sayar)*: Kimi durumlarda ayıplamak ya da sert davranmak gerekirken, insanların suskun kalması, karşısındakilere ya da başkalarına duydukları saygıdan olduğu kadar, utanılacak bir duruma düşmek istememelerindendir.
- Adamın (insanın) yere bakanından, suyun sessiz (yavaş) akanından kork*: Düşüncesini açıkça söyleyenden değil, söylemeyip içten pazarlıklı olandan insana zarar gelir.
- Akıllı düşmandan korkma, deli dosttan kork: Akıllı düşmanla anlaşmak, akılsız dostla anlaşmaktan daha kolaydır.
- Allah'tan korkan kuldan korkmaz: Her şeyin Allahü Teala'dan geldiğine inanan kişinin Allah'tan başka hiç kimseden korkusu olmaz.
- Aslandan korkulur, bağlı bile olsa: Kuvvetli, yüksek mevki sahibi kimseler zor durumda kalsa bile yine de kimse onlara sataşmaya cesaret edemez.
- Atın ürkeği, yiğidin korkağı*: Ürkek attan ve korkak kimselerden hayır gelmez.
- Bin kargaya bir sapan taşı yeter: Korkan kimselerden meydana gelmiş bir topluluğu korkutup kaçırmak için küçük bir müdahale yeterlidir.
- Bir korkak bir orduyu bozar*: Savaşta veya zorlu bir mücadelede bir grup insanın yapacağı bir işi yaparken birisi korkup, telaşlanırsa, diğerleri de paniğe kapılır.
- Bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden*: Oturmayacağını belirten konuk yatıya kalır, yemeyeceğini söyleyen de bir türlü doyurulamaz.
- Bedduadan korkmayan belasına uğrar: Suçsuz, günahsız kimselere kötülük etmekten çekinmeyen kişi onların bedduasını alır ve hak ettiği cezayı mutlaka bulur.
- Borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar)*: Borç almak istemeyen kişi, durumuna uygun yaşamalı, tutumlu davranmalı, savurganlıktan kaçınmalıdır.
- Cahilden kork, aslandan korkma: Bilgisiz veya cahil bir kişiden zarar gelebileceğini ancak güçlü veya korkulan birinden zarar gelmeyeceğini ifade eder. Korkunun doğru yerde olması gerektiğini ve güçlü kişilerden değil, bilgisiz veya haksız olanlardan kaçınılması gerektiğini vurgular.
- Çobana yağ kaygısı, keçiye can korkusu: Bazı insanlar elde etmek istedikleri şey için başkalarının uğrayacağı zararı düşünmezler.
- Değirmende doğan sıçan gök gürültüsünden korkmaz: Bir kişinin veya bir şeyin, alışık olduğu zorluklar veya tehlikeler karşısında cesur ve korkusuz olacağını anlatır.
- Deliden korkmayan adam delidir: Deli veya saldırgan kimseler, karşılarındaki kim olursa olsun saldırmaktan çekinmezler. Bu yüzden, deli olduğunu bile bile onların üzerine giden kişinin aklından zoru var demektir. Bu atasözü, tehlikeli ve mantıksız davranışlar sergileyen kişilerden uzak durmanın önemini vurgular.
- Deliyi dövmeden korkutmalı: Cahil, saf kişiyi bir işten vazgeçirmek için fazla sert davranmaya gerek yoktur. Çünkü böyle kimseleri ikna etmek kolaydır.
- Doğru Allah'tan/Mevlâsından başka kimseden korkmaz: Dürüst insanlar kimseye kin gütmez, kolay kolay suç işlemezler. Bu yüzden Rabbinden başka hiç kimseden korkmazlar.
- Dolu tüfek bir adam korkutur, boş tüfek iki adam (Tabancanın dolusu bir kişiyi korkutur, boşu kırk kişiyi): Silah öldürücü bir araç olduğu için çok tehlikelidir. Dolu silahı taşıyan kazayla ateş almasından korkar. Öte yandan silah boş bile olsa herkesi korkutmaya yeter.
