- (Sert şeyleri) Güçlü bir basınç ya da vuruş etkisiyle parçalamak: Taş kırmak. Bardağı kırmak. Taş kırmak da gelir elimizden / Ateş yakmak da, aş pişirmek de. (C. S. Tarancı)
- İri parçalara ayırmak: Arpa kırmak.
- Belirli bir biçimde katlamak: Forma kırmak.
- Yok etmek: Hevesini kırmak. Direncini kırmak.
- Öldürmek: Bu yıl soğuk hayvanları kırdı.
- Azaltmak: Fiyat kırmak. Lodos soğuğu kırdı.
- İndirimle almak: Bono kırmak. Maaş kırmak.
- Dileğini kabul etmeyerek ya da beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek: (...) gece bir hiç için seni kıran arkadaşımdan... (S. Faik)
- Tavla oyununda herhangi bir kapıda tek başına duran bir pulu vurarak oyuna en baştan yeniden sokulmasına ve bu sayede rakibi geciktirmeye neden olmak.
- Çevirmek, döndürmek: Dümeni kırmak. Direksiyonu kırmak.
- (argo) Kaçmak, savuşmak, uzaklaşmak: Kirişi kırmak. Okulu kırmak.
Kırmak ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "kırmak" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Kır boynunu: Defol, çekil git! "Kır boynunu, içeri git, gözüm görmesin!" (K. Bilbaşar)
- Kır dümeni: Değiştir yolunu, uzaklaş bakalım! Bir kabahattir yapmışsın, bari kır dümeni.
- (Ali) Kıran baş kesen: Kaba kuvvetle kazanan, zorba: Beyefendi, bu adamlar, bu bölgenin ali kıran baş kesen takımındandırlar. (H. Adıgüzel)
- Kıran kırana: (deyiminin anlamı) Acımaksızın, öldürürcesine yapılan (kavga, güreş, müsabaka): İki usta savaşçı, kıran kırana bir mücadeleye tutuşuyor surlar üzerinde. (Y. R. Efe)
- Kırdığı koz (ceviz) kırkı (bini) aşmak: Yaptığı yakışıksız davranışlar arttıkça artmak: Kara Oğlan sarhoş çapkın / Kırdığı koz boydan aşkın
- Kırıp dökmek: Dikkatsizlik ya da öfkeyle birçok şeylerin kırılmasına yol açmak: Bunu öğrenince, kız koşup odasına kapandı, günlerce ağladı, eşyayı kırıp döktü. (A. Bezirci)
- Kırıp geçirmek:
- Yıkarak ya da öldürerek topluca yok etmek: (...) Rableri de günahları dolayısıyla onları yerle bir etti, kırıp geçirdi; orasını da dümdüz etti. (Şems Suresinden)
- Pek sert davranarak darıltmak.
- Tuhaflıklar yaparak, gülünç şeyler anlatarak çevresindekileri gülmekten katıltmak: Kendi şişkoluğuyla alakalı espriler patlattı arka arkaya, gülmekten kırıp geçirdi milleti. (İlgili cümle kaynağı: E. Serbes)
- Kırıp sarmak: Şuradan buradan toplayıp gereksinme duyulan parayı sağlamak: Fakat öyle görünüyordu ki, şöyle böyle kırıp sararak bu kışı geçirecektik. (Ş. S. Aydemir)
Soru/Yorum Formu