Kılıç ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Hz. Ali Efendimizin Zülfikar adı verilen çatal ağızlı kılıçları
Zülfikar
Hz. Ali (ra) Efendimizin Kılıcı

Kılıç ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "kılıç" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )

  • Kılıç (Kılıçtan) atlamak (atlatmak): Ant içmek, bağlılık yemini etmek (ettirmek) anlamına gelen, bir kılıç üstünden atlatma şeklindeki eski bir Türk adeti: Kılıç atlamak, bir çeşit Yeniçeri yemini idi. Üstünden atladığım bu kılıç eğer sözümden dönersem boynuma insin gibi bir anlam taşır, böylece söze, ahde itimat temin ederdi. (Vaka-i cedid)
  • Kılıç çalmak: Kılıçla savaşmak, kılıç ile öldürmek: Gün akşama kavuşuncaya kadar kılıç çaldı. Ne bıktı, ne yoruldu. Fakat tam altı yerinden yaralandı. Ama hâlâ ayakta duruyor, hâlâ kılıç sallıyordu. (Y. Bahadıroğlu)
  • Kılıç çekmek: Saldırmak veya selamlamak amacıyla kılıcı kınından çıkarmak: Osman duraklamadı: – "Savulun bire" diye kılıç çekti. (T. Buğra)
  • Kılıç kuşanmak: Kılıcı olmak ve onu taşıyacak güce ve yetkiye hak kazanmak: Padişah ilan edilip sahabenin büyüklerinden Eyüp el-Ensari Hazretlerinin huzurunda kılıç kuşandı. (K. Berkkan)
  • Kılıç oynatmak: (Bir yerde) Zor kullanarak egemenliğini sürdürüp yaşamak: Çünkü Fatih, kılıç oynattı o yıllar Mora'da...
  • Kılıç sallamak: Kılıç ile dövüşmek, düşman üzerine kılıçla saldırmak: Ordunun en ön safında kılıç salladı ve babasının katilini kendi eliyle öldürdü... (M. N. Bursalı)
  • Kılıç şakırdatmak: (Asker olmanın verdiği gururla) Kılıcını şakırdata şakırdata yürümek: Genç zabitlerin sokaklarda kılıç şakırdatarak yolunu beklediği, peçesi altında yüzünü görmeyi bir muvaffakıyet saydığı bir genç kızı koluna takarak bir işret ve sefahat âlemine götürmek... (R. N. Güntekin)
  • Kılıç üşürmek: Kılıç çekerek saldırmak: Türk yoldaşlar öyle bir kılıç üşürdü ki, ortalık yiğit naraları ve kılıç şakırtıları ile doldu. (T. Güler)
  • Kılıçtan geçirmek: (deyiminin anlamı) Kılıçla hepsini öldürmek: Lakin düşman onu kuşattı ve yanındaki herkesi kılıçtan geçirdi. (C. Suyuti)
  • Kılıca gelmek: Kılıç kullanacak, savaşa katılacak yaşta ve güçte olmak: On beş yirmi kılıca gelir şahbaz ve cesur evlatları vardır. (Koçi Bey)
  • Kılıcı (Kılıcını) eline almak: Savaşa hazırlanmak, savaşmak: Kılıcını eline aldı. Kınını kırdıktan sonra ellerini açarak Rabbine yalvardı: – Allah'ım! Günün başında Senin dinini koruduğum gibi, sen de günün sonunda benim cesedimi koru! (A. Kara)
  • Kılıcı kınına koymak: Savaşı bırakmak, savaştan vazgeçmek: Kelime etmeden kılıcını kınına koydu ve adamlarına geri çekilmelerini söyledi. (S. Yenier)
  • Kılıcını arşa asmak: Kazandığı büyük başarıdan ötürü aşırı ölçüde övülmeye hak kazanmak: O, " Acem taç ve tahtını " atının ayağı altına alarak, kılıcını arşa asan "Sultan Selim Han"dır.
  • Kılıcını kırmak: Askerlikten ayrılmak: Osmanlı Ordusunun dağılmasına dayanamadığı için kılıcını kırıp ordudan ayrılan Hüseyin Efendi adında bir Osmanlı subayının oğludur. (Ö. H. Özalp)
  • Acem kılıcı gibi: (Acem kılıçlarının iki yüzünün de kesmesine atıfla) İki yüzlü, hem birinden yana, hem ona karşı olabilen, her iki tarafı da idare edebilen, güvenilmez (kimse): İki taraftan menfaat koparmak için Acem kılıcı gibi iki yüzlü bir tarafsızlıktır (A. Us). Bir Acem kılıcı gibi her tarafı kendisine yontmayı bilen adamdı. (E. İ. Benice)
  • Atı eşkin, kılıcı keskin: Her bakımdan güçlü, istediğini yapabilir: Seksen kişinin içinde müsabakayı yalnız o kazandı, atı eşkin kılıcı keskin ona denmezse kime denir.
