- Kendini yaşayışında iyi bulma duygusu ya da durumu, neşe: Bugün keyfi yok. Keyfini bozma! Bu olay keyfimi kaçırdı. Adamın keyfi yerinde.
- Hoş vakit geçirme: O hep kendi keyfini düşünür. Herkes keyfinde.
- Az içki ya da benzeri madde kullanılması sonucu insanda görülen hafif sarhoşluk: Keyif verici maddeler. Keyif olmak.
- Yolsuz ve kural dışı istek: Ben keyfe hizmet etmem. Ne yapalım keyfimizden değil ya! (R. N. Güntekin)
Keyif ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "keyif" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Keyif çatmak: Keyfetmek, neşelenmek, zevk duyduğu şeylerle birlikte olmak: Villada, havuz kenarında keyif çatıyor, zenginlik içindeler. (A. Şensoy)
- Keyif hali: İçkili, çakırkeyif, hafif sarhoşluk durumu: İçkiye tahammülü olduğu için pek sendelemiyorsa da üzerindeki keyif hali gene belli oluyordu. (A. S. M. Alus)
- Keyif sormak: Birine hal hatır sormak: Doktor söze başlamış olmak için, yeniden keyif sordu: Nasılsınız, efendim, iyisiniz ya? Nadir hanım: — Rabbime bin şükür, doktor bey, dedi. (M. Ş. Esendal)
- Keyif sürmek: Sıkıntısız, rahat yaşamak: Her biri bir konakta keyif sürüyor. "Ne kadar zengin olsalar da baba malı tatlıdır..." (A. Tan)
- Keyif vermek: Neşe vermek, sarhoş etmek: Mesela dopamin, bize keyif veren bir hormondur ve bağımlılıklarımızdan keyif almamız bu hormona beynimizin giderek daha fazla ihtiyaç duymasından kaynaklanır. (K. Tuncel)
- Keyfi bilmek: İsterse yapmak: Gelirse gelsin, gelmezse keyfi bilir. Sofraya oturdular (V. Nureddin). Gelmeyecekmiş, keyfi bilir!
- Keyfi bozuk (yok): Hasta, bitkin, neşesiz.
- Keyfi bozulmak:
- Hastalanmak.
- Canı sıkılmak, neşesi, rahatı kaçmak: Bu sözleri işitince Remzi Çelebi'nin keyfi bozuldu... (V. M. Kocatürk)
- Keyfi gelmek: Neşelenmek: Sandalımızın burnu havada, köpükleri yara yara giderken Ozan Ali'nin keyfi geldi. (N. Karamağaralı)
- Keyfi için: Sadece canı istediği için, istediği olsun diye: Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; / Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. (M. A. Ersoy)
- Keyfi kaçmak: (deyiminin anlamı) Neşesi ve huzuru bozulmak, kalmamak: Para deyince Süleyman abinin keyfi kaçtı yine her zaman olduğu gibi... (A. F. Gürses)
- Keyfi olmamak: Neşesiz olmak, kendini iyi hissetmemek.
- Keyfi oluncaya kadar: Razı oluncaya dek: "Ağanın keyfi oluncaya kadar fakirin canı çıkar." Atasözü
- Keyfi sıra: Keyfi yerine gelsin diye: Buraya rastgele ya da keyfi sıra gelmiş değildir.
- Keyfi yerinde olmak: Sağlığı, neşesi, mutluluğu bulunmak: Ailece kahvaltı sofrasındaydık, hepimizin keyfi yerindeydi. (N. Sönmez)
- Keyfinden dört köşe olmak: → Zevkten dört köşe olmak.
- Keyfine bakmak:
- İyi, rahat zaman geçirmek: Derdi olmadığı için, keyfine bakıyor sadece. (H. İstanbullu)
- Rahatını, keyfini bozmamak: Millet keyfine bakıyor, sen katil peşinde koşuyorsun. Doğru dürüst eve geldiğin yok. Harici görev, araştırma soruşturma... Bıktım senin şu işlerinden. (A. E. Kavaklı)
- Keyfine diyecek yok: Sıkıntısız, neşeli, neşesi yerinde: Parası olduğu zamanlar babasının keyfine diyecek yoktu. (İlgili cümle kaynağı: E. Algan)
- Keyfine gitmek: Hoş zaman geçirecek yollara başvurmak: Mutfağında et suları kaynar, mahzeninde şaraplar bekler, çiftliklerden tereyağları gelir, kümeslerinde hindiler beslenir, parası canının her istediğini almağa ve keyfine giden her işi yapmağa müsaittir. (R. H. Karay)
- Keyfini çıkarmak: Zevkinden bol bol yararlanmak: Yerde sularla oynayan kimi kuşlar da yağmurun keyfini çıkarıyordu. (A. Portakal)
- Keyfini kaçırmak (bozmak): Huzurundan etmek, zevkinden etmek, üzmek.
- (Biri, başkasının) Keyfinin kahyası olmamak: Kimsenin kendi işlerine karışmaya hakkı olmamak: Keyfimin kahyası mısın? Canım nereden isterse oradan geliyorum! (Ü. Deniz)
Keyif ile ilgili atasözü ve anlamı
İçinde "keyif" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Keyif benim, köy Mehmet Ağanın:
- Hiçbir şeyi tasa etmiyorum, işlerim yolunda.
- Kim olursa olsun, işime kimsenin karışmasını istemem: Keyif benim, köy Mehmet Ağa'nın. Keyfime Mehmet Ağa bile karışamaz yani. Keyif eşekte olur. Olsun. Keyif yine de keyiftir. (A. Püsküllüoğlu)
Soru/Yorum Formu