- Dostun sertliğinden korkma, düşmanın yaltaklanmasından kork: Bizim iyiliğimizi isteyen kimseler, hata yapıyorsak uyarırlar ama düşmanlarımız bu hatayı desteklerler.
- Dünyada bir iki dinliden, bir de iki donludan korkmalı: Dini inançlarını terk eden veya sadakatsiz davranan iki yüzlü insanlardan her türlü kötülüğün beklenebileceğini ifade eder.
- Eğriyim neden korkarım? Doğruyum neden korkarım?: Suç işlemeyi alışkanlık edinmiş kimseler, zaten her şeyi göze almıştır ve korkmazlar. Dürüst, kalbi temiz kimseler ise bir suç işlemediklerinden dolayı suçlanmayacakları için onlarda korkmazlar.
- Erkek korkusu, Allah korkusu: Kadın erkeğinden korkmaz, onu dinlemezse o ailede düzen olmaz.
- Filden korkmam, lakin zürafadan korkarım: Bazen çok tehlikeli gibi görünen şeyler zararsız, tehlikesiz gibi görünen şeyler de çok tehlikeli olabilirler.
- Gemiye binmeyen, Allah korkusu bilmez: Günahların ve hataların sonuçlarını tecrübe etmeyen kişiler, Allah'a karşı sorumluluklarını ve korkuyu tam anlamazlar. Fırtınaya yakalanmış bir gemideki bir yolcu gibi kişi zorluklar içinde kaldığında, Allah'a yönelir, O'ndan af ve yardım diler.
- Gümbürtüden korkan, kazancı dükkanına girmez: Kavgadan, kargaşalıktan korkan kimseler, bunlara sebep olan davranışlardan kaçınırlar.
- Hain olan (adam) korkak olur: Kötü ruhlu, kalleş kimseler yüz yüze mücadeleye cesaret edemezler. Haince ve arkadan saldırmayı tercih ederler.
- Herkes başından korkar: Kalabalık bir grubu ilgilendiren bir tehlike söz konusu olduğu zaman herkes önce kendini kurtarmaya çalışır.
- Hırsız it korkak olur (Hırsızda yürek olmaz): Kötü niyetli veya suç işleyen kişilerin, sürekli yakalanma korkusu ve suçluluk duygusuyla yaşadıklarını ifade eder. Bu nedenle, bu tür kişiler genellikle cesaretsiz ve korkak olurlar.
- Hindistan fili sivrisinekten korkar: Bazen beklenmedik ve küçük şeylerin, büyük ve güçlü olanlar için bile tehdit oluşturabileceğini vurgular. Gösterişli veya güçlü görünenlerin, zayıf veya küçük görünenlerden korkabileceğini anlatır.
- Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz*: Daha önce bir zarara uğramış kimse, kendisine aynı zararı verecek şeyden korkmaz, onun farkına bile varmaz.
- İnsanın korktuğu başına gelir: İnsan bir şeyden ne kadar korkar ve sakınırsa o şeyle veya ona benzer şeylerle mutlaka karşılaşır.
- İstemem diyenden korkmalı*: Bir şeyi istemem deyip geri çeviren kimse, isteğini açıkça belirten kişiden genellikle daha çok isteklidir.
- İt korktuğuna ürer: Saldırgan, geçimsiz, kavgacı kimseler güç yetiremeyeceğini anladıkları birine karşı tehditler savurarak onun özünü korkutmak isterler (ürümek: havlamak).
- İt itin dişinden korkar: Kötü huylu, kavgacı kimseler, kendileri gibi birine rastladıkları zaman onlarla tartışmaya girmekten kaçınırlar.
- İt taştan, bacı kardaştan korkar: Kız çocukları en çok erkek kardeşlerinden çekinirler.
- "Öldürürüm" diyenden korkma, "Ölürüm" diyenden kork: Tehdit eden veya zorbalık yapan kişiden ziyade, kararlı ve fedakarlık yapmaya hazır olan kişilerin daha tehlikeli olabileceğini ifade eder. Boş tehditler savuranların aksine, kararlılıkla bir amaç uğruna her şeyi göze alabilecek kişilerin gerçekten korkulması gereken kişiler olduğunu vurgular.
