- (isim) Dişi çocuk: Sık sık resmini gösterdiği küçük bir kızı var. (N. Baysal)
- (sıfat) Dişi: Tek çocuğunuz olacaksa erkek mi kız mı olsun isterdiniz? (G. T. Eren)
- Cinsel birleşmede bulunmamış dişi insan: Kız mı, kadın mı, nişanlı mı, başı boş mu, dul mu, sözlü mü?.. (İ. Hinçer)
- (isim) İskambil kağıtlarında kız resimli kağıt: Yerde karo kızı, kupa dört ve kupa beşli vardı. (K. Üner)
- (ünlem) Daha yaşlı biri tarafından dişi cinsten bir kimseye seslenilirken kullanılır: "Kız Ayşe!" diye seslendi kadınlardan bir tanesi belli ki dedikodu yapacaktı. (İ. Kandemir)
Kız ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "kız" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )- Kız alıp vermek: (deyiminin anlamı) İki aile erkeklerini karşılıklı olarak birbirinin kızlarıyla evlendirmek, dünür olmak: Daha sonra, karşılıklı kız alıp - verdiler. Akraba oldular. Böylece, yıllarca sürecek bir dostluğun temellerini attılar. (O. Çelik)
- Kız almak: Bir aileden gelin alarak hısım olmak: Nihayet padişah üstün geldi, ona yaradılışı güzel ve bir temiz kişinin soyundan bir kız aldı. Kızın güzellikte eşi yoktu... (Mesnevi)
- Kız bakmak (gezmek, görmek): (Evlenecek bir erkek için) Kız aramak, kız görmeye gitmek: Annesi ona kız bakıyordu. O da herkes gibi normal bir kızla evlenecekti. (S. Sülün)
- (birine) Kız bulmak: (Evlenecek erkeğe) Uygun bir kız seçmek: Bir taraftan Yakup Bey'in karısı, bir taraftan Süleyman Bey'in karısı, İlyas Efendi'ye uygun bir kız bulmak için kapı kapı dolaştılar... (M. İzgü)
- Kız çıkmak: Bâkire olduğu anlaşılmak.
- Kız gibi: Çok güzel, dokunulmamış, kullanılmamış, yeni: Buna yeni bir direksiyon taktım mı, kız gibi araba olur. – Evet, dedim, kız gibi olur ama, eski kızlar gibi... (A. Nesin)
- Kız istemek: Bir kızı, evlenmek için ana ve babasından ya da yakınlarından istemek: Ondan sonra oğlum geldi, bana durumu açıkladı, biz de gittik, kızı istedik, verdiler. Öylesine kısa süreli bir düğün yaptık ve gelini getirdik. (O. Türkdoğan)
- Kız kaçırmak: Bir kızı kendinin ya da ailesinin rızası olmadan alıp götürmek: Ferhat'ın Şirin'i sevdiği kadar Seriye'ye âşık olan Rahim, bu durumu anlayınca kızı kaçırdı. (S. Aktaş)
- Kız kızan: Çoluk çocuk: Küçük, büyük, kız kızan bayram etti. (A. G. Yıldız)
- Kız kurusu: (argo) Hiç evlenmemiş, yaşlı kız, kalık: Kırk bir yaşındaydı, hiç evlenmemişti, mahallede kız kurusu olarak anılıyordu. (Kolektif)
- Kız oğlan (kız oğlan kız): Kızlığı bozulmamış, erden, bakire: Kız oğlan kız geldim bu eve ben, dul karı muamelesi görüyorum. (K. Kalay)
- Kız vermek: Bir aileye kendi ailesinden bir kızı gelin vererek hısım olmak: Kız tarafı da, "Pek alâ, pek güzel, bizde hayırlısıyla kızımızı verdik. Allah dirlik düzenlik versin" diye cevap verir. (Z. Özdemir)
- (birinin) Kızı kısrağı: Birinin ailesindeki kızlar ve kadınlar: İstiyor ki torunu torbası, kızı kısrağı gözünün önünde olsun. Hangi baba böyle istemez ki. (K. Erzurum)
- (birine) Kızını vermek: Birini kendine damat yapmak: Emir ona kızını verdi. Kendisine de veliaht etti. (A. H. Müftüoğlu)
- Allah bahtından güldürsün: (Evlenecek kızlar için) "Kısmeti açık olsun, iyi bir evlenme yapsın" anlamında hayır temennisi sözü: "Büyüdükçe pek güzelleşti maşallah, Allah bahtından güldürsün" sözlerini sık sık işitiyordu. (Türk dili)
- Allah sahibine bağışlasın: Çok beğenilen güzel şeyler, özellikle genç kız ve kadınlar için söylenir: Güzel, konuşkan, zeki, hoş, tertemiz bir hamfendi. Allah sahibine bağışlasın. (S. Engin)
- Allah'ın emri Peygamberin kavliyle: Kız istemeye gidildiğinde kızın ailesine söylenen söz: Allah'ın emri Peygamberin kavliyle kızınız Gamze'yi oğlumuz Mustafa'ya istiyoruz.
