Kel nedir ne demektir? Kel ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Güneş gözlüğü takmış olan takım elbiseli karizmatik kel erkek
Kel
  1. Saçı dökülmüş kimse (erkek): Kel kafası güneşte şimşir gibi parlıyordu. « Deyyusun keli bile görkemli!» diye söylendi kendi kendine. Hiç böyle yakışıklı kel görmemişti! Kimdi acaba bu adam? (D. Akçam)
  2. (mecazi) (Doğa ve eşya için) Çıplak: Kimsecikler yoktu. Otsuz, ağaçsız kel kel tepeler. (A. Sayar).


Kel ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "kel" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Kel kâhya: İlgisi olsun olmasın her şeye karışan kimse: Ben öyle kel kâhyalık istemem, yapacağımı kendim düşünür, kendim tayin ederim; kel kâhya gibi benim her işime karışacaksan şimdiden ayrılalım. (Halk Bilgisi)
  • (Birinin) Keli görünmek: (deyiminin anlamı) (Birinin) Bir eksiği, kötü bir yanı ortaya çıkmak: Popüler olarak tanınan tabakayı herkes gibi tanıyınca hatta daha da ötesinde kusurlarını görünce "kel göründü" deyip hayal kırıklığı yaşadıkları da olur. (E. Haras)
  • Keli kızmak: (Ender öfkelenenler için) Öfkelenmek, soğukkanlılığını yitirmek: Padişahın keli kızmış mı kızmıştır. Gözleri dumanlanmış, dişleri gıcırdamaya başlamıştır. (S. Birsel)
  • Keli körü toplamak: İşe yaramaz kimseleri bir araya getirmek: Elin işe yaramadıkları, keli, körü hep adam oldu. (U. Becerikli)
  • Kel üstüne çıban: Dert üstüne dert: Al sana şimdi kel üstüne çıban. Şimdi hoca, evinde baklava yerken, biz tarhana kaşıklayacağız. 20 levayı hocanın cebine salacağımız yerde, kendi kursağımıza indirseydik ya? (N. Hafız)
  • Başım (Başı) kel mi?: "Benim eksiğim ne, neden beni ayrı tutuyorsunuz, mahrum bırakıyorsunuz?" anlamında şaka yollu sitem sözü: Dedem, neneme hemen takıldı: "Ne bu be yahu benim başım kel mi de bana kaşık getirmedin? Ben de helva yemeyecek miyim? (T. Gülen). Sonunda annem, "Cengiz'in başı kel mi, o da gitsin..." dedi. (A. İlhan)
  • Hem kel hem fodul: "Hem kusurlu ve yetersiz, hem de üstünlük taslar" anlamında kullanılan bir söz (fodul: kibirlenen): Sabahat'ınki de hem kel hem fodul. Kadının işe girmesine izin vermiyor. Karı çalıştırmazmış! Onuruna dokunurmuş! Ama sonradan karıdan para istemek gururuna dokunmuyor. (Varlık)
  • Tut kelin perçeminden: Çözümü güçlük gösteren bir durum karşısında söylenen bir söz: Askere gidecem bir de "hamileyim ben" demez mi? Tut kelin perçeminden. (S. Şengil)


Kel ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "kel" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Kel başa şimşir tarak*: Bir özenmenin, yapıldığı şey için pek aşırı olduğunu anlatır yani kıymeti olmayan bir şeye çok önem vermektir: Bizim birkaç dönüm tarlaya at, kel başa şimşir tarak gibidir. Bana eşek lâzım, Enver! (İlgili cümle kaynağı: C. Dağcı)
  • Kel başın tıraşı ne olacak: Eksik olan veya gereksiz görülen bir şeyin yapılmasının bir fark yaratmayacağını ifade eder.
  • Kel dostuna "Ya benim gibi ol, ya saçını yol" demiş: Biriyle arkadaşlık eden kişi onunla her konuda uyum içinde olmaya çalışır.
  • Kel kız ablasının saçıyla övünür: Kendi başarısı veya özelliği olmayan birinin, başkalarının başarıları veya özellikleriyle övünmesini anlatır.
  • Kel kız gelin olmuş çarşı pazar kapanmış: Sıradan veya önemsiz görülen bir kişinin beklenmedik bir başarı elde etmesini veya önemli bir konuma gelmesini şaşkınlıkla ve abartılı bir şekilde ifade eder (?).