- Kargadan korkan bakla ekmez: Risk almayı veya zorluklarla baş etmeyi istemeyen kişilerin, büyük kazançlar elde etme şansını kaçırabileceğini ifade eder.
- Karıdan korkmayan yanılır: Kadını hafife alan veya önemsemeyen erkeklerin ileride bu tutumlarından dolayı pişman olacağını ifade eder. Kadınların zekası, gücü ve etkisi küçümsendiğinde, bu tutumun yanlış olduğu ve ileride beklenmedik sorunlarla karşılaşılabileceği anlatılır.
- Kart öküz baltadan korkmaz: Uzun süre yaşamış, deneyimli ve yaşlı kişilerin ölüm gibi büyük tehlikeler karşısında daha az korku duyduğunu ifade eder. Bu kişiler, hayatın zorluklarına ve ölüme daha hazırlıklıdır.
- Kasap koçtan korkmaz: Bir işte uzmanlaşmış, tecrübe kazanmış veya belirli bir duruma alışkın olan kişinin, o durumun zorluklarından veya tehditlerinden korkmadığını ifade eder.
- Kedinin yürüklüğü samanlığa kadardır: Korkak kimseler çok uzun süre cesur görünemezler.
- Kediyi kovalaya kovalaya aslan ederler: Korkak kimseler üzerlerine çok varılırsa cesur kesilirler.
- Koğma muhannesi, yiğit edersin: Fazla tahrik edilirse korkak kimseler kaçmak yerine saldırmayı tercih ederler (muhannes: Kalleş, korkak, alçak, namert kimse).
- Koyunu çok olan korkusunu geniş etmeli: Çok malı olan hırsızlardan korkmaz ve önlem almazsa mallarını çaldırabilir.
- Kurbağaya bir vurursan iki sıçrar: Çok korkak kişiler en ufak bir müdahaleden bile normal insandan daha çok etkilenir.
- Kurbağaya "tu" demişler kendini çaya atmış: Olur olmaz her şeyden korkan kimseler, küçük bir harekette bile kaçacak yer ararlar.
- Kurdu gören bağırır, görmeyen daha çok bağırır: Bilgi eksikliğinin ve belirsizliğin insanlarda daha fazla korku ve endişeye neden olduğunu anlatır. Bilinmeyen durumlar genellikle bilinenlerden daha fazla endişeye neden olur.
- Kurttan korkan çoban olmaz: Bir işi yapacak kişinin o işin doğasında var olan zorluklar ve tehlikelerle yüzleşmekten çekinmemesi gerektiğini ifade eder.
- Kuş taneden kaçmaz: Kimse kendisinden güçsüz ve küçük birinden korkmaz.
- Martın onundan, şubatın sonundan korkulur: Mart ayının başlangıcı ve şubat ayının son günleri mevsimin en soğuk ve sert zamanıdır.
- Ne değirmende yat, ne korkulu rüya gör (Ne mezarlıkta uyu, ne de korkulu düş gör): Beklenmedik tehlikelerle karşılaşmamak için tüm tedbirleri almak gerekir. Şüphe ve korku içinde yaşamaktansa, bunlara sebep olan işlerden kaçınmak daha yararlı olur.
- Ne hayata güven, ne ölümden kork: Her yaşamın bir sonu vardır. Ölüme hazırlıklı olmak gerekir.
- Ne kork, ne korkunu yüreğinden çıkart: Cesur olmak iyi bir şeydir, fakat zarar göreceğini bile bile bir şeyin üzerine korkmadan gitmek aptallık olur. Hele de mesele önemsiz bir şey ise.
- Ölmüş eşek kurttan korkmaz*: Her şeyini yitiren kişi tehlike anında, onu umursamayan cesur biri olur.
- Ölümden korkan korkudan ölür: Ölüm korkusunun, kişinin yaşam kalitesini düşürdüğünü ve bu korkunun hayatı yaşanmaz hale getirebileceğini ifade eder. Bu atasözü, ölümden aşırı korkmanın, kişinin zihinsel ve fiziksel sağlığını olumsuz etkileyerek yaşamını zorlaştırabileceğini vurgular. Korkunun kendisi, kişiyi adeta ölüm gibi etkiler.