- Anasının kızı: Huyları annesininkilere benzeyen kız: "Senin kız da amma nazlı çıktı be Refik" diyerek ona takıldı Selim. "E normaldir, anasının kızı! Ben de vaktiyle az çekmedim" (A. Kurt)
- Babasının kızı: Her yönüyle babasına benzeyen kız çocuğu: "Tam babasının kızı bu! Dik kafalı, hiç laf dinlemez." (E. Emine)
- Beğenmeyen kızını (küçük kızını) vermesin: Bir durumun beğenilmemesi karşısında, beğenmeyenin umursanmadığını anlatan bir söz: "Adam sen de, kimsenin gözüne girmeye niyetim yok, beğenmeyen kızını vermesin, ben bir can daha kurtardım ya!" deyip başını öte tarafa çevirmiş. (Y. Ölmez)
- Boyu bacadan mı aştı? (Başı bacadan aşmadı ya!): (Kız) Daha evlenecek yaşta değil: Acelesi ne anam boyu bacadan aşmadı ya, dedikçe, kötülüğüne söylüyormuşum gibi hop oturup hop kalkıyordu rahmetli. (M. Balel)
- Deli kızın çeyizi gibi: Bir arada sergilenen ve birbirine yakışmayan (eşya ya da giysi): Kadın gibi değil de erkeksi tarzda giyinmişti âsi gençliğin isyankâr haspası: deli kızın çeyizi gibi, başında gece mavisi bere vardı, sırtına kehribar sarısı deri mont atmıştı, boynuna gömgök atkı dolamıştı, altındaki pantolon oldukça yıpraktı... (M. Savaş)
- (bir kıza) Dünür düşmek: Bir kızı evlenmek üzere başkası için istemek: Dünür düştük, kızı istedik. Kız istemeye emmim gitti. (M. Çiftçi)
- Ere varmak (gitmek): (Kadın, kız için) Evlenmek: "Ere vardı da baba evini unuttu" demezle mi? Ayıp ayıp!.. (A. Elmas)
- Evde kalmak: (Kız için) Çağı geçtiği halde evlenememek: Bekârım. Bazıları benim için evde kalmış diyorlar. Ben evde kalmış olmak istemiyorum. Ve sahip olduğum hayatı paylaşacağım insanı arıyorum. (A. Güzelce)
- Gelin gitmek: (Kız için) Evlenmek, oğlan evine gelin olarak gitmek: İyi bir aileye gelin gitti (N. Meriç)
- (bir kızı) Leğen başından almak: Hamarat diye seçerek almak.
Kız ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "kız" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Kız alırsan dersin "Sen bilirsin" dul alırsan dersin "Ben bilirim": Kızın nazı çok olur. Dul kadının ise boynu büküktür.
- Kız anasından görmeyince sofrayı kaldırmaz: Kız çocuğu temizlik, yemek yapma ve diğer ev işlerini annesinden öğrenir. Annesi tembel, üşengeç, rahatına düşkün biriyse, büyüyüp evlenince o da annesi gibi olur.
- Kız anasını, inek danasını bilir: Kız çocuğu daha çok annesine düşkün olur, onun gibi olmak ister.
- Kız beşikte (kundakta) çeyiz sandıkta (Kız kucakta çeyiz bucakta)*: (atasözünün anlamı) Kızların çabuk büyüdüğüne inanılır, o yüzden zaman yitirmeden, daha doğar doğmaz çeyiz hazırlığına başlamak gerekir.
- Kız bir sevgi ile doğar, bin sevgiye çıkar; oğlan bin sevgi ile doğar, bir sevgiye iner: Kız çocuğu, oğlan çocuğundan daha sevimli olur. Kız ve erkek çocuklarına yönelik sevgi ve ilginin toplumdaki farklı yaklaşımlarını ifade eder.
- Kız boğazı kırk boğum olur: Kız çocuğunun masraflarının fazla olduğunu, kız çocuklarına yapılan harcamaların, bazen ailenin diğer ihtiyaçlarının önüne geçebileceğini ifade eder.
- Kız büyür, bahtı beraber büyür: Bir kız çocuğunun kaderinin ve talihinin de onunla birlikte geliştiğini ifade eder. Yaş ilerledikçe hayatında karşılaşacağı fırsatlar, mutluluklar veya zorluklar da onunla birlikte şekillenir.
- Kız dediğin kaledir, yıkılırsa çürük çaput olur: Kız çocuğu yetiştirmenin daha dikkat ve özen gerektirdiğini ifade eder. Kızın namusu zarar görürse, ailesinin ona olan sevgisi ve saygısı zedelenir.
- Kız dediğin kapı şakşahısı; gelen çalar giden çalar: Evlilik çağındaki kızların çok fazla talibi ve kendisiyle ilgilenen insanın olabileceğini ifade eder. Evlilik konusunda kızlara yönelik taleplerin ve ilginin yoğun olabileceğine işaret eder.
- Kız doğuran (Kızı olan) tez kocar (Kızın var, sızın var): Kız çocuğu büyütmenin getirdiği sorumlulukların ebeveynleri daha fazla yıpratabileceğini anlatır. Kız çocuklarının korunma ve ilgilenme ihtiyacı daha fazla olduğundan, anne baba bu süreçte daha çok emek harcar.
- Kız evi naz evi*: İstenen kızın ailesi, damat ailesine karşı kendini naza çeker: "Eee, kız alması kolay değil. Kız evi naz evi, derler. Duymadın mı hiç?" (N. Sönmez)
- Kız evi umut evi, oğlan evi unut evi: Kız evlendiren aileler damatlarından ilgi ve yardım umarlar. Ama gelin giden kız kocasının rızası olmadıkça baba evini sık sık göremez.
