Keçi nedir ne demektir? Keçi ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Burunlarını birbirine değdirerek birbirleriyle inatlaşan anne ve yavru keçiler
İnatlaşan anne ve yavru keçi
  1. (zooloji) Geviş getirenlerden, eti, sütü, derisi ve kılı için yetiştirilen evcil hayvan. Keçiler yabani keçilerden evcilleştirilmiş hayvanlardır.
  2. (mecazi) Çok inatçı: "Tam bir keçi! Hiç dinlemiyor beni. Kapının önüne oturup komşularla dedikodu yapıyor. Uyarıyorum. Sizin ailenizi örnek almasını istiyorum. Dinlemiyor!" (R. Amirkhani)


Keçi ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "keçi" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Keçi ağızlı: Açgözlü, pis boğazlı, obur.
  • Keçi gibi inat etmek: Çok inatçı davranmak, dediğinden hiç dönmemek: Keçi gibi niye inat ettin, ille de gideceğim diyerek? Gittin işte, erdin mi muradına? Sorarım n'oldu sanki?
  • Keçi inadı (eşek, gavur, katır inadı): (deyiminin anlamı) Bir türlü geçmeyen, bırakılmayan inat: Hani keçi inadı derler ya, öyle. Bu adam o kadar inatmış ki inadı tuttu mu, karısıyla konuşmazmış. Öyle ki yıllar önce karısıyla kavga etmiş. Kavga ettikten sonra inadım inat, adım Kel Murat deyip karısıyla tam iki yıl üç ay konuşmamış. (H. Bektaş)
  • Keçi kafalı: Dik başlı, inatçı: Şunu bil ki, keçi kafalı herif, senin bu tozu dumana katan yiğitlik gösterilerinin şuncacık bir değeri yok!
  • Keçileri kaçırmak: Bunalım içinde bulunmak, delirmek: Her neyse babam bırakıp gittikten sonra, annem keçileri kaçırdı. (G. Yamaner)
  • Keçileşmek: (mecazi) İnadı tutmak: "Keçileşme, emrimi derhâl yerine getir!" diye sertçe ikaz etti.
  • Keçiliği tutmak: İnatçılık etmeye başlamak: Yine keçiliğim mi tuttu nedir 'bizimkilere' (göç edebiyatına inat) tuttum, yeni edebi numaramdır diye Üç Beş Kişi'den iki sayfa okudum. (İlgili cümle kaynağı: A. Ağaoğlu)
  • Keçilik: İnatçılık: "Ali keçilik etmeyi bırak lütfen. Araba kalsın diyorum, kalsın! Sen git işlerini hallet..." (E. Barın)
  • Keçilik etmek: İnat etmek: Öyle üsteledi, öyle keçilik etti ki, boş verdi herkes, o da ön sıranın bir başına balkabağı gibi dikildi.
  • Ahfeş'in keçisi gibi başını sallamak: Gerçekte anlamadığı halde, söylenen her söze baş sallamak: Ahfeş'in keçisi gibi baş sallıyordu talebeler sâdece (C. Meriç). "Siz hala sürtmek, dolaşmak sevdasındasınız." Cevap vermedik. Sermet, Ahfeş'in keçisi gibi başını sallamağa hazırlandı. Galiba yine "doğru... doğru..." diyecekti ki ona meydan vermedim. (Ö. Seyfettin)


Keçi ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "keçi" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Keçi bacağından çarık olmaz: Çürük, dayanıksız malzemelerle sağlam iş yapılmaz.
  • Keçi çayı bağıra bağıra geçer: İnsan mecbur kaldığı zaman ne kadar zorlansa da başladığı işi mutlaka bitirir.
  • Keçinin eceli gelince (canı sopa isteyince) çobanın değneğine sürünür: Kişinin kötü bir sona yaklaştığında, bu sona ulaştıracak davranışlar sergilemeye başladığını ifade eder. Yani, kaçınılmaz bir son yaklaştığında, kişi bu sonu hızlandıracak davranışlar yapar.
  • Keçi geberse de kuyruğunu indirmez*: (atasözünün anlamı) İnatçı, ölse de inadını bırakmaz.
  • Keçi gicikten/kaşıntıdan ölüyor, kuyruğu dik: İnatçı kişi yaptığı işten zarar görse bile yine de hiçbir şey olmamış gibi işine devam eder.
  • Keçi kurttan kurtulsa gergedan olur*: Tehlike ve zararlar olmasa her şey alabildiğine gelişir.
  • Keçi kuyruk sallamadan teke yanaşmaz: Erkek kadından yüz bulmazsa, ona yaklaşmaya cesaret edemez (teke: erkek keçi).
  • Keçi nereye çıkarsa oğlağı da oraya çıkar* (Keçi nerden atlarsa oğlağı da ordan atlar): Küçükler büyüklerini örnek alırlar.
  • Keçi şarap içmiş dağa kurt aramaya gitmiş (Keçi şarap içerse, dereye meydan okur): Çok içki içen kişinin sarhoşken ne yaptığını bilmediğini, mantıklı düşünemediğini ve ayıkken cesaret edemediği işlere sarhoşken rahatça ve düşüncesizce giriştiğini ifade eder. Yani, içki etkisi altında, kişi riskli davranışlarda bulunabilir ve olası kötü sonuçları dikkate almaz.
  • Keçi yatacağı yeri eşer de öyle yatar (Keçi keçidir, ama yatınca yerini hazırlar): Kişi bir işi yapmadan önce gerekli hazırlığı yapar ve sonunda kendi seçtiği düzen içinde hareket eder. Yani, bir kişi işine başlamadan önce uygun düzenlemeleri yapar ve sonra o düzen içinde çalışır veya yaşar.
