Kasap |
- Sığır, koyun gibi eti yenecek dört ayaklı hayvanları kesen ya da dükkanında parça parça satan kimse: Kurban kesmek için kasap çağırdık. Kasap, etlerin iyi olduğunu söyledi.
- Bu alışverişin yapıldığı dükkan: Mahallenin kasabına iyi etler geldi. Mahalle kasabından alışveriş etmek.
- (mecazi) Cana kıymaktan çekinmeyen, kan dökücü: Adam kasabı.
- (argo) Çok zayıf not veren erkek öğretmen.
- (argo) Aşırı sert oynayan futbolcu.
Kasap ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "kasap" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Kasap süngeri (gibi): Çok kirli, pis şey: Bu karikatürler, insanda utanma, sıkılma duygusunu silen birer kasap süngeri. (V. N. Tör)
- Kasaba et (yağ) borcu mu var (borcu yok ya): Çok şişmanlamış ya da neden bu kadar şişman?: Kahvaltı etmese de olabilirdi. Bir kahvaltı kaybetmek çok bir şey mi sanki. Kasaba et borcu da yok... (M. Makal)
- Kasaplık koyun gibi: Kendilerine verilecek cezayı hiç tepkisiz beklercesine: Arkadaşlarım kasaplık koyun imişim gibi bana bakıp kimisi acıyor kimisi "İsmail halin harap.." diye beni korkutuyorlardı. Ne ise sıram geldi, "gel.." diye yüksek bir ses işitildi, içeriye girdim...
- Ayvaz, kasap hep bir hesap: (halk dilinde) "Ha öyle ha böyle, iki de bir, hiç fark yok" anlamlarında kullanılan bir söz: Başkan, ha o seçilmiş, ha öteki. Ayvaz kasap, hep bir hesap. Yani, ikisi de birbirinden beter... (N. Muallimoğlu)
- Yüzü (Suratı) kasap süngeriyle silinmiş: Hiç utanması olmayan: Hıyarağasında ar yok namus yok, yüzü kasap süngeriyle silinmiş, kapıdan kovsan bacadan düşer. (Ş. Onay)
Kasap ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "kasap" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Kasap dükkanında et kokmaz: Kasabın etin bozulmasını engelleyecek şekilde saklama becerisine sahip olduğunu veya taze tutacağını ya da bozulmadan önce zaten satmış olacağını anlatır (?).
- Kasap ekmeğini yavan yer: Bir işin içinde olan kişinin, o işin nimetlerinden her zaman faydalanamayacağını ifade eder. Kasap, her ne kadar etle çalışsa da, kendi kazancını ve emeğini tüketmemek için sade ve mütevazı bir yaşam sürer.
- Kasap et derdinde, koyun can derdinde*: (atasözünün anlamı) Herkesin davranışı kendi çıkarı doğrultusundadır.
- Kasap evinde her gün kurban bayramı: Bir malın ticaretini yapan kimse o malın sıkıntısını çekmez.
- Kasap koçtan korkmaz: Bir işte uzmanlaşmış, tecrübe kazanmış veya belirli bir duruma alışkın olan kişinin, o durumun zorluklarından veya tehditlerinden korkmadığını ifade eder.
- Kasap yağı bol olunca (bulmuş) gerisini yağlar*: Gerekenden çoğuna sahip olan kimse elindekini saçıp savurur.
- Kasaptaki ete soğan doğranmaz*: Ele geçeceği henüz kesinleşmemiş şey için öncesinden hazırlık yapmak doğru değildir.
- Kasaba minnet etmem, baldırımı keser yerim: Muhtaç durumda olmak insana öyle ağır gelir ki, başkalarına muhtaç olmaktansa aç kalmaya razı olur.
- Kasabın koyunu besili kalmaz: Başkalarına satmak için bir şey üreten kişi ürettiği şeyi uzun süre elinde tutmaz.
- Akılsız kasabın gerisine kaçar masadı: Kafası çalışmayan kimse, elindeki fırsatı kullanmak şöyle dursun, onun kendi aleyhine işlemesine bile yol açar.
- Aktarla konuşan gül yağı, kasapla konuşan iç yağı kokar: İnsanın kimlerle vakit geçirdiğine bağlı olarak onlardan etkileneceğini ifade eder. İyi ve güzel insanlarla ilişki kuranlar olumlu etkiler alırken, kötü ve uygunsuz kişilerle birlikte olanlar da onların olumsuz özelliklerini benimserler.
- Aşçının önü, kasabın sonu: Her mesleğin veya işin kendine göre belirli aşamaları ve süreçleri olduğunu ifade eder. Kasap, eti kesip hazır hale getirirken aşçı o eti pişirip sunar; bu da işlerin birbirini tamamlayan farklı yönleri olduğunu gösterir.
- Bakmakla usta olunsa (öğrenilse), köpekler (kediler) kasap olurdu (kasaplığı öğrenirdi)*: Hiç yapmadan, yalnızca nasıl yapıldığını izleyerek bir şey öğrenilemez.
- Ben istemez miyim kaynatam kasap ola kaynanam hamamcı ola: Her gelinin kocasının ailesiyle iyi geçinmek ve onlardan destek görmek isteğini ifade eder. Gelinin, kayınpederinin kasap, kaynanasının hamamcı olmasını dilemesi üzerinden, ailesinin işlerinden fayda sağlama isteğini mizahi bir şekilde anlatır.
- Erkek koyun kasap dükkanına yakışır*: Miskin erkek, yaşamaya layık değildir.
- Evvel (Baştan) hesap sonra kasap* (Bakkal kasap hep bir hesap):
- Alışverişe çıkan bir kimse para durumunu önceden gözden geçirmelidir
- Herhangi bir işe girişen kimse, kendi olanaklarını iyi hesaplamalı, iyi değerlendirmelidir.
- Hesapsız kasap ya bıçak kırar ya masat (Hesabını bilmeyen kasap ne satır bırakır ne masat)*: Ne yapacağını düşünmeden işe başlamış olan kişiler, ellerinde bulunan işe yarar şeyleri de bilgisizlik ve düşüncesizlik yüzünden ziyan ederler.
- Keçiye can kaygısı, kasaba yağ kaygısı*: Bir kimse canının derdine düşmüşken başka bir kimse ondan nasıl yararlanacağını tasarlar.
- Koyuna ot lazım, kasaba et lazım: Herkesin ihtiyacı ve beklentisi birbirinden farklıdır. Koyun otla beslenir, kasap ise etiyle geçinir.
- Öküzün aptalı (Eceli gelen öküz) kasabın bıçağını yalarmış: Tehlikeyi fark edemeyen veya zararlı bir durumu anlayamayan kişinin kendi zararına hareket ettiğini ifade eder. Bilinçsiz davranışlar, kişiyi daha büyük tehlikelere sürükler.
- Serkeş öküz (son) soluğu kasap dükkanında alır*: Dikbaşlı olanlar, davranışlarının cezasını görürler, hatta bu davranışları hayatlarına bile mal olabilir.
Kasap ile ilgili birleşik kelimeler
- Kasap akçesi: (tarih) Eskiden, İstanbul da otlaklara getirilen hayvanlar için alınan vergi.
- Kasap havası: El ele tutuşarak oynanan bir halk oyunu.
- Kasap merhemi: Siyah zift, reçine, sarı balmumu ve zeytin yağından yapılan merhem.
Soru/Yorum Formu