koca (I)
- Bir kadının evli olduğu erkek, bir kadının eşi, zevç: Biliyorlardı ki, vakti, zamanı gelince koca evine gidecekler, çoluk-çocuğa karışacaklar ve bu devran böylece sürüp gidecekti. (Y. Akkaya)
koca (II)
- Büyük, geniş: Mektebimizin teneffüs bahçesine bitişik koca bir bağ var. (R. N. Güntekin)
- Kocaman, iri: Burası koca bir gökdelen. (K. Karakaşlı)
- İhtiyar, yaşlı, yaşça büyük: "Acaba koca karı evde midir?" diye sordu... (A. Kundakçı)
- (mecazi) Büyük, saygıdeğer, ulu: Süleyman Han'ın kudretiyle Koca Sinan'ın dehasına yaraşır bir eser olmalı bu. (F. H. Çorbacıoğlu)
Koca ile ilgili deyimler atasözleri ve anlamları
İçinde "koca" kelimesi geçen atasözleri deyimler ve açıklamaları:
- Koca(II) bebek: Davranışları yaşıyla uygun olmayan: — Allah büyük konuşanı daima yanıltır, hüsrana uğratır, bunu aklından çıkarma koca bebek! dedi ve kapıyı açarak çıktı... (Ş. Y. Şenler)
- Koca(I) bulmak: Kız ya da kadın kendisiyle evlenecek bir erkek bulmak: "Madam şehirde koca bulmuş mu bari?" (M. Adıbeş)
- Koca(II) herif olmak: (Çocuk) Adam sayılacak kadar büyümek: Koca herif oldu hala akıllanmadı.
- Kocaya(I) kaçmak: (Kız için) Ailesinin izni olmadan ve nikahlanmadan, evlenmek üzere bir erkekle kaçmak: Kızları Güler kocaya kaçmış, bu durum da aile fertleri arasında derin bir üzüntüye sebep olmuştu. (Ö. Özdarıcı)
- Kocaya(I) varmak: Evlenmek. (...) kocaya varmış, kendine bir ev kurmuş, evinin de hanımı olmuş, kocasının da safasını sürmüş. (M. Ş. Esendal)
- Kocaya(I) vermek: Evlendirmek: — Ne göreyim, oğlu olan evlendirmiş, kızı olan kocaya vermiş. (İlgili cümle kaynağı: Kollektif)
- Koca(II) kafa içi boş, tut kulağından çifte koş: Akılsız, bilgisiz, aptal kişilerin hayvanlardan hiçbir ayrımı yoktur.
- Kocana(I) göre bağla başını, harcına göre pişir aşını: Bulunduğun çevreye göre davran, işini de elindekiler oranında yapmaya çalış.
Soru/Yorum Formu