- Kız evladı yerine düşerse bir eyerli at, yerine düşmezse bir uyuz it: Kız çocuğu soylu, hoşgörülü bir aileye gelin giderse mutlu bir yaşam sürer; eğer geçirimsiz, fesat kimselere düşerse sürekli itilir, kakılır, hayatı zindan olur.
- Kız evlendikten sonra çok damat bulunur: Bir kız evlenmeyi kararlaştırdıktan sonra birçok talibin çıkabileceğini ifade eder. Evlenmeye niyetlenen bir kızın etrafında pek çok evlenmek isteyen adayın belireceğini anlatır. Bu durum, niyet ve kararlılığın çevredeki fırsatları ve seçenekleri artıracağını ima eder.
- Kız gittiği, oğlan bittiği yerde ekmek yer: Kız evladı evlendikten sonra ihtiyaçları kocası tarafından karşılanır. Erkek evlat ise büyüdükten sonra çalışıp ihtiyaçlarını kendi başına karşılayabilir.
- Kız ile altın gizli gerek: Değerli ve kıymetli şeylerin korunması gerektiğini ifade eder. Yani, güzel bir kız ve altın gibi değerli varlıklar başlarına kötü bir şey gelmemesi için dikkat çekmeden ve özenle saklanmalıdır.
- Kız kocayınca gayret dayıya düşer: Evlilik çağına gelen kızların evlenme sürecinde aile büyüklerinin destek olması gerektiğini anlatır. Özellikle dayılar gibi yakın akrabaların bu konuda sorumluluk alarak yardımcı olmaları beklenir.
- Kızı alan göz ile bakmasın, kulak ile işitsin: Erkek evleneceği kızda sadece güzellik aramamalı, onun niteliklerini de araştırıp işitmelidir.
- Kızı duvak, gelini beşik arkasında görmeli: Evlilik çağına gelmiş bir kızın duvak içinde güzel göründüğünü, ancak evlilikteki başarısının ve mutluluğunun çocuk sahibi olmasıyla tam anlamıyla değerlendirilebileceğini ifade eder.
- Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya*: Aile büyüklerinin deneyim ve bilgilerini dikkate almadan sadece duygusal kararlarla evlenen bir kızın, kocasını doğru seçemeyebileceğini ve olumsuz sonuçlarla karşılaşabileceğini anlatır.
- Kızı kızken görmeyeyim; bir beşik, iki beşik, üç beşik, dört beşik sonra göreyim: Bir kızın asıl karakterinin ve sorumluluklarla başa çıkabilmesinin ancak evlenip çocuk sahibi olduktan sonra ortaya çıkacağını ifade eder. Kızın olgunluk ve becerileri, aile kurduktan sonra anlaşılır.
- Kızı methederek evlendirirler, gelinin iyisini gören az olur: Kızların evlenmeden önce övülüp, evlendikten sonra ise eleştirilmeye başlanmasını ifade eder. Evlilik öncesi kızın olumlu özelliklerinin vurgulandığını, ancak evlendikten sonra gelinin iyi yönlerinin görülmeyip, daha çok eleştirildiğini anlatır.
- Kızı var nazı var, oğlu var sözü var: Evlilikte ailelerin kuracağı ilişkilerde kız tarafının daha nazlı, hassas ve titiz olduğunu, erkek tarafının ise daha güçlü, söz sahibi ve kendini daha net ifade eden bir tutum sergilediğini anlatır.
- Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla (işit, dinle)*: Bir sözün, bir iğnelemenin, birinin yüzüne karşı açıkça söylenememesi durumunda, oradaki bir başkasına söylenerek, ona duyurulmaya çalışılmasını anlatır: Sonra, kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla gibilerden, Nuri Efendiye de laf çaktı: – Bu balyalar akşama kadar tartılıp teslim edilecek. Durmak, dalga geçmek yok. (İlgili cümle kaynağı: C. Gündoğdu)
- Kızımı ele verdim, yüreğime bere verdim: Ana baba kızını gelin gönderdiği zaman ister istemez bir süre onun boşluğunu hisseder.
- Kızın en büyük serveti bikridir: Bir genç kızın en kıymetli şeyi bekareti ve namusudur (bikr: Bir erkek tarafından dokunulmamış olma durumu, kızlık, bekâret).
- Kızın kimi severse güveyin odur, oğlun kimi severse gelinin odur: Ana baba çocuğunu kendi seçtikleri biriyle zorla evlendirmemeli, evleneceği kişiyi kendileri seçmelidir ve ana baba da bu konuda onlara hoş görülü davranmalıdır.
- Kızını dövmeyen dizini döver* (Oğlunu dövmeyen kesesini döver, kızını dövmeyen dizini döver): İnsanın, çocuklarını büyürken gerekli terbiyeyi mutlaka bir şekilde vermeleri gerektiğini yoksa ileride pişman olacakları ve ebeveynlerini de üzebilecek şeyler yapabileceğini anlatır.
- Kızını düşürmeyen yerine, ömrünü geçirir yerine yerine: Kızını iyi bir aileye gelin vermeyen ebeveynler ömür boyu bunun pişmanlığını yaşar.
- Kızını fırsat bulunca, oğlunu canın isteyince evlendir: Erkek yaşı ilerlese bile evlenecek birini bulabilir. Ama kızın evlenme çağı geçtiği zaman koca bulması zorlaşır.