  • Keçi yattığı yeri eşer: Bir kişinin veya bir şeyin kendisine ait olan yeri veya durumu düzenleme veya kontrol etme eğiliminde olduğunu ifade eder.
  • Keçide de sakal var*: İnsana saygınlık kazandıran şey görünüş değildir.
  • Keçinin meşeye (palamuda, sumağa) ettiğini külü derisinden çıkarır: Keçi meşe yapraklarını ağaca zarar verircesine tüketir. Keçinin derisi ise sumak ve meşe külü ile tabaklanır (işlenir). Atasözü, bu aşamada keçinin derisinin hırpalanmasıyla, meşenin elinden yaptıklarının cezasını çekmiş olduğunu ifade eder. İnsanların kötülüklerinin de zamanla kötülüğü yaptıkları yerden karşılığını bulacağını belirtir.
  • Keçinin uyuzu, çeşmenin (pınarın) gözünden içer suyunu*: Değersiz kişiler, değersizliklerini unutup, kendilerini en iyi, en güzel şeylere layık görürler.
  • Keçinin sevmediği/yemediği ot başını ağrıtır: Hoşlanmadığımız işleri yapmaktan kaçınırız, yahut yaparken zorlanırız. İnsanlar sevdikleri işlerde daha başarılı olurlar.
  • Keçiye can kaygısı, kasaba yağ kaygısı*: Bir kimse canının derdine düşmüşken başka bir kimse ondan nasıl yararlanacağını tasarlar.
  • Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur*: Gözü doymayan hırslı insanlar küçük bir çıkar için bütün varlığını tehlikeye atar.
  • Adam kıtlığında keçiye Abdurrahman Çelebi derler: İnsanların ideal olanı arzuladığını, ancak ihtiyaç duyulan şeyin iyisi bulunamadığında, daha düşük nitelikteki şeylerin de değer kazandığını ifade eder.
  • Ağaca (taşa) çıkan keçinin dala bakan (ağaca çıkan) oğlağı olur*: Küçükler büyüklerden gördüklerini taklit ederler.
  • Aksak keçi ile yüksek yaylaya göçülmez: Zayıf veya kusurlu olan bir şeyle zor veya yüksek hedeflere ulaşmanın mümkün olmadığını ifade eder. Yani, başarılı olmak için gerekli niteliklere ve güce sahip olmak gerekir; aksi halde, zorlu görevlerde başarısız olunur.
  • Ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz*: Değerli bir şeyden her zaman istenilen verim alınmaz.
  • Ala keçiyi gören içi dolu yağ sanır*: Bir şeyin dış görünüşüne bakarak içinin de öyle olduğunu sananlar yanılırlar.
  • "Bee" dediğin hep keçi olsa dağ taş sürü kesilirdi: Bütün söylenenlere inanmamalı, gerçek olup olmadığını araştırmalı; insan daima temkinli davranmalıdır.
  • Bir uyuz keçi bir sürüyü b*klar (pisler)*: Kötü yaradılışlı, kötü huylu kişi, çevresine hep kötülük aşılar, bir toplulukta huzursuzluk çıkmasına sebep olur.
  • Çayı geçinceye kadar keçiye "Abdurrahman Çelebi" derler: Çıkarcı kimseler birine işleri düştüğü zaman, o kişiden hoşlanmasalar bile işleri bitinceye kadar ona saygılı davranırlar.
  • Çobana yağ kaygısı, keçiye can korkusu: Bazı insanlar elde etmek istedikleri şey için başkalarının uğrayacağı zararı düşünmezler.
  • Eceli gelen keçi çobanın ekmeğini yer: Büyük bir cezayı hak etmiş kişi başkalarını öfkelendirecek bir davranışta bulunup başına dert açar.
  • Fakirin ekmeği çavdar, ineği keçidir: Fakirlerin daha basit ve düşük maliyetli şeylerle yetinmek zorunda olduklarını ifade eder. Çavdar ekmeği ve keçi, daha ucuz ve erişilebilir gıda kaynaklarıdır; bu, yoksul insanların yaşam koşullarını ve bütçelerini yansıtır.
  • Harman dövmek keçinin işi değil*: Her işin kendi gereksinimlerine uygun kişiler veya araçlar tarafından yapılması gerektiğini ifade eder.
  • Her ay dediğin keçi doğmaz: İnsan her yaptığı işten iyi sonuç bekler, ama bu her zaman mümkün olmayabilir.
  • Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler*: İstenilen nitelikteki şey bulunamayınca onun daha düşük nitelikte olanı değer kazanır.
  • Martım çıktı derdim çıktı, keçilerim yaza çıktı: Mart çiftçinin korktuğu aydır. Mart bitince sıkıntılar bitmiş yaz gelmiş sayılır.
  • Sakal ile kamil olaydı kişi, keçiye danışırlardı her işi*: İnsan sadece dış görüntüsüyle kişisel değerlerini yükseltemez.
  • Sakalda keramet olsa, keçi de şeyhlik ederdi (Sakala itibar olaydı keçi şeyh olurdu): Dış görünüş bir kişinin yetenekli veya değerli olup olmadığının kesin bir göstergesi değildir.
  • Ummadığın keçiden bir batman yağ çıkar: Beklenmedik veya değerli bir şeyin, umulmadık bir kaynaktan gelebileceğini ifade eder. Yani, bir şeyin ya da kişinin beklenmedik bir şekilde faydalı veya değerli sonuçlar verebileceğini belirtir (batman: yaklaşık 7,5 kilogramlık bir ağırlık ölçüsü).
  • Uyuz keçi duvara sürünür: Sıkıntı çeken veya rahatsızlık yaşayan kişinin, bu rahatsızlığını çevresine de yansıtma eğiliminde olduğunu ifade eder.