  • Kel kızın kör alıcısı olur: Kusurlu bir kişinin kısmetinin de kusurlu olacağını ifade eder. Yani, kusurlu olan bir kimsenin kendisine denk bir kısmeti olur.
  • Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur*: (atasözünün anlamı) Yitirdiğimizde, önemsiz şeyler bile gözümüzde değer kazanır.
  • Kel yanında kabak anılmaz*: Birinin bir kusuru yüzünden alınacağı konulardan söz etmek görgüsüzlüktür.
  • Kele demişler "yundun mu", "tarandım bile" demiş: Çok çabuk hazırlanan kimseler için söylenir (yunmak: yıkanmak).
  • Kele köseden yardım olmaz*: Yardıma gereksinmesi olan birinin, başkalarına yardımda bulunması beklenemez.
  • Kelin ayıbını takke örter*: Değersiz kişilerin etiketleri, konumları ve zenginlikleri, eksikliklerinin ve değersizliklerinin fark edilmesini önler.
  • Kelin ilacı (merhemi) olsa başına sürer (Kel ilaç bilse kendi başına sürer)*: Kendine hayrı dokunmayan kişiden başkasına hayır gelmez.
  • Kelin medarı olsa kendi başına olur*: Kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz.
  • Kelin tırnağı olsa, kendi başını kaşır: Kişi zaten kendi eksiklikleri ve sıkıntılarıyla uğraşırken başkalarına yardım edemeyeceğini ifade eder.
  • Keller bahtlı olur: Şansın ya da talihin bazı insanlara beklenmedik şekilde iyi davranabileceğini ifade eder. Yani, şansı olmayan veya dezavantajlı durumda olan kişiler bile bazen beklenmedik şekilde şanslı olabilir.
  • At elin saltanat kelin: Bazen kullanmasını bilmeyenlerin eline imkanlar geçerken kullanabilecek olanlar bu imkanı bulamaz.
  • Atımı beğenmeyenin eşeği olsa, bana kel diyenin perçemi olsa: Birinin başka birine haksız yere eleştiri yaptığında veya kendi kusurlarını görmeyip başkalarını suçladığında söylenen bir atasözü.
  • Bahtın olsaydı, başın kel olmazdı: Şanssızlık veya kötü talihin, kişinin durumunu olumsuz etkilediğini ifade eder. Yani, eğer kişi iyi bir talih ve şansa sahip olsaydı, mevcut eksiklikler veya sıkıntılar yaşanmazdı.
  • Dazlayan daza düşer, kel başlı kıza düşer*: Alacağı şeyi seçmekte aşırı titizlik gösteren kimse, çok kez, beğenmediği, hoşlanmayacağı bir şeyle yetinmek zorunda kalır (dazlamak: güç beğenmek, daz: başında saç olmayan, dazlak).
  • Doğru söyleyenin başı kel olur: Doğru ve gerçekleri savunan kişi sürekli eleştirilere maruz kalır.
  • Her kelin bir berberi vardır: Her durumda bir çözüm ya da yardım bulunabileceğini ifade eder. Yani, her sorunun veya eksikliğin bir karşılığı veya çözümü vardır.
  • İyilik et kele, övünsün (varsın söylesin) ele*: Bir kişiye iyilik ederek onun kusuru düzeltilir, sonra o, bu iyilikten söz etmeyip kendi kusursuzluğuyla övünmeye kalkar.
  • Kaz kazla, daz dazla, kel tavuk kel (topal) horozla*: Ancak her yönden uygun olan kişiler birbiriyle anlaşıp arkadaşlık ederler (daz: Saçı dökülmüş, dazlak).
  • Körün taşı kelin başına değer: Bahtı olmayan kimsenin, beklenmedik ve hesapta olmayan rastlantılar sonucu zarar görebileceğini ifade eder. Şanssız kişilerin, hiç ummadıkları anlarda ve durumlarda bile zarar görme ihtimallerinin yüksek olduğunu vurgular.
  • Satılık ziftin olsun, Selânikten kel gelir*: İşe yaramaz sandığın bir malı satılığa çıkarırsan akla gelmeyen yerlerden onu arayanlar gelir.
  • Takke düştü kel göründü*: Bir ayıbı örten şey ortadan kalktığı zaman gerçek ortaya çıkar.