- Kızını kız iken övme, gelin iken öv; gelin iken övme, kucağı çocuklu iken öv:
- Bir kızın yalnızca kızlık dönemindeki davranışlarına dayanarak övülmemesi gerektiğini, evlenip gelin olduğunda daha doğru değerlendirilebileceğini belirtir. Aynı şekilde, gelin olduktan sonra da övmenin erken olacağını, asıl sorumluluklarını yerine getirip çocuk sahibi olduğunda gerçek değeri ve yeteneklerinin daha iyi anlaşılacağını vurgular.
- Kız çocuğunun evlendikten, hele bir de çocuk sahibi olduktan sonra eski güzelliğini büyük oranda kaybedeceğini anlatır.
- Kızlar gelin olmayı masal sanır, ata binince koşar sanır: Kızlar için gelin olmak büyük bir rüyadır. Gözleri gelin olunca evlilikte çıkabilecek sorunları görmez.
- Kızlar yaşlanınca burnunun yeli iner: Kendini beğenmiş kızlar gençken kendilerini isteyenleri beğenmez, evlenme çağı geçince de evlenecek koca ararlar.
- Ablasına güvenen kız kocasız kalmış: İnsan, ihtiyacı olan bir şeyi başkasından beklerse istediğini elde edemez.
- Al görmüşün kızını, tutsun (işini) dolana dolana; al görmemişin kızını, tutsun ilene ilene: Gelinin davranışlarını ailesinin aynası ve aynısı olacağını ifade eder.
- Allah verince kimin oğlu, kimin kızı demez*: Kaderlerinde varsa günün birinde insanlar, başlangıçtakinden daha fazlasına sahip olabilirler.
- Alma el kızının ahını, gökten indirir şahini: Erkek kadınına fazla sert davranmamalı, onu aldatmaya kalkmamalı. Aksi halde erkeğin başına çok büyük dertler açabilir.
- Alma soysuzun kızını, sürer gider anasının izini: Evlenecek kızın ailesini de araştırmak gerektiğini, çünkü kızın annesinin davranışlarını ve özelliklerini takip edebileceğini ifade eder.
- Altın adı pul oldu, kız adı dul oldu*: Uygunsuz davranışları yüzünden dürüst ve temiz tanınan kişiliği lekelendi.
- Ana bahtı kızına, baba ocağı oğula kalır: Bir annenin kızına bıraktığı miras, evlilik yaşamında ona örnek olmaktır; erkek çocuğa ise babasının sorumluluğu miras olarak kalır.
- Ana gezer, kız gezer; bu çeyizi kim düzer?: Yapılacak işlere boş verildiğinde o işlerin kendiliğinden gerçekleşmeyeceğini anlatan bir atasözü.
- Ana ile kız döğüşmüş, komşu da sahi sanmış: Aile içindeki geçici tartışmaların dışarıdan ciddiye alınmaması ve kalıcı olarak algılanmaması gerektiğini anlatır. Yakınlar arasında ufak tefek kavgalar olur ama bu durum, gerçek bir düşmanlık anlamına gelmez ve sürekli olmaz.
- Ana ile kız, helva ile koz*: Koz helvasının içindeki cevizle helvayı ayırmak nasıl olanaksızsa, anneyle kızı birbirinden ayırmak da öyle olanaksızdır.
- Ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar (Ana kızana taht kurmuş baht kuramamış)*: Anneler, kızlarını sultanlar gibi yaşatacak olanakları sağlayabilirler ama, kızlarının gerçek mutluluğu ancak kocalarına bağlıdır.
- Analar büyütür kızı, çulhalar dokutur bezi: Her anne, çocuğunu büyük bir şefkat ve özenle nazlı olarak yetiştirir. Çocuk topluma karışınca yaşamın ve çevresinin insafsızlıklarıyla ve zorluklarıyla karşılaşır.
- Analı kızlı, sırları gizli: Anne ve kız arasında derin bir bağ olduğunu ve bu bağın, dışarıdan kimsenin bilmediği özel sırlarla dolu olduğunu ifade eder. Anne-kız ilişkisi, samimiyet ve gizlilik üzerine kuruludur, bu yüzden aralarındaki sırlar başkalarına açılmaz.
- Ananın bahtı kızına*: Kızların yazgısı annelerininkine benzer anlamında kullanılan bir atasözü.
- Ananın çıktığı dala kızı salıncak kurar (Anası ağaca çıkarsa kızı budak budak gezer): Büyüklerinin tutumu çocuklara örnek olur. Çocuklar o yolu benimser; bununla yetinmeyerek daha ileri gidebilirler.
- Anası övdüğünü koy da kaç, el övdüğünü al da kaç: Anneler kızlarının kusurlarını görmezler, kızlarını eleştirmezler. Bu yüzden, elin övdüğü erdemli kızlarla evlenmeye bakılmalıdır.
- Anası söylemeden kızı tamamlar: Evlatlar arasında kız çocukları annelerinden daha çok etkilenirler, tüm yeteneklerini ve kişiliklerini ağırlıklı olarak annelerinden alırlar.
- Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al*: Bir kızın nitelikleri annesininkilere benzer; evlenilecek kızın nasıl bir insan olduğunu anlamak isteyen, önce annesini tanımalıdır.
- At alırsan taydan al, kız alırsan soydan al (At alırsan başlıdan, kız alırsan çarlıdan): Bir şeyin ya da kişinin kalitesinin temelden, başlangıçtan anlaşılacağını ifade eder. At alırken yavru ve iyi olmasına, kız alırken de ailesinin soylu ve köklü olmasına dikkat edilmesi gerektiği anlatılır.