- Ölümden korkma, kin duyulmaktan kork: Çevresinde kin besleyen bir düşmanı olması insanı korku içinde yaşatır.
- Örs çekiçten korkmaz: Dayanıklı ve güçlü olan veya zorluklara veya tehditlere alışkın olan kişilerin bunlara karşı korku duymayacağını ifade eder.
- Paralı adamdan dağlar bile korkar: Zengin kimse parasını iyilik yerine, kötülük içinde kullanabilir; her istediğini parası ile yaptırır.
- Sarhoştan, deli bile korkar*: Sarhoş olmak delirmekten de beterdir, sarhoş insan kendini denetleyemez, delinin yapmayacağı şeyleri yapar.
- Sen işten korkma, iş senden korksun*: Her iş, doğacak engelleri yenmeye kararlı olmakla, direnmekle başarılır.
- Serçeden korkan darı ekmez*: Tasarladıkları işin ufak tefek tehlikelerini gözlerinde büyütenler o işe kalkışmamalıdır.
- Suyun sessizinden, insanın sözsüzünden korkmalı (İnsanın söylemezinden, suyun şarlamazından [çağlamazından] korkulur)*: Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
- Sütü paktan (pak olandan) korkulmaz: Temiz ve dürüst olan kişilerden veya şeylerden herhangi bir kötü sonuç beklenmeyeceğini ifade eder. Pak ve temiz olan, güvenilir ve zararsızdır; bu nedenle ondan korkmak gereksizdir.
- Talebe hocadan, karı kocadan korkmalı: Öğrenci öğretmeninden ne kadar çekinirse o kadar disiplinli olur ve daha iyi yetişir. Aynı şekilde kadın da kocasının kızacağı davranışlardan kaçınırsa daha huzurlu bir yaşam sürerler.
- Tavşanın çıkışından, kurdun inişinden korkmalı: Tavşanın yokuşu hızla çıktığını, kurdun ise yokuşu hızla indiğini ima eder. Bu durum, beklenmedik değişikliklerin veya olayların hızlı bir şekilde gerçekleşebileceğini ve bu durumların olası risklerini ifade eder.
- Tuzaktan korkmuş kuş, kırk yıl eğri ağaç üzerine konmaz: Bir kez kötü bir deneyim yaşayan birinin, o deneyimi hatırlayarak benzer durumlardan kaçınacağını ifade eder.
- Utan utanmazdan, kork korkmazdan: Görgüsüz, terbiyesiz kimselerle dostluk edersen onlar yaptıklarından utanmaz, ama sen utanırsın. Hiç bir şeyden korkusu olmayan kişilerle de arkadaşlık edersen senin de başını derde sokarlar.
- Ürkütme tavşanı aslan edersin: Korkaklar tahrik edilince anormal derecede cesaret kazanırlar.
- Yakada bağım yok ki çakaldan korkum olsun: Fazla değerli bir malı olmayan kimsenin hırsızdan korkusu olmaz.
- Yandan gelen denizden korkulur: Önceden tahmin edilemeyen veya doğrudan karşıdan gelen değil, yanlardan ve sürpriz bir şekilde gelen tehditlerin daha büyük bir risk oluşturabileceğini belirtir. Dolayısıyla, görünmeyen veya öngörülemeyen tehlikelere karşı dikkatli olunması gerektiğini vurgular.
- Yiğitten korkma, muhannetten kork: Dürüst ve mert kişiler mecbur kalmadıkça kimseye zarar vermezler. Bu yüzden böyle kişilere her zaman güvenilebilir. Asıl çekinilmesi gerekenler iki yüzlü ve çıkarcı kimselerdir (muhannet: Korkak, alçak, kalleş, namert kimse).
- Zarardan korkan kâr etmez: Kazanç elde etmek isteyen birinin risk almaktan kaçınmaması gerektiğini ifade eder. Başarı ve kazancın, riskleri göze alarak cesur adımlar atmayı gerektirdiğini vurgular.
Soru ve Yorumlar: 8
Soru/Yorum Formu