  • Dili kılıçtan keskin: Kırıcı ve ağır konuşanlar için kullanılır: Müfterinin zehirli dili, elindeki kılıçtan daha keskindir. Demek oluyor ki iyiliğin en mühimi, içten gelen ve pürüz taşımayan tatlı sözlerdir. Kötülüğün de en kötüsü gene sözdür. İftira gibi. (K. Özcan)
  • Havaya pala (kılıç) sallamak: Boşuna gereksiz çaba harcamak: "Ötekiler hep havaya mı pala sallamış?" "Öyle." "Yazık yahu!.. (C. Kudret). Havaya kılıç sallamak neye yarar? Düşmanı güldürür, dostları kandırırsınız çok çok. (K. Bayram)


Kılıç ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "kılıç" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Kılıç açmayan yeri para açar: Güzellikle veya zorbalıkla yaptırılamayan işler para ile kolaylıkla yaptırılabilir.
  • Kılıç kınını kesmez*: (atasözünün anlamı) Sert ve öfkeli kişinin yakınlarına zararının dokunmayacağını ifade eder.
  • Aç kılıca sarılır: İnsan uzun süre aç kalırsa bir gün canına tak eder, silaha sarılır, bir şeyler çalıp yemek için suç işler.
  • Af, husumetin kılıcıdır: Bağışlamanın düşmanlığı sona erdirdiğini ve ilişkileri düzeltmenin etkili bir yolu olduğunu ifade eder. Bağışlama, düşmanlıkları ortadan kaldırır ve barışı getirir.
  • Altın kılıç demir kapıyı açar: Maddi güç veya değerli şeylerin, genellikle engelleri ve zorlukları aşmada etkili olduğunu belirtir.
  • Aman diyene kılıç kalkmaz*: Teslim olana, yardım dileyene el kaldırılmaz, zarar verilmez, dokunulmaz: Türk töresinde "aman" diyene kılıç kalkmaz... Onun için, Salur Kazan, kaçanları kovalamadı. Aman diyenlerin canını bağışladı. (S. Kaplan)
  • At, avrat, kılıç emanet edilmez: At, kadın, silah erkeğin namusudur. Bu yüzden hiçbir erkek atını, kadınını ve silahını en güvendiği kişiye bile emanet etmez.
  • At binenin kılıç kuşananın*:
    1. Her şey onu gerektiği gibi kullanmasını, ondan yararlanmasını bilene yakışır, böyle kimselerin hakkıdır.
    2. Bir alet ve araç, kullanmasını bilene yakışır, onun elinde değer kazanır.
  • At seğirtir yiğit övünür, kılıç keser kol övünür: Bir başarı veya beceri ortaya konduğunda, genellikle kişi o başarıyı kendine atfeder. Atın iyi koşması seğirtmesi veya kılıcın iyi kesmesi gibi beceriler, kişisel yetenek veya gücün bir göstergesi olarak değerlendirilir.
  • Delikli tüfek çıktı çıkalı eğri kılıca rağbet kalmadı: Yeni gelişmelerin eski yöntemleri değersizleştirdiğini ifade eder. İnsanlar, daha etkili ve pratik olan yeni araçlara yönelirken, eski araç ve yöntemler giderek önemini yitirir.
  • Devletin kolu uzun, kılıcı keskindir: Devletin gücünün geniş bir alana yayılabileceğini ve otoritesinin her yerde hissedilebileceğini ifade eder. Yetkililer, gerekli gördüklerinde, sorumlu oldukları kişilere nerede olurlarsa olsunlar ulaşabilirler.
  • Dil kılıçtan çabuk öldürür (Dil kılıçtan keskindir): Sözlerin güçlü bir silaha dönüşebileceğini anlatır.
  • Dinsiz ile konuşanın eli kılıçta gerek: Dine saygısızlık eden kişilere karşı sert ve kesin bir tavır alınması gerektiğini vurgular.
  • Düşman eline kılıç verilmez: İnsan düşmanına yardım ederek güçlendirirse kendi felaketini hazırlamış gibi olur.