- At beslenirken, kız istenirken*: Her şeyin işe yarayacağı belirli bir zaman vardır, dolayısıyla onları kullanırken bu zamanı iyi kollamak gerekir.
- At ver hasım ol, kız ver hısım ol (At ver hısım ol, kız ver hasım ol): At vermenin veya kız vermenin ardından genellikle ilişkilerde sorunlar çıkabileceğini, insanların birbirine düşman veya akraba olabileceğini ifade eder.
- Babasının akçası, anasının bohçası (ona, kıza koca bulur): Çirkin, kusurlu bile olsa zengin bir kız evde kalmaz.
- Babasının mezarını bilmediğin adama kız verme: İnsan hiç tanımadığı, geçmişini bilmediği birine kızını verirse ilerde bundan pişmanlık duyabilir.
- Bacası görülmeyen yerden kız alınmaz: Evleneceğiniz kişinin aile yapısını ve yaşantısını bilmenin önemini vurgular. Kişinin kökeni, ailesi ve yaşam tarzı hakkında bilgi sahibi olunmadan yapılan evliliklerin sorun çıkarabileceğine dikkat çeker.
- Balcı kızı daha tatlı*: Güzel mal satan kimselerden alınan şeyler daha çok hoşa gider.
- Bekar gözü ile kız alma, gece gözü ile bez alma (yaya gözü ile at alma)*:
- Bekâr erkek arzu ve istek dolu olduğu için evleneceği kızın kusurlarına dikkat etmez.
- Bazı durumlar kusurların görülmesine engel olabilir. İyice ve gereği gibi araştırılmadan yapılan işler sonradan sıkıntı çıkarabilir.
- Bekarın ahmağı düğünde kız beğenir: Genç ve tecrübesiz erkeklerin evlenecekleri kızı seçerken kolayca yanılabileceklerini ifade eder. Düğün gibi sosyal ortamlarda görülen yüzeysel özelliklere kapılarak yanlış kararlar verebileceklerini ima eder.
- Bekle koca kız, bahtın açılsın: Bazı kızların uzun süre evlenmeyi beklediğini ifade eder. Kısmet ve şansın zamanla açılacağına dair bir teselli ve sabır öğüdü verir.
- Ben hadımım diyorum, oğlun kızın var mı? diyor (Ben hadımım derim, o oğuldan uşaktan ne var der): Açıkça dile getirilen bir gerçeğin bile bazı kişiler tarafından anlaşılmadığını veya göz ardı edildiğini ifade eder. Bazen insanlar, karşılarındaki kişinin söylediklerini dikkate almadan kendi bildiklerini okumaya devam eder.
- Bey beyliğini verir, kız kızlığını vermez: Bir genç kızın en değerli varlığı namusudur. Bir insan zenginliğinden, malından vazgeçebilir, fakat bir genç kız namusundan asla vazgeçmez.
- Bez alırsan Mısır'dan (Musul'dan), kız alırsan asilden*: Bazı şeylerin kalitesinin veya değerinin geldiği yere göre değiştiğini anlatır. Mısır bezi gibi kaliteli malzemelerin değerli olduğu gibi, köklü ve iyi bir aileden gelen bir eşin de saygı göreceği vurgulanır.
- Bezi daha kozada iken kızına koca arar: Bazı kişilerin olaylar olgunlaşmadan veya zamanı gelmeden aceleci davranarak hazırlık yapmaya çalıştığını ifade eder. Henüz vakti gelmemiş şeyler için telaş etmek, gereksiz aceleciliğe yol açabilir.
- Bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz*: Bir başa bir göz ne kadar gerekli ise bir anneye bir kız da o denli gereklidir.
- Bir ev donanır, bir kız donanmaz*: Bir kızı donatmak, bir ev düzmekten daha güç, daha masraflıdır.
- Bir evde iki kız, biri çuvaldız biri biz*: Bir evde iki kız olursa her biri bir taraftan aileyi sıkıştırıp giyim kuşam ister, çeyiz ister. Onlar istemese bile aile kendini böyle bir sorumluluk altında bilir ve bunun sıkıntısını çekerler.
- Bir eve bir baca, bir kıza bir koca: Karı ve koca başlarında ana baba olmadan yuvalarında daha mutlu olurlar.
- Bir kaz doymaz, bir kız: Kazlar ne kadar çok yeseler de gene yem peşinde koşarlar. Aynı şekilde kız çocuğunun kıyafete, takıya ve süslenmeye olan istekleri de bitmek bilmez.
- Bir kız bir oğlanındır: Bir kadının bağlılık ve sadakat göstermesi gereken tek bir eşinin olması gerektiğini ifade eder. Toplumsal değerler açısından kadın ve erkek ilişkilerinde sadakatin önemine vurgu yapılır.
- Bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır*: Bir şeyi herkes ister ancak onu bir kişi elde edebilir.
- Bu kadar kusur kadı kızında da bulunur*: Bir kusurun üzerinde durulmaya değmeyecek kadar küçük olduğunu ifade eder.
- Büyük kızın gönlü gelinlik isterse, küçük kızı yontarlar: Büyük kızın evlenme çağı geldiğinde evin masrafları daha çok arttığı için küçük kızın masrafları kısılmak zorunda kalır.
