Kırmak ne demektir? Kırmak ile ilgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Kırık harflerle yazılmış kırmak sözcüğü
  1. (Sert şeyleri) Güçlü bir basınç ya da vuruş etkisiyle parçalamak: Taş kırmak. Bardağı kırmak. Taş kırmak da gelir elimizden / Ateş yakmak da, aş pişirmek de. (C. S. Tarancı)
  2. İri parçalara ayırmak: Arpa kırmak.
  3. Belirli bir biçimde katlamak: Forma kırmak.
  4. Yok etmek: Hevesini kırmak. Direncini kırmak.
  5. Öldürmek: Bu yıl soğuk hayvanları kırdı.
  6. Azaltmak: Fiyat kırmak. Lodos soğuğu kırdı.
  7. İndirimle almak: Bono kırmak. Maaş kırmak.
  8. Dileğini kabul etmeyerek ya da beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek: (...) gece bir hiç için seni kıran arkadaşımdan... (S. Faik)
  9. Tavla oyununda herhangi bir kapıda tek başına duran bir pulu vurarak oyuna en baştan yeniden sokulmasına ve bu sayede rakibi geciktirmeye neden olmak.
  10. Çevirmek, döndürmek: Dümeni kırmak. Direksiyonu kırmak.
  11. (argo) Kaçmak, savuşmak, uzaklaşmak: Kirişi kırmak. Okulu kırmak.


Kırmak ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "kırmak" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Kır boynunu: Defol, çekil git! "Kır boynunu, içeri git, gözüm görmesin!" (K. Bilbaşar)
  • Kır dümeni: Değiştir yolunu, uzaklaş bakalım! Bir kabahattir yapmışsın, bari kır dümeni.
  • (Ali) Kıran baş kesen: Kaba kuvvetle kazanan, zorba: Beyefendi, bu adamlar, bu bölgenin ali kıran baş kesen takımındandırlar. (H. Adıgüzel)
  • Kıran kırana: (deyiminin anlamı) Acımaksızın, öldürürcesine yapılan (kavga, güreş, müsabaka): İki usta savaşçı, kıran kırana bir mücadeleye tutuşuyor surlar üzerinde. (Y. R. Efe)
  • Kırdığı koz (ceviz) kırkı (bini) aşmak: Yaptığı yakışıksız davranışlar arttıkça artmak: Kara Oğlan sarhoş çapkın / Kırdığı koz boydan aşkın
  • Kırıp dökmek: Dikkatsizlik ya da öfkeyle birçok şeylerin kırılmasına yol açmak: Bunu öğrenince, kız koşup odasına kapandı, günlerce ağladı, eşyayı kırıp döktü. (A. Bezirci)
  • Kırıp geçirmek:
    1. Yıkarak ya da öldürerek topluca yok etmek: (...) Rableri de günahları dolayısıyla onları yerle bir etti, kırıp geçirdi; orasını da dümdüz etti. (Şems Suresinden)
    2. Pek sert davranarak darıltmak.
    3. Tuhaflıklar yaparak, gülünç şeyler anlatarak çevresindekileri gülmekten katıltmak: Kendi şişkoluğuyla alakalı espriler patlattı arka arkaya, gülmekten kırıp geçirdi milleti. (İlgili cümle kaynağı: E. Serbes)
  • Kırıp sarmak: Şuradan buradan toplayıp gereksinme duyulan parayı sağlamak: Fakat öyle görünüyordu ki, şöyle böyle kırıp sararak bu kışı geçirecektik. (Ş. S. Aydemir)