  • Eğik boynu kılıç kesmez: Yenilgiyi kabul eden ve af dileyen kişinin, bağışlanmayı hak ettiğini ifade eder. Kişinin pişmanlık gösterdiği ve samimiyetle özür dilediği durumlarda, bağışlayıcı olmak gerekir.
  • Ekmeğin kestiğini kılıç kesmez:
    1. İnsanlara para (ücret/maaş) ile yaptırılan işlerin zorla yaptırılamayacağını anlatır.
    2. İnsan aç kaldığı zaman karnını doyurmak için normalde yapamayacağı bir çok şeyi yapar. Çünkü açlığa dayanmak imkansızdır.
  • Eski pamuktan bez olmaz, kötü demirden kılıç olmaz: Kalitesiz, çürük malzemeyle yapılan işten başarılı bir sonuç alınmaz.
  • Gâvurun ekmeğini yiyen gâvurun kılıcını çalar*: Kişi, inançları ayrı da olsa, hoşlanmasa da geçimini sağlayan kimseye hizmet eder.
  • Gider kılıç yarası, gitmez dil yarası: Kişinin vücudundaki herhangi bir yara büyük de olsa iyileşir, ama duyduğu acı sözleri asla unutmaz.
  • Hasedin kılıcı kesmez: Kıskanç kimseler başkalarına kötülük yapmak istediklerinde kendileri zarar görürler.
  • İki kılıç bir kına girmez: İki güçlü veya yetkili kişinin aynı alanda, aynı anda etkili olamayacağını ifade eder. İki lider veya egemen kişinin, aynı anda aynı mekânda veya görevde bulunması genellikle sorun yaratır ve uyumsuzluk oluşturur.
  • İş bilenin, kılıç kuşananın*: Her şey, onu gereğince kullanmasını, ondan yararlanmasını bilene yakışır.
  • Kalem kılıçtan keskindir (güçlüdür): Kalemin, yazının ve düşüncenin kılıçtan daha güçlü ve etkili olduğunu ifade eder. Yazı, fikirleri ve bilgileri kalıcı ve güçlü bir şekilde iletebilir, bu yüzden kalem, fiziksel kuvvetten daha büyük bir etkiye sahip olabilir. İnsan kılıçla sadece birkaç kişi etkileyebilirken, kalemle yazdıklarıyla milyonlarca insanı etkileyebilir.
  • Kalemin ucu kılıcın gücü: Yazının ve düşüncenin, fiziksel gücün yerine geçebilecek kadar etkili olduğunu ifade eder. Yazılı sözler ve fikirler, bazen fiziksel kuvvetten daha büyük bir etki yaratabilir ve uzun vadede daha kalıcı sonuçlar doğurabilir.
  • Kalemin yaptığını kılıç yapmaz: Yazının ve fikirlerin, kılıç gibi fiziksel güçlerden daha etkili ve kalıcı olduğunu ifade eder. Yazı ve düşünceler, uzun süreli etkiler yaratabilir ve sorunları çözmede daha güçlü bir araç olabilir.
  • Karıncalı demirden yapılan kılıç, peyniri bile zor keser: Düşük kaliteli veya dayanaksız malzemelerden yapılan şeylerin, beklenen işlevi yerine getiremeyeceğini anlatır (karınca: Metallerde, döküm sırasında arada hava kalmasından veya pastan ileri gelen ufak boşluk veya gözenek).
  • Kavgada kılıç ödünç verilmez*: Kişi, silahını başkasına verip kendisini savunmasız bırakamaz.
  • Kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz*: Tehlikeli sonuç verecek şeylerin şakaya gelir yanı yoktur.
  • Osmanlı kılıcı nankörlükle çekilmez: Dürüst ve mert kişiler kimseye haksız yere saldırıda bulunmazlar.
  • Padişahın bile arkasından kılıç sallarlar*:
    1. İnsanlara güven olmaz; en güçlü kimseyi bile arkasından vuranlar vardır.
    2. Kendisinden çekinilen kimsenin yüzüne karşı kimse bir şey söylemez ama arkasından herkes düşmanlık gösterilerinde bulunur.
  • Türk karır, kılıcı karımaz*: Türk ihtiyarlığında bile genç gibi kılıç kullanır (karımak: Yaşlanmak).
  • Yemin Hakk'ın keskin kılıcıdır: Dürüst ve mertliğiyle tanınan kimsenin yeminine herkes güvenir.
  • Yiğidi kılıç değil, kötü söz öldürür: İnsan bazen haksızlığa, kötülüğe katlanabilir, fakat kötü bir söz, bir hakaret onu yıkmaya yetebilir.