- Ceviz (koz) gölgesi kız gölgesi, söğüt gölgesi yiğit gölgesi, dut gölgesi it gölgesi*: Koz, yani ceviz ağacının altında insan, herkesin peşinde koştuğu bir kızın yanındaymış gibi mutluluk duyar; söğüdün gölgesi, boylu boslu bir yiğidin güvenini kazanır; dut ise altına meyvelerini döktüğü için gölgesi çıkarcıların üşüştüğü bir yerdir.
- Çay kenarında bağ alan sele alıverir, kırkından sonra kız alan ele alıverir: Bir işi o iş için gerekli ortamın bulunmadığı yerde yapmaya kalkışırsan bütün çaban boşa gider. Yaşlandıktan sonra genç kız alırsan sen öldükten sonra başkasıyla evlenmek zorunda kalır.
- Çerçi kızı boncuğa aşıktır:
- Bir kimse öteden beri görüp bildiği şeylere ve konulara ilgi duyar.
- Ticaretle uğraşanlar, sattıkları şeylerden evdekilerini yoksun bırakarak onların bu eşyanın özlemini çekmelerine neden olurlar.
- Çingen kızı, kadın olmaz: Bazı kişilerin veya karakterlerin kültürel veya sosyal özellikleri nedeniyle toplumun genel normlarına uymadığını ve bu nedenle beklentileri karşılamadığını ifade eder.
- Çobana verme kızı, ya koyun güttürür ya kuzu (Lafın azı uzu, çobana verme kızı)*: Ebeveynin, kızını isteyen kişinin yaşam tarzı ve iş alanının, kızının hayatını nasıl etkileyeceğini göz önünde bulundurarak karar vermesi gerektiğini ifade eder. Yani, kişinin iş ve yaşam tarzına göre eşinin de aynı şekilde bir yaşam sürdüreceğini düşünmelidir.
- Dazlayan daza düşer, kel başlı kıza düşer*: Alacağı şeyi seçmekte aşırı titizlik gösteren kimse, çok kez, beğenmediği, hoşlanmayacağı bir şeyle yetinmek zorunda kalır (dazlamak: güç beğenmek, daz: başında saç olmayan, dazlak).
- Deli kız, deli gelin olur: Genç kızlık dönemindeki kişisel özelliklerin, evlilik sonrasında da devam edeceğini ve bu özelliklerin kişinin karakterini şekillendireceğini ifade eder. Yani kişinin gençlikteki deli ve çılgın davranışlarının, evlendikten sonra da devam edeceği öngörüsünü taşır.
- Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş*: Densiz, budala kimsenin toplum kurallarından, törelerden haberi yoktur, en olmayacak şeyleri yapar.
- Deli kız evde kalmaz: Dışadönük, hareketli kızlar kısa zamanda kendilerine koca bulurlar.
- Deli kız evde kalmaz, delikli boncuk yerde (kalmaz): Her şeyi kendine dert etmeyenler mutlu olacakları bir şeyleri her zaman bulabilirler.
- Deli kıza her gün bayram: Saf ya da kaygısız insanların her durumda mutlu olabileceğini ifade eder. Sıradan olaylarda bile sevinç bulabilen kişiler, hayatı daha hafif ve eğlenceli yaşar.
- El kızına inanılmaz / El oğluna güvenilmez: Arada evlilik bağı da olsa karı ve koca bir noktadan sonra birbirlerine yabancıdırlar (inanılmaz: güvenilmez).
- Ere giderken büyük kız, evde oturduğu zaman küçük kız: Kız çocuğu evlenip gelin gidene kadar ana babasının gözüne küçük çocukları gibi görünür.
- Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma: Doğru seçilmeyen, iyi görülmeyen, iyi bilinmeyen iş yapılamayacağı gibi, bir konuda deneyimi bulunmayan kimsenin görüşüne uyularak önemli bir karar verilemez.
- Erinenin (utananın, üşenenin) oğlu kızı olmamış*: Bir şeyi elde etmek için çalışmalı, tembel tembel oturmamalıdır.
- Erkeklerin ömrü kız deye deye, kadınların ömrü tuz deye deye geçer: Erkeklerin hayatlarında sıkça kadınları ve kadınlarla ilgili meseleleri düşündüklerini, kadınların ise daha çok dünyalığı düşündüklerini ya da ev işleri ve sorumluluklarla ömürlerini geçirdiklerini ifade eder.
- Eski pamuk bez olmaz, dul avrat kız olmaz: Dul bir kadının, hiç evlenmemiş bir kızın saflığını ve temizliğini kaybetmiş olacağını; eski haliyle aynı niteliklere sahip olamayacağını ifade eder.
- Et alırsan koldan, kız alırsan soydan: Et satın alırken kaliteyi ve etin körpeliğini, kız alırken ise ailenin kökenini ve soydan gelen özelliklerini önemsemek gerektiğini ifade eder. Yani, bir seçim yaparken kalite ve köken gibi unsurları dikkate almak önemlidir.
- Garipten kız alması kolaydır, saklaması çetindir; zenginden kız alması çetindir, saklaması kolaydır: Yoksul aileden kız almak fazla zorluk ve masraf gerektirmez. Zengin aile ise kızını vereceği erkeğe bir sürü şart koşar.
- Gelin gitti yerine, kalan kızlar yerine: Bir gelin evden ayrıldığında geride kalan kız kardeşler veya kız çocuklarının, ev işlerinde ve ailenin genel işleyişinde daha fazla sorumluluk almak zorunda kalacaklarını anlatır.
- Güzeli kızken değil, beşik ardında gör: Gençken herkes güzel olabilir, önemli olan yaşlandıkça güzelliği muhafaza etmektir.
- Herkes sakız çiğner ama, Çingene kızı tadını çıkarır*: Bir işi herkes yapar ama meraklısı tadını çıkararak, başka bir iştahla yapar.
- İven kız ere varmaz, varsa da baht bulmaz*:
- Acele eden kız eşini iyi seçemeyeceği için mutlu olamaz.
- Aceleci davrananların ve düşünmeden hareket edenlerin verdikleri kararlar sağlıksız olur.
- Kadı kızı Kadire, geldi çıktı sedire: Soylu veya varlıklı aileden gelen bazı kadınların kendini üstün görerek iş yapmaktan kaçınmalarını ifade eder. Bu kişiler, emek harcamak yerine rahat içinde oturmayı tercih eder.
- Kadı kızında bile kusur olur*: En mükemmel görünen kişilerde bile kusurlar bulunabileceğini ifade eder. Kimse tamamen kusursuz olmadığından, insan ilişkilerinde hoşgörülü olunması gerektiğini anlatır.
- Kara kız karanlıkta sevilir: Gönül işleri açıktan açığa herkesin gözü önünde yapılmaz.
- Kazı koz anlar, kızı kaz: Bir kişinin söyleneni tamamen yanlış anladığını ve sözün maksadının dışında bir anlam çıkardığını ifade eder.
- Kel kız ablasının saçıyla övünür: Kendi başarısı veya özelliği olmayan birinin, başkalarının başarıları veya özellikleriyle övünmesini anlatır.
- Kel kız gelin olmuş çarşı pazar kapanmış: Sıradan veya önemsiz görülen bir kişinin beklenmedik bir başarı elde etmesini veya önemli bir konuma gelmesini şaşkınlıkla ve abartılı bir şekilde ifade eder (?).
- Kel kızın kör alıcısı olur: Kusurlu bir kişinin kısmetinin de kusurlu olacağını ifade eder. Yani, kusurlu olan bir kimsenin kendisine denk bir kısmeti olur.
- Kendinden küçükten kız al, kendinden büyüğe kız ver (kendinden küçüğe kız verme): Gelinlerin kocalarına karsı saygı duymalarını sağlamanın kolay yolu, erkek ailesinin kız ailesinden yüksek olmasıdır. Kızlar, evlenecekleri erkeğin evinde, babalarının evinde bulduklarından fazlasını bulup mutlu olmalıdır.
- Kıtlık olsa buğday al, avrat ölse kız al:
- Kıtlık zamanında buğday almak, yani temel gıda maddesini edinmek hayatta kalmak için önemlidir; eş kaybedildiğinde yeniden evlenmek de sosyal ve ailevi yapıyı sürdürmek için gereklidir.
- Erkek karısı öldüğü zaman yeniden evlenmeye karar verirse daha önce evlenmemiş çocuksuz birini ister. Ortada kıtlık söz konusu olduğunda da ucuz ve çok kullanılan tercih edilmelidir.
- Komşu kızı almak, kalaylı kaptan su içmek gibidir*: En iyi tanınan kız komşunun kızıdır. Bu nedenle en iyi evlilik komşunun kızıyla yapılan evliliktir anlamında söylenir.
- Mahzun gönül krallardan kız umar: Alçakgönüllü insanların beklentilerinde bazen gerçekçi olmayabileceğini ifade eder. Kendi gibi iyi niyetli gören kişiler, ulaşılması zor ya da imkansız şeyler umut edebilir.
- Ne kızı verir, ne dünürü gücendirir (küstürür): Bir ricayı bir isteği usulünce, karşı tarafı üzmeden geri çevirebilenlerin durumunu anlatır.
- Ne okudu hoca oldu, ne zengin kıza koca: Bir erkeğin geçimini sağlayacak bir meslek sahibi olamaması durumunda söylenir.
- Odunun iyisi meşe, kızın iyisi Ayşe (odanın iyisi köşe): Her insan, her varlık aynı değerde değildir. İhtiyaç duyulan bir şeyin en iyisini tercih etmek gerekir.
- Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası*: Eve gelin geldikten sonra oğlanın annesi kapı dışarı edilecek kadar fazla görülür ama kızın annesi başköşeye oturtulur.
- Oğlan babadan (atadan) öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir bıçkı biçmeyi*: Erkek çocuk, erkeklerin yapması gereken şeyleri babasından, kız çocuk da kadınların yapması gereken şeyleri annesinden öğrenir; anne ve baba bunları bilmiyorsa çocuktan böyle şeyler beklenemez.
- Oğlan babadan görür sofra açar, kız anadan görür çeyiz serer: Erkek çocuk babasından para kazanmayı, ev geçindirmeyi öğrenir. Kız çocuğu ise anasından yemek pişirmek, dikiş dikmek gibi ev işlerini öğrenir.
- Oğlan babadan öğrenir sofra yazmayı, kız anadan öğrenir kapı gezmeyi: Erkek çocuk erkeğin evdeki görevlerini babadan, kız çocuğu da kadının görevlerini anadan öğrenir.
- Oğlan babaya kız anaya yar olur: Erkek çocuk babasına, kız çocuğu da annesine özenir ve düşkün olur.
- Oğlan dayıya, kız halaya çeker*: Oğlan çocuğunun yüzü de, huyu da dayısına, kız çocuğunki ise halasına benzer.
- Oğlan derdi kız derdi, bahar derdi yaz derdi: Hayatın her devresinin ve her varlığın kendine göre sıkıntıları vardır.
- Oğlan doğur, kız doğur; hamurunu sen yoğur: Çocuk yetiştirirken onların eğitim ve terbiyesini ebeveynin şekillendirmesi gerektiğini ifade eder. Bir çocuğun nasıl bir birey olacağı, ailesinin ona verdiği değerler ve emekle ilgilidir.
- Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün*: Oğlan doğuran anne el üstünde tutulur, kız doğuran anne hor görülür.
- Oğlan doğurdum oydu beni, kız doğurdum soydu beni: Erkek çocuklarının bazen ebeveynlerine zahmetli, kız çocuklarının ise maddi açıdan daha fazla yük getirdiğini ifade eder. Erkek çocukları sık sık sorun çıkarırken, kız çocukları daha çok harcama ve masraf gerektirir.
- Oğlan olduğu yere, gelin geldiği yere: Evlenen erkek kendi yaşadığı çevrenin geleneklerine bağlı kalırken, evlenen kız ise gelin gittiği yerin geleneklerine ve yaşayış tarzına uymak zorunda kalır.
- Oğlan yetir, kız yetir; ağır yükü sen götür*: Çocuk büyütmek, evi yönetmek hep annenin görevi olduğundan anne olmak kolay iş değildir (yetirmek: Yetiştirmek).
- Oğlanın karası para kesesi, kızın karası can tasası: Erkek evlat hayırsız olursa çalışıp kazanmak yerine sürekli baba parasıyla geçinmek ister. Kız çocuğu da kötü çıkarsa yüz kızartıcı davranışlarıyla ana babasının başına dert açar.
- Oğlanın ki oğul balı, kızın ki bahçe gülü*: Torun, oğlandan olursa "oğul balı", kızdan olursa "bahçe gülü" diye sevilir.
- Oğlun varsa el ekmeği tattırma, kızın varsa el evinde yatırma: Ana baba oğlunun ihtiyaçlarını kendisi karşılamalı, başkalarına muhtaç etmemeli, kızlarının da başkasının evinde yatıya kalmasına izin vermemelidir.
- Oğluna kız aramaktansa kızına oğul ara: Kız çocuğu evlenme çağını geçirdiği zaman ona koca bulmak çok zor olur. Erkek, yaşı ilerlese bile istediği zaman evlenecek birini bulur.
- Oğlunu seven hocaya, kızını seven kocaya verir: Oğlunu iyi yetiştirmek isteyenin onu eğitici birine, kızını korumak isteyenin ise ona iyi bakacak bir eşe emanet etmesi gerektiğini ifade eder. Çocukların geleceği, doğru kişilerle yönlendirilip korunmalarına bağlıdır.
- Oynamasını bilmeyen kız "yerim dar" demiş; yerini genişletmişler (bollatmışlar) "gerim (yenim) dar" demiş*: Elinden bir iş gelmeyen kimse, yeteneksizliğini belli etmemek için türlü bahaneler bulur.
- Talihim (Bahtım) olsaydı anamdan kız doğardım: İşleri ters giden erkek bazen kız olsaydım daha şanslı olurdum diyerek kötü talihine sitem eder.
- Tarlanın taşlısı, kızın saçlısı, öküzün başlısı* (Kızın uzun saçlısı, tarlanın ufak taşlısı, öküzün başlısı makbuldür): Tarlanın taşlı olanı ve diğer her şeyin nasıl yararlı ve iyi olanı tercih edilirse toplumumuzda da saçı uzun olan genç kızın da becerikli ve iyi huylu olduğu kabul edilir.
- Tarlayı düz al, kadını kız al*: Tarla alacak kimse bayırdan, engebeli yerden değil düz yerden almalıdır, evlenecek erkek de dul kadın değil, kız almalıdır.
- Tarlayı taşlı yerden, kızı kardeşli yerden almalı*: Tarlanın taşlı olanı, evlenilecek kızın kardeşli olanı halk arasında daha yeğ tutulur.
- Üveye etme, özünde bulursun; geline etme kızında bulursun: Üvey evlada kötü davranan birinin, aynı kötülüğü kendi öz çocuğunda, geline kötü davranan birinin de kendi kızında bulacağını anlatır. Kısaca, başkalarına yaptığımız muamelelerin er ya da geç bize geri döneceğini vurgular.
- Ya okuyup hoca, ya zengin kıza koca olmalı: Varlıklı kadınlarla evlenen erkekler hayatlarını maddi açıdan garantiye alırlar.
- Yiğide ver kızı, Mevla'dan iste rızkı (Ver yiğidi yiğide, Mevla rızkın yetire)*: Birbirinin dengi gençlerin evliliklerine şu bu eksik diye engel olmaya kalkmamalıdır. Allahü Teala lütfuyla evlenenlere yardım eder.
- Yiğit oğlan, dalyan kız yürüyüşünden bellidir: Kişilerin karakter yapıları hareketlerine ve yürüyüşlerine yansır.
Ayrıca bkz.:
Oğlan ile ilgili atasözleri ve deyimler
Evlat ile ilgili atasözleri ve deyimler
Çocuk ile ilgili atasözleri ve deyimler
Soru/Yorum Formu